hesabın var mı? giriş yap

  • o kadar çok youtuber var ve o kadar farklı isimde, etikette videoları var ki tüm anahtar kelimeleri ele geçirmiş durumdalar. youtube buna bir çözüm bulmazsa kendi bacağına sıkmış olur.

    youtube'u nasıl çöplüğe çevirdiklerini örneklerle anlatayım:

    >> mesela "olta" konusunda merak ettiğiniz bir şey var, oltacılıkla, balık avlamayla ilgili / alakalı videolar gelsin diye "olta" (ve alakalı anahtar kelimeleri) arattınız, karşınıza çıkan ilk sonuç: "kuzenimi nasıl oltaya getirdim?" (youtuber videosu)

    >> "pasta" dersiniz: "arkadaşıma pastalı şaka [suratına pastayı yapıştırdım]" (youtuber videosu)

    >> "covid" dediniz. "salgınlar insanlığın sonunu mu getirecek?" (farklı rivayetler ve efsaneler içeren youtuber videosu)

    bu örnekler uzar gider... youtube'un farklı filtreleme seçenekleri mevcut olsa da, o kadar fazla entertainment / clickbait / çöp video barındırıyor ki, bazen insan ne yaparsa yapsın bu video çöplüğünden kurtulup istediği sonuca ulaşamıyor.

  • mahmood coffee sponsorluğunda gerçekleşir. tabii bardaklar boş.

    açılışı kesin ertem yapar: ''sizin evinizden, sizin salonunuzdan iyi geceler! bu gece uzun olacak!''

    sinan damadı över: ''ben tanıyorum; pırıl pırıl bir çocuktur! geçen papermoon'da beraberdik.''

    ahmet çakar müdahale eder: ''oğlumuz avukat. bu sinan ve ertem beyefendiler ise kalifiye sıvacıdır efendim. bana da ''tinerci'' diyorlar ama inanın hayatımda tiner nedir bilmem. siz beni meczup kabul edin lütfen!''

    rasim; kız tarafının gbt'lerini sorgulatır.

    ertem; müstakbel kayınpederi yağlar: ''sayın cumhurbaşkanımız recep tayyip erdoğan'ın ve milli takımlar teknik direktörümüz yüce insan, ulu bilge sayın fatih terim'in selamlarını getirdim sizlere. ellerinizden öpüyorum babacığım. her yerinizden öpüyorum, her yerinizden!''

    ahmet çakar: ertem evladım; bırak bu işleri! kız istemeye mi geldik 3. köprü temel atma törenine mi geldik?! hasta ve yaşlı bir adamım ben; tansiyonum düşüyor. hadi kızı mı istiyoruz n'apıyoruz; isteyelim gidelim; bir işkembecide kelle paça yapalım hep beraber!

    babanız kızı ister. tabii haliyle kızı vermezler.

    rasim devreye girer: '' haydaaaaa! şu an elime bir bilgi geldi. kayınpeder geçen gün yolun aşağısındaki atılım market'in önüne arabasını paralel bir şekilde park etmiş; dükkana mal gelmiş indirememişler onun yüzünden. ülkemizin ticaret hacmi %0,00000002 oranında azalmış. paralel park çetesinin ihaneti bu! elimde görüntüleri de var! buradan istanbul emniyet müdürü selami altınok kardeşime sesleniyorum. bu kayınpeder hakkında gereken yapılsın! eski türkiye zihniyeti bunlar!''

    ahmet hoca da kapanışı yapar:

    - bu geceden rahatsızım beyler! yönetmenimiz ahmet; evladım ışıkları karart, alttan da benim müziği ver! love story! elit bir beyaz amerikalı ailenin hukuk tahsili yapmış, eli yüzü düzgün, son derece beyefendi oğlu; orta halli bir ailenin güzel kızına aşık olur. fakat kızın babası masondur. olabilir de; masonluk ayıp bir şey değil beyler! ama bize bir kahve bile vermediler. bakın elimizdeki bu bardaklar boş. dolu tarafını göreyim dedim ama olmadı. kız istemeye mi geldik, tanıtıcı reklam çekmeye mi geldik belli değil! yazıklar olsun! bakın dalganıza! evladım; gel sen de bırak bu kızı; sana rossy de palma'yı alalım. söz veriyorum düğününüzü de ben yapacağım be!

    bu sözler üzerine abdülkerim durmaz da ''ne dediğini pek anlamadım ama ahmet hoca çok haklı!'' diyerek hoca'yı şap şup öpüp kavilleşir.

    sonunda müstakbel kayınpederi de delirtirler muhtemelen:

    - beyler bitti mi?! bittiyse ben de bi' konuşayım! şu deminden beri söylediklerinize baktım da; bu ekibe kız değil keçi bile vermem! keçi deyip geçmeyin; çok hisli hayvanlardır. öyle ot yediğine bakmayın; küstü mü ömür billah yüzünüze bakmaz; üstünüzü çizer! böyle bir ekip benim kızımı istediği için bana da yazıklar olsun!

  • hayatımda bu kadar kezbanca ve ezik bir şeyi ilk kez okudum. ınşallah trollsundur. ınşallah.

    bi de utanmadan profesyonelim yazmış. hahahahahaha. ben kizin yerinde olsam ve böyle bir kezban beni kovsa işe duygusal ilişkilerini karıştıran müdürüm var diye hayvan gibi mobbing davası açardım. üstüne twitter ekşi vb her yerde de şirketin bu politikasını anlatırdım. şirket de kendisini rezil eden bu yeni kezoş müdürü atardı. zaten hikaye feyk bence. hahahah. çünkü değilse, o ne dandik firmadir ki işe yeni giren müdürün pat diye adam atmasına izin veriyorlar. zaten bu kadar kezbanini kurumsal firmada yönetici yapmazlar.

    edit: bir de kadını tehdit etmiş ya. allahım hikaye gerçek galiba. kimler kimler yönetici oluyor yarabbim. tez elden atılırsın umarım işten "sayın yönetici ". özel hayati ise karıştıran kendisi, bir de utanmadan kiza "özel hayati ise karistirma" yazmış. hahahahha. şimdi anlıyorum çoğu yöneticide niye ego olduğunu. kendilerine güvenmiyorlar ve bunu böyle bastırıyorlar demek ki.

    ımza: yönetici

  • aynı zamanda wi-fi phishing(oltalama) yaparak, ortamdaki kişilerin kafenin ismiyle kendi oluşturduğu wi-fi ağına katılmasını sağlayarak bazı bilgilerini ele geçirmeye çalışan bir yazılımcı * da olabilir, dikkatli olunması gereken bir konudan bahsedeyim.

    ücretsiz wi-fi bulunan bazı yerlerde wi-fi ağına bağlandıktan sonra bir sayfanın açılıp interneti kullanabilmeniz için sizden e-posta, şifre ve diğer kişisel bilgileriniz ile üye olmanız istendiğini, aksi taktirde wi-fi'ye bağlı olsanız bile hiçbir şekilde internet sayfalarına/sosyal medya uygulamalarına giremediğinizi fark etmişsinizdir. bunun uygulanmasının amacı; olumsuz bir durumda direkt olarak kişiyi tespit edebilmektir, herhangi bir sorun yoktur. fakat art niyetli birisi bulunduğu mekanın ismini taklit ederek oluşturduğu ve kendine ait olan wi-fi ağına katılmanızı sağlayabilir. daha sonrasında tıpkı orijinal sistemdeki gibi karşınıza o sayfanın çıkmasını ve kişisel bilgilerinizi(e-posta, şifre vs) girmenizi sağlar, bu bilgileri kullanarak da diğer bilgilerinize ulaşma imkanını elde etmiş olur.

    "peki bu tarz şeylerden korunmak için ne yapabilirim ?"

    bizim insanımızın en büyük hatası her platformda aynı e-posta ve şifreyi kullanmasıdır, bu da bir platformun verileri sızdığında sizi en zor durumda bırakan şeydir. tüm platformlarda aynı olan e-posta ve şifreniz yüzünden, sızdırılan bir veride sizin de bilgileriniz varsa, başka türlü sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsınız. o yüzden mümkün olduğunca şifre kontrolünüzü iyi yapmaya ve her platformda farklı şifreler kullanmaya özen gösterin, biliyorum zor ama; gerekli!

    kıssadan hisse; elbette hemen paranoyaya bağlayıp starbucks'ta "kod yazan" herkesi öyle zannetmek yanlış olur, fakat yine de tanımadığınız wi-fi ağlarına katılmayın ve kendi internetinizden şaşmayın.

  • isterseniz kusura bakın ama çoğunuzun zeki kadın neyine oğlum? siz o kadını kaldıracak potansiyele sahip misiniz de?

    edit: lan oğlum kendinizi metheden mesajlar yazıp durmayın. erkeğim amk. bi de bir özellikler yazıyorsunuz, şöyle zekiyim böyleyim diye, gerçekten zeki olsanız benim kadın olduğumu düşünür müydünüz lan?

  • eşeğe altın semer vurmuşlar ama eşekliği baki kalmış.

    edit: guzel bir amerika’li dusunurun sozu var, “ batida insanlar ilk once parayi ele gecirir sonra para ile gucu ele gecirir; doguda ise insanlar ilk once gucu ele gecirir sonra onunla parayi ele gecirir.” akp’de tam boyle bir parti iste. ılk once cemaat ile gucu ele gecirdi, daha sonra onunla parayi ele gecirdi. bunu yaparkende egitim ile kusaklari yozlastirdi ve boyle yobazlasmis nesil ortaya cikti.

    kendini egitenler, iyi egitim gorenler yurtdisina kacti, kacamayanlar ya kacmaya calisiyor veya artik gozlerini ve kulaklarini kapatmis bir durumda hayatlarini yasiyor. cunku saray ve saray soytarilari artik milletin gazi meclisinde, milletin paralari ile kurulmus duzen icinde masaya ayaklarini uzatip instagram’da millete caka satiyor.

    ama bu durum sadece bu iktidarin degil o mecliste olan butun partilerin ele ele yaptigi bir durum. sali gunleri grup toplantisinda bagarmaktan baska bir halta yaramayan partilerin.
    bana kimse ne yapsinlar, iktidar butun gucu eline almis demesin. bu millet padisah ingilizlerle gorusurken kurtulus savasi vermis, parasiz pulsuz ulke kurmus bir nesil.

  • benim de yapmış olduğum eylem. diyalogun gelişimi şöyle olmuştur:
    b: ben
    h: hoşlandığım erkek.
    olayın gerçekleşme biçimi: telefon görüşmesi.

    b: bak h'cim, sana söylemem gereken bir şey var.

    h: söyle bakalım.

    b: birçok yönden oldukça iyi anlaştığımıza inanıyorum. bir süredir sana olan hislerimi de tartıyorum ve sana senden hoşlandığımı, seni sevdiğimi söylemek istiyorum.

    h: kendimle gurur duydum.

    b: (iç ses) (ulan duya duya gurur mu duydun? başka cevabın yok mu?)

    h: bunu yüz yüze konuşalım ama mutlu olduğumu bilmeni isterim.

    sonuç: şimdi evli ve mutluyuz.

    kendisi burayı okuyorsa selam ederim.

  • “içinde bulunduğum durumdan bir nebze kurtulmak için doğa yürüyüşleri yapıyorum ama nafile”

    bu cümleden hareketle batmamışsın. çünkü fakir doğa yürüyüşü yapmaz, dolanır gelir