hesabın var mı? giriş yap

  • ooo bizim diziler için güzel haber, bu konuyla ilgili 23 tane dizi çıkar.

    - sen bir soykan'sın nasıl karın soyadını taşımaz

  • merhaba mirkelam bey. bundan 8 sene evvel, kadıköy'deki bir apartmanda sabaha karşı "tavla, tavla beni tavla, salla pulları zarları" şarkınızı son derece yüksek sesle dinleyen komşumun zilini çalmıştım. müzik yüzünden duymadı tabii, bir daha çaldım. elimi çekmedim zilden. sonunda müziği hiç kısmadan kapıyı bi kız açtı, içeriden dumanlar yüzüme yüzüme geliyordu. "buyurun?" dedi. "hanımefendi sabahın köründe bu nasıl bir ortam, lütfen müziği kısar mısınız?" demiştim. o da bana "mirkelam bizde kısamam ayıp olur" demişti. o anın şokuyla "ha pardon o zaman" dedim, hatta nedense özür falan diledim. ben şunu sormak istiyorum abi size: "o gün orada mıydınız?"
    teşekkürler.

  • uluslararası hukuka uygun bombalamadır.

    suriye egemen bir devlettir. bm'de kabul görmekte, diğer ülkeler tarafından muhatap kabul edilmektedir.

    rusya, suriye'deki operasyonlarını suriye devletinin izniyle yapmaktadır. suriye'nin egemenliği altındaki operasyonlar uluslararası hukuka uygundur. (bizim ırak'tan izin alarak, kandil'i vurmamız gibi)

    türk tırları, egemen suriye devletinden izin almadan suriye topraklarına girmiştir. kaçak giriştir, hukuk dışıdır.

    uluslararası hukuka uygun biçimde suriye'de bulunan rus kuvvetleri, uluslararası hukuka aykırı biçimde suriye'den izin almadan suriye topraklarına giren tırları vurmuştur. olay bu kadar basit.

  • 6 yaşında göz kanserine yakalanan, 4 yasinda losemiye yakalanan el kadar bebeleri "kul hakki yemek" ile suçlayabilen şahsiyet. hayvanlarin da kansere yakalandigindan ayrıca bihaber.

    elhamdilillah müslümanmis. çocuğunu da ensara ver bari oldu olacak.

    edit: hesabini aktrollere satmis diyolar. oyle ise bilemicem, eskiden boyle degildi bu adam hatta tarzi bu degil. bunu yazan kişi hem müslümanım diyor hem de kul hakkı yiyenler allah katında değil bu dünyada cezalandırılır diye islama yeni bir şart getirmeye çalışıyor. entry absurd çünkü şahsen tanıdığım tüm kanser hastaları gariban kimseler idi. kul hakkı yiyenler 100 yıl yaşıyor. acı patlıcanı kırağı çalmazmış diye nenelerimiz boşuna dememiş. fakat her iki görüş de yanlış, carl sagan'in kaos teorisi doğru. evrende her şey rastgele oluyor. sorry to break the news.

  • cesaretine hayran filan olmadığımdır. bu ülkede böyle bir şeye kalkışmak delilikten başka bir şey değil. gerçekten hiç ama hiç şansı yok. millet gün ortasında minibüse binerken başına neler geliyor, otostop çekmek bile bile lades olur sadece. umarım bu kızcağız bir an önce vazgeçip geri döner veya ailesi gidip getirir. yoksa böyle bir girişimin sonu olarak hiç olumlu bir olasılık göremiyorum. umarım haksız çıkarım.

    not: kızı eleştirdiğimi filan düşünenler olabilir. hayır katiyen eleştirmiyorum, onun için korkuyor ve endişe ediyorum. kendi kardeşime yapacağım gibi kendini tehlikelere atmasın diye sıkı sıkı saklayıp korumak istiyorum. keşke böyle şeyler yapabileceğimiz bir coğrafyada yaşıyor olsaydık. ama ben otobüsle tek başıma tatile giderken bile tedirgin oluyorum.

    "biz korktuğumuz için böyle oluyor, cesaret göstermeliyiz" diye düşünenler olabilir. ben böyle düşünmüyorum. devrim şehidi olabilecek hamur yok bende, korkağım ben. tacize, tecavüze uğramak, boku bokuna öldürülmek istemiyorum. sevdiklerimin başına böyle şeyler gelsin istemiyorum. kimsenin başına böyle şeyler gelsin istemiyorum. bir şeylerin düzelmesi için kendimi feda edemem. düzelene kadar kendimi ailemi korumaya ve saklanmaya devam ederim. ha düzelsin diye yazarım, çizerim, paylaşırım. onlar ne kadar işe yarar? bilmiyorum.

  • (bkz: fire)

    fire, amacı "finansal bağımsızlık ve erken emeklilik" olan bir yaşam tarzı hareketidir. bu model özellikle 2010'larda bloglarda, podcast'lerde ve çevrimiçi tartışma forumlarında paylaşılan bilgilerle y kuşağı çalışanlar arasında popüler hale geldi.

    finansal özgürlüğe ve erken emekliliğe, yani fire'ye ulaşmak isteyenler, gelirlerini artırmanın yollarını bularak ya da masraflarını azaltarak tasarruf oranlarını maksimuma çıkarıyorlar.
    amaç basitçe, ömür boyu yaşam masraflarını çalışmadan karşılayacak miktara gelinceye kadar para biriktirmek. fire hareketinin çoğu savunucusu %4 kuralının bir rehber olduğunu öne sürerek, yıllık tahmini yaşam giderlerinin en az 25 katı kadar bir hedef belirlemiş.
    fire hareketi diyor ki, finansal bağımsızlığa ulaştıktan sonra, ücretli iş isteğe bağlı hale gelir ve geleneksel işinizden sistemin size uygun gördüğünden 10'larca yıl önce emekli olursunuz.

    finansal planlamacılar yıllardır çalışanlara genel olarak bilinen %10-15'lik bir tasarruf yapmalarını önerir. fire hareketi ise agresif bir tasarruf yöntemi öneriyor. sabit gelir ve giderler olduğunu varsayarak ve yatırım gelirlerini hesaba katmadan şöyle bir tablo sunuyorlar:

    %10 tasarruf oranıyla, 1 yıllık yaşam masraflarınız için 9 yıl çalışmanız gerekir.
    %25 tasarruf oranıyla, 1 yıllık yaşam masraflarınız için 3 yıl çalışmanız gerekir.
    %50 tasarruf oranıyla, 1 yıllık yaşam masraflarınız için 1 yıl çalışmanız gerekir.
    %75 tasarruf oranıyla, 1 yıllık yaşam masraflarınız için 0,33, yani 4 ay çalışmanız gerekir.

    emeklilik zamanının tasarruf oranı arttıkça önemli ölçüde düştüğü görülebiliyor. bu nedenle, fire peşinde olanlar gelirlerinin %50 veya daha fazlasından tasarruf etmeye çalışıyorlar. "%4 para çekme" kuralına uyulduğunda, %75 tasarruf oranıyla 25 yıllık yaşam masrafınızı biriktirmek 10 yıldan az bir zaman alıyor.

    fire hareketinin arkasındaki ana fikirler, vicki robin ve joe dominguez'in yazdığı 1992 yılının çok satan kitabı "your money or your life" (paranız ya da hayatınız), ve 2010 yılında jacob lund fisker'in yazdığı early retirement extreme kitaplarından gelmektedir. bu çalışmalar, finansal bağımsızlığa ulaşmak için basit yaşamı yatırımlardan elde edilen gelirle birleştirmenin temel şablonunu sunuyor. özellikle ikinci kitap tasarruf oranı ile emekliliğe ayrılma süresi arasındaki ilişkiyi ortaya koyarak, bireylerin öngörülen bir gelir ve gider tablosu ile emeklilik tarihlerini hızlı bir şekilde belirleyebilmeleri sağlamıştır.

    bu kitapların dışında 2011'de açılan mr. money moustache blogu, tutumlulukla erken emeklilik elde etme fikrine ilgi uyandıran ve hareketin popülerleşmesine yardımcı olan etkili bir ses. diğer bloglar ve podcast'ler, çevrimiçi forumlarda yoğun biçimde tartışılan fire konseptini geliştirmeye devam ediyor. pek çok kişi bu ortamlarda giderlerini ve birikimlerini aylık olarak paylaşıyor ve fire rakamlarına ulaşabilmek için birbirleriyle yarışıyor. bir nevi bu rekabetten güç alarak daha da motive oluyorlar. 2018 yılında, fire hareketi geleneksel ana akım medya kuruluşlarında önemli ölçüde yer buldu. yine 2018 yılında the harris poll tarafından yapılan bir ankete göre, 45 yaş ve üstü zengin amerikalıların %11'i fire hareketini duymuş ve diğer %26'sı ise kavramın farkında.

    harekete gelen yoğun eleştiriler de var. bunlardan biri fire hareketinin sadece zenginler için olduğu. düşük bir gelir ile fire için gerekli olan yüksek tasarruf oranlarını yakalamanın zorluğuna dikkat çekiliyor. diğer bir yaygın eleştiri de fire hareketinin erken emeklilerinin gerçekten de emeklilik için yetecek parayı biriktirememiş olacakları. fire'deki emeklilik aşamasının potansiyel olarak 70 yılı bile bulabileceği düşünüldüğünde, eleştirenler %4 kuralını uygulamanın bu sürede uygun olmayacağını, yaklaşık 30 yıllık geleneksel emeklilik süreleri için olabileceğini düşünüyor. bu çeşit bir emekliliğin %4 kuralı ile başarılı olacağına dair daha geniş bir zaman dilimini kapsayan empirik bir kanıt olmaması bu eleştirilerin dayanak noktası.

    diğer bir eleştiri de kadınlardan geliyor. hareketin daha çok beyaz erkeklere yönelik olduğunu savunuyorlar. fire disiplinine girenlerin, içinde "software" (yazılım) yazan ünvanlara sahip, fazla mesai yapan ve aylık 10 bin doların üzerindeki maaşlarının %50 ya da daha fazlasını kenara koyarak 30'lu yaşlarında kübik çalışma ortamlarından kaçabilen y kuşağı bireyleri olduğuyla ilgili yaygın bir görüş var.
    mr. money mustache ve early retirement dude gibi blogların tamamen erkekler tarafından erkekler için yazıldığını ileri sürüyorlar.

    hareketin özündeki temel görüş, yeterince dayanıklı, biraz finanstan anlayan ve kuru fasulye pilava talim etmeye gönüllü olan "herkes" bunu yapabilir. ama bu pek doğru değil.
    “bu konudaki bir çok blog, iyi niyetli olsa da, dar görüşlüler” diyor blogger kiersten saunders ve devam ediyor: "şunun gibi yalın planlara sahipler: işte, 'dondurulmuş içecekler ve burritolar yiyeceğiz ve böylece gelirimizin %50'sini tasarruf edeceğiz'. peki tamam. ama hayattaki zaman zaman gerekli olan diğer şeyler? mesela bakmak zorunda olduğunuz kayınvalidenizin masrafları bu bütçenin neresinde yer alıyor?"

    fire hareketindeki bu çeşitlilik eksikliğini gören kiersten saunders 2015 yılında kocasıyla beraber rich & regular adındaki kendi kişisel blogunu açmış.

    açtığı blog bugün, kendi farklı fire topluluğunu inşa eden kadınlardan oluşan ve giderek büyüyen bir mecra halini almış durumda. birçoğu bu biriktirme işindeki ilerlemelerini internette anlatırken, çoğu da bunu anonim bir şekilde yapıyor. çünkü bir de kariyerlerini kısaltmak için yaptıkları planları duyururlarsa gelecekteki işlerini veya belki gelmesi muhtemel yüklü maaşlarını (veya daha az arzulanan bir türden işten çıkarılmayı) riske atmaktan kaçınıyorlar.

    fire kadınlarının bir kraliçe arısı varsa o da 38 yaşında siyasi danışman olarak görevinden emekli olan 39 yaşındaki tanja hester'dir.
    hester tecrübelerini anlattığı "work optional" (istersen çalış - çalışmak opsiyonel gibi çevrilebilir sanıyorum) adlı bir kitap yazar ve 2018 kasım ayında fire hareketindeki kadınlara bir sığınak olan cents positive'yi kurar. açılışı sadece 75 kişiyle sınırlandıracaktır ama talep o kadar yüksek olur ki 85 kişi almak zorunda kalır. (hala birkaç düzine de bekleyen listesi varmış). bu yıl başka bir tane daha düzenlemeyi düşünüyormuş ve 2020'de de olayı kanada'ya taşımayı düşünüyormuş.

    bu fire kadınları benzer alışkanlıklar uygulama eğiliminde oluyor. eski arabaları kullanıyorlar, restoranlar ve barlardan kaçınıyorlar, dışarda sosyalleşme davetlerini geri çeviriyorlar, şundan bundan yiyecek üretiyorlar, (mümkünse) ikinci el mağazalarında alışveriş yapıyorlar ve “harcama yok haftası" gibi dönemlere giriyorlar. eğlenmek için evde takılıyorlar veya yürüyüş gibi ücretsiz aktiviteler yapıyorlar.

    tabi burada esas amaç emekli olmaktan ziyade ekonomik özgürlüğe kavuşmak. sonuçta kimse 30'lu yaşlarında emekli olup tüm gün kanepede uzanıp tv izlemek istemez. hareketin uygulayıcılarından jess fickett bunu şöyle anlatmış: "bence fire hareketinin kalbinde yatan şey gezegendeki sınırlı zamanınızı stratejik olarak maksimize etmek ve böylece bu sürede sadece anlamlı bulduğunuz şeyleri yapabilmek."

    batıdaki bu yeni akımları konuşmak, bunlardan feyiz almaya çalışmak, kafa yormak elbette türkiye'de içinde bulunduğumuz bu ekonomik kriz döneminde biraz fazla gerçek dışı. hele de bu fire olayı batıda bile "zenginler için" denilerek eleştirilirken bizim ülke insanımızın müsade edilen ekonomik ufkundan bir hayli uzak görünüyor. en azından bir 5-10 yıl.

    kaynaklar:
    - wikipedia (yasaklı...)
    - https://www.nytimes.com/…-featured&imp_id=918168389

  • şu hayatta cevabını en çok merak ettiğim şeylerden biri de bu. diğeri de kitapların önsözünün birileri tarafından okunup okunmadığı. ben, kitabın sahibinin de, editörün de, yayıncının da okumadığını düşünüyorum.

    peki neden övgü bekliyor çayı şekersiz içenler. ne yapmamızı istiyorlar. madalya mı takalım, ayağa kalkıp alkışlayalım mı, torpil mi patlatalım, kızkaçıran mı yakalım, çatapat mı gömelim ne yapalım istiyorlar. böyle bir vakur duruşlar, poz kesmeler, takdir beklemeler falan. gerçekten çok sinir bozucu. hayır 2 tane küp şeker harcamadık diye memleket mi kalkındı. peki benim şeker pancarı üreten köylüm ne yapacak, nasıl geçimini sağlayacak. üç beş tane entel mutlu olacak diye köylümüzü yedirmeyiz arkadaş. şekerli çay içmiyorsanız gidin dağda yaşayın.

  • yurttaki mutfak zamazingosunun acma kapama mandalinin arkasindaki yay kırılmıstır. alet mandalin kendi agirligindan dolayi zirt pirt kapanmaktadir`. danimarkali, malin iade tarihinin gecip gecmedigine bakmak icin aletin garantisini, satin alma belgesini vs. arastirmaya baslamistir. (tahminen) irlandali olan ise telefon rehberi ariyordur ki, sari sayfalardan tamirci bulsundur, isleri yoluna koydursundur. turk gelir, gazeteden kopardigi kagidi kivirip mandalin kenarina sıkıstırır. (avrupanin dort bir yanindan tebrik telefonlari yagar)

    o gazete parcasi uzun sureler boyunca sanki aletin orijinal parcasiymis gibi diger milletlerin ogrencileri tarafindan ozenle korunur, alet kullanildiktan sonra yine ayni sekilde ayni yere takilir. baska bir gun, olaydan habersiz baska bir turk mutfak robotunu kullanmak uzere gelir, gazete parcasini cikarip yere atar. aletin kendi kendine kapandigini fark ettiginde mutfaktaki diger ogrenciler onu uyarmak ve "bak kardesim, iste o parcayi yere atmayacaktin, git bir gazete bul kivir vs." demek uzere harekete gecmislerdir. daha agizlarini acamadan eleman mandalin kenarina kibrit copunu sıkıstırmıstır bile.