ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
anıtkabir ekonomiyi sarsmıştır
bir erkekten duyulan en iyi iltifat
-
geçenlerde 4.5 yaşındaki oğlumu uyutuyordum. yanına uzandım. dikti gözlerini, yüzüme uzun uzun baktı ve en sonunda şöyle dedi:
anne, sen neden oluştun, sevgiden mi?
kişinin gözlediği en büyük toplumsal değişim
-
cahilliğin hükmü.
önceden okumak kıymetliydi. okuyan, bilen insanın görüşleri, alanında uzman kişilerin söyledikleri dinlenirdi. son 19 senedir cahiller toplumda nerelere gelebileceğini görerek pervasızlaştı. okumanın, bilmenin kıymeti kalmadı. köylü kurnazları normalde gelemeyecekleri statülere yalakalıkla, çakallıkla geldi. cahillik bu topraklar üzerinde yeniden hüküm sürmeye başladı.
hayatın adil olmadığının anlaşıldığı anlar
-
bazen bir dilencinin isyanı ile tetiklenen farkına varma anlarıdır.
üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutamadığım, her hatırladığımda içimi burkan yaşlı amcanın isyanı da bunlardan biridir. ankara'da, şu anda neresinde olduğunu hatırlamadığım bir bölgede sıra sıra dizilmiş, gelenlerden para dilenen, ve bu işi mecburiyetten değil de meslek olarak yaptığı çok belli olan, kucağında bebekli kadınların arasında, kaldırıma çökmüş, umutsuzca insanların yüzüne bakan, kucaktaki bebek faktöründen dolayı bütün sadakaları kadınlar aldığı için eli boş, havada kala kalan amca sonunda dayanamayıp, yorgun sesiyle "ben de insanım, bana da verin" diye isyan etmişti. kadınlar yüzsüzce kikirdeyerek adamdan biraz uzaklaşıp ona da dilenme alanı açmışlardı, ama insanlar daha amcanın yakınına bile gelemeden önlerine atlayıp rahatsız edici bir şekilde dilendikleri için insanlar yardım edecekleri varsa bile vazgeçiyordu veya sadakalarını bu kadınlara verip hızla uzaklaşıyordu. zaten hayatta kalabilmek için dilenmek zorunda kalacak kadar düşmüş bu adamın, yetmiyormuş gibi bir de profesyonel dilencilerle baş etmek zorunda kalması adaletsizliğin vücut bulmuş haliydi gözümde.
ruhu güzel insanların ortak özellikleri
-
acı çekerler.
ekşi itiraf
-
hani dışarısı çok soğuktur, eldivenin de yoksa uyuşur o eller soğuktan. musluğu açıp ellerini yıkarken, su normal de olsa sıcakmış gibi gelir sana.
benim mutsuzluğum da böyle işte. öyle donmuşum, dondurulmuşum ki; şimdi neye dokunsam ılık.
üç yüz otuz beş yıl savaşı
-
hollanda ve scilly adaları arasında tam 335 yıl boyunca (30 mart 1651 - 17 nisan 1986) devam eden ancak can kaybının yaşanmadığı, dünyanın bilinen en uzun savaşıdır.
1986 yılında scily adaları konsey başkanı ve tarihçi olan roy duncan'ın halen savaşta olduklarına dair efsaneyi bitirmek üzere hollanda'nın londra büyükelçisine yazdığı mektupta elçiyi scilly adalarına barış antlaşması imzalamak üzere davet etmiş ve daveti kabul edilmiştir. 17 nisan 1986'da ise barış antlaşması imzalanmıştır.
elçi barış anlaşmasının imzalanması sırasında "scilly adaları halkının her an saldırabileceğimizi bilerek yaşaması korkutucu olmalı." şeklinde bir espri yapmıştır.
işin özeti scilly adası'nı tehdit olarak görmeyip unutmuşlar ve 335 yıl sonra mektupla hatırlatılması üzerine "lan böyle bir yer vardı değil mi?" diyerek gönülleri olsun diye antlaşma imzalamışlardır.
anneme yardım
-
teşekkür editi: ilk giriyi yazdıktan bir hafta sonra annemin solunumu hiperkapni (kanda karbondioksit yükselmesi) nedeniyle durdu. acil serviste 1 gün boyunca non-invazif mekanik ventilasyona (maske ile solunum cihazı) bağlandı. sonrasında ankara üniversitesi göğüs hastalıkları bölümüne yatırılarak prof. dr. demet karnak tarafından takip edildi. bir hafta sonrasında taburcu oldu.
şu an oldukça iyi. oksijeni sadece uyurken kullanıyor. bipap cihazını günde 2 saat kullanıyor. bilinci yerine geldi. ne diyebilirim ki? beklentimin o kadar ötesinde ki günlerdir sevinçten ağlıyorum.
arayan, ilgilenen, mesaj atan, dua eden, konuyu üstte tutmak için uplayan ve aklıma gelmeyen birçok konuda destek olmaya çalışan herkese çok teşekkür ederim. mesajlarına yanıt veremediğim yazarlardan da özür diliyorum. allah hepinizden razı olsun.
üst edit: arayan, mesaj atan, ilgilenen herkese çok teşekkür ederim. birkaç doktor ismi verdiler. yarın onlarla görüşeceğim.
biraz rahatlatacak öneriler sunanlar oldu. onları da uygulamaya çalışacağım.
maddi destek önerisinde bulunanlar da oldu. böyle bir ihtiyacımız olmadığını belirtmek isterim.
merhaba;
ankara'dan yazıyorum.
annem 67 yaşında, 23 yıldır akciğer sarkoidoz hastası. 14 yıl önce de mitral kapak replasmanı ve triküspit t ring annüloplasti yapıldı. beş yıl önce geçirdiği pnömoni nedeniyle evde oksijen kullanmaya başladı.
yaklaşık 3 ay önce kalp yetmezliğinin ilerlemesine bağlı ödem, solunum sıkıntısı gibi şikayetlerle yeniden kardiyolojiye başvurduk. yaklaşık 8 kilo ödemi attı. eski kilosuna geri döndü. pro-bnp düzeyin 330'den 400'e düştü. bnp düzeyi 120'ye düştü. oda havasında oksijen satürasyonu % 87'ye kadar çıktı ki çok rahatlamıştı.
20 gün öncesi spo2 oda havasında % 60'a kadar düştü. akciğer enfeksiyonu olabileceği söylendi. iki hafta kadar çeşitli antibiyotikler aldı. sonrasında da antibiyotikleri kesildi.
sorun şu ki annemin kliniğinde herhangi bir düzelme olmadı. iki yastıkla bile hala uyuyamıyor. sürekli boğulurcasına kalkıyor ve otruduğu yerde uyukluyor. en son yapılan ekoda pulmoner basıncı 65, ef: 56. bir önceki ekosunda ef: 40, pulmoner basınç 85'ti.
annemi rahatlatacak bir önerisi veya farklı bir tedavisi olan bir doktor var mı içinizde veya böyle bir doktoru tanıyan?
son akciğer röntgeni
bir önceki akciğer röntgeni
tomografi raporu
tomografi.raporu
tomografi raporu
gerçekten çok çaresiz durumdayım. yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
edit: yardımcı olmaya çalışan herkesten allah razı olsun. gerçekten yaşlı gözlerle okuyorum yazdıklarınızı.
kaç doktora gittiysek yapılabilecek bir şey kalmadığını, sadece palyatif desteklerle devam edebileceğimizi söylediler. ben hemşireyim. durumun ciddiyetinin de farkındayım ama bir gecede oksijen düzeyinde % 27'lik bir azalmanın sadece kalp yetmezliği ve sarkoidozdan kaynaklandığına inanamıyorum.
akciğer nakli çare olur belki diye başkent hastanesine danıştım. yaşı itibariyle annemin akciğer nakli sırasına alınmayacağını biliyorum. annemle kan grubum uyuyor. dokularımız da uyarsa kendi akciğerimden vermek istedim ama türkiye'de henüz canlı vericiden akciğer nakli yapılmıyormuş. artık ne yapabileceğimi bilmiyorum.
kullandığı ilaçlar:
diltizem 1x 120 mg
digoksin 1x1 tablet haftada 5 gün
coumadin 1x 2,5 mg
lansor 1x 15 mg
lasix tablet haftada 2 gün
cozaar 1 x 50 mg
edit: son kan tetkikleri
kan tetkikleri 1
kan tetkikleri 2
kan tetkikleri 3
kan tetkikleri 4
bilinç bulanıklığı, nörolojik defisiti yok. inr ve hemogram tahlillerini üstte ekledim.
iletişim bilgilerim şu şekilde:
e-mail: y.eskigulek@gmail.com
istanbul'un reisi belediye başkanı değil vali'dir
-
madem öyleydi niçin eski başbakan, tbmm başkanlığı yapmış birisini aday gösterdi?
binali'yi vali olarak atasaydı da reisinizin, reisliğini tescilleseydi.
yahu komik ve cahilsiniz.
17 ağustos 1999
-
7 sene geçmiş... ben hala
ceset kokusunu
insanların çaresizliğini
apartmanların üzerinde kazarak geçirdiğim saatleri
yan apartmanın kazdığımız apartmana iskambil destesi gibi girmiş mutfağını
belki sahibi canlı çıkar diye bulup atmadığımız resimleri
yüzümden çıkartmadığım maskemin suratımda yaptığı izi ve rahatsızlığını (o maske hala duruyo istanbulda)
apartmanların içine girerek canlı biri var mı diye bağırdığımızı
birbirine girmiş evleri, caddeleri sokakları
birisine yardım edebilme umudu ile koşturan insanları
kargaşayı... gürültüyü...
ceset kokusunu
hatırlıyorum... çok kötü idi... 1 değil 1000 tane şey yazsam yine anlatamam o zamanı...
zengin semtlerin ortak özellikleri
-
sokak hayvanlarına bakacaksın, eğer kediler senden kaçmıyorsa, sağda solda hayvanseverlerin koyduğu temiz su ve mama varsa yaşam için ideal yerlerdir.
yaya geçidi kullanımı veya sıraya girme gibi 3 yaş zekası 5 yaş olgunluğu testleride ilave edilebilinir ama türkiye koca bir köy ve yaşayanlar anaokulu terk eğitimli olunca fazla beklentileri yükseltmemek gerekiyor.
breaking bad'in türk versiyonunun çekilmesi
-
(bkz: bonzai behzat)
tehlikeli kızları çekici bulmak
-
-nahit karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmadım fark ettiysen..
-aşkım..deli ediyorsun beni..