• basit bir hesapla açıklayacak olursak.
    ben bir çikolata fabrikası işcisiyim saatte 100 adet çikolata üretiyorum,
    100 tane çikolatanın maliyeti (n+k) 25 lira
    ben asgari ücretle çalışıyorum aylık ücretim 600tl, günlük 20, saatlik 2 lira (günde 10 saat çalıştığımı düşünürsek)
    100 tane çikolatanın patronuma toplam maliyeti (n+k+l) 27 lira,
    patronum ürettiğim çikolataları perakendeciye tanesini 1 liradan satıyor,
    100 tane çikolatadan patronuma 73 lira para kalıyor,
    ben bu çikolatalardan 1 tane yemek istediğim zaman perakandeciye 1.5 lira verip satın alıyorum,oysa benim 1.5 lira kazanmak için tam 45 dakika çalışmam lazım.
    peki ben 45 dakikada kaç tane çikolata üretiyorum? -tamı tamına 75 tane, 75 tane üretmemin karşılığında sadece 1 tane yiyebilmekteyim. geriye kalan 74 tane (2/3 patronuma 1/3 perakandeciye) artı değer olarak kalmakta
    farklı bir bakış açısıyla 36sn de ürettiğim bir çikolatyı yemek için hayatımın 44dk 24saniyesini patronuma borçlanıyorum.
  • artı değer olmadan uygarlık gelişmez. işçi elbette ki emeğinden artı değer üretecektir. bunu bilen marx da zaten artı değere karşı değildir. artı değerin topluma döndürülmemesine, artı değerin tamamının sermayece ele geçirilmesine, işçinin eline hiçbir şey geçmemesine ve bu yolla sermayenin proleteryayı sömürmesine karşı çıkar.

    artı değer olmadan uygarlığın gelişmeyeceği su götürmez ama sermayenin artı değeri sömürü aracı olarak kullandığı da su götürmez..
  • almanca mehrwert, fransızca plus-value, ingilizce surplus value', farsça ziyad-i kıymet ve osmanlıca fazl-ü kıymet denen bu kavram, türkçe'ye çoğunlukla artı değer şeklinde çevrilmekte. ancak bunun çok da uygun bir çeviri olduğu söylenemez. dahası, bu husus, basit bir tercüme sorunu olarak tanımlanabilirse de durum aslında göründüğü kadar basit değil. çünkü kapitalist üretim sürecinde emek gücü, kendi değişim değerinden daha fazla bir meta değeri üretir. (bkz: para meta para) bu fazla değere kapitalist karşılığını ödemededen el koymuştur ve böylece bu fazlalığı üreten işçiyi sömürmüştür. dolayısıyla karşılığı ödenmemiş olan değer, işçilerden çalınmıştır. bu çalıntılık halini, artı değer gibi olumlu bir kavramla ifade etmek ise sömürü sürecini perdelemekte, görünmez kılmakta. bu nedenle de aslına bakarsanız, kavramın marx'ın tanımladığı haliyle türkçe'ye en doğru çevirisinin çalıntı değer olması gerekir. ancak bu kadar subjektiviteye kaymak, analizin işlevselselliğinin önüne geçebilir. o nedenle de artı değer demektense, artık değer'i kullanmak çok daha doğru olur.
  • bu teori karl marx tarafından geli$tirlmi$tir. üretilen malların değeri ile bu malların üretimi için ödenen ücret arasındaki farktır.
    örneğin: i$çi 8 saatlik bir çalı$ma süresinin 4 saatlik bölümünde kendi değerini yeniden üretirken , geri kalan 4 saat boyunca da kar$ılığı kendisine verilmeyen bir değer parçası daha üretir. kar$ılığı ödenmeyen bu değer parçası , kapitaliste gider ve "artı(k) değer" olarak adlandırılır.

    (bkz: artık değer)
    (bkz: marksizm)
  • buna karşı çıkan saçma bulanların da en sevdiğim çıkışı şudur;

    " ben trilyonluk yatırım yapıcam sen bikbik yapıcan bana, yok yeaaa"

    tanrı seni kayırıp, yaratırken cebine harçlık olarak koydu o parayı ibiş.
    senin istihdam dediğin şey; fakirlik sınırında insanları yaşamaya mahkum etmek. bir de utanmadan çıkıp, "yau yetenekleri yok iş beğenmiyorlar, bu iş olmasa açlıktan ölecek daha konuşuyorlar" diyorsun.
    senin o antik ve liboş ağzını skerim.

    kapitalizmle özgürlüğü aynı cümle içinde kuranı psikiyatri servisine yatırmak lazım. özgürlükmüş. komünifobik leş kargaları sizi.
  • 19. yüzyılda çevrilen iktisat kitaplarında "tezail-ü kıyem" terimiyle karşılanmış kavram.
    60'larda bir ara "fazla kıymet" denildiği olmuş ancak en sonunda artı(k) değer'de karar kılınmış ve böyle yerleşmiştir dilimize.
  • can yücel'e soralım bir de:

    bre dürzüler!
    mart'ı aldınız
    eylül'ü aldınız
    1 mayıs'ı aldınız elimizden
    dokuz ay kaldı ama geriye
    nurtopu bir bebenin
    doğması için yetmez de
    artar bile
    artı-değer budur işte..
  • kapitalist uretim biciminde kendisine ait olmayan uretim araclarini kullanarak deger ureten iscinin ucretinin karsiligindan fazla olarak urettigi degerdir. bu hain deger isci tarafindan uretilir ve fakat sinif savasinda sermaye saflarina katilir.
    ayrica alakali olarak (bkz: emek/@ajax)
  • 2 tane götünden soru uydurarak ya da 3 tane bilişim zengini örneğiyle koskoca iktisadi teoriyi çökerttiğini sanan ibişleri de bize göstermiştir.

    kardeş robotlar dünya üzerindeki kaç tane sektörü ele geçiriyor? tayland'da, çin'de günlüğü 1 dolara çalıştırdığın insanın artı değerini açıklayacak arkaik bile olmayan bir teorin yok, onların kanında boğulacağın güne kadar sistemin tıkır tıkır işlediğini zannedeceksin elbette.

    robotlar ele geçiriyormuş ba ba ba zekaya bak.

    """"""""""""patronun işçinin ürettiği artı değere el koyması diye bir şey yoktur, safsatadır.""""""""""""""
    cümlesini kuran bir malla zerre tartışmaya girmemek en iyisidir aslında.
  • artı değer insanın kendine yakışanı giymesidir
    güzel ahlak, söz dinlemek, küçüklere sevgi, büyüklere saygı, bunlar hep artı değerlerdir.
    el öpmek, bacak bacak üstüne atmamak da artı değerlerdir.

    şaka lan şaka
    artı değer arz talep eğrileri arasına sıkışan karşılığı ödenmemiş emeğe denir.
    bir nevi kölelik bitti yaşasın ücretli kölelik hali.
hesabın var mı? giriş yap