hesabın var mı? giriş yap

  • bunun tam tersi müslümanlara yönelik olsa, mesela bir ateist muhabir elinde mikrofon fatih'te cuma çıkışı cami avlusunda takkeli, cübbeli ne kadar müslüman varsa aralarından geçerek işte böyle" allah diye bir yaratıcıya inanıyorlar, inandıkları her şey yalan, ortaçağda yaşıyorlar" gibi ifadelerde bulunsa oradan canlı kurtulması büyük mucize olur, kurtulsa bile çoktan ışid'in hedefine girer. bu arkadaş ise iş çıkışı evine gidip ayaklarını rahatça uzatıp günün geri kalanını keyifle geçirebilir, rahatsız edeni çıkmaz, en fazla gülüp geçerler, ufak 1-2 eleştiri en fazla o kadar. yani ifade özgürlüğü tamam ama, kutsala saygı muhabbeti işin içine girdiği zaman dindar olmayan kesim için ifade özgürlüğü sakat iş. dünyanın neresinde olursan ol öyle.

    tanım: ay ışığında şeytanla raks eden gençlerdir.

  • size ne desem sizi üzer,

    şu hayatın bana her fırsatta yapmamamı söylediği ve öğrettiği ne varsa yapmışsınız
    hadi ön görememiş yapmış yanılmış ama ders almamış yine yapmışsınız,

    size artık kimse büyük bir akıl veremez,
    bu devirde babanıza bile güvenilmeyeceği, cebinizde çok para yoksa çocuk yapılmayacağı, "insan sorumluluğu" almanın çok büyük bir dert olduğunu falan anlatmanın anlamı yok..

    bu saatten sonra yapacağınız tek şey çok güçlü olmak ve "çalışmak" gündüz öğretmenlik yapıyorsanız atıyorum ek olarak gece bekçilik yapacaksınız.

    kimseyle kavga etmeyeceksiniz

    alıngan olmayacaksınız, kötü kalpli insanların sözleri bakışları sizin umurunuzda olmayacak

    eski ortağınızla kavga etmeden "samimi" bir şekilde sık sık konuşarak restoran iyi gidiyorsa paranızın taksitinin peşine düşeceksiniz

    belki 5 seneyi gözden çıkartıp bu şekilde kendinizi kampa sokup 5 sene sonra borçlar bitip +'ya geçtiğinizde tekrar kendiniz için "yaşamaya" başlamanın hayalini kuracaksınız.

    kolay gelsin

  • türkçe'de tek malt viski de denir. tek bir damıtım evinden (üretim yerinden) çıkan viski anlamına gelir. isli olanı olduğu gibi issiz olanı da vardır. en kaliteli, tad ve koku olarak en karakterli viskiler bu viskilerdendir. en az 10 yıllık olanlarını tercih etmek gerekir. yalnız çok pahalıdır. ama pahasına değer bir keyfi de vardır. giden paraya üzülmezsiniz. viskinin hasıdır zira. genelde işkoçyada üretilir. ancak her iskoç viskisi single malt değildir. işkoç'u görüp de pahalı blended viskilere para vermeyin derim.

    bu viskiler blended viskilerle karşılaştırılabilir, kıyaslanabilir. ancak bourbon viskilerle karşılaştırılmaz da kıyaslanmaz da. kıyaslarsanız "domates mi daha kırmızı yoksa patlıcan mı daha mordur" gibi bir kıyas yapmış olursunuz. bourbon viski ayrı bir viski türüdür ve kendi kalite sınıfları vardır. bourbon içer miyim? kolay kolay içmem. şahsen iyi bir single malt bulursam içerim, yoksa da viski içmeyivereyim ne olacak derim.

    nasıl içilir bu single malt viski? evet herkesin bildiği ve dediği gibi bu viski soğutulmaz, buz atılmaz, oda sıcaklığında içilir. buna buz atmakla ferrariye tüp taktırmak aynı şeydir. yok bir damla su, içindeki saklı aromaların açığa çıkmasına yardımcı olur falan demeyin, gerek yok babam gerek yok. yemeğin veya başka bir şeyin yanında içilmez. viski içmek için oturulur ve viski içilir. ama yanında az az bir şeyler yenebilir. bunlar da yüzde 60-85 kakao oranı olan sadece çikolatalar veya fındık, fıstık, kaju gibi kuruyemişler olabilir. başka bir şeyle tadını kaçırmayın derim viskinin. yanında sigara içmenizi tavsiye etmem, ama puro içenler oluyor, bişi demiyoruz. kişisel tavsiyem içerken yanınızda yanan bişi olsun mutlaka, tamam şömine yoksa odun yakılan soba veya mangal da olur, o da yoksa bir kokusuz mum yakın en azından :)) ben loş ışıkta içmeyi seviyorum.

    talisker, macallan, lagavulin tevsiye ederim. afiyet şifa olsun :))

  • devlet hastanesinde çalıştığım dönem. çok roman hastam vardı. bir gün çalgıcı bir adam geldi. psikotik belirtileri var. görüştüm, tedavi planladım. reçete yazacağım, barkodu aldım, ücretli yazıyor, sağlık güvencesi yok yani. hastanın maddi durumunun çok da iyi olmadığı belli.

    antipsikotik ilaçlar oldukça pahalıdır. mümessil arkadaşlardan numune ister, onları bir dolaba koyardım. ücretli hastalara vermek için biriktirirdim numune ilaçları.

    "ben sana bunun bir aylık dozunu vereyim" dedim.
    hasta durdu.
    "kaç para kutusu hocam" dedi.
    200 lira civarı bir fiyatı var, söyledim.
    "hocam, klarnet çalar kazanırım parayı. ben parasıyla alırım. sen bunu işi gücü olmayan birine verirsin" dedi.

    o sabah başörtüsü bile en az 200 lira olan bir kadın, benden numune ilaç istemişti. onu düşündüm, bunu düşündüm. eyvallah deyip gönderdim hastayı.

    insanları etiketlemek kadar kötü bir şey yok şu hayatta. ömründe romanla oturup iki kelam etmemiş insanlar, onları kötü ilan eder. tehlikeli yanları vardır, kanunla araları limonidir ama güzel yürekleri vardır.

    dipnot: hastalar iyileştiklerinde teşekkür mahiyetinde hediye getirir bazen. bu bahsettiğim hastam iyileşince teşekkür etmek için klarnetini getirip çalmıştı benim için. gel de sevme bu insanları.