ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kübra nur palut'un 28 kiloya düşmesi
-
kimsenin yardım etmesine gerek olmayan hasta kadın. fas'a uçak kaldıran sağlık bakanlığı bir zahmet bu kardeşimizin tedavisini üstlensin.
kendi vatandaşına bu kadar düşman bir iktidar yoktur tarihte.
akp mitinginde hırsız var pankartı açan genç
-
dövülerek göz altına alınan gençtir. bu arkadaş kadar cesaretli olmak artık şarttır.
içinde olmak istenen kitaplar
-
(bkz: kama sutra)
ilgi gösteren kişiyi seviyor sanmak
-
pek karşılaşmadığım durumdur. en son gtada sevgilim olmuştu onuda yanlışlıkla arabayla ezdim.
hasan can kaya'ya elazığ isyanı
-
hasan can kaya hiç sevmem, programını da izlemem fakat şu memleket savunma, dağdan taştan oluşan koca şehri kişileştirme mallığı ne zaman son bulacak güzel ülkemde? böyle ezikçe bir şey olabilir mi lan? ''elazığ özür bekliyormuş'' ahaha.
hamit altıntop'un yenilgi sonrası açıklamaları
-
ben coğrafyaya o kadar meraklıyım ama yine de tutup haritaya bakmam gerekti. 48 bin nüfuslu, 1300 km2'lik bir ülkenin mahalle esnafından oluşan takımına nasıl yenilirsin arkadaş! hacı hüsrev'den 11 adam toplasan bu adamlarla berabere kalma şansın yüksektir. sen dünya üçüncüsü payesini taşıyan bir takımsın. bu ne rezillik?
15 temmuz'da atm kuyruğundaydım hemen eve kaçtım
-
anadolu çomarları da cnn'de reisin gazına gelip yumruk ile tank devirdiklerini zannediyorlardı diyerek sözüme devam edip, torunlarıma aktaracağım cümle.
adliye diyalogları
-
-müvekkiliniz neden bosanmak istiyor avukat hanım?
-karsi taraf ile aralarinda düsünce farkliliklarindan kaynaklanan siddetli geçimsizlik bulunuyor sayin hakim
-tabi biri aristo digeri descartes çünkü.
beklentileri azaltarak yaşamak
-
mutluluğun tek yoludur. kesinlikle.
iktisat sözcüğünün kitaptaki tanımı şöyle başlar; " sonsuz ihtiyaçların, kıt kaynaklarla karşılanması için...."
kısıtlar teorisi'ndeki "kısıt" tanımı da şöyledir:" bir sistemin hedefine ulaşmasını engelleyen faktör."
insan eğer mutlu olmak için yaşıyorsa, yani mutlu olmak hedefse ihtiyaçlarını ve beklentilerini azaltacak. kendi kendisinin kısıtı olmayacak. kendi önündeki engel olmayacak. öyle donanımlı, kalibreli insanlar var ama mutlu değiller. sebep? yine kendileri tabii ki.
insanın doğasında sahip olduğu ile yetinmeme vardır. bir basamak tırmandikça hep bir üste çıkmak ister, çıkamayınca mutsuz olur hatta farkında degildir belki ama tekrar bir basamak aşağı iner.
peki ne yapmalı? mutluluk eşiğini düşürneli. basit şeylerle mutlu olabilmeli. beklentilerini hep daha kötüsüne endekslemeli.
o zaman farkında olmadan mutluluğa kavuşuyorsunuz. mutlu olmak için çabalamaya gerek kalmiyor, insan beyni esasında zayıftır. ne telkin ederseniz ona inanır. bütün mesele inanmakta.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
başvurularıma dönmeyen bir ton firma varken başvurmadığım halde teklif aldığım firmayla bugün yaşadığım :
- neden bizimle çalışmak istiyorsunuz ?
- açıkçası siz beni davet ettiniz.
- peki neden kabul ettiniz ?
- neden benimle çalışmak istediğinizi merak ediyorum.
ciddiydim aslında ben.
b1916
-
lord eddard stark denen aktrollü ortaya çıkaran kahraman. emeğine sağlık. özel dedektiflik kariyeri üzerine bir düşünsün derim:)
-
"ne adamlar var! bana soruyorlar; 'sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?' diye. fotoğraf makineyle mi çekilir? şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? roman daktiloyla mı yazılır? arkadaş (gözleriyle kalbini göstererek), fotoğraf burayla, burayla çekilir. ben singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim! şunlara bak. alıyorlar leica'yı, canon'u, nikon'u ellerine, yola düşüyorlar.. bir köylü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam… koyun sürüsü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam… çadır mı gördüler. dur! iki şipşak, tamam… ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım…onu tanımalıyım. fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim."
demiş ara güler
instagram sadece fotoğraf çekenlerin işini biraz daha kolaylaştıran bir program. ben fotoğrafçı değilim, "vizör, alan derinliği, shutter speed, bulb" ne demektir bilmem lakin instagram ile seviyorum fotoğraf çekmeyi. gerçek bir fotoğraf sanatçısının güzelliğini yakalayabilir miyim? hiç sanmıyorum. zaten bu program şöyle bir şey. ara güler'i bir süper kahraman olarak düşünün. sen bu ve benzeri programlar ile fotoğraf çektiğinde kendini onun kostümünü giymiş bir çocuk gibi hissediyorsun sadece. ama onun üstün yetenekleri var mı yok. onun fotoğraflarının yanından bile geçmez ama eğleniyorsun.
lakin "vizör, alan derinliği, shutter speed, bulb" bilmekle fotoğrafçı olunmuyor bak onu biliyorum işte.
bu nedenle instagram'da bir sürü fotoğraf çekenler yüzünden fotoğraf sanatı yara almaz merak etmeyin. popüler olan bir şey kalıcı olana zarar veremez.
gerçek sanatçı singer dikiş makinesi ile bile çekerim diyor bak.
telefon alarmını hiç ertelemeden kalkan adam
-
yara bandını bir seferde çekip çıkarıyor, soğuk denize hiç tereddüt etmeden atlıyordur. içkiliyken midesi çok bulanırsa da beklemez kendini kusturur. kendisini tanıyorum, sınavlarda soruları bitirdikten sonra cevaplarını kontrol etmezdi. otobüse binmeden önce akbilini çıkarır, sonra da ortalarda oyalanmaz, kesinlikle en arkaya giderdi. hayat çok kesin değildir onun için aslında. her şey bir bulamaç halinde olduğu için bazı sıkıntıların hızlıca aşılmasını istiyordur. o sıkıntılar ise kendileriyle hızlıca yüzleşilse de, bir türlü aşılamıyordur.