hesabın var mı? giriş yap

  • "ama onlar ekmeğinin peşinde, aralarında iyi olanlar da var"cıların az sonra damlayacağı başlıktır.

  • daha 30luk değilim ama çok genç de sayılmam o yüzden ben de abla kategorisine girebilirim.

    evet şimdi öğüt vermem gerekiyor sanırım.

    1) makyaj yapmak ve süslenmek için harcayacağınız vakti kendinizi geliştirecek şeyler yaparak, üreterek kullanın. makyajsız halinizle de saygı ve sevgi elde edebilirsiniz. örneğin, erkekler makyaj yapmıyor ve toplumda sizden daha fazla saygı görüyorlar. birlikte olduğunuz erkek "makyajsız halinizle çıkmaz"sa zaten onu sepetleyin, sizi gerçekten sevmiyordur. topuklu ayakkabı da giymeyin, kadınsı diye satılan ürünlere karşı durun ve normal bir birey gibi görünün. farklılık için sizi entellektüel gösterecek şeyler takmanızda bir sakınca yok tabi ki.

    2) dışarıda yürürken görücüye çıkmış pazar malı gibi davranmayın. evet biraz ağır oldu, ama gerçek. dikkat çekmek için uğraşmayın. kimse yolda yürürken hayallerinin adamıyla karşılaşmıyor, ve size bakan adamlar sizi, hisleri ve zekasıyla bir birey olarak görmüyor. içi dolu bir birey olmayı öğrenin!

    3) kadın olduğunuzu kabul edin. bir anda aynaya bakmanız bunun için size yardımcı olacaktır. bunu kabul ettikten sonra, kadın olmanın ve size kadın denilmesinin sizi gerçekten neden rahatsız ettiğini anlamaya çalışın. "1'i çocuk 3'ü kadın 5 kişi öldü" gibi haberlerin de beyninizde oluşturduğu gibi, erkek normal insan kabul edilirken, kadın kabul edilmiyor. çocuk hakları zaten hak getire, ama o konuyu ayrı tutalım şimdi. yani siz toplum tarafından bir erkek gibi güçlü bir imge değilsiniz ve ne kadar çabalarsanız çabalayın siz hep "çalışkan ama zeki olmayan öğrenci" ve oğlanlar ise "zeki ama çok çalışmayan" statüsünde görülecekler. bu algıyı yıkmak için yüksek hedefleriniz olsun ve yüksek yerlere gelin. çevrenizdeki diğer kadınları koruyun, birlik ve destek olun birbirinize; ve her ne mevkiye gelirseniz gelin, kendi haklarınızı (kadın haklarını) savunmaya devam edin. asla size ev(ler)de hizmetçi muamelesi yapılmasına, özgürlüklerinize karışılmasına göz yummayın.

    4) birisi ile sevgili olmadan önce ben bu kişiyle evlenebilir miyim diye de düşünün. yani evlenmeyi çok istemeyeceğiniz bir kişiyle ilişki sürdürmeyin, yoksa ileride pek görüşmeyeceğiniz birisine boşa yatırım yapmış olursunuz. aynı şey arkadaşlarınız için de geçerli. yaşlandığınızda hala görüşmek isteyebileceğiniz türden kişilerle dost olun. aramın bozulduğu iki tane çok yakın arkadaşım vardı, ve şu an hala onlara ayırdığım her saniye için pişmanım. zamanınız kıymetli, unutmayın. ancak kısa kısa ilişkiler yaşayacaksanız, ve ayrılıklar sizi enterese etmiyorsa bu maddeyi sallayın.

    5) kariyeriniz / dersleriniz sevgilinizle geçireceğiniz zamanlardan daha değerlidir.

    6) kimseyi kendinizden daha üstün görmeyin. siz istediğiniz her şeyi başarabilirsiniz, buna inanın ve çok çalışın.

    7) havalı olucam diye insanları dışlamayın, kırmayın. karakteriniz bu yaşlarda oturuyor, ve ileride çevrenizdeki insanlar sizin bu şımarık ve kötü tavırlarınıza katlanmayacaklar. bu arada bu havalı olmaya çalışan kız grubu, sadece ben değil tüm insanlık tarafından nefret edilir.

  • senelerce bu mesleğe gönül vermiş.. bulaşıkçılıktan tutun, aşçıbaşı yardımcılığı, garson, komi ve barmen olarak yıllarca bu işten ekmek yemiş zamanında kendi mekanını açmış bir insan evladı olarak anlatayım.
    dünya üzerinde ekvator çizgisi gibi bir üzüm şeridi vardır. bu şerit üzerinde olan ülkeler türkiye, fransa, italya, amerka, şili vs. dünyanın en güzel üzümlerini elde eder. bu ülkeler şarap konusunda dünya da öncüdür çünkü topraklarında çeşit çeşit yetişen üzümler , meyveler var. bu ülkelerin hemen hemen hepsi dünya sofralarına sofralık ya da şato dediğimiz şaraplar üretir ve bir sektördür. ülkemiz de şarap sektörü yoktur. bu kadar bereketli topraklarda üretilen üzümler sofralarda tüketilir ya da işte bildiğimiz bir kaç şarap markası ve dünya sofralarında bizim şaraplarımızın adı bile bilinmez. mevzu şarap değil. üzüm yetişen topraklar bereketlidir. et, meyve, sebze, tahıl boldur. ucuzdur.
    üzüm kuşağındaki ülkelerin toprakları çok bereketlidir. her türlü meyve, sebze kolayca yetişir. güneş var, su var!
    hayvancılık da bu kuşak üzerinde ki ülkelerde önemli bir geçim kaynağıdır. sonsuz üzüm bağları gibi meralar, çayırlar.
    ülkemiz de artık kurban bayramı olmasa kıymayı, kuşbaşıyı uzaylı sanacak o kadar çok insan var ki? geçtim antirikot, pirzola, şaşlık. mesela ben pirzolayı en son "canım kardeşim filminde görmüştüm..!" et kültürü mangalda tavuk kanadı ile sınırlı.
    sucuk bizim milli yiyeceğimiz artık hayal! bim, şok markette tavuk kanadı ve toz haline getirilmiş sucuk benzeri şeyler yiyoruz.
    bu göz daha bir kaç ay öncesine kadar sivri biberi 17 tl. domatesi 8 tl den gördü.
    karnımızı doyuramıyoruz!
    lan onu bunu bırak bir çiğ köfte keyfimiz vardı.. artık salçalı, acı bulgura nar şerbeti döküp dürüm yapıp yiyoruz.
    eskiden memur kesim elinde bir file ile evine dönerken tam mevsiminde kiraz halen 12 tl.
    bu kadar bereketli,sulak, çayırları meraları bir ülkede sen ceviz ağaçlarını keser mobilya yaparsan.. bir gece de binlerce zeytin ağacını sökersen..
    troll ile , dinamit ile balık avlarsan. bırak restoranları tencereni kaynatamazsın. kuru fasulyenin kilosu kaç para?
    devlet sen işletmene alkolü alırken de vergi kesiyor sen satarken de. kiralar euro ya da dolar üzerinden.
    ssk ve bağ-kur primleri zaten anlatmaya gerek yok. işkal-iye vergisi, temizlik vergisi, çöp vergisi. vergisi..vergisi..vergisi.
    devlet nankör ayrıca. bu kadar vergi aldığı alkolü, mekanları, eğlence sektörünü bir de baltalamak için elinden geleni yapıyor. beyoğlu'ndan masaların kaldırılması gibi. gidip bakın beyoğlu ne halde? en son bir cumartesi gecesi , mis gibi bir hava tarihi cumhuriyet meyhanesinde altı masa vardır.
    bir zamanlar bu ülke kendisini doyuran,ilen yedi ülkeden birisiydi. şimdi saman, muz, buğday, pirinç ithal ediyor. alanya da artık muz, portakal, limon bahçesi bulamazsın. güneydoğu da hayvancılık bitti. ege de zeytin ağaçları kesildi. karadeniz de yaylalar yağmalanıyor. çay üzerinde oynana oyunlar, fındık üzerinde ki kumpaslar.
    sen halen dürüm desin.. restorandasın.
    bu ülkenin artık öyle dışarıda yemek yemek, bir resteurant'ta oturup kutlama yapmak vs. gibi bir kültürü yok.
    tv kültürü, acun kültürü, adına çiğ köfte dedikleri salçalı bulgur dürüm kültürü var.
    haa...! bir de miting kültürü var. sucuk-ekmek, döner, ayran beleş! iki bayrak salla hesabı öde.
    çifçinin ağaçlarını kesiyorlar, köylünün deresini kurutuyorlar, halkın ormanlarını gasp ediyorlar. mazot, gübre,yem, tohum, dere, mera tarım ve ormancılığa dair ne varsa mahvediyorlar.!
    çocukları babalarından, dedelerinden kalan toprakları ekip biçmesin. madenlerinde, inşaatlarında, kendi yarattıkları düşmanları ile kendi çocuklarının hiçbir zaman gitmedikleri savaşlar da ölsün diye!
    daha iyi günlerimiz bunlar!

  • efkan ala iğrenç bir adam.

    "o adamın kapısını kırıp evine girip alacaksın" demiş bir adam kendisi, az önce çıkıp basın toplantısında hak ve hukuktan bahsetti. hatta "seçim bürosu basmış" olan bu herif demokrasiden, halkın kararına saygıdan, sandıklara sahip çıkacağından falan bahsediyor.

    utanmadan "ingiltere gibi büyük ülkelerde böyle dinlemeler olsa ne olurdu" diye de soruyor.
    seçmenlerin bilmez belki ama yeni türkiye'den 40 yıl önce amerika'da watergate skandalı var. 1972'de başlayan skandalın sonunda nixon amerikan başkanı olarak tarihin ilk istifa eden başkanı olarak anılıyor. sonra da adı "düzenbaz nixon" olarak kalıyor.

    nixon bu soruşturma süresinde savcıyı görevden almaya çalışıyor ama amerikan adaleti buna izin vermiyor.

    aynı olayın bir benzeri türkiye'de 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanıyor. çalınan paranın, yapılan yolsuzluğun haddi hesabı yok. hırsız oğlu hırsızları korumak için yerinden sürülen ve görevden alınan savcı-hakim-memur sayısı 700'ün üzerinde.

    tapelerde "gidip o kapıyı kırıp alacaksın adamı" diyen herif savcı onaylı dinlemelere hukuksuz deyip, "başbakan tercümanlarını terör örgütü mensubu olarak" gösterilmesine taş vuruyor. bu ülkede genelkurmay başkanı terörist olarak yargılanmadı mı?

    bunların yanı sıra bahsettiği suç savcı onaylı dinlemelerde ortaya çıkan gerçekler korkunç.

    başbakan ve ailesi çete gibi ülkeyi soymuş, türkiye tarihinin en büyük yolsuzluğu yapılmış, bahsedilen rakamın etki değeri 80 milyar dolar, ülkenin istihbarat şefi vatan hainliği ile suçlanıyor, belediye başkanlarının yaptığı imar usülsüzlüklerinin haddi hesabı yok ama hasbam o kadar suçun içinde "bizi dinlediler" kısmına takılmış.

    bi gözünü kapatıp düşün bakalım şu yukarıdaki olaylar ingiltere'de, amerika'da, fransa'da olsa ne olurdu? bu adamlara para ve çıkar için oy verenleri anlıyorum ancak fanatiklikle oy verenler nasıl bir gönül körlüğü içinde, anlayamıyorum.

    sen şu suçların hesabını ver de sonra usülsüz dinlemelerin hesabını alırız.

    allah hepinizin belasını versin.

    lig başlasa da kurtulsak şu politikadan.

  • iyi hoş güzel yarışma olmasına rağmen bitiş sireninin insanı gerdiği program. sanırsın makine dairesini su bastı gemi batıyor öyle garip bir sesi var.

  • "ispanya. bize yakın bir kültür. sıcakkanlılar. yolda adres dahi sorsanız, sizinle ilgilenir, yardım ederler. bunu diğer avrupa ülkelerinde bulamayabilirsiniz. ispanya’da kendinizi, evinizdeki gibi güvende hissedersiniz. "

    bu abla burda adres sorsun, ben de o tarafa gidiyorum yürüyelim dersen kezban gibi trip atar ama elin ispanyol'u yapınca kendini evinde gibi hisseder.

  • "soğuk bir kış sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. ısınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler... ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. bunun gibi, insanların hayatlarının boşluğundan ve tekdüzeliğinden kaynaklanan toplum gereksinimi onları bir araya getirir ama nahoş ve tiksinti verici özellikleri onları bir kez daha birbirinden ayırır."

    (bkz: parerga und paralipomena)
    (bkz: arthur schopenhauer)

  • önce ufak bir para cezası verilecek, daha sonra konuyla ilgili twitterda gündem vs oluşursa gözaltına alınıp para cezası arttırılacak kişinin işidir. zira ülkemizde hukuk, sosyal medya tepkisine bağlı olarak işliyor biliyorsunuz.