hesabın var mı? giriş yap

  • gargamel'in ilk amacı şirinleri yemek değildir. başlarda şirinleri yakalayıp simyacılıkta kullanarak onları altına çevirmek ve zengin olmak ister. onları yakalamaya çalışırken başına gelenlerden sonra duyduğu öfke ile amacı onları yemeye evrilir. bu kızan birinin "seni yakalarsam çiğ çiğ yiycem " demesi gibi... fakat gargamel bunu ciddi ciddi yapacak kadar çılgın birisidir. ayrıca kitaba göre koca ağız adındaki devin eski çağlarda daima şirinler avına çıktığı ve şirinlerin çok lezzetli olduğu geçer. gargamel de bu bilgiden etkilenmiştir.

  • annemi, babamı güldürdü; beni güldürüyor; çocuklarımı güldürecek. yaptığı zor işi en kolay böyle anlatabilirim sanırım.

  • en aptalcasi olmasa da en yenisi oldugu için paylasmak istiyorum bunu: dün gecenin geç ya da bu sabahin erken sayilabilecek bir saatinde yatmisken birden garip sesler duydugumu fark ettim. sanki kafamin içinde bir kadin çigliklar atiyordu. oldukça hafifti, fakat vardi iste, ordaydi. vücudumdan geliyordur filan diye ikna etmeye çalistim kendimi, fakat yok yani, beynimin içindeydi olay. feci korktum. tamam dedim, aha iste, psikoloji okuya okuya psikotik oldum, auditory hallucination derler buna, sizofreninin kadinlarda baslama yasidir tam da benim yaslarim, ailede de yoktu ama, ben gittim iste, geçmis olsun.
    dayanamadim o sekilde daha fazla yatmaya, kalktim. kalkarken bir seye takildim lakin: teybe taktigim kulakliga. megersem radyoyu açik birakmisim ve de yastigin altina girmis kulaklik; ses ordan geliyormus. korkunç derin bir rahatlama oldu dogrusu yasadigim. :-)

    bunun disinda aptalca olmanin ötesinde nerdeyse patolojik sayilacak bir dalginligi 95 senesinde, habitatta çalisirken ve yaklasik 40 saat uykusuzluktan sonra bir aksam yapmistim: arkadasimla telefonda konusuyordum.. ben normal normal anlatirken arkadasim birden tuhaf bir tavir içine girip, "lacrima, iyi misin sen, geleyim mi oraya" filan demeye basladi. "niye ki, ne oldu" dedim.. megersem bes dakika önce anlattigim bir olayi daha önce hiç anlatmamis gibi yeniden anlatmaya baslamisim. hiç farkinda degildim dogrusu. onda da korkmustum biraz, ama uykusuzluguma vermek istedim bunu, verdim.

  • mel gibson'ın oynadığı fidye (diye hatırlıyorum cine 5 in digiturk gibi oldugu zamanlardan e tabii küçüğüm hatırlayamadım) diye bi filmdi. adamın çocuğunu kaçırıp zibilyon şaklabanlıklar yaptırıyorlardı. ulan ne korkmuştum beni de ya kaçırırlarsa diye. sonra babam olm biz fakiriz seni kaçırmazlar demişti de ilk defa o zamanlar fakir olmamıza sevinmiştim.