hesabın var mı? giriş yap

  • sevgili dedem 90 yaşında, boğazına müthiş düşkün bir adamdır. tatlıyı, tuzluyu, eşkiyi, pastayı, böreği, çöreği buldu mu hayatta affetmeyen bir adam olarak, haliyle de kilo ve sağlık sorunları yüzünden anneannem tarafından sıkı bir perhize maruz bırakılmaktadır.

    bir yaz günü öğle vakti odasındaki kanepeye uzanmış, gözleri kapalı, yüzünde mutluluktan oluştuğu belli olan bir gülümseme ile parmakları ile alnına hafif hafif vurarak bir ritm tutturduğunu gördüm ve aramızda şu diyalog gelişti:

    - dede yatmışsın güzellik uykusuna. maaşallah, keyfin yerinde.
    + öyle öyle (halen gülümsüyor)
    - hayırdır dede ya? niye gülüyosun böyle, ne düşünüyorsun?
    + anneannen yarın kurabiye yapacakmış da, onun hayalini kuruyorum.

    sadece bir kurabiye yemesine izin verildi diye bu kadar mutluymuş meğer adam... ey yaşlılık, bakalım bize neler yaptıracaksın?

  • geçen akşam avea prime'a geçmeye çalıştım. zaten faturalı avea müşterisi olduğum için 69 tl'lik paket seçmem gerekiyormuş. sonra baktım avea'da daha düşük internet kotası ile 59 tl'lik bir paket var. ona geçmeye çalıştım, olmadı.

    sonra internette avea, turkcell, vs. uğraşırken donanımhaber forumuna denk geldim. çok basit bir taktik öneriyordu. ara avea'yı, faturasız hatta geçmek istiyorum, de; gör sonucunu, diyordu.

    aradım ertesi sabah. mevcut paketim pahalı geliyor, yetmiyor, faturasız yap beni dedim. anında %50 indirim teklif ettiler. aylardır meğer boşuna ödüyormuşum o parayı. sonra ben yetmiyor bu internet vs. dedim. tak iki katına çıkarttı interneti. çok para dedim, tak %15 indirim yaptı yıl sonuna kadar.

    durduk yere daha ucuza, daha çok internet kotasıyla ve avea prime avantajıyla paket değişikliği yaptım.

    tüm sebebi de bu ölücü arkadaşlardır. ne diyim, çok yaşasınlar!

  • "metin oktay öldü: cennet artık tek forvet.
    lefter öldü: cennet artık çift forvet
    aykut kocaman öldü: cennet tekrardan tek forvet. lefter artık sol açık."*

  • halka hizmet etmek için o anki sorunları konuşmak için gittiğin yerde nutuk çekmeye çalışırsan ideolojin ne olursa olsun sesin kesilir böyle. görevinizi yapın tetikçilik değil.

  • sıfır atık için yapılabilecek en iyi tatlı diye övdükleri limon tatlısı sıfır atık falan değildir. mehmet şef limon kabuklarının en az 60 derecede bir gece pişirilmesi gerektiğini söyledi. bir gece boyunca(8 saat diyelim) bir fırının harcadığı elektrik enerjisi doğaya çok daha fazla zarar veriyor. o kabuğu sıfır atık derdine pişirmek yerine çöpe atarsanız doğa için daha faydalı bir iş yapmış olursunuz.

  • leonard cohen reisin yazdığı, jeff buckley'in zirveye taşıdığı şarkıdır gözümde.

    daha önce iki buçuk adet türkçe çevirisi yapılmış sözlükte. izninizle bir çeviri de ben koyayım. etkilenmemek için diğerlerine bakmadan çevirdim:

    duydum ki gizli bir melodi varmış,
    davud'un çalıp da tanrı'yı gülümsettiği.
    ama müzikle pek aran yoktu değil mi?

    böylece gider bu, dört, beş derken
    diyezde aşağı, bemolde bir üste
    derken bakmışsın mazhar kral hallellujah'i bestelemiş.

    hallelujah
    hallelujah
    hallelujah
    hallelujah

    inançlıydın inançlı olmasına, ama ispat lazımdı sana
    terasta banyo yaparken gördüydün ya onu
    güzelliği ve ayışığı onun önüne geçtiydi hani.
    seni bir mutfak sandalyesine bağlamış
    tahtını sallamış, ve saçlarını kesmiş
    ve dudaklarından almıştı o lafı: hallelujah

    hallelujah, hallelujah
    hallelujah, hallelujah

    canım, daha önce de bu yollardan geçtim
    bu odayı bilirim, koridorunda az sigara içmedim.
    senle tanışmadan önce yalnız yaşardım biliyorsun.
    mermer kemerde flamanı da gördüm
    aşk, bir zafer türküsü değildir ki,
    soğuk ve kırık bir hallelujah'tır olsa olsa.

    hallelujah, hallelujah
    hallelujah, hallelujah

    aşağıda olanlardan bana bahsettiğin zamanlar olurdu
    şimdiyse bana hiçbir şey söylemiyorsun, değil mi?
    sana taşındığımı dün gibi hatırlıyorum
    kutsal güvercin de taşınmıştı
    birlikte aldığımız her nefeste: hallelujah

    belki de yukarıda cidden bir tanrı vardır
    aşktan tüm öğrendiğimse
    ilgini çeken birilerini nasıl öldürebileceğimdi
    geceleri duyabileceğin bir yakarış değildir bu.
    ışığı görmüş birileri değildir bunu diyen kişi.
    bu soğuk ve kırık bir hallelujah'tır olsa olsa.

  • mevcut vergi düzeninde otomotivde ötv’nin kaldırılması imkansızdır, ama 2009’daki gibi kısa süreli bir ötv indirimi yapılabilir.

    1) türkiye’de üretilen otomobillerden daha az ötv alınsın. bu maalesef ab ile gerçekleştirilen gümrük birliği anlaşması nedeniyle bizim dünya ticaret örgütü’ne şikayet edilmemizle sonuçlanacak bir işlem olur. öte yandan, ötv düzenlemesinde üstü örtülü biçimde yerli otomobillere ötv teşviki getirecek uygulamaları işleme alınabilir. mesele yerli üretim araçların çoğu hatchback kasaya sahipse, ithallerin çoğu sedan kasa ise, sedanda ötv’yi artırırsın vs. ama bir süre sonra ithalatçı şirketler bu duruma da ayılıp yeniden şikayetçi olabilirler.

    2) türkiye’de üretilen otomobillerde de ithal girdimiz ne yazık ki çok yüksek. araçların motor, şanzıman, süspansiyon, direksiyon gibi mekanik aksamlarının katma değeri, koltuk, radyo, kapı, bagaj kapağı, kaporta, gövde, göstergeler gibi alt sistemlerinin çok çok üzerindedir. bu nedenle türkiye’deki otomotiv fabrikalarının çoğunda, hepsinde demiyorum, avrupa’ya olan yakınlık nedeniyle ağırlıklı olarak montaj ve düşük katma değerli alt sistemlerin tasarım ve üretim süreçleri gerçekleştirilir. dolayısıyla bu teşvik de tabii ki yerli üretim için fayda sağlar ama beklenen etkiyi yaratmaz.

    3) osd’nin 2003-2015 yılları arasındaki dış ticaret raporunagöre ise, türkiye yıllardır otomotiv sektöründe dış ticaret fazlası vermektedir. öte yandan bu durum otomobillere geldiğinde ise dış ticaret açığına dönmektedir. bu durum mantıklıdır. demek ki, ağırlıklı kamyon ve otobüs fabrikalarının üretimlerindeki ağırlık nedeniyle fazla veriyormuşuz. adetlerin otomobile nazaran düşük olduğu bu araçlarda otomasyon demek ki tam gelişmediğinden dolayı, ucuz iş gücü ve navlun avantajımızla fazla veriyoruz.

    4) öte yandan otomobildeki net dış ticaret açığı ise, toplam dış ticaret açığımızın içinde çok düşük kalmaktadır. aynı raporda otomobildeki dış ticaret açığı 2013 ve 2015 yıllarında 2 milyar dolar seviyesine çıkarken, 2002-2015 yılları arasındaki toplam otomobil dış ticaret açığımız ise 400 milyon dolar gibi oldukça düşük bir seviyede kalmış. 2016 yılında getirilen ötv matrah düzenlemesi nedeniyle bu rakamda biz tekrar fazlaya geçmiş bile olabiliriz, ki ağustos ayında önceki yıla göre %53’lük satış düşüşü de bunun göstergesidir. 2002-2015 arası cari açığımızın 350-400 milyar dolar olduğunu düşünürsek 400 milyon doların bir ehemmiyeti kalmıyor.

    5) alınan ötv ise devlet için çok daha ciddi bir gelir kaynağıdır. 2017 yılında motorlu araçlardan 23 milyar lira ötv gelirielde edilmiş ki bu rakama kdv dahi değil. onunla beraber otomobil satışından devletin geçen yıl 30 milyar lira gelir elde ettiği öngörülebilir, ki o sene bütçe açığı 47 milyar lira olarak gerçekleşti.

    6) toplam gelir açısından bütçe gelirleri içinde düşük görülse de, bütçe açığına oran açısından azımsanacak bir gelir kalemi değildir. ayrıca yeni araç yeni mtv demektir ki bu da mtv gelirlerine de bir artış getirecektir.

    7) birinci sınıf iktisat öğrencisi bile bilir ki vergi oranlarını sonsuza kadar yükselterek vergi gelirlerini mütemadiyen artıramazsınız. şu an devletin geçmişteki ötv gelirlerini elde edebilmesi için günümüzde bu oranları düşürmesi gerekir çünkü doların ucuz, kredi faizlerinin dipte olduğu dönemi geride bırakalı çok oluyor.

    8) tabii ki çok ciddi bir düşüş bütçe açığını kapatayım derken, otomobildeki dış ticaret açığını patlatır, ama mevcut makroekonomik dengelere göre ılımlı bir ötv indirimi ekonomi için hayırlı olacaktır. arabasına düşkün olan bu millet öyle durumda piyasayı canlandırır, ağırlıklı ithalat olsa da kısmen iç üretim de bundan nasiplenir ala hepsinden önemlisi bütçe açığını düşürücü etki yapar, ki verilen teşvikler nedeniyle ileride ciddi anlamda sıkılaşmak zorunda kalcak maliye politikası için bu manevra alanı yaratır.

    özet: ötv’nin kalkması mümkün değildir ama otomobilden elde edilen ötv, kdv ve mtv gelirlerinin artması için ötv indirimi yapılması söz konusu olabilir. ben şahsen, otomotivcilerin ağlama katsayısına ve devletin ötv kaybına bağlı olarak değişmekle birlikte 2019’un ilk yarısında bir ötv indirimi gelebileceğini düşünüyorum.

    mevcut durumda yaşanan kriz, 1994 ve 2008 karışımı bir krizdir. faizlerin zorla düşük tutulup mali disiplinin aşınması yönünden 1994’e, düşen tüketim nedeniyle bozulan büyüme hızı ve aynı nedenle gevşeyen mali disiplin nedeniyle de 2008’e benzemektedir. bu nedenle çarpan etkisi olarak 2009’daki kadar güçlü olmasa da geçici bir ötv indirimi sürpriz olmaz.

  • pulp fiction filminin unutulmuş ortak senaryo yazarı. herkes unutsa biz unutmayız.

    tarantino ile arkadaşlığı çok eskidir. (video dükkanında beraber çalışmışlar). kariyerlerinin başında üç kısa filmden oluşan bir antoloji yapmayı planlarlar ama bu fikir hiçbir zaman gerçekleşemez. tarantino'nun kendi kısa film konsepti, sinema dünyasına büyük bir adım atmasını sağlayan reservoir dogs'un temelini oluşturur.

    roger avary pandemonium reigns adlı kendi senaryosunu filme çekemez, bu anlamda tarantino'nun gölgesinde kalır. tarantino senaryoyu satın alıp pulp fiction filminde kullanır. boksörün kavga edip mafya tarafından kovalandığı, sonra rehin dükkanına girdiği bölüm. aynı zamanda true romance filmi için yazdığı senaryoda kullanılmayan bölümler, yine pulp fiction filminde "bonnie olayı" bölümünün temellerini oluştur.(tarantino'nun sahnelerinin olduğu bölüm, ölüden kurtulup arabayı temizledikleri).

    tarantino, pulp fiction ile ödülleri toplarken törenlerde roger avary'inin ismini kullanmaktan imtina eder. altın küre'de senaryo ödülünü tek başına alır ve roger avary'inin adını anmaz bile. ancak en iyi senaryo oscar ödülünü alırken roger avary ile birlikte alırlar. filmin fragmanında gerçek hak sahipliği şöyle belirtilir; "yazan ve yöneten: tarantino. hikaye: tarantino ve avary"

    quentin tarantino, bugün klasiğe dönüşen filminde senaryonun çoğunluk payına sahip görünse de roger avary kesinlikle aynı övgüyü hak ediyor. tarantino'nun yaratıcı kısmı kısıtlandığı zaman (yani sonraki filmlerinde), diğer filmlerinin pulp fiction seviyesine çıkamadığı ne yazıkki bir sinema gerçeğidir.