hesabın var mı? giriş yap

  • gelişleri de kurşun atmadan olmuştu zaten.
    gören de padişah ve şehzadeler elde mitralyöz istanbul'u işgal etmeye gelmiş ingilizlere ta-ta-ta sıkarken silah başında şehit oldular zanneder.

    istanbulu kendilerine ikram eden padişahın kendisinin himmete muhtaç bir dede olduğu görülünce ingilizler "bunun bize de faydası olmayacak anlaşılan, biz bedava işgal için gelmiştik o zaman biz kaçar" dediler, giderken de himmete muhtaç padişaha son bir yardım edip geçerken avrupaya bıraktılar.

    var mı lan öyle üç kuruşa beş köfte, padişah kalsaydı vardı.

  • şu yaşadığımız memlekete bak.bayağı bildiğin mafya babası ana muhalefet partisi liderine hakaret edip alenen tehdit ediyor.

    giriş cümlesinde sayın diye başlayıp aşağıda dürzü demesi de ayrı ironi.

  • yıllarca bu düşünceyi savundum. türkçecilerle çatıştım hatta konu hakkında dergilerde uzun yazılar yazdım.
    gagavuzca'da modern diller arasında "ğ" sesinin olmadığı konusu ile iddialarımı delillendirmeye çalıştım.

    ne işe yarıyordu aslında g sesi ile alakası olmadığı halde adına yumuşak g dedilen bu ses ya da sessiz? ne yapıyordu bu densiz?

    kendinden önce gelen sesli harfi ikiletiyor ya da iki buçuk nefes uzatıyordu. peki biz de bunu yapsak olmaz mıydı?
    mesela daaa, yazsak dağ yerine.
    ya da yaaamur, yazsak.
    aaaa, yazsak ağ yerine...

    saaalık, yazsak sağlık yerine.

    aaaalama yazsak ağlama yerine...

    olmadı. yıllar sonra anladım ki "ğ" arap harflerinden vazgeçerken türk dilcileri tarafından bulunmuş en müthiş ses ya da sessizliktir. söylemekten çok yazmayla ilişkilidir. gagavuzca yerine anadolu türkçesi ile ilintilidir. orta asyadan getirtdiğimiz gırtlağın türküyle, deyişle harmanlanmış halini yazıya geçirirken sağlıklı geçirme biçimidir.

    çölün hırıltılı sert gırtlağından yumuşak gırtlağa geçişin, dil evriminin kanıtıdır. kendinden önce gelen sesli harfi uzatmakla kalmaz hafifçe de keser. hiç bir zaman daaa ile dağ aynı yumuşaklık ve kesinlikte değildir mesela.

  • daha doğru düzgün telefonun olmadığı dönemde, okuma yazması olmayan deden baban geldi tutundu, 21. yüzyılda mı tutunamayacak insanlar!

    siz gelmeyin ulan ayılar demek istemiş. başka bir mevzusu yok.

  • ya kardeşim hem insanlara bu hizmeti sunuyorsunuz, hem de vicdan çektiriyorsunuz. sipariş etmese işten çıkarılacaklar, etse "hava durumu kötü ne hadle sipariş geçersiniz?" diye yadırganacaklar. bu hizmet sadece türkiye'de yok ama hiç sanmıyorum ki sipariş veren insanlara bu kadar vicdan azabı çektirilsin.
    hava kötüyse yolları, motoru kaliteli yap, kuryeye güvenlik ekipmanları sağla. her yağmurda, karda da şu muhabbet dönmesin artık.

    edit: altta bir yazar, konforunuzdan ödün verseniz ölür müsünüz, demiş. olay sadece konfor değil. evde hasta olan insan olur, yemek beceremeyen olur, eve yeni taşınmış, tadilat yapmış o an pişirme mümkün olmayan olur. yemek siparişi sadece koltukta göbek kaşınırken yapılmaz. evet ölümler üzücü ama burda yapılması gereken güvenli yol bulmak. gelip burda hizmeti sunduğunuz insanları suçlayamazsınız.

  • camını kapa yazan bir entry gördüm. neremle güleyim bilemedim. bir de titiz hanımlar yazmış. titizlik alt kattakinin çamaşırlarını toza bulamak mi demek ?yiyorsa balkonun içinde silkele halini ve dökülenleri topla faraşla ve çöpe at? off şu ayı davranışı bile savunanlar varken, bu ülkeden adam olmaz. ben mecbur muyum cam kapalı oturmaya? oldu olacak balkondan aşağı da sıç. tuvalet kirlenmesin. köyünüze dönün canlarım. bu ülkenin en büyük sorunu, köyde yasamasi gereken cahil cühelanin kente toplu göçüdür. titiz yazmış ya. hâlâ gülüyorum. hahahahhahahaha.

    edit: kız, debeye sokmuşsunuz bunu. halıları silkeleyen komşunuz var değil mi ? bende de var öyle bir manyak. allah kurtarsın hepimizi bacım.

  • ilkokuldayken derste duyulan “malazgirt savaşıyla anadolu’nun kapıları türklere açıldı.” cümlesi ve zihinlerde oluşan o devasa kapı. seni de unutmadım...