hesabın var mı? giriş yap

  • yemiyor diyen yiğidi bulup alnından öpmek lazım. öteki zaten öpülmek için daha sert taşa kendini vurur bir gün.

  • ülkenin okumuş, donanımlı kesimi ile vasıfsız elemanları arasındaki fark biraz daha kapanmıştır. geleceğin türkiye'sinde tüm halkın alacağı ücrettir.

  • baz modeli için istenen rakam doğru ise dacia satışlarını arttıracak modeldir a3.
    3 renk dacia alır onlara binerim, panpalara konvoy yaparım, fransa boykotu olursa rengi ilk solanı yakarım, bir şey daha yapabilirim ama teknik olarak zor, o derece.

  • haberde en çok "özel ekip kuruldu" kısmına güldüm. sanki filmlerdeki jason amcamız gibi tipler son teknolojiyi kullanarak suçluları yakalayacakmış gibi bir izlenim veriyor ama doğrusu birkaç kişilik ekip ile civar güvenlik kamerası izlenip ağzında sigara ile ekranda parmağıyla gösterip "bah şoraya gacıyor o kamaraya da bakah" diyen göbekli polisler suçluyu yakaladıktan sonra göç idaresine gidip işlem yapması uzun ve meşakkatli olacağı için uyarı yapılıp serbest bırakılıyor.

  • en düz anlatımı ile ''samurayların ahlak yasası'' diyebiliriz.

    sözlğük anlamı ile konuyu açarsak buşido, japonca'da "savaşçının yolu" anlamına gelen ve samurayların uyması gereken ahlak yasasıdır. bu felsefe, samurayların yüzyıllar boyunca yaşamlarını ve davranışlarını şekillendirmiş ve japon kültüründe önemli bir yere sahip olmuştur. buşido, dürüstlük, cesaret, onur, sadakat ve saygı gibi değerlere dayanmaktadır.

    samuray sınıfı, japonya'da 12. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar feodal bir kast oluşturmuştur. savaşçılar olarak eğitilen samuraylar, bağlı oldukları efendilere (daimyo) sadakat ve itaat ile tanınırlar. zamanla samuraylar sadece savaşçı değil, aynı zamanda sanatçı, filozof ve yöneticiler de olmuşlardır.

    buşido felsefesinin kökenleri 12. yüzyıla kadar uzanmaktadır. o dönemde samuraylar, zen budizmi ve konfüçyüsçülük gibi felsefi akımlardan etkilenerek kendi ahlak yasalarını oluşturmaya başlamışlardır. buşido, samurayların onurlu ve erdemli bir şekilde yaşamalarına ve savaşta cesaretle savaşmalarına rehberlik eden bir dizi ilke ve değerden oluşmaktadır.

    buşido'nun yedi temel ilkesi vardır:

    gi (dürüstlük): samuraylar her zaman dürüst olmalı ve sözlerini tutmalıdır.
    yu (cesaret): samuraylar korkusuz olmalı ve tehlike karşısında geri adım atmamalıdır.
    jin (merhamet): samuraylar zayıflara karşı merhametli olmalı ve onlara saygılı davranmalıdır.
    rei (saygı): samuraylar üstlerine, eşitlerine ve altlarına saygılı davranmalıdır.
    makoto (dürüstlük): samuraylar her zaman doğruyu söylemeli ve açık sözlü olmalıdır.
    chugi (sadakat): samuraylar efendilerine ve anavatanlarına sadık olmalıdır.
    meibyo (onur): samuraylar her zaman onurlu bir şekilde davranmalı ve şanlarını korumamalıdır.

    buşido felsefesi, 19. yüzyılda samuray sınıfının ortadan kalkmasına rağmen günümüzde de japon kültüründe önemli bir yere sahiptir. buşido'nun değerleri, birçok japon'un hala önemsediği ve yaşamaya çalıştığı değerlerdir. buşido, dürüstlük, cesaret, saygı ve disiplin gibi evrensel değerleri temsil ettiği için de tüm dünyada ilgi görmektedir.

    toparlarsak:

    buşido, samurayların ahlak yasası olan ve yüzyıllar boyunca japon kültürünü şekillendiren bir felsefedir. buşido, dürüstlük, cesaret, onur, sadakat ve saygı gibi değerlere dayanmaktadır. bu felsefenin temel ilkeleri günümüzde de birçok japon tarafından benimsenmekte ve yaşanmaya çalışılmaktadır. buşido, evrensel değerleri temsil ettiği için tüm dünyada ilgi görmektedir.

    (bkz: harakiri/@justin mcleod)
    (bkz: seppuku/@justin mcleod)
    (bkz: samuray/@justin mcleod)

  • bir rte beyanı. öyle değil aslında ama olsa şurda şaşıracak bi insan evladı da çıkmaz sanırım rte böyle açıklama yapsa.

    "görüyorum bazı yerlerde yumurtayı çok pişirip getiriyorlar. bakın özellikle kadınlarımıza sesleniyorum yumurtayı çok pişirirseniz bişeye benzemez hafif kayısı kıvamında olacak ki güzel olsun. biz evde hep böyle yiyoruz siz de öyle yapın. bunu sağlamak için dışarda kahvaltı yaptığınız mekanlara talimatı veriyorum bundan sonra yumurta hep kayısı kıvamında gelecek"

  • dinî saiklerle defalarca yasaklandığını biliyor olmama rağmen basbayağı bir mahkeme salonunda yargılandığını öğrenmemle "bir yaşıma daha girdim" dedirtmiş olan, son beş asra tam manasıyla damga vurmuş içecek.

    hadise, 16'ncı asrın başlarında mekke'de geçiyor. 1510 senesinde mekke'ye memlük sultanı kansu gavri tarafından inzibat amiri olarak atanan ve daha evvel memlük-osmanlı ilişkileri açısından da halep emirliği görevini ifa ettiği dönemde kayda değer bir rol oynamış olan hayır bey, islamiyet'in kutsal mekanlarından en mühimlerini barındıran şehirde gelişmekte olduğuna şahitlik etmeye başladığı kahve tüketimi ve kahvehane kültüründen ciddi biçimde hicap duymaya başlamıştır. insanların ilk defa ibadet haricinde bir araya geliyor olduklarını gören ve rivayete göre bir araya geldiklerinde de kahve adlı sıcak içkiyi aheste aheste yudumlayarak ve bunu yaparken de abartılı bir keyif gösterisi eşliğinde birbirleriyle yüksek sesle sohbet ettiklerine şahit olan hayır bey, hem insanların cami haricinde bir araya gelerek sosyalleşmeye başlamasından hem de tüketilen içeceğin insanları sarhoş değilse de çakırkeyif hale getirmesinden duyduğu derin rahatsızlık sonucunda harekete geçmeye karar verecektir.

    kısa süre sonra kentin ulema şûrasını toplayan hayır bey, rivayete göre kentin bütün fıkıh alimlerinin önünde bir fincan kahveyi tahta bir taburenin üzerine koymuş ve bu içeceğin insanlara nasıl manevî zararlar verdiğinden dem vurarak dakikalarca kahvenin haram buyrulması hususunda vesvese sınırlarında gezinen bir savunma yapmıştır. nihayetinde, kentin müftüsü haricinde bütün şûra mensupları hayır bey'e hak vermek suretiyle kahvenin haram ilan edilmesine ve içilmesinin, satılmasının ve üretilmesinin yasaklanmasına kanaat getirmişlerdir.

    meselenin aslında bizzat kahvenin kendisi değil oluşturduğu ve şeriat hukuku ile sıkı sıkıya muhafaza edilmeye çalışılan toplumun içine kapalı sosyal dokusuyla ters düşen kültürle ilgili olduğu son derece sarih bir şekilde ortadadır. hayır bey'in kahve ve kahve içmenin tesis etmeye başladığı kültüre karşı aldığı bu tavrı, tipik bir yeni olandan korkma refleksi olarak görmenin mümkün olduğu gibi egemen sınıfın toplum üzerindeki hakimiyetini yitirme korkusunu son derece derinden hissetmiş olması şeklinde de gerekçelendirebiliriz.

    tahmin edebileceğiniz gibi bu yargılama süreci* ve sonrasındaki yasak ise son derece kısa sürmüş olup yukarıda bahsettiğimiz muhalefet şerhiyle dikkat çeken müftünün doğrudan sultan kansu gavri'ye durumu aktarması sonucunda doğrudan sultan gavri'nin emriyle kaldırılmıştır. yine de söz konusu yasağın yürürlükte olduğu kısa süre içerisinde de mekke ve civarındaki pek çok kahvehanenin kapatıldığı ve işletmecilerinin cezalandırıldığını söyleyebiliriz.

    tarihe "kahveyi yargılayan adam" olarak geçen hayır bey ise kariyerinin ilerleyen senelerinde bir memlük generali olarak önce osmanlılar'a karşı mercidabık savaşı'nın kaybedilmesine yol açmasıyla, ardından da saf değiştirip yavuz sultan selim'in mısır seferinde üstlendiği rehberlik rolüyle de hatırlanmaktadır.

    kahve ise bildiğiniz gibi! yargılanmasının üzerinden altı sene geçmeden 1517'de osmanlı imparatorluğu'na, 1526'da macaristan'a, 1529'da avusturya'ya, 1550'lerde malta'ya ve 1570'lerde de ingiltere'ye geçmiş ve popülarite anlamında da bir daha arkasına bakmamıştır.