ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
polisin aşağı bak değil aşağıdan demesi
-
videoda gerçekten anlaşılmıyor, velev ki aşağı bak demiyor olsun. videonun başında, polisin terbiyesizler dediği gerçeğini değiştiriyor mu? veya orantısız müdahalesini?
edit: ben de yol tv'nin yaptığına doğru demedim zaten. slogan oradan çıkmış ama temel mesele o değil. yol tv'nin yaptığı yanlış ve bence de manipülasyon. ama polisin yaptığına sadece "rahatsız edici" demekle yetinip odak noktasını buraya kaydırmak doğru değil. bunun üzerine de gitmek gerekli, o ayrı mesele.
bir babanın en mutlu olduğu an
-
gunu bok gibi gecmis binbir dert tasayla gunu bitirmis
gunu bitirirken de pili bitmis bir babanin
sizip kaldigi koltukta
boyu 90 santim olan 2 yasindaki oglunun
kendi boyundan buyuk yastik bir elinde
diger eliyle basini koydugu sert koltuk kolcagindan ayirmaya tum gucuyle israr ettigi
babanin o sersemlikle
n`oluyoruz lan
deyip gozunu actiginda ogluyla gozgoze gelip
baba yassik baba yassik
lafini duydugu andir.
ki omre bedeldir.
otobüste duracak ışığı yanarken düğmeye basan tip
-
sanirim bazi otobüslerde hangi düğmeden basıldıysa, sadece ona en yakın iniş kapısı açılıyor. böyle bir durumda bana yakın iniş kapısı açılsın diye, duracak ışığı yandığı halde dügmeye basıyorum.
beymen'deki 5 bin 429 tl'lik cam kurukafa
-
sepete ekleyip satın al'a tıkladığımda küçük bir iq test açıldı. sanırım adamlar da farkında, bunu satın almak için zengin olmak değil önce gerizekalı olmak lazım.
içinde olmak istenen kitaplar
-
(bkz: kama sutra)
3 kasım 2011 beşiktaş d. kiev maçındaki karambol
-
bundan ötesi olmaz dediğim karambolü, net gol pozisyonu adedinde olmasa da heyecan ve önem noktasında geride bırakmış karamboldür.
dikkat çekici birkaç nokta var bu karambolde:
- yaklaşık 8-9 saniye boyunca dinamo kiev kalecisinin, beşiktaş kalesine beşiktaş kalecisinden daha yakın durduğu ve futbol tarihinde eşi-benzeri pek görülmemiş bir karamboldür.
- cenk'in düştükten sonra kalesine dönmek yerine kalkıp şutu çekenlerin üstüne üstüne gitmesini izah etmek için mantıklı bir sebep yok; ama o an için doğrusu buymuş.
- hele shovkovskiy’nin yarım metrelik mesafeden yedi metrelik kaleye vurduğu kafanın önünde duran takım arkadaşının ensesine çarpmasının ise (bu hafta içinde adamın biri kendi yarı sahasından "kafa golü" attı rakip takıma) normal şartlarda herhangi bir rasyonel açıklaması da yok.
- sabri ugan'ın resmen dili tutulmuş ilk karambolde ("yattı" falan gibi bir şeyler gevelemiş; ama olmamış).
- ayrıca kim o bilmiyorum; ama beşiktaşlı bir futbolcu bütün bu olayların tamamını ceza sahası dışından seyretmiş.
- ev sahibi takımın yaşadığı önemli gol tehlikelerinde tribünlerden gelen ve kadın taraftarların baskın olduğu çığlıklar bile duyulmamış karambol esnasında. hatta ıslıklar bile normalden daha cılız duyuluyor.
- inşallah başta rıdvan dilmen olmak üzere kalbi olanlar pozisyonu izlememiştir; zira tekrarı dahi ürperti veriyor. yenilecek bir gol ülkedeki mutsuzluk katsayısını 90'lı yılların enflasyonu gibi yükseltirdi herhalde.
manasını hiç bu kadar hissederek söylememiştim karambol kelimesinin.
edit: q7'ymiş ceza sahasının dışında bir umut 93. dakikada top gelir de kontraatağa çıkarım diye bekleyen zat-ı muhterem. tahmin etmeliydim. alcoholic savage'a teşekkür ederim.
edit 2: kendi yarı sahasından kafa golü atanın linki de burada.
özgüveni olmayan gelinin sunduğu sevr antlaşması
-
gizli maddeleri de sormak lazım
geceleri üst kattan gelen misket yuvarlanma sesi
-
benim de sık duyduğum ama üst komşumuzun küçük çocuğu olduğu için daha önce kafa yormadığım ses.
yalnız başlığı okuyunca ufaktan tırsmadım değil. bu ses sadece yuvarlanma sesi değil önce düşüyor sonra yuvarlanıyor. "takk prrrrrrrrrrrrrrrrr..." diye gelen bir ses.
neyse komşunun çocuğudur komşunun çocuğu.
felix atlarken kız arkadaşının çektiği mesaj
-
+ canım ben atlıyorum, aşağıda görüşürüz :)
- peki.
+ hayda, noldu şimdi ya?
- bir şey yok. iyi atlayışlar.
+ ya noldu? atlayacağım atlayamıyorum. neye bozuldun?
- önemli değil. atla sen, sonra konuşuruz.
+ aşağıdan, "atla yoksa oksijenin bitecek" diyorlar atlamam lazım.
- gözünde hiç değerim yok, değil mi?
+ ne alakası var, nereden çıkardın şimdi bunu?
- o kadar yüksekten twit atarken oksijenin bitmiyordu ama :s
+ ona mı takıldın sen şimdi? görmemişim mesajını, kapsüle binerken telefonu sessize almıştım.
- boşver, atla sen bak milyonlar seni izliyor.
+ bak içim rahat değil ama atlamam lazım, sonra konuşalım tamam mı?
- boşver, konuşacak bir şey de yok zaten...
5 yılda 270 makale yazan akademisyen
-
evet, türkiye'dedir. meşhur olan en psikopat biliminsanları bile bu kadar makaleyi kariyerleri boyunca ancak yazabilirken, güzel ülkemizde farkedilmeyen dehalar bu sayıyı 5 yıla sığdırabilmekte. o değil de haftada bir bilimsel makaleye denk geliyor, çok merak ediyorum "buradan da bir skandal patlar mı acaba" diye (nitekim bkz: fizikte bilimsel aşırma skandalı) , umarım öyle bir şey değildir ama yine de bunca zamandır mustafa saltı da dahil olmak üzere bu derece kısa zamanda bu kadar fazla makale yazan birini görmemiştim.
http://fen.ege.edu.tr/~jfourier35/
edit: bu başlığı açtıktan sonra sayfa içeriği nedense uçuverdi.
edit2: "editör"ü olduğu dergilerden birinin sayfasındaki makale listesi:
http://www.sapub.org/…journalid=1070&personid=16145
edit3: 1 haziran 2012 itibari ile universite ile ilisiginin kesildigi haberleri dolasmakta. bolum websayfasindan ismi de silinmis.
edit4: doktora tezinin tamamen kopyala-yapıştır olduğu ortaya çıktı*. tezi de iptal edilmiş. ama hiç bir resmi kurumdan, tek bir resmi açıklama gelmedi. intihalin kendisinden ziyade bu sessizlik türkiye akademisinin utancı olarak hatırlanılmalıdır. bir makalesi çok prestijli bir dergi olan journal of mathematical physics'ten geri çekildi.
edit5: leiden ranking'e göre ege üniversitesi matematik ve bilgisayar bilimlerinde kendisinin makaleleri ile dünya ikincisi oldu. olay türkiye'den insanların leiden ranking'i uyarması ile dikkatleri çekti, en sonunda milliyet ege'ye manşetten haber oldu: http://i.imgur.com/ew2pe0p.jpg (bkz: #35638118)
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
-
restoran: muhitte bir kebapçı
siparişlerde sürekli bir şeyi unutmalarına kafamın attığı bi gün bütün notların altına "emekli albay takeiteasy" yazmaya başladım.
not: sumaklı soğanı unutmayın haaa. emekli albay takeiteasy. (getirdiler hem de en alasından salata tabağı getirdiler eşantiyon)
sonraki notlarda işin iyice boku çıkarılır:
not: kebabın yanında 5-6 içli köfte hediye yollayın. emekli albay takeiteasy. (oha)
artık makaranın dozu artırılır:
not: albayım uyuyor. zile basmayın! (ahahahah)
hatta o gün siparişi getiren adam sormuştu, "albayım memnun mu hizmetimizden filan gibilerinden de albayın porsiyonların küçüklüğünden yakındığını belirtmeden edememiştim. sonradan çaktılar tabi mevzunun dümen olduğunu..
kerimcan durmaz
-
cem yılmaz bir zamanlar uçan sabri için şunları söylemişti: “bir adamı stüdyoya çağırıp uçmasını beklerseniz o da uçar.”
kaynak
birini edepsizlik yapsın diye markalaştırırsanız o da yapar.
ingilizce konuşurken yapılmış en büyük salaklık
-
çok iyi ingilizce bilen bir is arkadasim, müsterilerimizden birine portakal'i anlatmak için portugal der ve olaylar gelisir.