hesabın var mı? giriş yap

  • burada böyle övüp övüp reelde kadın dediğin uzun saçlı olur diyorsunuz sonra kısacık saçlarla oğlan çocuğu gibi ortada dolaniyoruz. şaka şaka çok rahat ondan kestiriyoruz sizin lafiniza bakıp yola cikilmaz.

  • 9 yıl önce, stajyer öğrenci olarak çalıstığım hukuk bürosunda patron -aynı zamanda amcam- oğlunun telefon faturasını yatırmamı ister. fatura bedeli iki aylık kyk kredim tutarında. bürodan ücret almıyorum, karın tokluğuna çalıştırılmak için biçilmiş kaftanım çünkü yemek de yemiyorum büroda. dışarıda deli gibi yağmur yağıyor ve ben yaklaşık 30 dklık yürüyüş mesafesine bir saat içinde gidip, faturayı yatırıp geliyorum. patron sinirli, çünkü ona göre geç kaldım. ben sıçan gibiyim, çünkü donuma karar ıslanarak yürümüşüm. devamı;
    patron:neden geç kaldın?
    ben:yürüyerek gittim.
    patron:kızım sende hiç kafa yok mu otobüse binseydin.
    ben: o tarafa buradan otobüs yok.
    patron: neden taksiye binmedin?
    ben:..

    -neden taksiye binmedin?

    çünkü param yoktu, çünkü parası olmayan insanların aklına bile gelmez taksiye binmek. çünkü oğlunun yani kuzenimin telefon faturasını yatırmak için,hukuk fakültesi okuduğum için belki bir şeyler öğrenirim, belki işe yararım diye çalıştığım bürondan bana beş kuruş bile vermiyorsun. çünkü babam yani kardeşin işsiz. bana harçlık veremiyor. ama ben ne iş olsa yapayım, gerekirse yağmurda it gibi ıslanıp fatura ödeyeyim, belki elime üç beş bir şey geçer diye yanına geldim ve sen bana "neden taksiye binmedin?" diyorsun.

    bu ancak tek sıfatı zengin olan bir insanın kurabileceği bir cümle işte benim için. yağmurda ıslanan birine neden taksiye binmediğini sormayın.

    durum guncellemesi: artik taksiye binebiliyorum, kimseye neden taksiye binmedigini sormuyorum yine de. bir de bana neden taksiye binmedigimi soran herkesi affettim, amcami bile.

  • afganistan ve iran'da da görülen gerçekliktir.

    halk demokrasi istememiş, başlığı açan islamcı trol gibi "ecdadının" değerlerini istemiş ve sonuç ortada.

    ha bu trolleri o ülkelere yollasan, bir hafta sonra türkiye'ye depar ata ata kaçıp, ilk gördükleri dövmeciye girip kollarına "mustafa kemal atatürk" imzalı dövme yaptırırlar.

  • alt tarafı belediye dediğin şey istanbul büyükşehir belediyesi. hani parsel parsel sattığınız şehir. hani tüm akplilerin yediği bitirdiği şehir. artık bedavaya ekmek yok onu kutluyoruz ciğerim

  • 5-10 milyar euro gibi kimin cebine gittiği belli olmayan bir para için vatanın onurunu, namusunu, bağımsızlığını, huzurunu, can ve mal güvenliğini, çocuklarının ve kadınlarının istikbalini ve selametini satanların iftihar etmesi gereken tablodur.

    bu daha ne ki?

    bunlar logaritmik hızla çoğalıp, yayılacak ve mafyalaşmaya başlayacaklar. seyredin bakın.

    yani bu adamlar taliban'dan kaçmış güya. öyle mi? lan bunlar taliban’ın ta kendisi. türk ordusunun asker sayısı kadar genç afgan erkek getiriliyor. hepsi de eli silah tutan, askeri eğitim görmüş, gerilla savaşında uzmanlaşmış tipler. sedat peker, çalınan ve kaybolan taktik silahlardan bahsediyor. amerikan ordusu ise yunanistan'a yığınak yapıyor.

    bu neyin hazırlığı böyle? buyrun siz düşünün..

    türkiye cumhuriyeti yıkılıyor..seyredenler utansın.

  • mardin savur'da 8 çocuklu bir ailenin 7. çocuğu olarak dünyaya gelmiş bilim adamı.

    küçükken milli takımda kaleci olmak istiyormuş, lisede takımda kaleciymiş ama sonradan milli takım hayalinden vazgeçmiş. bundan vazgeçse de türk milli takımı formasını giymekten vazgeçmemiş. bkz

    istanbul'da tıp okumuş. fakülteyi birincilikle bitirmiş. fakülte bitince savur'da gönüllü doktorluk yaparken, sağlık bakanı'nın mardin ziyaretinde kendisiyle tanışmış ve bu vesileyle savur'a tayin edilmiş. yani gönüllü doktorken, kadrolu doktor olmuş savur'da.

    tübitak bursu ile abd'ye gitmiş.

    abd'de günde 16-18 saat çalışıyormuş, şikayet edilmiş, yasalar bu kadar uzun çalışmaya izin vermiyor diye.

    amerikan bilimler akademisine kabul edilen ilk amerikalı türk olmuş.

    soyadı olan sancar, hint dilindeki sankar kelimesiyle karıştığı için hint zannediliyormuş. bunu engellemek için "first american turkish member" şeklinde tanıtıyormuş kendini.

    vehbi koç ödülü'nü türk nobeliolarak gördüğünü ve abd'de böyle anlattığını söylüyor.

    vehbi koç ödülü ile aldığı 100 bin dolara, kendi de cebinden 100 bin dolar ekleyerek abd'de bir türk evi açacağını söylemiş. bu ev abd'ye yeni gelen türk öğrencilerin gelebileceği bir ev olacakmış.

    kürtçe bilmediği için mardin savur'daki hastalarla tercüman aracılığıyla anlaşıyormuş. okuma yazma bilmeyen kadınlar reçeteyi muska sanıyormuş. ancak yine de o günleri en mutlu günleri olarak görmekteymiş.

    çocuğu yokmuş, eşi de yine abd'de üniversitede çalışıyormuş.

    http://www.koc.com.tr/…documents/2007/haziran07.pdf

  • zamanında televizyonda görmüştüm; bir turiste tecavüz etmek isterken yakalana eleman, neden böyle birşey yaptın sorusuna:
    - kız güldü beğendi zannettim abey.
    demişti. sanıyorum yere bakarak yürümesi nasıl bir toplumda yaşadığının ayna görüntüsü olabilir.

  • --- spoiler ---

    eşlerinden biri ise ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiklerini ve yardım beklediklerini söyledi.

    --- spoiler ---

    yanlış anlaşılmış olabilir. kadın doğurmaktan bıktı kaymakamlıktan ek kadın kontenjanı istiyor.