hesabın var mı? giriş yap

  • kendisini cani gonulden tebrik ediyorum turkiye gibi bir ulkede rezil olmayi basardi kendileri.

  • ehliyet kurslarının eğitim araçlarında şoförün acemi olduğunu belirten uyarıcı işaretler vardır. bunu gördüğü halde sıkıştırmak için trafik canavarı olmak gerekir.

    kaldı ki tecrübeli bir sürücü bile yokuşta aracı kaldırırken sorun yaşayabilir, sırf bu nedenle birine saldırmak, hatta adam toplayıp geri gelmek tam bir şerefsizliktir.

    sonra o.ç. taksici başlığını sildirmeye uğraşıyorsunuz, önce insan olun.

  • 13 yaşındaydım. yaz tatili için anneannem ve dedemle köyde kalıyordum. bir sabah dedem erkenden kalkmış, güzelce giyinmiş kokulanmış beni uyandırdı. "ben şehre iniyorum kızım bir şey istiyor musun" diye sordu. ben de sabahın köründe beni uyandırdığı için sinirlenip dünyanın en gereksiz atarını yaptım. aşırı huysuz bir şekilde "falım sakız al, buranın bakkalındaki sakızları beğenmiyorum" deyip kıçımı dönüp geri yattım.

    dedem şehre gittiğinde karşıdan karşıya geçerken bir dolmuşun kendisine çarpması yüzünden birkaç gün hastanede yatıp sonra da öldü. şehir merkezinde işleri olduğunda hep elinde taşıdığı içine evraklarını koyduğu küçük kahverengi bir çantası vardı. hastane, cenaze vs süreçleri geçtikten sonra annemle çantasını açtık. içinden 10'a yakın falım sakız çıktı. günlerce o sakızlara bakıp bakıp ağladım. şımarıklığıma, domuzluğuma öfkelendim. o sakızlar bana bazen çok basit olarak görebileceğin bir nezaketsizliğin nasıl ömürlük bir pişmanlığa dönüşeceğini öğretti.

    hatırladıkça hala burnumun direği sızlar. hiç geçmeyeceğini bildiğim bir hüzne kapılırım.

  • ortağı, neanderthal insan olan java ile, daha çok arkeolojik efsaneler üzerine kurulu hikayelerin peşinden koşan, diana isimli pek hoş bir nişanlısı olan ama, ona gereğinden fazla önem göstermediği için sürekli azar işiten, yaşlı olmaktan şikayetlenen, azılı düşmanı/eski can dostu sergei orloff ile maceralarında sık sık karşılaşan arkeolog/yazar/program sunucusu/dedektif/çizgi roman kahramanı.

    arekolog olmasından ötürü çok acayip hikayeler, olaylar yaşar... tibet'te, kut humi isimli rahip tarafından yetiştirilmiştir... azılı düşmanı/can dostu sergei orloff ile beraber öğrenim görmüştür bu manastırda... kut humi'nin kendilerine, uzun çalışmalar sonunda mezun olmadan evvel verdiği özel iki ışın tabancısı, ikisinin de kaderini sonsuza kadar değiştirmiştir... martin; çapkın ama beceriksiz, pislikler yapan, kaba saba bir adamken, sergei; kibar, başarılı, iyi yürekli ve yardımseverdi. ama bu silahlar ellerine verilince, kaderleri yer değiştirmiştir... şimdi birbirlerinin hayatlarını yaşamakta, sergei ona verilen silahı koluna monte ettirmesi sonucu, iyice delirip, dostluk ilişkilerini, düşmanlığa dönüştürmüştür... martin ise, kendi silahını bir yerlere saklamış, onu kendi isteğiyle unutmuştur...

  • evde onu bekleyen veya birazdan eve gelecek olan bir gönüldaş yoksa eve ister 17:15'te gelinsin ister 19:00'da gelinsin ne fark eder.yaş biraz ilerleyince daha çok anlaşılıyor bu durum.gençlere sözüm yok işten erken gelsinler otursunlar dizilerini izlesinler ama bir yerden sonra insanın bilgisayar ekranına bakası gelmiyor.
    hayat çok garip.bayılırdım halbuki dizi izlemeye.