hesabın var mı? giriş yap

  • sonuna kadar okuduğum ama güncel durumda 2 yıl çalışıp antalyada daire alabilme seviyesine kadar düşmüş noterin nasıl battığını anlamadığım durum. böyle bir batma fırsatı varsa derhal değerlendirmek isterim.

  • tarih biliminin/sanatının hatta zanaatinin (kim karar verebilmiş ki?) görünürde olmasa da, arkaplandaki varsayımlarında bol bol kullandığı akıl yürütme metodu. paul w. schroeder idi sanırım (unlu uluslararası tarih uzmanı) sorun counterfactual'i kullanıp kullanmamız değil, nasıl, nerede kullanacağımızdır diyordu. sukru hanioglu da kendi çalıştığı konunun önemini belirtmek için çeşitli seferlerde counterfactual kullanır. örneğin, ittihatçılar iktidarda olmasaydı, jön türk devrimi olmasaydı, birinci dünya savaşı, dolayısıyla dünya siyaseti toptan farklı olurdu. şimdi, buradaki değer, gerçekten farklı olup olmayacağını ölçebilmemiz değil - ki ölçemiyoruz işte, maalesef ya da iyi ki - bize bunu düşündürtmesinin, jön türk devriminin dünya siyaseti olayları zincirinde hali hazırdaki yerine işaret etmesidir. osmanlı birinci dünya savaşına girmeseydi, çok büyük bir ihtimalle savaş batı avrupa'da cereyan edecek, daha kısa sürecek, belki de bir dünya savaşına dönüşmeyecek, belki amerika savaşa girmeyecek, belki bolşevik devrimi başka şekillerde olacak/yapılacak (gene kim tam çözmüş ki?) ve böyle gider işte.... tarihi bir meselenin hem diğer meselelerle göbekten ilişkisini, hem de görece önemini ölçmek, çoğunlukla başka türlü olmuş bir dünyayı tahayyül etmekle olur ve böylece counterfactual'in beşeri bilimlerdeki en güzel yerlerinden birini görmüş oluruz.

  • her sipariş için default olarak:
    "zeytin olmasın. soğan olmasın. turşu olmasın."

    bir gün çorba mı ne istemiştim, getiren çocuk "abi çorbada ne arar zeytin, ne arar turşu" demişti.

  • liseliler bilmez. biz ergenliğe yeni adım attığımız yıllarda saç düzleştirici denen gavur icadı yoktu. belki de vardı ama sadece zenginlerde.
    ilk kez benden birkaç yaş büyük bir kızın dümdüz saçlarına bakıp "aa naaptın saçlarına??" demiştim. "ütüledim" dedi. "ütü sıcakken mi soğukken mi?" dedim. annemin "bu kızı iyi de besledik niye böyle mal oldu" bakışını hala görür gibiyim. öyle de salak bir ergendim işte.

    sonra bu moda hızla yayıldı ve zavallı kızcağızların boyunları omuzları eşek kadar ütü yanıklarıyla doldu. saçlar çatır çatır kırılıyordu ama ütüden vazgeçmiyorduk. o düz saçlar ne pahasına olursa olsun bizim olmalıydı.

    sonra saç düzleştirici çıktı ve kirlendi dünya...

  • başlık: çirkinim ama kızlar vermek için çıldırıyo

    1. nedenini çözemedim panpalar

    (ciplak zenci ?, 28.03.2012 01:13)

    2. sana vermek için çıldırmaları lazım çünkü.

    (yarim altin ?, 28.03.2012 01:14)

    sonrası 13 sayfa @2 sikmiş.

  • adamlar sonunda evdeki saatleri bile ayrıştırdı amk.

    ak party nin son icraatıdır.

  • basketbolda yenilenlere 1, yenenlere 2 puan verilir.
    peki futbolda olduğu gibi, yenilenler neden 0 puan almaz da, 1 puan alır?

    sebebi şudur:

    basketbolda sahaya çıkmayan, veya sahadan çekilen takıma 0 puan verilir. maça çıkıp yenilmesine rağmen maçı tamamlayan takıma 1 puan verilir, yenene ise 2 puan verilir.

    takımların yenileceğini anlayarak sahaya çıkmamasının veya maç içinde çok sayı farkı olduğu zaman maçı terk etmesinin önüne geçmek için alınmış bir uygulamadır. çünkü futboldan farklı olarak, basketbol sürpriz olasılığı daha az bir spordur. zira futbolda skor az saha büyük, basketbolda saha küçük skor çoktur. ve güçlü takım rakibi karşısında daha maçın başında sayı farkını çok açabilir. maçın başında sayı farkı çok açılmasına, ve aslında yenenin belli olmasına rağmen, yenilen takım oyun oynanırken maçtan çekilmesin diye yapılan uygulamadır kısacası. bir nevi teşviktir.

  • 12:00 uyandım.
    12:01 bilgisayarı açtım.
    18:00 kahvaltımı yaptım.
    03:00 uykum geldi, bilgisayarı kapadım, yatıyorum.

    (bkz: umutsuz vaka)