hesabın var mı? giriş yap

  • daha da önemlisi zifiri karanlık bir yeraltı mezarlığında bulunmuştur. bu iki anlama gelir, 3 milyon yıl önceki atalarımız ölülerini saklamayı akıl etmişler ve zifiri karanlıkta yollarını bulacak birşeyler keşfetmişler. ateş'in 1.5 milyon yıl önce bulunduğu sanılıyordu, bu keşifle ateşin 3 milyon yıl önce bulunmuş olması ihtimal dahilinde.

  • shaktar maçı esnasında spiker robin van persie ısınmaya başladı dedi, içim kıpır kıpır oldu.

    sonrasında robin van persie fenerbahçe formasıyla oyuncu değişikliği için kenara geldi, heyecandan televizyon karşısında alkışlamaya başladım.

    robin van persie 2 tane pozisyona girdi gol olmadı maç 0-0 bitti, ayağa kalktım playstation'ı kapatayım diye cihaza uzandım, baktım kapalıydı.

    şaşırdım hayırlara vesile olsun dedim, yattım.

  • "wikitongues is a movement for language rights. together with speakers and signers of every language in the world, we’re building the most inclusive cultural archive ever made, raising awareness about linguistic diversity and rallying to defend it." diyerek beni canevimden vuran, kar amacı gütmeyen oluşum, kuruluş.

    yani diyorlar ki: "wikitongues, bir dil hakları hareketidir. dünyadaki her dilden konuşmacılar ve işaret dili kullanıcıları ile birlikte, bu zamana kadar yapılmış en kapsamlı kültürel arşivi oluşturarak dilsel çeşitlilik hakkında farkındalık yaratıyoruz ve bu çeşitliliği savunmak üzere bir araya geliyoruz."

    youtube kanalları üzerinden bir dünya dilin ve ağzın, anadili o dil olan kişilerce konuşulmasını dinleyebiliyorsunuz. altyazı falan yok, zaten önemi de yok. sadece o dilin fonetiğini dinliyorsunuz. özellikle kaybolan ve kaybolmakta olan diller için inanılmaz bir arşiv değeri var kanımca.

    kuruluşa birçok faklı şekilde gönüllü katkı sağlayabiliyorsunuz (video göndererek, bağış yaparak veya yapılmasını sağlayarak, içerik sağlayarak, sosyal medya üzerinden tanıtımları yaparak vs.).

    kuruluşla ilgili bazı bağlantılar şöyle:
    https://wikitongues.org/
    https://www.facebook.com/wikitongues
    https://www.youtube.com/…l/ucbgwgqyeb5etzvh4llcuipq

    tüm dilleri konuşamasa ve anlayamasa bile, yabancı bir dili konuşulurken duyduğunda onun hangi dil olduğunu bilmekten bile haz alan birtakım manyaklar* için şahane bir kaynak.

  • büyük bir sitede oturuyorum, öyle kapıda şeker toplamalara falan hiç rastlamadım kaç senedir. bugün kapı çaldı kimseyi beklemiyordum, 5-6 yaşında bir çocuk şeker topluyormuş. kapıyı açtım, "maalesef bende şeker yok çünkü buraya hiç misafir geleceğini beklemiyordum o yüzden almadım" dedim. evde hiç nakit para da yok şimdi ne yapacağım diye düşünürken çantasından bir tane şeker çıkarıp verdi bana, "şekerin yoksa al bunu o zaman, bir sürü toplarım ben zaten daha" dedi. birkaç sene daha unutmam herhalde bu olayı :)

  • "nette ele geçen tutar, senelik ortalama ile ayda 5000 tl olacak" diye anlaştınız diyelim. iki yolunuz var:

    1) netten brüte: bu adama her ay eline geçen 5.000 tl'yi sabit tutup bunun üstünden brüt hesaplayabilirsiniz.

    2) brütten nete: brütü sabit tutarsınız, senelik gelirin aylık ortalaması 5.000 tl'yi bulur.

    burada 2021 rakamları ve agi'yi "bekar, çocuksuz" olarak ele alacak olursak:

    - "netten brüte" yönteminde yıllık ele geçen toplam 63.219,72 tl, "brütten nete" yönteminde ise 63.218,07'dir. yani fark senelik 1,65 tl. yani senelik ele geçenin %0.0026'sına denk geliyor. "owww hırsız patron benden çaldı" diyecekseniz bu fark için, siz bilirsiniz, kendi muhakemenize kalmış.

    - "netten brüte" yönteminde yıllık işverene maliyet 105.612,21 tl'dir. "brütten nete" maliyetindeyse 105.609,00 tl'dir. aradaki maliyet farkı 3.21 tl. kişi başına bu kadar. 10 kişi bu maaştan çalışsa senede sadece 32.10 tl tasarruf ediyor bu firma. bir paket demlik poşet çay parası firma için. 1000 kişi çalıştıran şirketin ufrs mali tablosu zaten 1000'e yuvarlanacağından onun maliyetinde bile bu tutar direkt de minimis yahu.

    hayır "emekçinin hakkını savunacağım" diye gezinirken en azından emekçinin hakkının nasıl hesaplandığını bir öğren, sonra "brüt bilmemnedir" filan gibi ahkam kes.

  • yaşayan en büyük ikinci sanat eleştirmeni ertuğrul özkök'ün - en büyüğü için (bkz: hıncal uluç) - hürriyet'in pazar eki'nde yer alan söyleşisinde yaptığı açıklama. rec by saatchi'den çıkan "arta kalan zamanda" albümünde sevdiği 15 aryayı derleyen özkök'ün kendisiyle bu vesileyle yapılan söyleşideki açıklaması gerçekten düşündürücü:

    "ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır."

    bu açıklamadan sonra hafif bir içim geçmiş, uyumuşum. rüyamda sezai karakoç, ece ayhan ve cemal süreya'yı gördüm. aralarında doğuş ve hilal cebeci ayrılığı hakkında tartışıyorlardı. daha sonra turgut uyar geldi ve "size genç şair doğuş'un şiirlerini getirdim, haydi birlikte okuyalım" dedi. okumaya başladılar:

    eserin adı: uyan (doğuş adlı albümünden)

    zordu bu anı beni yordu
    yokluğun beni vurdu
    zordu bu anı beni yordu
    ayrılık beni vurdu

    düşünmeden uğra bana
    kapım açık hala sana
    ayrılığın vurdu aya
    yansıdı odamın duvarına

    uyan uyan uyan
    gönlüm uyan
    dayan dayan dayan
    ruhum dayan

    seni de bir gün severler
    sevda yüklü trenler
    boş raylarda ilerler
    sevenleri üzenler
    hep o yolda giderler

    eserin son bölümünde sezai karakoç ağlamaya başlamıştı. "ben neden böyle yazamadım hiç?" dedi. turgut uyar, diğer esere geçti:

    eserinin adı: bebişim (hadi hızlandır albümünden)

    dayanir mı bedenim bu acıya
    alısır mı ruhum sensizlige
    yüreğimde gözlerimde nefesimde
    kaderimsin duam yeminimsin
    kalbim kalbini görmediği zaman
    atar mı sence bir daha

    bebişim bebişim teninin kokusunu özlemişim
    bebişim bebişim bebişim
    canımdan bile sevdigim herşeyimsin...

    "bebişim" kısmında ece ayhan sigarasından derin bir nefes aldı... "hiçbir zaman doğuş gibi yazamayacağız, hiçbir zaman..." dedi. turgut uyar devam ediyordu okumaya:

    eserinin adı: uh uh (denge albümünden)

    şimdi sana söylüyorum
    içimdeki aşkı çıkar onu
    çıkar onu çıkar onu bebeğim

    vazgeçilmez terkedilmez
    içimdeki tutku
    al al al al al al
    uva uva oh oh

    kaldır üstündeki kara bulutları
    serbest bırak alev alsın

    özellikle "al al al al uva uva oh oh" bölümünden sonra, şairler "olmaz böyle şey" nidalarıyla "doğuş şiirlerindeki imgelem zenginliği" hakkında hararetli bir tartışmaya giriştiler. hatta sezai karakoç ile ece ayhan neredeyse birbirine girecekti. o sırada ertuğrul özkök geldi ve "ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır." dedi. sezai karakoç "ne demek fark görebilecek misiniz? doğuş bizden milyon kat iyi...dalga mı geçiyorsun bre?" dedikten sonra koşup irice bir budaklı meşe odunu kaptı. .. tam o anda uyandım. bilgisayarımı açıp, doğuş’un resmi sitesinden fan clup bölümüne girdim ve hemen üye oldum. çok mutluydum. üstelik nickim de uvercinka ‘ydı.

    http://www.hurriyet.com.tr/…791.asp?gid=59&sz=15434

  • bu nasıl bir kibirdir aklım almıyor. demek ki karşısına çıkıp yanlışını yüzüne vursak bize de aynını yapacak.
    gidişiniz çok acıklı olacak efendiler. sizin dürüst olanlarınızı dahi iktidar gittiği anda acımasız bir kurt kanunu bekliyor sanki. nefret paratoneri gibisiniz.

  • tübitak başkanı prof. dr. a. arif ergin'in yeniçağ gazetesi yazarı arslan bulut'a gönderdiği mektupla ortaya çıkan skandal: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/…atti-36357yy.htm

    mektuba göre tübitak, kendi yayınlarından bugüne kadar çıkan bütün kitapları 2014'ten beri geçmişe dönük "kültürel uygunluk ve yerlilik testi"nden geçiriyor ve buna göre kitapları imha etmeye karar veriyormuş. bunun sonucu olarak sadece 2015 yılında 50.000'den fazla kitap imha edilmek üzere toplatılmış!

    evet, tübitak kitaplarının bazıları gerçekten sorunlu. konuyu gündeme getiren arslan bulut, tübitak yayınlarından çıkan ve çocuklara siyonizm aşıladığı belirtilen gökkuşağının tüm renkleri adlı çocuk kitabına itiraz etmişti: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/…-var-36211yy.htm zira tübitak gibi aklın ve bilimin ışığını yayması gereken bir kurumun, çocuklara herhangi bir dine ait değerleri aşılaması kesinlikle kabul edilemez. ama bunlar bahane edilerek, başka kitaplar da toplatılıyor ve yok ediliyor demek ki. çünkü 2011 yılında yayımlanmış bir çocuk kitabının piyasada 50.000 baskısının kalacağını sanmıyorum.

    bu mektup sayesinde, tübitak yayınlarınca senelerce yayımlanan tüfek, mikrop ve çelik, kör saatçi, gen bencildir, modern insanın kökeni gibi kitapları şimdi neden bulamadığımız ortaya çıktı.

    bundan sonra "kültürel uygunluk ve yerlilik" adına piyasadan evrimci bütün kitapları toplatıp namaz hocası falan yayımlasınlar artık.

  • son zamanlarda sözlükte okuduğum en mantıklı talebi içeren kampanya. çok yakın bir arkadaşını aynen örnek olaylarda gösterilen şekilde kaybetmiş biri olarak destekliyorum. ve başlık sahibini bu duyarlılığından ötürü tebrik ediyorum.

  • mantikli hareket.

    savunma bakani isini yapabiliyor olsa kendini savunabilirdi. kendini savunamayan kuzey koreyi nasil savunacak argada$ ?

    adam diktator miktator ama isini biliyor valla.