hesabın var mı? giriş yap

  • dede ve erkek kardeşle birlikte maç izlemekteyiz. dedemin kulakları ağır işitiyor, yaşından dolayı. kardeşimin de sesi pek gür çıkmaz.

    dede: ahmet, en iyi futbolcu kim?
    kardeş: dünyanın mı?
    dede: bünyamin demek, hımm.

    dedem sert adamdı, o yüzden kahkahalarımı içime attım. kardeşim de düzeltemedi, ayıp olmasın diye. dedem kendi çapında bir aydınlanma yaşıyordu zaten. o günden beri bünyamin benim için dünyanın en iyi futbolcusudur. her nerede top koşturuyor ve goller atıyorsa.

  • eski hukukumuzda kısasa dair idam suçlarının alenî sergilenmesinin sebebi, belki maktulün yakınlarının bu manzarayı görüp de rikkate gelebileceğinin düşünülmesidir. yani katile belki acırlar, buna razı olmazlar da, kısas uygulanmasından vazgeçerler diye. eğer vazgeçerlerse devlet katili kendi kamu hakkından ötürü ta'zîr cezasına (hapis, kürek vesaire) çarptırır, katil de maktulün yakınlarına kan parası (diyet) öderdi. şahsî kanaatim de bunun son derece makul ve adil olduğudur. şu dünyada kimseye para cezası kadar bir şey koymuyor, adam para ödeyeceğine, 10 yıl içeride yatmaya razı oluyor. bu yüzden dinlerde de genellikle malî ve bedenî cezalar cârîdir. çünkü statü farkı olmaksızın, herkese aynı elemi verir. ayrıca şimdilerde uygulanan hapis cezası, suçun şahsîliği ilkesine aykırıdır. bir insanı içeri atıyorsunuz, 10 sene, 20 sene, artık her ne ise, bu suçun cezasını yakınları da o müddet boyunca çekiyor. hakikatte hiçbir cezamızın adil olmadığı gerçeğiyle ne zaman yüzleşeceğiz modern insanlık olarak bilemiyorum. eskiler çok daha adildi.

    yani kimse ruh hastası olduğu için veya "ibret-i âlem" için bunları sergilemiyordu. devlete karşı işlenmiş suçlarda böyle olabilir ama kısastaki maksad bu değildir. tabiî 1938'teki durumu da bilemiyorum pek.

  • çok babacan adamdır... çok uzun yıllar önce bir gün, sabahtan başladık arkadaşlarla içmeye. akşam da taksim'e çıktık. adını hatırlayamadığım bir barda gece acayip uyku bastı beni ve "tuvalete gidip kestireyim" dedim kendime. evet sözlük yazarları, gerçekten sabahtan içmeye başlamıştık çünkü. neyse efendim... küçücük bir tuvalet. üstü açık ama... cabrio yani. ben kendimce en temiz köşesinde tuvaletin sadece beş dakika için gözlerimi kapatmaya niyetlenerek amele oturuşu dediğimiz pozisyonu aldım ve kapattım gözlerimi. ne kadar zaman sonra bilmiyorum, başımdan aşağı dökülen bir kova suyla uyandım. kafayı bir kaldırdım... selçuk yöntem. tuvalet cabrio olduğu için bir sandalye üzerine çıkmış ve bir kova suyu dökmüş üzerime; zira dışarda inanılmaz bir tuvalet kuyruğu oluşmuş ve ben tüm kapı çalmalarına, tüm seslenmelerine rağmen uyanmamışım. neyse, o kafayla hızla yerimden kalkıp kapıyı açtım. karşımda selçuk yöntem... kendi babamın da adı selçuk ve bunu belirterek sarıldım kendisine. rezalet resmen!!! sağolsun o da sarıldı. sonra barda oturduk, kahve ısmarladı falan... ben sürekli selçuk baba dedim kendisine. ne anlattıysam dinledi... ne anlattığıma dair de en ufak bir fikrim yok. yani şimdi yıllar sonra düşünüyorum da, bugün tuvalette sızıp kalan genç bir adama kahve ısmarlayıp dertlerini de dinlersem, sayesindedir. güzel adamlarla karşılaşmak gerek hayatta... güzel adamdır vesselam!

  • görsel
    1912-13'teki bulgar kuşatması sırasında, düşman topçusunun camiyi hedef yaparak ateş açması sonucu oluşan tahribat izleri. ibret olması için, bu izlerden bir tanesi onarılmadan öylece bırakılmıştır. bu şekilde bırakılma emrini verense, bizzat atatürk'tür.

  • aslen kuruluşu 1900lerin başları olan fakat yaptığı eylemlerle tarih sahnesine çıkmış olması sebebiyle kuruluşu 1919-1920 olarak anılan örgüttür. 1900 lerin başlarında bir umut, bir düşünce; "özgürlük" olarak çıkmış düşünce yapısıdır aslında. ingiliz polisi ve ingiliz ordusu postalları altında ezilen gururlu bir halkın başkaldırısıdır.

    1919 lardan itibaren eylemleri ile gündeme gelmeye başlamışlardır ve 1921 e kadar irlanda da ingiliz polisi ve ordusu ile gerilla şeklinde savaşmışlardır. yıpranan ingiltere ile yapılan 1921 deki londra antlaşması ile birleşik krallığın irlandaya özerklik(!) vermesi sonucunda da ögütten kopmalar yaşanmış ve örgüt güçten düşmüştür, yada diğer bir değişle aralarındaki çürüklerden arınmışlardır. bu kopmaların esas sebebi ingiliz ordusu, medyası ve birleşik krallığın tümünün yapmış olduğu loyalist propagandalardır. şu anki protestan-katolik çekişmesininde başlıca sebebi budur aslında, derinlerinde dinsel bir çekişmeden çok loyalist-özgürlükçü kavgasıdır.

    kopmalar sebebiyle güçten düşen örgüt 1900 lerin ortalarına kadar küçük küçük çatışmalarla yetinmiş ve güç kazanmaya uğraşmıştır. pek tabi bu zamanıda boşa geçirmeyip propoganda ya öncelik tanımış ve siyasi kollarını kurup* davalarını siyasi arenaya taşımışlardır. bunun sonucunda da 1938 e yasa dışı ilan edilmiştir ingiliz hükümeti tarafından. giderek güçlenen örgüt dahada fazla yandaş toplamaya başlamıştır ve bu durumdan korkan dönem ingilteresi orduyu irlandaya yollamıştır, bu hareketten sonra ciddi anlamda bir savaş başlamıştır. çeşit çeşit yerlerde bombalama eylemleri, keskin nişancılarla öldürülen önemli kişiler, irlanda sokaklarında yapılan yürüyüşler ve çatışmalar ingiltereyi günden güne yıpratmaya başlamıştır. ingiliz askerlerininde irlanda halkına eziyetleride git gide artmıştır.

    politik arenada da boş durmayıp davasını daha ileri safhalara taşımışlardır bu dönemde, özellikle insan hakları örgütü sayesinde büyük bir kitleye ulaşabilmiş ve amaçlarını anlatabilmişlerdir dünyaya, bu sayede ingiltere nin ta en başından beri yaptığı karşıt propogandaya rağmen yandaşlar ve sempatizanlar toplayabilmişlerdir.

    30 ocak 1972 pazar günü yaşanan kanlı pazar yada diğer adıyla bogside katliamı gerçekleşmiştir. esasen insan hakları örgütünün,tamamen ingiliz hükümetinden izin alınarak, irlanda da düzenlediği bir yürüyüş sırasında kendini kaybeden ingiliz askerlerinin masum halk a ateş açması sonucu katliam a dönüşmüştür. ingiliz gazeteleri olayı o zamanlar ört bas etmiş , ingiliz ordusu da gerçekleri açıklamamıştır. bundan yıllar sonra ise gerçekler ortaya çıkmıştır. (17 ölü ve 34 yaralı masum insan!) bu olay sonrasında örgüt gücüne güç katmıştır ve özellikle amerikada yaşayan irlandalılardan* inanılmaz bir maddi destek görmeye başlamıştır. gelen maddi destek, militan katılımındaki artış ve olayların gerçekliğinin dünya kamuoyuna iletilmesinden sonra örgüt en büyük eylemlerini gerçekleştirmeye başlamıştır. bu eylemler arasında heathrow da bomba patlatmak, iş çıkışı öncesi metroyu havaya uçurmak, kapanma saatinden sonra ingiltere merkz bankasına üstü açılır bir karavan ile roket atarlı saldırı düzenlemek gibi enteresan ve bir o kadar da vurucu şeylerde vardır.

    ingiliz hükümetinin propagandaları sonucu insanlar gerçekleri bilmemektedir, ira asla masumlara zarar vermemiştir! bombalıyacakları yerlere bombalarını koyduktan sonra polisi arayıp haber vererek sivillerin çıkarılmasını isterler. (bizzat yaşadım bir tanesini 1993 de, iş çıkışına yakın metro havaya uçurulması olarakdan) örgütün sorunu halk ile değil ingiliz devleti iledir, tek amaçları ingiliz devletine maddi ve manevi zarar vermektir. bombalama elemlerinin hepsinde aynı tarzda hareket etmişlerdir ve bu bir özgüvenin, insanlığın göstergesidir. zaten bomba uzmanları ve polisler ne kadar arasalarda asla bulamamışlardır bombaları.

    karavan-roketatar işbirliğindeki eylemleri çok sofistike olmakla berber inanılmaz bi başarıya ulaşmıştır. londra sokaklarında yaşanan kovalamaca sonunda 1980 lerde yakalanmıştır iki örgüt militanı. yakalandıkları sıradaki görevlerinin big beni bombalamak olduğunuda itiraf etmişlerdir.

    bir nevi sevimli bombacı konseptinde görülmeye başladığından örgütün siyasi arenadaki yandaşları artmıştır.1990 lardan itibaren çeşitli sebeplerle örgütün üst düzey yönetcilerinin örgütten ayrılıp kayıplara karışması sonucunda 2000 de silahlı direnişini tamamen bırakmışlardır. tahminlerim doğrultusunda şu anda bu kişilerin amerikanın yada ingilterenin sayfiye kentlerinde kocaman villalarında ağızlarında puroları ile oturup güneşleniyorlar ve dönemin ingiliz hükümetinin onlara yedirdiği paralar ile keyif çatıyorlardır. son dönemde isimlerini sadece politik propagandalarda görebildiğimiz bir örgüt halini almıştır ira. michael collins in kemiklerini sızlatacak bir durumdadırlar.

    (bkz: give ireland back to the irish)
    ve ayrıca:
    (bkz: ira clan)

    edit: okunabilirlik açısından anglachelin uyarısına uyup paragraf aralarını açmış bulunmaktayımdır.

  • "+nerdesin
    - foursquare'a bak
    +yemek yedin mi
    - instagrama bak
    +n'apıyosun
    - twitter'a bak
    +doğru düzgün soru soramıcaz mı sana
    - ask.fm'den sor"

    bunun yayımlandığı hede vine şeysi, ben facebook'ta gördüm, ekşi sözlük'te de paylaşıyorum. vay amk.

  • ben 38 yasinda, kimya ögretmeni bir genç bayanim. üç ay kadar önce
    kismetim açildi ve iyi niyetli bir gençle tanistim. geçen hafta da nisanlandik. mutluluktan uçuyordum ki dün laboratuarda korkunç
    bir sey kesfettim.nisanlimin bana aldigi yüzügü denemek için civaya attim ve maalesef yüzdü. halbuki saf altinin özgül agirligi civaninkinden fazla, yüzügün batmasi gerekirdi. demek bana aldigi yüzük saf altin
    degil, öyleyse sevgisi de saf olamaz. simdi ben bu civayi nisanlimin yemegine koyup bu isi bitirmeyi düsünüyorum,
    ne dersiniz?

    güzin abla' nin cevabi :

    arsimet'in hayatiniza her yönüyle vakif oldugu anlasiliyor. yalniz
    yüzey gerilimini hesaba katmamissiniz, civanin yüzey gerilimi
    suyunkinden çokdaha fazladir, böylece kendinden agir cisimleri de, kaldirabilir, çünkü o cisim batarken ortaya çikartacagi yüzey için
    harcamasi gereken enerji, kendi potansiyel enerjisinden fazla olabilir. ayrica civanin saf olmama ihtimali de var, o yüzden ani kararlar vermeyin derim.

    *