hesabın var mı? giriş yap

  • pil haznesi böyle flask flask flask diye açılırdı ve içinde pilleri tutan zoviği zoviği yapan spiral teller bulunurdu. nefis bir sovyet tasarımı.

  • hükümetin bizi mafyadan kurtarması gerekirken, mafya bizi hükümetten kurtarıyor; gazeteciler tetikçilik yaparken, tetikçiler gazetecilik yapıyor.

  • akla hayale gelmeyen yöntemler kullanılarak ülkenin maddi manevi , gelmiş geçmiş tüm kazananımlarının yok edildiğini gördüğümüz ama sesimizi çıkaramadığımız berbat bir haberdir.
    edit : dün türkiye’nin en köklü tıp fakültelerinden birinden mezun olup uzmanlığını da bitirmiş birisinin yurt dışında denklik almasını whatsapp grubundan tebrik ettik, öncesinde oturup halimize üzülüp saydırdık , sonuç ne yıllarca burada eğitim almış kişi hiç bir ülkede kabul görmediği için onlarca sınava girip gitti. hiç bir ülkenin artık bizim hiç eğitimimize inanmamasına mı , bizim kendi ülkemize inancımız kalmamasına üzülelim , herşeye üzülüyoruz sadece üzülüyoruz.

  • rezalet gibi rezalet. zamanında nasıl yırtınırdık çaylakken yazdığımız 10 entrynin imla kurallarına uyması, anket olmaması, bilgi içerikli olması için. demek kanzuk efendi'nin oğluna torpil yapan rektörden bir farkı yok. aslında olay çok basit. işe birisini alacaksınız. iş için istediğiniz şartlar var. bu adam hiç birini karşılamıyor ama işe alınıyor.

  • dileyene fon müzik

    genç ve başarılı bir yönetmen yeni filmi için kadın oyuncu aradığına dair gazeteye ilan verir. gün boyu ardı sıra genç, güzel ve alımlı kadınlar mülakat için yönetmenin karşısında tüm cazibelerini gösterirler. kuyruğun sonuna yaklaşırken kömür gözlü, pespaye bir kadın her şeyden habersiz yönetmenin deneme kamerasının önüne oturur.

    kısa sohbetten sonra sonra yönetmen "bana çantanızı açıp içindekileri birer birer anlatır mısınız?" der. genç kadın, arkasındaki çantaya uzanır yavaşça , fermuarını açar ve eline ilk olarak kırmızı bir elma gelir, çıkarır anlatır "bu elmayı sabah tezgah başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. çok iştahlı bakmış olmalıyım."

    sonra bir kitap çıkarır çantadan. kitaba şöyle bir bakar romanın baş karakterinin dalaverelerini uzun uzun anlatır. ardından makyaj çantası, iş ilanını gördüğü gazete ve günlüğünden uzun uzadıya bahseder.

    çantanın gizli bölmesine atar elini. oradan iki fotoğraf çıkartır. biri uyuyan genç bir adam fotoğrafıdır. "sevgilim" diye açıklar. "fotoğraf çektirmeyi hiç sevmez, ancak uyurken çekebiliyorum fotoğrafını." ikinci fotoğrafın ise annesinin evlenmeden önceki hali olduğunu ve yıllar geçtikçe ne kadar değiştiğini uzun uzadıya anlatır.

    bu oyun on beş dakika sürer. yönetmen aradığını bulamamış halde kıza gidebileceğini, aranıp haber verileceğini söyler ve mülakata on dakika mola verir. halen aradığı kadını bulamamıştır. tam o esnada karşısındaki sandalyede asılı çantaya gözü ilişir. biraz önce çıkan kadına aittir. telaşla asistanını uyarır "giden kız çantasını unutmuş hemen koşup yetiştirsene."

    asistan kız sandalyeye bakar ve "yooo.. o çanta bana ait." der. o an adam koltuğundan fırlayarak kadının peşine düşer ancak aradığı kadın çoktan kayıplara karışmıştır.

    iş bu hikayede de anlatıldığı üzere; doğru insanlara gerçekten tek tük rastlıyoruz, değerinin farkına vardığımızdaysa maalesef geç kalabiliyoruz, hüsrana uğrayabiliyoruz. önemli olansa zamanında, onu kaybetmemeye çabalamak ve ona odaklanabilmek.

    edit: imla. minik eklemeler.

  • surtsey adasına bu gün giriş yasaktır. bilimadamları tarafından ada göç eden canlı populasyonlarının yeni bir kara parçasını ne şekilde kolonize ettiklerini görmek amacıyla kullanılmaktadır. dışarıdan insan eliyle hiçbir şekilde tohum getirilmesine izin verilmemektedir. deniz, rüzgar ve hayvanlar (genellikle kuşlar) yoluyla ulaşan bitkilerin ve buraya yerleşen hayvanların sıralaması, büyüme şekilleri ve hızları belirlenmektedir. adadaki insan yapısı tek şeyler zirve noktasında bir fener inşaatı için atılan temel (adanın bilimsel incelemeler için kapatılmasının ardından inşaat iptal edilmiştir) ve incelemelerde bulunan bilimadamlarının kalması için bir güneş paneli ve yataklarla donatılmış bulunan prefabrik bir kulübedir. unesco 2008 yılında adayı bilimsel öneminden ötürü dünya mirası listesine dahil etmiştir.

  • az önce cüzdanımda bir şeye bakarken, rahmetli babamın yoğun bakımdayken konuşamadığı için söyleyeceklerini yazdığı kağıtları gördüm yine (bkz: yazarların cüzdanlarında taşıdığı garip nesneler/#65366827). ilk satırında "kaç gündür hastanedeyim?" yazıyor. ikinci satırında ise "paray" yazıyor sadece. "parayı nasıl hallettiniz?" gibi bir şey soracaktı büyük ihtimalle, solunum makinasına bağlı halde konuşamazken. ama elini tutup kağıdı gülerek almıştım, sen onu boş ver diye. o kağıtta öylece, silik bir "paray" duruyor hala, hançer gibi bir yokluğun yazıtı gibi.

  • be$ikta$'ta oynadıgı dönem bjk store'nin terbiyesiz satı$ elemanlarından biri televizyona cıkıp magazinel bir programda kimin forması en cok satılıyo, en cok kim ilgi görüyo $eklinde soruları cevaplarken muhabirin talihsiz ''peki hic sorulmayan bir oyuncu forması var mı'' sorusuna gevrek gevrek gülüp ali eren cevabını vermi$ti.
    evet bıyıkları yeni yeni terleyen ali cansun, sakal cıkmadıgı icin top sivilce bırakan ozan gibi isimlerin formalarını 3-5 akrabaları alırken ali eren forması o sezon hic satılmamı$tı.