ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
survivor all-star
-
kendime sürekli olarak "oğlum, sen türkçe biliyorsun; alt yazıları okumana gerek yok" diye telkinde bulunsam da aksini yapamadığım yarışma.
d. bakır mardin van belediyelerine kayyum atanması
-
ya bence kürtlerin oy kullanma hakkını da elinden alın olsun bitsin. adamları her seçim sandığa kadar yormayın.
ülkücülerin hollanda konsolosluğuna saldırması
ırak'ta kadınlara salatalık satışının yasaklanması
-
- bana üç kilo salatalık, bir kilo havuç, iki kilo kabak, bir kilo da patlıcan...
- ouuvvvvvv sınır tanımam diyosun yani?
- misafirim gelecek gerizekalı
cisgender
yunan harbi basit bir muharebedir
-
gereksiz insanin gereksiz beyanidir tamam da, arkadaşım yorulmadınız mı günlerdir şu tiplerin laflarını buralara taşımaya? neden bu kadar önemsiyoruz niye sözlükte prim veriyoruz boş yere de canımızı sıkıyoruz hakikaten anlayamıyorum.
yok cübbeli şunu demiş , yok fesli şöyle konuşmuş. bize ne amk.
ayrıca (bkz: minik eymen'e yardım ediyoruz kampanyasi)
a haber'deki gazetecilerin koltuğa yaslanmaması
-
gazeteci olsalar yaslanırlardı.
onlar gazeteci değil yalamacı.
1945 yılında berlin'de çekilen video
-
savaş almanya için biteli iki ay olduğundan almanların yüzünde çöküşten ziyade yeniden doğuş psikolojisini gördüğüm kayıt.
der untergaang'ın sonunda kırık bisikleti yerinden kaldıran çocuk sahnesi ile bütünleşen bir görüntü.
almanların çalışkanlığı ve örgütlenmesi de dikkatten kaçmadı.
ve videodaki çoğu almanın kadın olması da dramatik.
6 ocak 2015 istanbul'da hala kar yağmayışı
-
bir gecede hava durumunu değiştirdiler dedelerimizle kar topu oynayamıyoruz.
kaçak elektrik kullanan dayı
-
yalan yok başta fransızca mı lan? diye düşündürdü.
"uloü höani panoü, la huani kuabloü, hani sahhğğat"
ou l'eau huannee poineau, la huannee cableau, huannee soitte...
"sen möemurolma"
saint meumaraulma...
not: işkembeden sallıyorum ama sanıyorum şöyle bir şey olsa sırıtmazdı.
tarkan
-
çok iyi insandır. tanıdığım bir abi yıllar önce turne ve festivallerde sahnesini kuran işçilerdendi. anlattığına göre bir gün yemek saatinde kontrol etmeye gelmiş çalışmaları. (tabi tabldotunu alan işçiler ya gazete seriyor yere yerde yiyor ya da kolonun vs üzerine koyup yiyor) işçilerin yemeklerini yerde yediklerini görünce çok sinirlenmiş nasıl benim için emek veren insanlara yerlerde yemek yedirirsiniz diye çalışmaları koordine eden kişiyi paylamış baya. sonrasında konvoyuna fazladan bir tır eklenmiş masa ve sandalyeler için. hatırlıyorum o işte çalıştığı zamanda maaşı da oldukça iyiydi abinin. tarkan'ın çalışanına saygısı ve vefası vardır, sanatı bir yana sırf bu yüzden gözümde en değerli sanatçılardandır.
dersten atılırken oluşan ilginç diyaloglar
-
bizim bölümden alpaslan ve bahadır adlı iki arkadaşın 2-3 sene evvelinde lineer cebir dersinde yaşadıklarınıda geçtiğimiz günlerde daha yeni duydum.
bu iki eleman küçük bir sınıfta yapılan derste canları sıkılınca "hangimiz daha uzun süre bacaklarımız sıranın üstünde durabilecek" yarışması yapmaya karar veriyorlar. hoca tabi bunları farkedince çıldırıyor ve;
hoca - siz ikiniz...çıkın dışarı!
b & a bu çağrıyı üzerine alınmıyor
hoca - size dedim! o ayaklarınızı indirip çıkın!
bahadır - yürü alpaslan yürü, bize ders mi yok!
alpaslan - heee sanki ne..