hesabın var mı? giriş yap

  • bu cümle spiker ile suriyeli mülteci arasında geçen aşağıdaki diyalog içerisinde kurulmuştur. utanarak izliyorum.

    - neden avrupa'ya gitmek istiyorsunuz? bu dalgalı denize şişme botla girmek bile bile ölüme gitmek demek değil mi?
    + ne yapalım abi, para yok, iş yok, açız.
    - nereden geliyorsunuz?
    + istanbul'dan. istanbul'da herkes çalıştırıyor, kimse para vermiyor, yemek vermiyor abi. günde 14-15 saat çalıştırıyorlar, kullanıyorlar. suda ölmek burada kalmaktan daha iyi abi.

    hani nüfusunun %99'ı müslüman olan türkiyemiz var ya. hah. işte o türkiye'den bahsediyorlar.

  • 2006’da bizimkileri de böyle dövmüşlerdi. arap, türk fark etmiyor yani kazaklar için. boş yere içinize su serpilmesin.

    edit: 2004 değil 2006’da olmuş. düzelten arkadaşlara teşekkürler.

  • bein 3 veriyormuş saran 5 veriyormuş tff saranın teklifini kabul etmiyormuş sizde burada neden etmez, nasıl etmez diyorsunuz.
    bein el altından kimlere ne paralar ödüyordur allah bilir, saran sözleşme neyse onu ödeyecek
    bein elden birilerine peşkeş çektiği paranın miktarını artırsın bu ligede 5 kuruş para vermiyorum desin, saranda teklifini 10 katı artırsın kazanan gene bein olur.
    kulüplermiş, türk futboluymuş, oymuş, buymuş kimin umrunda önemli olan bu işten birilerinin cebine para girebilmesi.

  • is cikis saati zincirlikuyu'dan metrobuse binmeye calismamis kisilerin nankorluk yapiyosunuz dedigi hede.

    lan erkek halimle uc cocuk dogurdum metrobus sayesinde. devlet de yardim etmiyor. cocuklarin babalarini bile tanimiyorum amk.

  • eger ayrintili telefon faturaniz ya da kredi karti ekstreniz size degil de ailenize gidiyorsa basiniza gelmesi muhtemel durumdur bu..

    anne:bey müjdemi isterim!!
    baba:?!
    anne:oglumuz kız arkadaş yapmiş sonunda!..
    baba:alla alla?bizim oglan yapmazdı hiç öyle seyler?! kendi mi söyledi bunu sana, hayatta inanmam..
    anne:yok canım söyler mi o hiç, telefon faturasi geldi..gecen ayın 4 kati gelmiş bu ay..bi de yeni bir numara var bi seferde 20 milyonluk konuşmuşlar bir geceyarisi.ayrıca yemek yemiş geçen 30 milyon ödemiş..tek başina ne yiyecek o kadar?..
    baba:babasinin oglu aslanim benim ehehe..

    aradan 3 hafta gecer..anne endişeli endişeli..

    anne:bey bizim oglanla kızın arası kötü galiba..
    baba:nerden cıktı simdi?!..
    anne:bak 17.02.2006 dan 21.02.2006 ya kadar hic konuşmamışlar..
    baba:hanım sen de iyice abarttın ya rahat bırak şu çocuğu..
    anne:bak kredi kartı ekstresi geldi, çiçek yaptırmış 4 gün önce..acaba affetti mi bu kız yavrumu?..oglum ona mı kaldı hem affetmezse affetmesin..
    baba:..

    anne dayanamaz telefon eder:

    anne:oglum nasılsın..
    ciandio:iyiyim anne napim okul mokul..
    anne:cidden iyisin diil mi oglum?
    ciandio:iyiyim dedim ya anne alala..
    anne:bak bir sorunun olsa bize sölersin di mi, arkadas gibiyiz biz zaten saklamaz benim aslan oglum annesinden bisi..
    ciandio:(?!?)of anne ya iyiyim dedim ya..
    anne:tamam oglum babana veriyorum hadi çok öptüm..
    baba:alo, nasilsin oglum..
    ciandio:iyiyim baba sen napiyon?
    baba:iyiyim oglum sağol var mi bi ihtiyacin?..
    ciandio:param bitti baba ya yatırabilir misin biraz?
    baba:(biter tabi iki günde, karıya kıza harcarsan paraları..)tamam yarin yatırırım..oğlum annene çiçek yaptırayım diyorum yarin..hangi çiçekler moda acaba bu aralar biliyo musun? (ehehehe..)
    ciandio:(ulan?yoksa!?laf mi sokuyo tesadüf mü acaba..)ben ne bilirim baba çiçek miçek??..
    baba:dogru ya benim de sordugum adama bak..bi kız bulamadin gitti hala..(nuhahaha..)
    ciandio:(ulan?!?)ehehe..neyse baba benim ders sınav okul..
    baba:tamam tamam..hadi görüşürüz çapkin oglum benim..
    ciandio: ne çapk..

    dıt..dıt..dıt..

  • biz bu takımlara olan sevgimizi metin oktay'dan, lefter'den, baba hakkı'dan aldık. çocukluğumuzda sokak aralarında top oynarken, sert bir şut çekip gol atınca "hamiiii" diye; frikikten gol atınca "prekaziiiii" diye; çalım atıp da gol attığımızda "rıdvaaan" diye; gol kurtardığımızda "schumacher" diye sevinç naraları attık. hangi takımı tuttuğumuzun önemi yoktu. sonraları hayatlarımıza aziz yıldırım'lar, ünal aysal'lar, demirören'ler, hacıosmanoğulları, melo'lar, emre'ler, volkanlar girdi. futbol bütün masumiyetini kaybetti. şu geldiğimiz hale bakın. bu durumdan memnun olup da hala futboldan zevk alan varsa gölge etmesinler başka ihsan istemem.

  • misvak dergisinin referandumda hayır oyu verenleri şeytanla özdeşleştirdiği, efes şişesiyle de ayrıca mesaj vermeye çalıştığı karikatürdür.
    bu, açık açık hedef gösterme değil de nedir?
    komiklik yaptığını zannetmek bir yana bu kafa, bu anlayış nasıl bir kin, nasıl bir merhametsizlik örneğidir?
    eğer bu ülkede bir gram adalet varsa, yeminine sadık tek bir savcı varsa bu karikatürün hesabı sorulmalıdır.

  • hayır gülünç olan ne biliyor musunuz? reklam verip sanki bunun kendi başarılarıyla orada ücretsiz yayınlanmış gibi lanse edip bunu kadınların gücüne bağlaması. kadınların böyle şeylere ihtiyacı yok hadisecim.

  • karaciğer yağlanması sadece fazla alkol alanlarda görülen bir durum değildir. hayatınızda hiç alkol kullanmamış olsanız bile karaciğerinizde yağlanma meydana gelebilir. bu durumun adı ise non alkolik steato hepatit (nash)'tir, yani alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasıdır.

    bu durumun ortaya çıkma sıklığı günümüzde iyice arttı. sebebi ise henüz fazla farkında olunmayan ama gittikçe başımıza bela olacak yeni bir zehir türü. ülkemiz yakın geçmişe kadar tarımda ve şeker üretiminde kendine yeten bir ülke iken, doğal yollarla üretilen şekeri kullanabiliyorduk. endüstriyel olarak daha gelişmiş ülkelerde ise (başta abd) şeker üretmek pahalı ve uzun bir süreç olduğu için yerine fruktoz ve mısır şurupları kullanılmaya başlandı. tabii bizde de halk sağlığına öncelik vermek yerine, geçmişte de örneklerini gördüğümüz politikalar sonucunda kendi ürünümüzü üretmeyi azalttık ve dışarıdan ucuza bu fruktoz şuruplarını almaya başladık. henüz ülkemizde durum çok vahim olmasa da, abd gibi ekonomilerde aşırı derecede şişmanlar (morbid obezler) var. bu fruktoz şurubu da aynı eroin gibi insanda bağımlılık yapıyor. nedenlerini ise aşağıda göreceksiniz. ileride bence ülkemizin başına en büyük belayı açacak tehlikelerden biri bu.

    peki nedir bu mısır (fruktoz) şurubu? ingilizce high fructose corn syrup (hfcs) olarak geçen, glukozu fruktoza çevirmek için mısır nişastasının glukoz izomeraz ve çeşitli asitler de dahil olmak üzere farklı kimyasallarla işlenmesi ortaya çıkan bir tatlandırıcı şurup. üretimi normal bildiğimiz beyaz şekere göre daha kolay ve ucuz. üretici açısından en büyük faydası ise, normal şeker olan sukroza göre 1.5 kat daha tatlı olması. yani daha az kullanılarak şekerle neredeyse aynı tatlılık oranını sağlayabiliyor olması, bu da üretim maliyetlerini düşürüyor.

    peki bunun bize faydası veya zararı ne? faydası olmadığı kesin de, zararı şu: bugün yediğimiz içtiğimiz her türlü işlenmiş gıdanın etiketine bakın, bu maddeyi göreceksiniz. normal şekerle (sofra şekeri-sukroz) fruktoz şurubunun kimyasal yapısına baktığımızda, normal şekerde %50 fruktoz, %50 glukoz olduğunu, mısır şurubunda ise %55 fruktoz, %42 glukoz olduğunu görüyoruz.

    fark az gibi ama etkisi büyük. vücudumuza normalde şeker aldığımızda (ki yaşamak için almak zorundayız) bu şeker mide ve incebağırsakta emilir ve kana karışır, kan şekeri yükseldiği zaman pankreastan insülin salgılanır ve şekerin fazlası karaciğerde glikojen ve sonrasında yağ olarak depolanır. normal sağlıklı insanlarda yemek yedikten sonra insülin salgılanır ve şeker seviyesi dengede tutulur. bunun tersi çalışan hormon ise glukagon olup, yine pankreastan salınır ve karaciğerde biriken glikojeni alıp parçalayarak glukoz olarak kana salınmasını ve şeker seviyesini yükseltmeyi sağlar.

    ancak diyabetli olan kişilerde bu insülin ya hiç yoktur ya da yeterli miktarda salgılanamaz ve dışarıdan insülin iğnesi olmaları gerekir. peki diyabeti olmayan kişiler bu mısır şurubunu fazla alırsa ne olur (diyabetlilere zaten yasak)? biraz önce yukarıda yazdığım kimyasal yapıdaki farklılık nedeniyle, mısır şurubu hücreler tarafından normal şekere göre çok daha hızlı ve yüksek miktarda emilir. %55'lik fruktoz yapısına bağlı olarak şekerin emilim oranları değişir, bunun sonucunda kana bir anda çok daha fazla insülin salgılanması gerekir. ama çok fazla insülin salgılanınca da bu sefer şeker miktarı bir anda çok düşer. bu sefer şekeri yükseltmek için glukagon çok salınır ve denge sağlanıncaya dek ipin ucu kaçar.

    olay sadece dengeyi bozmakla kalmaz. kanda şekerin bir anda yükselmesi ve sonrasında hızla düşmesi sonucu vücudumuz tekrar şeker istemeye başlar ve beynimize glukoooz bana glukoz veeer diye sinyal yollamaya başlar, siz de fellik fellik canım tatlı istiyor diyerek gofret aramaya başlarsınız. bunun sonucunda o gofreti yediğinizde bu sefer bir halsizlik, ağırlık çökmesi, uyku hali, terleme başgösterir. daha ileri safhalarda artık vücut hücreleri kandaki insülini yeterli bulmaz ve daha çok insülin istemeye başlar, var olan insüline de tepki vermemeye başlarlar, yani insülin artık işe yaramamaktadır. sonuç: insülin direnci ve artık siz de bir diyabet hastalığı adayısınız.

    peki tüm bunların sonucunda ne olur? vücutta devamlı indirilemeyen miktarda aşırı şeker olması sonucu, bu şeker karaciğerde önce glikojen ve sonrasında yağ halinde depolanmaya başlar. bingo: alkole bağımlı olmayan karaciğer yağlanması artık sizde de var.

    başka sebepler var mı? olmaz mı? çeşitli ilaçlar, fazla karbohidratlı beslenme, bazı virüsler, alkol ve metabolizmanın kendisi de yağlanmaya yol açar. literatürde nash'i tedavi edebilenlerle edemeyenler tartışma halinde. bilindiği kadarıyla ilaçlı kesin bir tedavisi yok. ancak bazı ayı safrasından elde edilen ilaçlarla tedavi olabildiği söyleniyor. en azından literatürde fayda sağlandığını gösteren yayınlar var. bir kısmı da kolesterol düşürücü ilaçların faydalı olduğunu söylüyor. ama bu işler ciddi işler ve uzman bir doktorun detaylı taramalarından sonra tedaviye karar verilebilir. siz siz olun sağdan soldan alınan bilgilerle veya arkadaşımda işe yaramış ekolünden bilgilerle internet doktorculuğu oynamayın. hastanelerde karaciğer nakli bekleyen insan sayısı çok, siz de sıraya girmeyin.

    peki ne yapılabilir? en güzeli içinde fruktoz (mısır) şurubu olan gıdalardan (ucuza satılan gofretler, çikolatalar, gazlı içecekler, kurabiyeler vs) uzak durmak, sebze ve abartmadan meyve ağırlıklı beslenemk (normal meyvenin de içinde şeker var, fazlası zarar), karbohidratı yani unu, makarnayı, pizzayı kısıtlamak (bunlar da şekere dönüyor), tedavi oluyorsanız veya şikayetiniz süresince alkolden uzak durmak, ve en en en önemlisi de egzersiz yapmak. özellikle insülin süpürgesi denen büyük kas gruplarını, ki en büyüğü bacaklar, çalıştırmak kısa sürede büyük fayda sağlar.

    çoğu insan karaciğer yağlanmasını vücutlarının sağ tarafında kesif bir ağrı olarak farkeder ama bu ağrının olması sadece karaciğer yağlanmasını değil bir çok başka rahatsızlığı da gösterebilir. genelde birçok insanda hafif de olsa (grade 1) yağlanma vardır. önemli olan daha ileri safhalara gitmeden önlemi almak ve düzgün bir yaşam sürmektir. bu tip rahatsızlıklar dikkatli bir yaşamla geri döndürülebilir çünkü karaciğer vücutta kendini en hızlı yenileyebilen organlardan biridir.

    böyle bir rahatsızlığınızın olduğu düşünüyorsanız, konusunda uzman bir dahiliye hekimine gidip gerekli test ve tetkikleri yaptırmadan kendi kendinize ilaç kullanmanız çok ağır sonuçlara yol açabilir.