hesabın var mı? giriş yap

  • babam kızkardeşimin* vurdulu kırdılı, vahşet dolu oyunlar oynadığını görünce kendisine midtown madness'ı uygun görüp almıştı. sonra yayaları öldürmeye programlı bir halde araba kullandığını görmüştük kendisinin de sonunda the sims almıştık gidip beraber ki o sıralarda on yaşının baharında olan kızkardeşimin ruh sağlığı daha fazla hasar görmesin; evde sakin sakin takılsın diye. ama sonradan farkettik ki çocuklarla uğraşamayacağını anladığı vakit, bahçesindeki muazzam havuza bu çocukları sokuyordu. sonra eşya satın alma moduna geçip, havuzun merdivenlerini satıyor ve haliyle çocukların patır patır can cekişerek ölmelerini izliyordu. artık başka çare bulamayıp kendisinin bu bastırılmayan öldürme isteğini en azından oyunlarla tatmin etmesine izin verdik de ailede kimse ölmedi.

  • aids hastalığının gripten çok rastlandığı bir afrika ülkesinde, mezbahaneden bozma bir hastanede neredeyse kemiğine kadar ayılmış ayak parmağınıza 14 dikiş atılırken "ben buradan sağ sağlam çıkarsam daha bana havada karada ölüm yok" düşüncesini beyninizin her kıvrımında hissetmektir.

    adamlar grip diyor, ateş diyor lan ahahaha.

    geçmiş olsun ponçikler.

  • savaşmadan teslim olmak ve onuruyla yenilmek arasındaki farkı kavrayamamış insanların savunduğu fikir. çanakkale'de "zaten savaşı kaybedeceğiz" deyip savaşı bırakan bir millet olsaydık kurtuluş savaşı diye bir savaşımız da asla olmazdı.

  • teşekkür editi: ilk giriyi yazdıktan bir hafta sonra annemin solunumu hiperkapni (kanda karbondioksit yükselmesi) nedeniyle durdu. acil serviste 1 gün boyunca non-invazif mekanik ventilasyona (maske ile solunum cihazı) bağlandı. sonrasında ankara üniversitesi göğüs hastalıkları bölümüne yatırılarak prof. dr. demet karnak tarafından takip edildi. bir hafta sonrasında taburcu oldu.

    şu an oldukça iyi. oksijeni sadece uyurken kullanıyor. bipap cihazını günde 2 saat kullanıyor. bilinci yerine geldi. ne diyebilirim ki? beklentimin o kadar ötesinde ki günlerdir sevinçten ağlıyorum.

    arayan, ilgilenen, mesaj atan, dua eden, konuyu üstte tutmak için uplayan ve aklıma gelmeyen birçok konuda destek olmaya çalışan herkese çok teşekkür ederim. mesajlarına yanıt veremediğim yazarlardan da özür diliyorum. allah hepinizden razı olsun.

    üst edit: arayan, mesaj atan, ilgilenen herkese çok teşekkür ederim. birkaç doktor ismi verdiler. yarın onlarla görüşeceğim.
    biraz rahatlatacak öneriler sunanlar oldu. onları da uygulamaya çalışacağım.
    maddi destek önerisinde bulunanlar da oldu. böyle bir ihtiyacımız olmadığını belirtmek isterim.

    merhaba;
    ankara'dan yazıyorum.
    annem 67 yaşında, 23 yıldır akciğer sarkoidoz hastası. 14 yıl önce de mitral kapak replasmanı ve triküspit t ring annüloplasti yapıldı. beş yıl önce geçirdiği pnömoni nedeniyle evde oksijen kullanmaya başladı.

    yaklaşık 3 ay önce kalp yetmezliğinin ilerlemesine bağlı ödem, solunum sıkıntısı gibi şikayetlerle yeniden kardiyolojiye başvurduk. yaklaşık 8 kilo ödemi attı. eski kilosuna geri döndü. pro-bnp düzeyin 330'den 400'e düştü. bnp düzeyi 120'ye düştü. oda havasında oksijen satürasyonu % 87'ye kadar çıktı ki çok rahatlamıştı.
    20 gün öncesi spo2 oda havasında % 60'a kadar düştü. akciğer enfeksiyonu olabileceği söylendi. iki hafta kadar çeşitli antibiyotikler aldı. sonrasında da antibiyotikleri kesildi.

    sorun şu ki annemin kliniğinde herhangi bir düzelme olmadı. iki yastıkla bile hala uyuyamıyor. sürekli boğulurcasına kalkıyor ve otruduğu yerde uyukluyor. en son yapılan ekoda pulmoner basıncı 65, ef: 56. bir önceki ekosunda ef: 40, pulmoner basınç 85'ti.

    annemi rahatlatacak bir önerisi veya farklı bir tedavisi olan bir doktor var mı içinizde veya böyle bir doktoru tanıyan?

    son akciğer röntgeni
    bir önceki akciğer röntgeni
    tomografi raporu
    tomografi.raporu
    tomografi raporu

    gerçekten çok çaresiz durumdayım. yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.

    edit: yardımcı olmaya çalışan herkesten allah razı olsun. gerçekten yaşlı gözlerle okuyorum yazdıklarınızı.

    kaç doktora gittiysek yapılabilecek bir şey kalmadığını, sadece palyatif desteklerle devam edebileceğimizi söylediler. ben hemşireyim. durumun ciddiyetinin de farkındayım ama bir gecede oksijen düzeyinde % 27'lik bir azalmanın sadece kalp yetmezliği ve sarkoidozdan kaynaklandığına inanamıyorum.

    akciğer nakli çare olur belki diye başkent hastanesine danıştım. yaşı itibariyle annemin akciğer nakli sırasına alınmayacağını biliyorum. annemle kan grubum uyuyor. dokularımız da uyarsa kendi akciğerimden vermek istedim ama türkiye'de henüz canlı vericiden akciğer nakli yapılmıyormuş. artık ne yapabileceğimi bilmiyorum.

    kullandığı ilaçlar:
    diltizem 1x 120 mg
    digoksin 1x1 tablet haftada 5 gün
    coumadin 1x 2,5 mg
    lansor 1x 15 mg
    lasix tablet haftada 2 gün
    cozaar 1 x 50 mg

    edit: son kan tetkikleri
    kan tetkikleri 1
    kan tetkikleri 2
    kan tetkikleri 3
    kan tetkikleri 4

    bilinç bulanıklığı, nörolojik defisiti yok. inr ve hemogram tahlillerini üstte ekledim.

    iletişim bilgilerim şu şekilde:
    e-mail: y.eskigulek@gmail.com

  • suserler tarafından unutulmaması gereken değerlerimizden olan serie a için artık kurulması elzem olan dernek.

    sheva, crespo, batistuta, maldini, nesta, cannavaro, del piero, salas, ronaldo, recoba... böyle gider bu.

    (bkz: unutma unutturma)

    edit: ulen madem bu kadar fazlaydık, bu lig niye izlenmiyor türkiye'de :( nasreddin hoca'nın kedi hikayesine dönmesin olay.*

  • absürt, anormal ama normal aynı zamanda. çocukluk hayali imiş, gerçekleştirmiş. ne var yani?
    sosyal hayatta ve medyada beğeni için kırk türlü maymunluktan daha elim değil.

  • hatunlarin icindeki "rekabet" duygusunun bir ciktisidir.
    pic dedigin adam nedir?
    herkesle takilan, koyup birakan vesaire.
    biz erkek olarak saniriz ki bu adam cekici olamaz.
    olur.
    nedenk?
    bu adamin her yeni kari kiz macerasindaki hatun aslinda $ansini denemektedir.
    bir iddiasi vardir.
    nedir o iddia?
    bu adam icin "ben", bu sefer "kalici" olacagim.
    bunu becerirse hatun, bu pic dedigimiz adamin mazideki tum ili$kilerindeki kadinlari "yenmi$" olur.
    pe$inde oldugu da aslinda budur.
    kendisi farkinda olmasa da.

  • bugün film ekimi sayesinde tanıştığım, israilde gerçek kimliğini uzun yıllar saklayarak devam eden etiyopyalı bir çocugun hikayesi. din ayrımının yanında, havra da yapılan bir münazarada insanların renklerinden dolayı farklı muamele görmesini de can alıcı bir konuşmayla beyinlere kazıyan bir filmdir.

  • eğer haber doğru ise allah bu hükümetin bin belasını versin. zehir zıkkım olsun. buna sebep olanlarin burnundan fitil fitil gelsin. kahır ve azap için de gebersinler.
    korkmuyorum, kuzenim de yazmadı. silivri de istediği kadar soğuk olsun..
    bir hükümet bu kadar mi kendi vatandaşına eziyet edebilir ya! bu ülkeye bela ettiğiniz fetoculerle beraber canınız cehenneme. hepinizin kahır içinde gebermeniz dileği ile..

  • bunun tek sebebi piyasada film olmamasıdır. başka sebebi yok. yeni yasa ile de yapımcıların izni doğrultusunda promosyonlar uygulanacak. bu yasa iki temmuzda resmi gazetede yayınlandı. yani artık yapımcılar biletlerden 4.5 tl değil, 7,5- ila 8,5 tl ortalama gelir elde edecekler. bunun tüketiciye yansıması tabii ki de bilet fiyatlarındaki artış olacaktır. neticede böyle bir şeyi öngörmeden bir sürü yatırım yapmış, avm'lerde yüksek bedele kiralanmış salonları olan sinema işletmecilerinin bir amortisman planları mevcut. bu yeni durumla birlikte mecburen fiyatlarını indiremeyecekler.

    yani şöyle örnek vereyim: ben bir sinema işletmecisiyim. bilet başı şu kadar kazanacağım diye bir işe girişiyorum. 5 yıllık bir yatırım yapıyorum. (avm'de salon kiralıyorum, masraf yapıyorum, teknoloji satın alıyorum vs) 5 yılda yatırımımı çıkarırım, sonra da kar ederim diyorum. şimdi o fiyat politikası değişiyor ve ben yeni fiyatlarla ancak kendimi 7 yılda amorti edip, yatırımımı geri alabiliyorum. e bu durumda ne yapmalıyım? ben de fiyatları biraz yükseltmeliyim ki, paramı planlanan zamanda geri kurtarabileyim. durum tamamen budur.

    işin yapımcı tarafını örneklendirelim. ben bir film çekiyorum. bilet fiyatının 4.5 tl olduğunu biliyorum. ona göre bir yatırım yapıyorum. mesela 4 milyon lira harcayıp bir film çekiyorum. diyorum ki 850 bin seyrirci beni kurtarır (kanal satışı, ip tv vs satışı hariç) ona göre yola çıkıyorum. sonra yolda diyorum ki ulan bu salonlar benden çok kazanıyor, dur ben bundan şikayet edeyim, sonra benim gibi düşünen diğer yapımcılarda türüyor ve salonlara cephe alıyoruz. bana kalacak olan ortalama net bilet fiyatını 7-5 liraya çıkarıyoruz. artık 850 bin seyircide kendimi kurtacakken, şimdi 500 bin seyircide kendimi kurtarır hale geliyorum. oh miss diyorum. artık bundan sonra da rahatça film çekebilirim diyorum.

    bu iki örnekte de herkes kendince haklı. ancak fark şu. yapımcı fiyatları bilerek yatırımını yaptı ve filmini çekti. yani 4.5 tl'yi göze aldı ve bu yola girdi. fakat yolda işler değişti, değişen şey de yapımcının karına oldu. ancak salon sahibi de bir yola girdi. yatırım yaptı, ancak değişen durum aleyhine oldu. bu şöyle olsaydı, yapımcılara hak verirdim. kardeşim çektiğimiz filmleri yayınlayalım, yeni çekileceklerde artık bu fiyatlarla devam edelim. çünkü şu an yapımcı çektiği filmden daha çok kaymak kazanmak için filmleri yayınlamıyor. yani 4.5 tl'yi biliyordunuz. filmi ona göre çektiniz. sonra mı "ulan biz az kazanıyoruz " diye uyanıp filmler yayınlamayı durdurdunuz? burda işgüzarlık var. yani demem o ki, yeni çekileceklerde bu böyle olsun. ancak çekilmiş ve gösterime hazır filmlerde bu fırsat böyle tekelci yapımcılara verilmesin. şimdi hepimiz biliyoruz ki, bkm, cem yılmaz, şahan vs bunların filmleri milyon milyon izleniyor ve 4.5 tl iken de zarar etmiyor, balya balya kar ediyorlar. şu an durduk, çektikleri filmleri izlemek yerine, bu adamların karını ikiye katlaması için döktükleri gözyaşlarını izliyoruz. bunun adı stokçuluk değil mi? bir nevi karaborsa. adamlar kendi malını stoklayıp, zam gelince piyasaya çıkarıyorlar. bi de üstüne kendilerini mağdur gösteriyorlar.

    bkm'nin organize işler filmine ayrı bir parantez açıp öyle bitirmek istiyorum. yeni sinema yasası temmuzda geçecek diye bütün filmlerin yayınlarını durdunuz. peki neden organize işleri eski fiyattan çıktınız? onu neden vizyona soktunuz? çünkü netflix'e satmıştınız. burada şimdi kim kurnaz? ben hayatımda bu kadar etik dışı paragöz bir hamle görmedim. sinemamız kötü günlere gebe ise bunun baş sebebi bkm ve onun aç gözlü politikası olacaktır. demedi demeyin.

    edit: imla