ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
alcatel türkçesi
-
"mesajı silim ?"
sil yaaa kanka olduk senle, mesajı mı esirgiecem.. yürü be
evrimci ateistlerin cevaplayamadığı sorular
-
halen evrimi aynı canlının doğumu ve ölümü arasında gerçekleşen bir süreç sanan sığırların ataları nasıl hayatta kalabilmiş?
evlilik teklifi için e-5'i kapatan öküz
-
aklıma ibrahim tatlısesin akıllara durgunluk veren komikli filmini getirdi. zihin aynı zihin...
https://youtu.be/bfrrwgommpw
linkedin'deki yaran yeni mezun isyanı
-
hakli isyandır. mezuniyetten sonra benzer aşamalardan geçmiş boğaziçi üniversitesi onur dereceli öğrenci olarak söylüyorum:
plazalarda yapılan işler için üniversite mezunu olmaya gerek yok (statik hesap, tasarım vb. işleri dışında)
iyi ingilizce ve ms office bilgisiyle liseden mezunsaniz (marka lise mezunları oluyor genelde) plazada yürüyen işleri kotarırsınız.
zaten yukarıda şikayet edilen yeni mezunlar mail bile yazamıyor, dilekçe yazamıyor geyiği üniversiteden kaynaklanmıyor. üniversitede mail yazma dersi verilmiyor, bunların üniversiteye gidilmeden önce öğrenilmesi lazım.
üniversitelerde verilen eğitimin gerçek hayatla uzaktan yakından alakası yok. bence yök ve ticaret odalarının bunun üzerinde görüşmesi lazım. üniversiteler bilim merkezidir, piyasaya istihdam sağlamaya mecbur değil diye zırlamayın. bu ülkede bilim insanı olmak için okuyan insan sayısı çok az. birçoğu kasiyer olmamak için, masabaşı iş için okuyor...
istanbul'un 17 ilçesinde oyların tekrar sayılması
-
allah belanizi versin arsiz, yuzsuzler ordusu.
iblisin bizzat kendisi bile sizin yaninizda masum kalir.
süleyman seba
-
ıstanbul'a 1990ların sonunda gelmiş idim. sanırdım ki sokaklarda her gün bir ünlü ile karşılaşacağım.
karşılaşmadım.
ta ki 98'in yazında namlı kebap'ta mezelerin önünde tabağı tepeleme doldururken arkamda sabırla bekleyen adamı fark edene dek.
artık nasıl doldurduysam dakikalar sonra yerime yönelecek iken arkamdaki amca "evladım bir zeytinyağlı dolma eksik kaldı, ağlamasın sonra onu da al" dedi gülümseyerek.
bir döndüm ki seba başkan.
uyyy
ne diyeceğimi bilemedim. nasıl hitap edeceğimi... bir de heyecan bastı.
"başkanım, onu da 2. sortide alırım, bu maç öncesi ısınma, antrenman." deyiverdim.
gülüştük..
yerime oturdum. rakı geldi. doldurdum kadehi ve masasına gidip, şerefine kadeh kaldırdım. o da kaldırdı. gene gülümsedi.
sarılıp bir de elini öpeydim keşke..
bu büyük adam benim gençlik fobim beşiktaş'ın efsane başkanı idi. ne gariptir ki ergenliğimi bana zindan eden o takımın o başkanına karşı hissettiğim yegane duygu hürmet ve de saygı idi.
beşiktaş'a gıpta etmemin ve beşiktaş'ı bi parça kıskanmamın belki de tek sebebiydi.
ne metin'leri, ne ali ne de feyyaz'ları.
sadece seba'larıydı. büyük başkanları süleyman seba'larıydı.
nur içinde yat büyük başkan. huzur içinde uyu büyük insan...
seni hepimiz çok sevdik...
kadın mühendis
-
bir keresinde fabrika ziyaretinde, müşteri aniden, "sen bir makinenin üzerine çıkıp tamir edebilir misin ha? edebilir misin? bıktık kadın mühendislerden!!!" diye haykırdı. müdahale etmeseler masanın üzerine çıkıp slogan atacaktı, adam çok ani bir şekilde tek başına örgütlendi. neyinden bıktın adamım, zaten üç beş kişiyiz, nerede gördün de bıktın acaba? ben de sakince, "doğrudur" deyince iyice sinirler gerildi. sadece kadın olduğum için adamı delirttim beyler, bende bu kudret olduktan sonra neler yapmam ki?
yalnız makinenin üzerine niye çıkıyoruz, onu hala anlamadım. makinenin altından fışt diye çıkıp, yağlı elimi alnıma sürüp, üzerimdeki mavi tulumla "buyur abim" diye karşılamayı düşünüyorum o adamı bir sonrakine.
hayatın bir numaralı kuralı
-
mutluluğunu kimsenin üzerine kurma. herkes gelip geçici, unutma.
yalnız birey güçlü bireydir.
kendi kendine yetmeyi, yalnız kalmaktan sıkılmamayı öğren.
yoğun kar yağışında pizza isteyen insanlar
-
ya kardeşim hem insanlara bu hizmeti sunuyorsunuz, hem de vicdan çektiriyorsunuz. sipariş etmese işten çıkarılacaklar, etse "hava durumu kötü ne hadle sipariş geçersiniz?" diye yadırganacaklar. bu hizmet sadece türkiye'de yok ama hiç sanmıyorum ki sipariş veren insanlara bu kadar vicdan azabı çektirilsin.
hava kötüyse yolları, motoru kaliteli yap, kuryeye güvenlik ekipmanları sağla. her yağmurda, karda da şu muhabbet dönmesin artık.
edit: altta bir yazar, konforunuzdan ödün verseniz ölür müsünüz, demiş. olay sadece konfor değil. evde hasta olan insan olur, yemek beceremeyen olur, eve yeni taşınmış, tadilat yapmış o an pişirme mümkün olmayan olur. yemek siparişi sadece koltukta göbek kaşınırken yapılmaz. evet ölümler üzücü ama burda yapılması gereken güvenli yol bulmak. gelip burda hizmeti sunduğunuz insanları suçlayamazsınız.
türk dizi tarihindeki en gerçek aşk
-
(bkz: ali haydar ve hanım)
her erkek aldatır
-
doğrusu: her insan aldatabilir. aradaki fark ise, aldatan kadın olduğunda haberinizin olmamasıdır.