hesabın var mı? giriş yap

  • dünyanın en iyi son vuruşçularından biri, 90+3 kaleci ile karşı karşıya takımını o kadar önemsiyor ki şampiyonlar ligi kariyerine bir gol daha yazmaktansa takımının galibiyetini garantilemek için vurmayıp pas veriyor, takım arkadaşı boş kaleye golü atıyor ve galibiyet geliyor.

    şu pozisyonda kerem, barış, yunus kimi getirirsen getir kaleye vururdu ve %90 kaçırırdı. umarım dünya yıldızı olabilmenin, orada o pası verebilmek olduğunu anlayacak zekaya sahiptirler ve kendilerine örnek olur.

  • karşısındaki insanı yeteri kadar bir süre dünya ilişkilerinden uzaklaştıran beyne oksijen gitmesini engelleyen mucizevi dialogların bütünü..
    örnek verelim..
    yer: boğazdaki teknelerden bir tanesi. (balık yeniyor)

    tekne azıcık sallanmaya başlar. yan masadaki ufak kızımız bir anda.. "anneeeee bağla kendiniiii. anneeeeaa bağla kendiniii." muhtemelen anne olan şahısta "niye?" diye bir soruyla karşılık vermiştir. bunun üzerine kızımız "anne bağla kendini çünkü gemi batıyor..".

    heh afferim. bağla kendini daha derine batalım birlikte..

  • şirinlerin o tehlikeli ormanda, gargamel peşlerindeyken, şirine kimseye vermezken yine de "laa laa lalallaa" diye gezebilmelerini sağlayan şey.. off bi de şirinler minik ya, ye ye bitmez..

  • aslında heves kırmak mı desem, yoksa kötü hissetirmeye çalışmak mı desem bilemedim ama buraya da uygun galiba.

    bu tip insanları ayırt etmek çok basittir. diyelim yeni bir şey aldınız. örneğin bir televizyon olsun aldığınız şey.

    bu eleman bu televizyonu gördüğünde ilk soracağı şey fiyatıdır. "kaça aldın?"

    siz de "x liraya aldım" dersiniz elbette. sonrasında gelişen diyalog şaşmaz:

    (d: dalyarak, s: siz)

    d: abi pahalı almışsın. bilmem ne spotçusunda yarı fiyatına. hem bunlar eski model, daha yenilerini senin aldığın fiyattan daha ucuza satıyorlar.
    s: olsun aldık bi kere. hem spotçuda garanti olmaz, o açıdan kafam rahat.
    d: ya keşke haber verseydin. 4k alırdık o paraya yemin ederim. bir de ses sistemi alırdık. üstüne de para kalırdı bak.
    s: neyse çok şey yapma ya. ben memnunum.
    d: bikbikbiksiksiksik ama şöyle ama böyle. en çok beni dinleyeceksiniz :(

    yahu be dalyarak, alan almış, satan satmış. neyin peşindesin anlamıyorum ki. adam yeni bir şey mi almış? bak söylemen gereken tek şey var: "hayırlı olsun". bitti. bu kadar amk.

    illallah ettim. yeter.

  • kazadır. fakat tekrarının yaşanmaması için her türlü önlemin alınacağı, işçinin ailesini mağdur edilmeyeceği ve ciddi tazminatlar ödeneceği aşikar olan bir devlette gerçekleşmiştir.

    not: tek haneli işçi ölümlerinin haber niteliği taşımadığı ülkeden yazıyorum.

  • ülke, üretim ve otomotiv sektörü için çok şey yazılıp çizilebilir; ama honda türkiye eski çalışanlarına 48 brüt maaş yeni çalışanlarına ise 40 brüt maaş vererek işten çıkardı. yanına bir de tazminatlar da eklendiğinde şu zamanda güzel bir para ediyor. hatta işten çıkarılanların bir çoğu ev, arsa aldı. bir yerli sermayeli firma kapansaydı çalışanlarına asla bu şekilde para vermezdi. tazminatlarını bile vermemek için uğraşırdı. ne derseniz deyin japon iş ahlakıdır bu.

    ayrıca bu insanlar yalın üretimi az çok bilen kişiler. birçoğu toyota gibi japon firmalarında iş buldu. japon çalışma sistemine alışan kişiler için pek bir farkı yok zaten. ama yine de ülke için bir kayıptır tabii ki.

  • ç: çocuk, 3 yaşında, dişi
    b: bob, yani ben
    a: çocuğun annesi, benim ablam
    mekan: seyir halindeki arabanın arka koltuğu

    b: (çocuğun elindeki tüylü ve biçimsiz oyuncağı göstererek) ay oyuncağın çok tatlıymış adı var mı?
    ç: (önde oturan annesine yönelerek) anne biz dışarıda mıyız yoksa içeride mi?
    a: dışarıdayız ama biz bize olduğumuz için de içeride sayılırız.
    b: bunun oyuncağın adıyla bir alakası var mı?
    ç: bunun adı aslında tüylü bok. ama biz dışarıda ona tüycük diyoruz.
    b: anladım.

  • hakkını aramak ne zamandan beri ölücülük olmuş. olayı sıcağı sıcağına takip eden biri olarak söylüyorum kızlar bunu sonuna kadar hak etmiş. parasını istediği için mustafaya görgüsüz diyen feyza bacımız paranın yarısını ödemeyi kabul edip diğer yarısını da dilaradan al diyebilecek kadar omurgasız olduğunu göstermiştir.