hesabın var mı? giriş yap

  • yalan yok başta fransızca mı lan? diye düşündürdü.

    "uloü höani panoü, la huani kuabloü, hani sahhğğat"
    ou l'eau huannee poineau, la huannee cableau, huannee soitte...

    "sen möemurolma"
    saint meumaraulma...

    not: işkembeden sallıyorum ama sanıyorum şöyle bir şey olsa sırıtmazdı.

  • durup dururken aslı astarı olmayan yere kendine sıkıntı edecek işlere bulaşması.uzun ama komik diye yazıyorum.

    tam bir hafta önce, pazar gecesi iki buçukta uyanıp odama geldi ve direkt:
    -senin aklındaki ne? ne zaman evlenip barklanacaksın. senin sonunu hiç iyi görmüyorum.

    az çok huyunu suyunu bildiğimden gecenin bir yarısı rüyanda mı gördün demiyorum tabii, babamın bu tarz çıkışları normal geliyor bana.
    + baba o işler öyle kolay olmuyor pek
    -bence senin evlenmeye niyetin yok.
    + baba anladım da kimse yok şimdi hayatımda. kendi kendime mi evlenicem?
    - kız bulsam evlenirim diyorsun yani?
    + yani, evlenirim heralde.
    kalktı gitti.

    tek konuştuğumuz bu. aradan pazartesi geçti salı günü akşam eve geldim. elinde bir kağıt neşeyle:
    - oğlum bu kız seni seviyor, senden çok hoşlanmış. sen de bak beğenirsen hemen evlenin.

    abartıyorsam şerefsizim.işten gelmişim, elinde birinin adının soyadının yazıldığı bir kağıt. baba bu nerden çıktı şimdi diyorum, geçen konuştuk ya diyor. hayır olay nasıl bu hale geldi benden habersiz diyorum, anlatıyor.

    iş yerindekilere evlendirmek istediğim bir oğlum var diye konuyu açmış, mesai arkadaşlarından biri de benim de evlendirmek istediğim bir yeğenim var demiş, birbirlerine isimlerimizi vermişler pazartesi günü, adam salı sabahı iş yerinde ''bizim yeğen bakmış facebooktan senin oğlanı beğenmiş, senin oğlan da baksın kızı beğenirse görüşsünler'' demiş.

    şimdi tip olarak ahım şahım yakışıklılığım yok fotoğraflarda da kesinlikle fotojenik çıkabilen biri değilim ''kız seni beğenmiş.'' deyince insan bi' kıllanıyor. durumu arz ettim.
    - ne kadar kötü olabilir ki, dedi
    - beğenmezsen ararım adamı, oğlum yeğenini beğenmedi derim olur biter, dedi

    beklentiyi düşük tutarak açtım facebooku, ailecek pc başındayız, kızı arattım facebooktan. ilk tepki benim biraderden geldi:
    k-oooooha.
    + abartma lan hayvan herif, diye atarlandı bizim biradere.

    sonra bana baktılar. bende bir sessizlik. beklentiyi ne kadar düşük tutarsan tut, gördüğüm, düşük tuttuğum beklentinin de kat be kat altında. öyle sessizce bir otuz-kırk saniye ekrana baktık. babam konuştu yine ilk:
    - tabi biraz kilosu var, yok değil.
    + bayağı var baba.
    k- tam kışlık
    - lan sen sus (biradere atar.) abin ne diyecek bakalım.
    + valla baba, çok da konuşacak bir şey yok sanki. sen adamı ara bizim oğlan beğenmedi de o zaman.
    - böyle şeyler telefondan söylenmez, yüz yüze söylerim yarın iş yerinde. sen eminsin di mi oğlum, olmaz diyosun?
    + olmaz baba.

    sessizce dağıldılar. çarşamba günü işteyim, o adını arattığım kız ''merhaba nasılsın.'' yazmış facebooktan bana. akşam eve geldim, babam erkenden odasına çekilmiş, uyku moduna girmiş. girdim odasına, koltukta yatıyor gözünü aralıyor ama beni görünce geri kapatıyor, annem de yanında televizyon izliyor.
    + baba kızın dayısına söylemedin mi sen bugün, kız bana mesaj atmış.
    - söyledim oğlum bişe yok onda atabilir ya arkadaş olarak. o kadar şey oldu sonuçta aranızda.
    + baba sen adama oğlum kızı beğenmedi diye net olarak söyledin mi söylemedin mi?

    annemden çekindiğine eveleyip geveliyor. benim odaya geçtik. söylememiş, adam salı sabahı yeğenim senin oğlanı beğendi, senin oğlan da beğenirse görüştürelim deyince sevinçten benim oğlan kesin beğenir, oldu bu iş emin ol demiş adama. çarşamba sabahı da o dediğinden cayamamış, benim oğlum da senin yeğenini beğendi demiş.

    + e şimdi ne olacak?
    - ne yazmış kız sana?
    + merhaba nasılsın yazmış.
    - iyiyim sağolun siz nasılsınız yazsan eline mi yapışır oğlum?

    aynı akşam yazdım, çıktım.
    perşembe oldu, kız da kezbanın önde gideni. normalde herkesle konuşmazmış ama arada dayısı olunca bi' oturup kahve içebilirmiş, müsait olduğu gün haber verirmiş bana.sahi nelerden hoşlanırmışım, en sevdiğim yemek hangisiymiş, o en çok pembeyi severmiş... yazmış da yazmış. okuyorum, okuyorum cevap vermiyorum. perşembe günü de öyle geçti,

    cuma sabahı bi' baktım ''ya yazmayacaktın madem, babana neden aşık oldum dedirtiyosun.'' demiş.''oha öyle mi demiş gerçekten.kusura bakmayın o an boşluktaydım, boş bulundum hoşlandığımı söyledim ama inanın bir ilişki yürütecek durumda değilim psikolojik olarak, gerçekten özür dilerim.'' yazdım. kız kapak fotoğrafına ''beş kuruşluk adamları musallat ettik ömrümüze'' diye kapak resmi paylaşmış facebooktan. bu kadar kolay mıydı falan yazıyor. tekrar özür dileyip artık yazışmamızın da bir anlamı olmadığını söyledim.

    cuma da öyle geçti. cumartesi günü işe gittim, işten geldim, arkadaşı babama bozuk atmış iş yerinde, babam da benimle konuşmuyor şimdi.

  • - ben pelin'e aşığım hacı!
    - ben de
    - ben de
    - ben de
    - ben de
    - biz de (bunlar ikiz)
    - ben de
    - ben de
    - bende (türkçe dersi zayıf bunun)
    - ben de
    - ben de
    - bön dö (şişman evet)
    - ben de
    - bin die (ergenlik dönemi ses inceliği muzdaribi)
    - ben de...

  • bir kaç saat önce cnbcede yarım yamalak(sonu ve başını izleyemedim) izlediğim film. filmin sonunu izleyememiş olmam son anlarda babamın odaya girip aynen söyle bir muhabbet açmış olması:

    [filmin sonuna geldiğimizi düşünüyorum, 3 adamında bir odada yıkıntılar arasında otururken yağmur yağdığı sahne]
    baba - oğlum bu ne? vampir filmimi yine?
    ben - hayır baba
    [baba yabancı dilde söylenenleri duymuştur]
    baba - alman filmi herhalde savaş filmimi
    ben - hayır baba rus filmi
    [yağmur yağmaya başlar]
    baba - kominist filmi yani? belli baksana yağmur bariz yapay
    ben - bilmiorum baba! hem ne alakası var, izliyorum bi sn ya!
    [yağmur durur]
    baba - işte kominist filmi belli hemen bitti suları ancak bu kadar yetmiştir
    (bkz: nası yani)

  • rolex taktığından sıkıntı olmayacağını düşündüğüm yürüme işlemi.

    ama arda bayrampaşa çocuğudur, anternmandan önce yasin suresini okur, instagram'da kur'an-ı kerim'li ve dualı fotoğraflar paylaşır.

    tanım: ortalama yurdum reisçisinin yaşam tarzına yakışır bir hareket.

  • thy'nin boeing 777'sini air canada'nın 767'si ile karşılaştır, saçma sapan bok at, sen mal olma da thy kötü olsun. o da güzel tabi.

    thy'nin 777'si:

    http://www.seatguru.com/…ines_boeing_777-300_v2.php

    air canada'nın 777'si:

    https://www.aircanada.com/en/about/fleet/77w.html
    (uyanıklık yapmadan "three cabin configuration - international" yerleşimine bakılacak)

    thy ekonomiyi 3-3-3 dizerken air canada 3-4-3 dizmiş. thy'de comfort class var, air canada'da premium economy.

    ve gelelim zurnanın zırt dediği yere, thy'de koltuk genişliği 18 inç, öndeki koltukla mesafe 31-32 inç. air canada'da nasıl mı? koltuk genişliği 17 inç, öndeki koltukla mesafe 31 inç. ama air canada daha rahat. neden? çünkü yavşaklık bedava.

  • evet yanlış okumadınız gemi tüneli. kuzey denizi ile norveç denizi'nin birleştiği bir bölge varmış. burada hem rüzgarlar hem de okyanus akıntıları büyük sıkıntı yaratıyormuş. bu bölgeyi by-pass etmek için 1,7 km uzunluğunda bir tünel inşa etmeye başlayacaklarmış.

    projenin toplan maliyeti 272milyon$ ve 2023 yılında bitmesi planlanıyormuş.

    video

    haber

  • huge head karakterinin sansürlenme sebebi mevzubahis kişiye benzemesi değil, yüzü arabayla ezildiği için yüzünde yara izi olması ve çocuklar için korkunç bulunmasıdır. (aynı zamanda malum olan 6.sezon bölümünde gizli gizli park ekibini izlemekte ve pops'a saldırmaktadır) bu benzetme esprisi yanlış hatırlamıyorsam ilk olarak 2015 civarı (bkz: rte'nin cartoon network'te görülmesi) başlığında yapıldı, sonra da bazı insanların aklında öyle kaldı ama böyle bir açıklama yok, bu yüzden sansürlendi demek mantıklı da değil. bir deli kuyuya taş atıyor 100 kişi çıkaramıyor. cartoon network türkiye artık sansürlerde beyinlerini kullanmayı bıraktı zaten, bir sahneyi kesmek için mantıklı bir sebep olmasına gerek de duymuyorlar. geçen sene sürekli dizi'de mordecai ve rigby'nin playback yaptığı bölümde * margaret'in sevgilim dediği kısımda sevgili derken sesi kapamışlar mesela. arabistan olmuşuz haberimiz yok dedirten o sansür

    koca kafa karakterine dönersek, ilk olarak 2.sezondaki ''sahiden sahici güreş''isimli amerikan güreşiyle dalga geçilen bölümde görülüyor, pops farkında olmadan arabasıyla onu eziyor. bunun sonucunda yüzündeki lastik izi oluşuyor, bölüm sonunda bizim ekibi gizli gizli izlediği görülüyor. bu güreş bölümündeki koca kafa sahneleri 2015-2016'ya kadar türkiye'de de yayınlandı bu arada. aradan geçen 100+ bölümden sonra 6.sezondaki üniformalı adamlar bölümünde koca kafa karakteri geri dönüyor. bunca zamandır bizim eklbi çalıların ardından izliyormuş, yanlış hatırlamıyorsam pops onu ezdiği için güreş kariyerine devam edemiyor, aynı zamanda pops onun adını çalıp güreşi kazandığı için pops'tan nefret ediyor ve intikam almak için gün bekliyor. bu bölümde parka çok az kişi geldiği için bay maellard (pops'un babası ve parkın sahibi) parkı kapatma kararını duyuruyor, bizim ekip de (parkta çalışanlar) parka ziyaretçi çekmeye çalışıyorlar. en son ne yapsalar işe yaramıyor ve içip içip (soda falan içiyorlar tabii, dizide kanatlar uyuşturucuyu, soda falan da birayı temsil ediyor bilmeyenler için) havalı üniformalar sipariş etmeye karar veriyorlar son çare. üniformalar internette göründüğü gibi gözükmüyor tabii, aşırı çirkin olarak geliyorlar. bunun üzerine ekip üniformaları atıyor ve çirkinlik kara deliği oluşuyor. (regular show mantığı) bu çirkinlik kara deliğini kapatmaya çalışırken koca kafa karakteri fırlıyor ve pops'dan intikam almaya çalışıyor. bu sırada çirkin olduğu için kas adam da çirkinlik kara deliğine çekiliyor ve popsla koca kafaya çarpıyor. koca kafa kara deliğe giriyor, kafası çok büyük olduğu için vücudu kara delikte kalsa da kafası parkta kalıyor. sonuç olarak parkta uçan bir devasa kafa elde etmiş oluyorlar, insanlar da merak edip bunu görmeye geliyorlar. ziyaretçi sayısı aşırı artıyor, bay maellard parkı kapatma kararından vazgeçiyor. koca kafa da en sonunda insanlar ona ilgi gösterdiği ve adını geri alabildiği için mutlu oluyor.

    bu bölümdeki bütün koca kafa sahneleri yayınlandığı ilk andan ihtibaren (2015 aralık) türkiye'de kesildi yani hiç yayınlanmadı. eğer orijinalini takip etmiyorsanız dublajlı versiyonda bu bölümden bir bok anlamadınız, kas adam tam kara deliğe uçarken bir anda sahne değişiyor pops ve kas adam yerdeler, sonra bölüm sonuna geliyoruz falan anlamsız sahneler bütünü izlediniz. bu şekilde aşırı sansürlü yayınladıktan sonra 2016'da baktılar cn türkiye ekibi güreş bölümünde de bu karakter var ve kesmemişler. bu sefer bu bölümdeki koca kafa sahnelerini de kestiler. sonuç olarak bu karakter türkiye'de hiç bilinmez hale geldi, son 2-3 senede izlemeye başladıysanız zaten hiç denk gelmediniz. öncesinde izlediyseniz güreş bölümünde çok kısa denk geldiniz ama merak edip aşırı sansürlü bölümleri ingilizce izlemediyseniz unuttunuz.

    bu arada son sezonda (uzay sezonu olan 8.sezon) arka planda koca kafanın ölmüş halde kafasının iskeleti görülüyor. buyrun burda karakteri bilmiyorsanız hiç fark etmemişsinizdir zaten, bu kısım türkiye'de de yayınlandı ve sansürlenmedi bu arada. tahminen anlamadılar veya dikkat etmediler. (arkada 3-4 saniye geçerken gözüküyor) işte koca kafa arkadaşımızın hikayesi bu kadar.
    ille de merak ettim izlemek istiyorum diyenler için ilgili bölümler:
    2.sezon 20.bölüm - sahiden sahici güreş (really real wrestling)
    5.sezon 39.bölüm - çadır sorunu (tent trouble) bu bölümden bahsetmeyi unutmuşum, çok bahsedecek bir şey yok çamur güreşi yapılan bir kısım var orada koca kafa 2-3 saniye dayak yerken görülüyor. çok dikkatli izlemeniz lazım tabii fark etmek için. bu bölümden de koca kafanın güreş kariyerine bir şekilde devam etmeye çalıştığını ama tutunamadığını ve pops'a öfkesinin devam ettiği çıkarımını yapıyoruz.
    6.sezon 24.bölüm - üniformalı adamlar (men in uniform)
    8.sezon 22.bölüm - evrenin anahtarı (the key to the universe)

    sadece bu karakter değil son sezonlardaki (özellikle kubbe ve uzay sezonu) çoğu bölüm türkiye'de bilinmiyor bu arada. ilk sezon bölümlerinin geyiklerini instagramda veya ekşi sözlükte falan sürekli görebilirsiniz: naber müdür, playback bölümü zart zurt. ama son sezonlardan konuşan bir allahın kulu yok. bunda son sezonların ilk sezonlara kıyasla bayağı sıçması ve türkiye'deki çizgi film&animasyon tayfasının çok bilgisiz olması etkili. bu entry'i okuyup ''vay bee adam neler biliyor abi'' diye düşünmüş olabilirsiniz belki, ben çok bilmiyorum, dediğim gibi tr izleyicisi çok az biliyor. ne zaman bir çizgi diziye devamlılık içeren bölümler girmeye başlıyor, türkiye'deki çizgi film tayfası hemen bayıyor. adventure time'de ilk 3-4 sezon ekşi sözlükte ve izleyiciler arası çok konuşulurdu mesela. sonra diziye devamlılık ve arc'lar girmeye başladı, izleyiciler koptu bir anda. tek sebebi bu değil tabii ama artık adventure time konuşan kişiler de çok az. özetle sürekli dizi'nin son sezonlarını izleyin. aşırı sansürlü bölümlerde ingilizcesini izleyin.