hesabın var mı? giriş yap

  • her insanin olumden korkma, olmeyi istememe sebebi aslinda aynidir. geride biraktiklarindan yoksun olma korkusu. ahmet kaya "baba olamayacagim ornegin" der, kimi evladindan kimi asik oldugu kisiden ayrilmaktan korkar. ınsan uzerine ozlem nedense hep aşılabilir gelmistir bana. kucuklugumden beri, annem ne zaman kitap alsa, büyüdüğümde de ben ne zaman kitap alsam, "ya bu kitaplari okumadan olursem?" diyorumdur mutlaka. paranoya falan degil tabi her gun dusundugumden degil de, ben yokken cikacak kitaplari ve onlari okuyacak olanlari kıskanmıyor degilim. obur dunya gibi bir sey varsa umarim kutuphanesi vardir.

  • bvb - madrid macinda sesini mesut ozil'e duyuramayinca, marcel schmelzer'e ''mesut'a daha seri olmasini soyler misin'' demis, naif insan marcel schmelzer de bu istegi yerine getirmistir. kendi oyuncusuna, rakip takimin oyuncusu araciligi ile taktik veren ilk teknik adam olarak da tarihteki yerini almistir.

  • istanbul'da kahvaltı servisi veren bir çok mekanda menüde köy kahvaltısı yazmış olmasına rağmen ürünlerin bir çoğu market malıdır.

    eski kaşar der ama bim'den alınan 3'lü peynirdir.
    köy yumurtası der ama muhtemelen o da bili bili
    verilen çay seylan

    gelen hesap gerçek köyün yarı ederi.

    şehir kahvaltısı yazamıyorlar tabi.

    debe editi: senin anıtkabirin olmayacak.. sen sadece öleceksin. yaşasın mustafa kemal atatürk ilke ve inkılapları!

  • italya'daki marketlere bayılırdım. bildiğiniz süpermarketlerden bahsediyorum. "allaaam bunlar nasıl güzel kokuyor böyle" diye pörtleyen gözlerimle o domatesleri elime alıp kokladığımı hatırlıyorum, gören deli demiştir herhalde. "burada yemek yapmak zevk yahu, her şey taze, her şey mis gibi hazırlanıp veriliyor eline, insan burada daha bir zevkle yemek yapıyor," demiştim. görüyorum ki yalnız değilmişim. hatta "ben markette öyle güzel domates satıldığını görmedim" de demiştim vaktiyle. şimdi birileri ayar verme derdiyle "ooo arka bahçemdeki domatesi görün siz", "hıh çanakkale domatesi yememişlerin matah sandığı domates", "heaaa lezzetli olsun diye verimi düşük domates mi ekçeklerdi, tabii ki lezzeti verime kurban edicez halla halla" diye saçmalıyorlar.

    e be evladım, zaten burada övülen, italya'da alelade bir yerde bile mis gibi domates bulabilme ihtimalin! yoksa bence de benim babaannemin domatesleri mükemmel; babam da balkonunda cherry domates yetiştiriyor ve onlar da şeker gibi; ben de kendi bütçemden daha fazla para ayırıp cherry, organik ve pembe domateslerden alıp yiyorum nispeten düzgün şeyler yiyeyim diye, ama burada vurgu yapılan şey, özellikle yetiştirmene, bilmem kaç bin kilometre yol gitmene, pahalı organik ürünlere para dökmene gerek kalmadan, makul fiyata insanca beslenebilmen! bunu da alamıyorsa o kalın kafalarınız ben ne diyeyim ki?

    ben niye italya'da kerevizin mis gibi soyulup satıldığını (köküne kabuğuna boşa para ödemeyin diye) görünce "gavurun" ticaret ahlakı karşısında yine mest oluyorum da, burada çürük çarığı dolduran adama denk geliyorum? italyan köylüsü çok mu matah insan? hayır. ama işte bir etik anlayışı oturtulmuş, devletin regülasyonlarıyla, sübvansiyonlarıyla tarım düzenlenmiş; vatandaşının asgari bir beslenme düzeyini yakalamasını isteyen bir yapı var. basbayağı, o insanlar buna "layık olduklarını" düşünüyorlar ve devletleri de doğal olarak bu fikri yansıtıyor; burada ise toplum olarak buna "layık olmadığımızı" düşünüyoruz içten içe ve bizim devlet yapımız da bunun yansıması olan düzenlemelerle karşımıza çıkıyor. biz işi bireysel yöntemlerle çözmeye çalışıyoruz (arka bahçene ekmek, balkonunda yetiştirmek, daha kaliteli ürün için ederinin çok üstünde fiyat ödemeye razı olmak vs.). ha evet, bunları da yapalım tabii ama, ya bu imkanlara sahip olmayanlar? herkesin arka bahçesi mi var? herkes özel bir çiftlikten alınan domatesin kilosuna 8 lira ödeyebilir mi? "başkasından banane yeaa" mı diyeceğiz?

    benim sorduğum çok basit bir şey: elin devleti (italya, fransa ve rusya bildiğim bazı örnekler) vatandaşının makul fiyata düzgün yiyecek bulmasını önemsiyor da, benim devletim neden umursamıyor? elin devleti çiftçisini koruyor da, benim devletim nede korumuyor? fransa'da mahalle bostanlarında ilkokul bebeleri tarım yapıyor ve çiftçiye saygı duymasını öğreniyor da, istanbul'da 600 yıllık yedikule bostanları'na niye moloz dökülüyor? kuzguncuk bostanı acaba daha ne kadar ayakta kalabilecek? ben bu politikaların değişmesi için geçici bireysel çözümler dışında ne yapabilirim?

    gerçi bakın geçen gün bizzat çiftçilik yapan bir insan sorunlarını anlatmışken, bu insana bile "ya nolacağıdı" diyen mallar varken, bu entry'ye de "yazar burada evropalarda yaşadığını göstermeye çalışmış" diyecek mallar çıkacağına eminim. gösterilene değil, parmağa bakmayı marifet sayıyorsunuz.

  • süper zeki ntv haber sitesinin marifeti.

    önce olayı anlatayım

    sosyal medyada olimpiyatlarda yarışan mete gazoz arkadaşımızın fotoğraflarına denk geldim, atıcılıkta olimpiyatlarda türkiye'yi temsil etti fakat elendi diye yazmışlar. merak ettim olimpiyat karşılaşmasında çekilen videosu var mı, google amcaya aşağıdaki linkteki gibi sordum "varmı böyle bir video amca?". var dedi google, ikinci sırada "mete gazoz, alkışlarla rio'ya veda etti" diye haber çıktı, video ekran görüntüsü falan da var sonuçlarda, dedim budur tam aradığım haber. açtım sayfayı bir de baktım haberde video yok. nasıl olur ki bu dedim ve kurcaladım biraz nasıl oluyor bu iş.

    https://www.google.com.tr/…bhp#q=mete+gazoz&tbm=vid

    taktik şöyle işliyor.

    google arama sonuçlarında haber sitelerine büyük önem veriyor. hele bir de bu haber sitesinin detay sayfalarında video içerik de varsa amanın bayıla kalıyor google. bunu keşfeden ve etik davranışlar hakkında bilgi sahibi olmadığını tahmin ettiğim yayıncı kuruluşumuz ntv de bunu avantaja çevirip video olmamasına rağmen arama sonuçlarında üst sıralarda çıkabiliyor.

    nasıl mı? tabii ki sahte 1 (yazı ile bir) saniyelik videolar ekleyerek.

    örnek:
    https://www.google.com.tr/…bhp#q=mete+gazoz&tbm=vid

    ntv'nin 1 saniyelik video koleksiyonu:
    https://www.google.com.tr/…#tbm=vid&q=olimpiyat+ntv

    bu da ekran görüntüsü:
    http://imgur.com/rvfrbfq

    edit:
    /* komplo teorileri mode: on */
    nasıl yaptıkları ile ilgili teorim ise şu. her tarayıcının olduğu gibi her arama motorunun da user agent stringi vardır. google'a ait bu string ise googlebottur. sayfa kodunu yazıp googlebot a farklı kaynak kodu gösterilebilir, ve bu koda video linki eklenir. google da bunu sayfada video var olarak algılar.
    /* komplo teorileri mode: off */

    edit 2:
    teoriye gerek kalmadı. şöyle yapmışlar.
    (bkz: #62274940)

    debe editi:
    google'a spam içerik bildirme yöntemleri ile ilgili aşağıdaki entrylerden yardım alabilirsiniz.
    (bkz: #62268171) bu yöntem için google hesabınız olması gerekiyor
    (bkz: #62271036)

  • 9 günlük bayram tatili için annemler, amcamlar ve kayınvalidem kendilerine gelmemi bekliyordu. anneme, kayınvalidemde kalacağımı; kayınvalideme, amcamlara yazlığa; amcama, memlekete annemlere; eşime, kızlarla adrasan'a; kızlara da eşimle palamutbükü'ne gideceğimi söyledim.

    9 gün boyunca evde saklandım, hiç dışarı çıkmadım.