hesabın var mı? giriş yap

  • siz ne istediğinizin farkında mısınız? yağmurdan kaçarken doluya tutulmak mı istiyorsunuz ? kiradan fazla vergi ödemek istiyorsunuz herhalde.

  • şeffaflık ne güzel şey değil mi? melih gökçek zamanı eminim bu puanlara hepiniz ulaşıyordunuz.
    bakın bu mülakatları yapan kişiler adildir değildir bilmem. dikkat çekmek istediğim nokta şu: şeffaflık ne güzel kontrol mekanizması sağlıyor ibret al. ülke böyle yönetilse keşke paralarımız nerelere gidiyor bilsek, liyakat var mı takip edebilsek.

  • isviçre'li bilim adamları sabah öten kuşların cıvıltılarını yavaşlatıp dinlemişler ve kuşlar seri bi şekilde "allah-u ekber" diyorlarmış desem bütün akp'liler inanır..ama yüzlerce ses kaydı bulunan hırsızların delillerle,kanıtlarla ülkeyi soyduklarına inandıramazsın..

  • benim annem babamdır. ücretlerle birlikte 7000 tl'ye varıyor maaşları ve kral gibi daireye 450 tl kira veriyorlar. küçük bir ildeyiz bu yüzden kira düşük. iki haftanın da bir haftası evde geçti kar tatili nedeniyle, bugün de tatil ve birlikte kahve keyfi yapıyoruz.

    ekşi'deki durumdan haberdar ettim onları "çok istiyorlarsa okusunlar öğretmen olsunlar" dediler. selamları var size.

  • 2018 yılında vizyona giren ve o sene oscar dahil bir çok ödülü silip süpüren, 21. yüzyılın en büyük animasyon başyapıtlarından olan spider-man into the spider-verse in 5 yıllık aradan sonra vizyona giren devam filmi. filmi izledikten sonra şuna kanaat getirdim; bu serinin yapımcıları ve yönetmenleri, sistemin bug'ını bulmuş. zamanın ruhuna uygun, hatta dönemin ilerisinde hikaye yazıp, bunu olağanüstü görsellerle süslemeyi beceriyorlar. şimdiden söyleyelim, 2023 senesinde bu filmin üzerine bir animasyon izleme şansımız yok. çünkü ekip yine çıtayı arşa çıkarmış ya da zaten arştaki çıtayı korumayı başarmış diyelim. spider-man across the spider-verse 140 dakikalık görsel ve işitsel bir şov. ilk yarısından coşku ve heyecan ağırlıklı, ikinci yarısında da dramasıyla göz dolduran, dört dörtlük bir animasyon.

    bu filmi henüz izlemeyenlere sesleniyorum. size, filmi izleyip izlememe konusunda karar verirken şöyle yardımcı olabilirim; öncelikle 2018 tarihli şu filmi izliyorsunuz. eğer ki bu filmi beğendiyseniz, emin olun şu an vizyondaki devam filmine de bayılacaksınız. "yok beni sarmadı, sevemedim" diyorsanız, bu filmi de izlemeseniz olur demektir. şimdi yazının bundan sonrası için, bu çizgi dışı animasyonu başyapıt statüsüne taşıyan 9 maddelik listeyi yazalım;

    a.) senaryo - hikaye / kurgu ve ötesi
    ilk 20 dakikası spider-girl gwen stacy ile başlayan, ilk yarısında sizi heyecanın doruğuna çıkaran, ikinci yarısında draması yoğunlaşan, özellikle son yarım saatte sizi fena halde duygusallaştıran bir hikaye. filmin 140 dakikalık süresi öyle bir geçiyor ki, önce hız trenine, daha sonra gondola ve çarpışan otoya biniyorsunuz. sonlara doğru filmin tonu iyice karanlıklaşıyor ve korku tüneline giriyorsunuz. kısacası senaryo ve kurgu muhteşem ötesi!

    b.) spider evrenine katılan yepyeni karakterler
    sayıları o kadar çok ve öylesine çeşitliler ki, bir kere izlemekle asla tatmin olmazsınız ve tamamını yakalayamazsınız. örümcek ağı tüküren kedi, spider maskeli at, dinozor, lego adam, motosikletli hamile spider-woman, punk rocker spider, manhattan ile mumbai'nin karışımı olan "mumbattan" şehrinin kahramanı hint spider vb. 100'lerce spider versiyonu gözlerinizin önünde örümcek adam resmi geçiti yapıyor. hepsinin kaynağı da ay'a kadar uzanan inanılmaz fütüristik bir yapı. yapı, elbette ki adı değiştirilmiş olan new york'da, yani "nueva york" da bulunuyor. elon musk buna bayılır bence ;)

    c.) ilham alınan muhteşem filmler
    bu filmlerin sayıları aslında daha çok ama ben en önemli 3 tanesinden bahsedeceğim. kahramanımızın içindeki karanlığın farkına varması ve kendisiyle mücadele etmesi, filmin drama seviyesini öylesine yükseltmiş ki, açıkçası o sahnelerde içime büyük bir sinema coşkusu doldu. bu filmlerden ilki elbette the dark knight. ikincisi star wars episode v - the empire strikes back. tabii son olarak da the matrix revolutions. bu üç başyapıtla olan akrabalık, filmi izlerken tüylerinizi diken diken ediyor.
    tüm bunlara ek olarak; ülkemizde de çok sevilen netflix'in başyapıt bilim kurgu dizilerinden, almanya yapımı dark (dizi) ile filmin ikinci yarısında akrabalığı ortaya çıkıyor.

    d.) sinemaya damga vuracak tartışmalı villainler
    bu üç karakter hakkında fazla detay vermek istemiyorum. filmde üç adet "tartışmalı kötü adam" var. ilki filmin başlarında, ikincisi filmin ikinci yarısında ve nihayet üçüncüsü de filmin sonunda ortaya çıkıyor. uzun zamandır bu kadar mükemmel yazılmış böylesi başarılı karakterler görmedim. tartışmalı dememin sebebini, elbette filmi izleyenler anlayacaklardır. filmi mükemmel hale getirenler de zaten bu üç villain. hepsi şimdiden unutulmazlar arasına girecek.

    e.) seslendirme sanatçılarının şairane performansı
    animasyon filmlerin en önemli başarı kriterlerinden olan seslendirme performansı, bu filmde çok ileri düzeyde yapılmış. özellikle yeni karakterlerden miguel'in "spider-man 2099" seslendirmesinde oscar isaac, spider punk "hobie brown" da daniel kaluuya, mükemmel yazılmış ve çizilmiş "spot" karakterinde jason schwartzman, hint spider pavitr prabhakar'da karan soni çılgın atmış. başroller miles ve gwen'de zaten çok başarılı ve yüzde yüz uyumlu işleri önceki bölümde de deneyimlemiştik. ayrıca miles'ın aile fertlerini de, sıcacık yuvasındaki anne-baba karakter yorumları mükemmeldi. bu sebeple filmi lütfen türkçe dublajlı olarak değil, türkçe altyazılı ve orijinal dilinde izleyin.

    f.) filmin orijinal müziği ve diğer şarkılar
    filmin orijinal tema müziğini incelikle işleyen daniel pemberton ın besteleri size ücretsiz uzay seyahati keyfi sunuyor. hemen buraya spotify linkini bırakalım orijinal tema albümü. ayrıca metro boomin in şarkıları filmi öylesi bir seviyeye çekiyor ki, siz kahramanlarımız miles ve gwen'in dünyasına ışınlanmak istiyorsunuz. bu muhteşem şarkılarla dolu metro boomin listesini de hemen buraya bırakıyorum. hepimize bu inanılmaz müziklerle dolu tatlı rüyalar! metro boomin - spider-man film müzikleri

    g.) yeni nesil izleyiciyi için çok hızlı akış
    yazının muhtemelen en bıçak sırtı maddesi bu olmalı. çünkü filmin bu maddedeki özelliği, kendisini izlemeye yeltenen bir kısım seyirciyi ister istemez dışlıyor. bu filmi, "herkese göre olmayan veya her yaş grubuna göre olmayan filmler" statüsüne çekiyor. aşırı derecede hızlandırılmış akış, sizi bir süre sonra yorabilir ve filmde ipin ucunu kaçırmanıza yol açabilir. ancak zamanın ve sinemanın geleceğinin ruhu bu eğilimde olduğundan, film de bunu başarıyor. 2 saat 20 dakika boyunca, içi tamamen dolu olan çok lezzetli ve aşırı yoğun bir tatlı gibi. filmin öncelikle alfa ve z kuşağı için yapıldığını, 40+ üstü seyirciyi yorabileceğini göz önünde bulundurun. dolayısı ile bu film için tamamen "yeni nesil, klasik olmayan sinema" ifadesi kullanmamız gerekir. "nerede o eski filmler?" diyen izleyici için ise cevap olarak "ok boomer" diyebilirsiniz ;)

    h.) çizgi romanı birebir yansıtan üstün teknik
    inanılmaz aile (incredibles) filmlerinin, bendeki yeri her zaman farklıdır. hem 2004'teki ilk film hem de ikincisi, nezdimde başyapıttır. pixar'ın bu olağanüstü iki filminin bıraktığı yerde başlayan yeni nesil animasyon spider-man, inanılmaz aileden aldığı bayrağı, daha da yukarılara taşıyabildi. benzer teknik ve formülle yaratılan dünya, teknik anlamda şu an zamanının ilerisinde bir mükemmellik içeriyor. tabii bunu, incredibles'a benzer şekilde aile bağları vurgusuyla harmanlaması, seyircinin bu canlı akış tekniğini tecrübe ederken, adeta gerçek insanlı bir macera filmi izliyormuş hissiyatına kapılmasına yol açıyor.

    i.) neon renklerle dolu keyiften bayıltan görsellik
    film en başından sonuna dek sizi olağanüstü görselliğiyle içine çekiyor ve bir daha asla bırakmıyor. sinemada ara verildiğinde, tüm seyirciler hep bir ağızdan "aaaaaaa" diye bağırdık. sebebi, o ara kemirmekten olağanüstü keyif aldığımız şekerin elimizden alınması gibi hissetmemizdi. filmin bitişiyle beraber, uzun bir aradan sonra ilk defa alkış ve tezahürat seslerine şahit oldum. bu film öylesine büyülü ki, maalesef bünyenizde bağımlılık yapıyor. o renk tayfına sahip çizgi romanı elinizden bırakmak istemiyorsunuz. sanırım film, bu yönüyle çok eleştirilecek. en çok da izlemekten gözlerini bozan fanlarının yaşayabileceği potansiyel problemler nedeniyle.

    spider-man across the spider-verse, işte bu sebeplerden dolayı çağının ötesinde, dört başı mamur bir başyapıt olmuş. en iyi animasyon oscar'ını kazanmasına kesin gözüyle bakılan film için fanları, filmin oscarlarda "en iyi film" kategorisinde de yarışmasını istiyor. gerçekleşmesi pek mümkün gözükmese de, kendi adıma da böyle bir isteğim olduğu doğrudur. 2023 yılına damga vuran, yılın en büyük sinema olaylarından biri olan, bu filmi izledikten sonra yaşadığım mutluluğu, ancak hakkında yazarak kelimelere dökebilirdim. tüm sinema severlere iyi seyirler dilerim.

    ekleme : film, aynı kill bill volume 1 ve kill bill volume 2 gibi, tek bir epik hikayeye bağlı, ikiye bölünmüş iki adet filmi içeriyor. birbirine çok yakın zamanda vizyona giren, the matrix reloaded ve the matrix revolutions gibi, bu filmin de devamı, mart 2024'te vizyonda olacak. bizler daha bu filmi tam anlamıyla sindiremeden, üçlemeyi tamamlayan son filmi de yakın zamanda izlemiş olacağız.

  • bana bir anımı hatırlattı. zamanın birinde bir restoranta gittik. menüde fiyat yazmıyor. ben de o ne kadar bu ne kadar soruyorum. garson bir süre sonra;
    "beyefendi burası tahtakale değil ama" dedi :)

    ben de sen kimsin terbiyesiz herif ben senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum. sen buraya fiyatları yazmayınca ben sormaktan mı çekineceğim? ya buraya fiyatları yazacaksın ya da tek tek tek cevap vereceksin sorduklarıma dedim.

    adam gitti sonra müdürü geldi. kusura bakmayın hatalı davranmışlar, ben yardımcı olayım dedi. ben de gerek yok menünün fotoğrafıyla birlikte yarın sizi şikayet ediyorum. ürünlerinin fiyatını görülebilir şekilde belirtmek yasal zorunluluktur dedim ve gittim. sonra üşenmedim gerçekten şikayet de ettim.

    demem o ki gençler hangi mekana giderseniz gidin. sipariş vermeden önce menü isteyin. yoksa fiyatları tek tek saydırın. bu ayıp değildir. eziklik hiç değildir.

    rahat olun.

    edit: arkadaslar yukarıdaki hikayede geçen kelimeleri birebir aktardım. ne garip insan sürekli değişiyor, olgunlaşıyor ve kendine kızabiliyor. ibareyi değiştirmek istedim o yüzden editliyorum.

    bana o lafı eden garson arkadaşa "senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum" demem tamamen görgüsüzlüktür ve ayıptır. şu an aynı olayı yaşasam bu kelimeleri kullanmazdım. bilmenizi isterim.

  • bosna hersekteyiz efendim halk horon ekibiyle. günlerden cuma kemençecimiz ezanı duyuyor ve yardırıyor..

    - heriif.. purta da ezan dürkce okunuyu..

    birebir yazılmıştır söylediği. yalandan komik değildir.

  • çocuklarınızı ağam, paşam diye büyütmeyin, ağa veya paşa olmadiklarini, büyüduklerinde bir kız tarafından reddedildiklerinde anlıyorlar ve sonuçları böyle ağır olabiliyor. her zaman her istediğimiz olmayabiliyor, bunun bilinciyle buyumeli cocuklar.

  • mabel matiz'in aşk ile çağdaş teolojik sanat felsefesini aynı potada erittiği ilgi çekici klip.

    önce en baştan söylenmesi gerekeni belirteyim. klipte lucifer'den mevlevîliğe, vaftizden pentekost'a envai çeşit dinî gönderme var. hatta, kanaatimce nakarat kısmı ciddi ciddi hz. isa ile tanrı ilişkisine bir çentik atıyor. isa'yı zora koyuyorlar ama tanrısının adını vermiyor, ilâhi aşkın mezarını isa'nın ellerine ve ayaklarına çaktıkları çivilerle canına oyuyorlar, isa giderken tanrı'nın yedi gökten göz yaşları düşüyor ve nihayetinde, isa tanrı'ya neden kendisinden vazgeçtiğini* ellerin niye kapı duvar sualiyle öğrenmeye çalışıyor. güfteye bakınca, şarkının ilâhi aşk temasına da kayan bir iş olduğunu algılayınca bu söylediklerimin sözlerle son derece uyumlu olduğunu düşünüyorum.

    klibin çerçevesine dönecek olursak, bu aşk diye bildiğiniz şeyin tek bir sureti olmaz ve içinde pek çok değişken duygu kertesi olur mesajı son derece sarih bir şekilde görülüyor.

    güfteye yapılan şık dokunuşlarla da size bu duygu kertelerinin gönüldeki yansımalarını çözmeye çabalamanın acısı kalır mesajı orta yere bırakılıyor. aşkın muhteviyatı ve batınîliği ise kaç zamandır müşkül olduğunu haykıra haykıra söyleyen söz konusu aşkın paydaşlarının ruhu okunmadan anlaşılamaz; her kime ya da neye aşıksanız, onu anlamak, algılamak, hissetmek her şeyin ötesinde olmalı diyor, "aşkın mezarını cana oysalar" bile diye de nakaratta yapıştırıveriyor.

    esasen şarkının ve klibin, aşk ortak bir yolda buluşup o yolu beraber kat etmeye çalışmak mıdır, yoksa zerre kavuşma ümidi dahi olmasa hûlyalarda karşılaşılan görüngünün, inancın ya da yorumlanması imkan dışı bir tutkunluk halinin çaresizlikle de bezenmiş göndergesel bir dışavurumu mudur sualine yanıt arıyor gibi bir hali var.

    bu sorunun yanıtı tabii ki yok. bilmem kaç bin senedir bilmem kaç bin aşık, maşuk, sofu ve filozof tarafından çözümüne dahi yaklaşılamamış bu çetin sual, daha da insan zihni ve ruhu vasıtasıyla kolay kolay yanıtlanabilir gibi gözükmüyor.

    yine de bu suale bir kapı açan bu eser ve klip hakikaten günümüz türk müziğinin fersah fersah ötesinde bir iş olmuş. mabel matiz'i cesareti için falan değil, feylesofluğu için takdir etmek gerekiyor en çok!