hesabın var mı? giriş yap

  • ya amk merici gelmis bunu da normallestiriyor. erkekler hep boyleymis de bilmem ne. agzina işesin o kızlar senin.

    t:iğrenç olay.

  • en azından ayağımızı yerden keserdi sayın bakan. öküzün trene baktığı gibi bakıp yangının kendi kendine sönmesi beklemezdik. verdiğim vergiye acıyorum şu çapsızlar tarikatı döneminde.

  • black mirror'ın noel özel bölümünün adıdır. bazı kaynaklarda 2. sezon 4. bölüm, bazı kaynaklarda ise 3. sezon 0. bölüm olarak geçmektedir.

    dizinin 2014 noel’inde yayımlanan özel bölümü white christmas ise, birden fazla olayla, birden fazla şey anlatmaya çabalayan, bunu da yine özgün yöntemlerle yapmayı başaran gerçekten de “özel” bir bölüm sıfatı taşıyor.

    dizinin önceki tüm bölümlerine nazaran bu bölümdeki senaryonun biraz daha farklı olduğu söylenebilir. hikaye içinde hikaye anlatma tekniği ile kulvar farkını daha en baştan belli eden charlie brooker, ilmek ilmek dokuduğu senaryosunu finalde harika bir kurguyla noktalandırıyor.

    ilk 6 bölümde karşımıza çıkan birçok unsurun bu bölümde tekrar bir araya getirildiğini ve senaryoyu tamamlayıcı görevler üstlendiklerini görüyoruz. ilk bölümdeki tv kanalı (ukn), ikinci bölümde hafızamıza kazınan şarkı (findlay), üçüncü bölümdeki teknolojinin bir üst modeli (kişi engelleme), dördüncü bölümde ölen bir insanı yeniden hayata döndürme olayını andıran vücudu olmayan bir insana sanal ortamda vücut yerleştirebilme, beşinci bölümdeki suçlu insanı cezalandırma yönteminin daha ağır bir versiyonu ve son olarak 6.bölümdeki sanal kahraman ismini bu bölümdeki insanlardan birinin kullanıcı adı olarak kullanması (waldo). brooker, önceki bölümlerin tümüne güzel göndermeler yerleştirmiş ve kendi yarattığı şaheseri yine kendisi taçlandırmış.

    noel özel bölümünde karşımıza çıkan olaylardan kuşkusuz en farklı olanı, sosyal medya hesaplarımızdan engellediğimiz bir insanın, gerçek hayatımızdan da engelleniyor olması. sanal bir ortamda bastığımız tuşların hayatımıza da etki ediyor oluşu yeterince ilginç. engellediğimiz insanla geçmişimizdeki tüm anıların bir anda yok olması, engellenen kişi açısından zaman zaman ağır sonuçlar doğurabilmekte.

    engellenen insanın yüzü tüm fotoğraf ve videolarda buğulanıyor ve görünmüyor. sokakta buğulanmış insanlar görmek, onların sizi engellediği anlamına gelmektedir. ve o güne dek sizi engelleyen tek kişi hayatınızı birleştirdiğiniz kadınsa, dışarıda ona rastlamak ama iletişim kuramamak gerçekten de acı bir tecrübe yaşatabiliyor. tıpkı bu bölümde karşımıza çıkan potter ve beth gibi.

    potter’ın hikayesi temelde ağır bir aile dramını yansıtıyor ve finali ise acı bir son ile noktalanıyor. bu acı sonun kanıtını ortaya çıkarmak ise daha önce bir bilişim suçu işleyen ve cezalandırılan matt’e düşüyor. insanlarla konuşmada usta olan matt, potter’ın ağzından bu itirafı duyabilmek için zamanın ileri teknolojisini kullanarak onunla sanal bir ortamda iletişime geçiyor. biraz çabaladıktan sonra amacına ulaşan matt, bunun karşılığında kendi suçunun sıfırlanmasını talep ediyor.

    bu talebi bir şartla yerine getiriliyor fakat matt açısından bakıldığı taktirde belki de hapis cezasının daha iyi bir yol olduğunu anlamak zor olmuyor. zira serbest kalma koşulu, dünyadaki tüm insanların kendisini hayatlarından engellemesine dayanıyor. hiç kimseyi göremiyor, duyamıyor ve kimseyle iletişime geçemiyor. kırmızı bir şeritle diğer insanlardan ayrılması sağlanıyor ve tüm dünyanın gözünde alenen suçlu konumuna düşürülüyor.

    bir insanın dünyadaki tüm insanlarla iletişiminin kesilmesi o insan için hiç kuşkusuz çok ağır sonuçlar doğuracaktır. aristoteles’in “insan, sosyal bir hayvandır,” tezinden yola çıkarsak eğer, bir insanın başka insanlarla etkileşimde olmadan yaşayamayacağı sonucuna varırız. matt için kurtuluş, bir nevi ölüm anlamına gelmektedir ve black mirror'ın channel 4 kanalındaki macerası böylesine efsane bir finalle noktalanmaktadır.

  • sanirim cok fazla trajediyi cok yakin aralıklarla yasadigi icin yeni bir trajedi yasayinca cok cabuk organize olabiliyor artik.
    olayin şokunu hizlica kenara koyup birbirine el uzatiyor.
    tabii yasadiklarindan ders almadığı icin, bu trajedileri tekrar tekrar yasiyor olmasi ayrica uzun bir konu tabi ama demek istediğim sey, bu hizlica organize olabilme becerisi, ecnebi memleketlerde yok.
    haliyle bize gore daha seyrek yasadiklarindan dolayi belki de ya da baska bir sey, bilemiyorum.
    ama bizdeki ahenk onlarda yok, bunu cok olayda gözlemledim.
    onlar trajedilerinden cok ders alip, yasananlari anmayı asla unutmuyor.
    biz hizli unutsak ta her seferinde ayni dayanismayi sergiliyoruz.

    malum cok buyuk bir nufus ve alan bu depremden korkunc zarar gordu.
    henuz 24 saat oldu ve her yer muazzam organize olarak, tum gucuyle deprem bölgesine destek olmaya calisiyor.
    istanbul-ankara otoyolu yuzlerce cekici low bed'ler uzerinde bekolu kepce tasiniyor.
    onlarca ambulans tek sira olmus gidiyor.
    farkli sehirlerin plakalarindan grup grup kamyonlar "deprem yardımı" afisleriyle yollarda.
    bircok sehirdeki lojistik merkezi yapilmis alanlarda yuzlerce insan kolileri elden ele uzatip tir yukluyor.

    muazzam sahneler.
    suan niğde otoyolundayiz, adana'ya gorev yerimize gidiyoruz ve bir suru farkli plaka minibus minivan, logolu sirket araci, ici insanla, malzemeyle dolu bolge yolundalar belli.
    benzinliklerde selamlaşma var,
    allah hepimizin yardımcısı olsun,
    yolunuz acik olsun,
    gibi dileklerle yeniden yola cikiyorsunuz.

    sanirim turk halki bu ozverili dayanismayi seviyor, bu konuda cephede en onde, süngü takmis zafere kosan dedeleri gibi olmaktan gurur duyuyor.
    henuz sifir noktasina varmamisken bu birlik hissini yasamak cok acayip, tarifi zor.

    hepimiz sanirim uzun zamandir tek yürek olabilmenin gücünü özlemişiz.

    tum kirli siyasilere, art niyetlilere ragmen...

    fdes yoldan bildirdi.

  • hemen orta yerine 1 tl ile girilen tuvaletlerden konulur. her yanına özel güvenlik ve iki gün sonra solacak çiçekler sepiştirilir. ayrıca bir kısmı parke taşıyla döşenip otopark yapılır.

  • cnn türk canlı yayınında sırrı süreyya önder'in ''kürtler kimseye muhtaç değil ama herkes kürtlere muhtaç'' şeklinde sarfettiği söz.

    arkadaş ''bu ülkede kimse kimseye muhtaç değil her insan bir bireydir'' demek bu kadar mı zor.

    sosyalist diyor bi de bu abi kendine.

  • babannemin annesi hala yaşıyor görünüyor. doğum tarihi 1898. muhtemelen referandumda oy da kullanmıştır.

  • tüm zamanların en güzel rap albümlerinden biri. açılış şarkısının* girişindeki "bring the motherfucking rockers" sözleri, bunun rock müziğe karşı olan bir yapıt olduğu düşüncesini doğurabilir, ancak "enter the wu-tang (36 chambers)" rap'ten nefret eden diehard rockseverlerin bile kolayca benimseyebileceği derecede sert, 'rock' ve başarılı bir albümdür. şu muhteşem şarkılardan oluşur:

    1. bring da ruckus
    2. shame on a nigga
    3. clan in da front
    4. wu-tang: 7th chamber
    5. can it all be so simple
    6. da mystery of chessboxin'
    7. wu-tang clan ain't nuthing ta f' wit
    8. c.r.e.a.m.
    9. method man
    10. protect ya neck
    11. tearz
    12. wu-tang: 7th chamber - part 2

  • başınıza bir iş geldiğinde, lise arkadaşı nerdesin diye sorar; üniversite arkadaşı nasıl oldu diye.

  • adam cesaret etmiş, cesur bir karar almış gidiyor.. cesaret edemediğiniz şeylere cesaret edenleri kıskanmayın, destek olun bir zahmet..