ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yeni uyanmış sevgili
-
gözünün önüne getir bi' şimdi...
gözleri çizgi çizgi, saçları karışıktır; ekseriyetle en son ne yana yattıysa orası yastıktan iz olmuştur hatta. sesi çatallıdır, boğuktur, sıcacıktır. dudaklar şişer uyurken, onunkiler de şişmiştir şimdi biraz, ah ne öpülesidir... üstüne mis gibi, bebek gibi uyku kokusu sinmiştir, zaten teni de sıcacıktır, iyice açığa çıkarır kokuyu o sıcaklık... birbirine dolaşan kirpikleri yeni çözülüyordur, kolları seni sarmaya, dudakları sana gülümsemeye hazırlanıyordur...
ve bunları gözünün önüne getirdiğin şu anda, köpek gibi özlüyorsundur onu...
türk sinemasının temel sorunu
-
temel değil ama önemli sorunlarından birisi de sesdir. teknik açıdan çok kuvvetli olan birkaç örnek dışında ses tasarımı pırıl pırıl, capcanlı ve berrak olan türk filmi hala yok gibi. bu kadar ileri teknolojinin mevcudiyetine rağmen bu şaşırtıcı ve kesinlikle mühim bir defo.
hollanda'ya giden yazılımcının muhaliflere cevabı
-
burda 120 liraya masa donatacağını sanan bir genç ile karşı karşıyayız. o paraya bir porsiyon pattes tava yersin delikanlı
teyze kızı amca kızı dayı kızı hepsi caiz
muharrem sarıkaya'nın ses teknikerine tokat atması
-
onun tokadından çok karşısındaki kadın belediye başkanının tepkisizliği sinir bozucu olmuş
tepki versene hanımefendi!
edit : bu başlık bu adam ekranlara veda edene kadar gündemde kalmalı
bu bizim tanık olduğumuz hareketi, kim bilir daha neler var tanık olmadıklarımız
edit 2 : olay kamuoyuna yansıdığı için özür diliyorum demiş
özür dileme istifa et bayım!!
alternatif yunus günçe şiirleri
-
başım diyorum,
belada .
falan da filan da,
cüzdanımı unutmuşum helada
geniş aile
-
cevahir'in sukufe'ye "kisaltma kablom" demesiyle bana da selam cakmis dizidir.
survivor all-star
-
o bu değil de karı türkiye'ye geliyor, biz niye seviniyoruz.
hayata dair iç burkan detaylar
-
4 yaşından daha büyük değilim. diş hekimi annem, ben küçük olduğum için evimizin bir bölümünü muayenehane olarak kullanıyor. bir gün yaşlı bir dede geliyor. elma şekeri yanaklarından yaşlar akıyor, belli ki çok ağrısı var. annem hemen gerekenleri yapıyor, ağrısını dindiriyor. ama dedenin gözleri kurumak bir yana, barajlar dolduruyor. çocuk aklımla çözemiyorum n'oluyor, acaba o da diğer hastalar, çocuklar gibi korkudan mı ağlıyor. peki neden gözleri-yaşları yerde, anneme dualar mırıldanıyor? sonradan öğreniyorum tedavi bedelini ödemeye gücünün yetmediğini. ve hatırlıyorum, yine gözleri yerde, bana, sattığı elma şekerlerinden verdiğini. ve unutmuyorum, ertesi sabah, ertesi hafta, ve onun da ertesi haftalar, kahvaltıda o dedenin köyünden gelen kar beyaz yumurtalar yediğimizi.
aradan bir sene kadar geçiyor. televizyon izliyoruz. dışarısı kar fırtına. kardan adam yapmak için havanın az biraz durulmasını beklerken biz, kapı çalınıyor. kapı açma heveslisi ben, uça koşa kapıyı açıyor şaşkınlıkla bakıyorum. "aa o dede", yanaklarından tanıyorum. ellerinde yine elma şekerleri, bembeyaz köy yumurtaları. ama bir şey daha var bu sefer; bir çok insanın ödeyemeyeceği, kimisinin de ödeyebileceği halde, dişlerini yaptırdıktan hemen sonra kayıplara karıştığı için ödeyemediği o parayı, ak dede, pembe yanak dede, elma şeker satan, köyünden gelen yumurtalardan torunlarına üç-beş arttıran dede, gece gündüz demeden çalışıp, belki biraz daha ağarıp, biraz daha kızarıp biriktirmiş, parayı anneme uzatıyor. gözleri hala annemin gözleriyle buluşamıyor. ağlayacak gibi oluyorum, boğazımda yumruk var, beceremiyorum. anneme bakıyorum, gözlerinde renkler, resimler, kelimeler; ha düştüler, ha düşecekler. "ama ben o parayı sana helal ettiğimi defalarca söylememiş miydim ah amcacım" diyen annem değil, annemin sesi bu değil.
hala elma şekeri yerken bir tuhaf olurum.
yurt dışından türkiye'ye gelince fark edilenler
-
koskoca bir ülkenin, 75 milyon vatandasinin nasil bir baski altinda yasadigi ve bunu farketmedikleridir farkedilen en aci sey.....
ukraynalı mankenlerin türkiye'ye sığınması
-
bunu yapmayın güzel kardeşim dedirten ima.
ergenlik güzel, argo candır, geyiği her yaş sever ama bunu yapmayın.