ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dünyanın en güzel fotoğrafı
-
son 5 dakikadır benim için:
http://cdn.pichars.org/store/2292_original_aubr6.
edit: link yenilendi, haber verdiği için mjorate'e teşekkürler.
türk spor gazeteciliğinin en güzel manşeti
mizah dergilerinde icat edilen sözler
-
(bkz: gidenzi) , (bkz: yapanzi) vs. (bkz: faruken bayraktare)
(bkz: vın turizm) * (bkz: oky)
ama benim favorim her daim dıgıl dıgıl olacaktır. nur içinde yat usta.
elf düğününde havaya ok atmak
doktor hasta diyalogları
-
(uyuz doktor)
- doktor bey,koluma şöyle yaptım mı acıyor?
- yapma öyle...
ömer lütfi akad
-
“adapazarı’na gitmeye hazırlanıyorduk. gitmeden önce bazı siparişler vermek üzere biriyle buluşmam gerekiyordu. birden, üstümün başımın pek güven verici olmadığını fark ettim, özellikle ayakkabılarım çok kötü durumdaydı. taksim sineması’nın (şimdi devlet tiyatrosu’nun bulunduğu bina) uzun duvarı boyunca art arda dizili ayakkabı boyacılarına doğru hızla yürüdüm, az vaktim vardı, en öndekinin sandığına ayağımı koydum. ‘çabuk usta, şişir, acelem var’ dedim. boyacı başparmağı ile arkayı gösterdi. ‘arkadaki arkadaşa geç beyim’ dedi. ‘neden, ne oluyor’ dedim. ‘ben ayakkabı boyarım’ dedi adam, ‘bu benim işim, şişirme istiyorsan arkaya geç’. bir an kalakaldım. bütün alacağı yirmi beş kuruştu, bir liranın dörtte biri. ayağımı sandıktan çekmedim. ‘buyur, bildiğin gibi boya’ dedim, ‘hakkını ver’. beni bekleyen sonsuza kadar bekleyebilirdi, ben burada hayatımın dersini alıyordum.”
lütfi akad, ışıkla karanlık arasında, sayfa 24.
türkiye iş bankası kültür yayınları, istanbul 2004
5 bin tl maaş alıp lcw'den giyinen erkek
-
geçen evin ordaki bir işportacıda nike marka ayakkabı satıldığını görüp, meraktan ne kadar diye sordum: 35 tl dedi eleman. vietnam'da imal edilen imitasyon ürünlermiş... lan o kadar güzel duruyor ki, insanın aklını çeliyor ayakkabılar. birkaç tane denedim, baya da rahat. ayağımdaki skechers'larla kapışıyor nerdeyse.
alsam mı almasam mı diye düşünürken, direkt bu başlık geldi aklıma amk. 5 bin tl kazanmıyorum ama fena değil maaşım. dedim ahmet boşver arkandan bik bik öteler, mühendis adam çakma nike giyiyor derler. arkamı döndüm tam gidiyorum, demesin mi eleman "gel abi sana 30 lira olur" dayanamadım aldım bir tane. ertesi gün de işe giderken giydim, tam 2 haftadır kullanıyorum herkes ayakkaplarımın ne kadar şık olduğunu söylüyor, soranlara da 220 liraya aldım diyorum.
henüz anlayan-şüphelenen çıkmadı, işportacıyı görürsem bir tane daha alıcam.
abi kardeş diyalogları
-
abi onüç yaş büyüktür. kızkardeş dört yaşlarındadır.
baba ölür. ağabey küçük kızın gözünde dev gibi kocaman görünmektedir.
küçük kız
-abiiii
-he güzelim
-abiiiiiiiiiiiiiii
-he bir tanem
-babam öldü ya , ben artık sana baba desem olur dimiii ?
-olmaz ben senin abinim bana baba diyemezsin..
küçük kız gider arka odada saatlerce ağlar. babasız kaldığını o anda anlamıştır çünkü.
yıllar sonra öğrenir ki ağabey de tuvalete gidip gizli gizli ağlamıştır.
birbirlerine o günü anlattıkları zaman herşey yeniden yaşanır. o zaman yapmaları gereken şeyi bu kez yaparlar. birbirlerine sarılıp ağlarlar...
anne ve babanın aşk hikayesi
-
ne zaman düşünsem tüylerim diken diken..
geçen hafta dolan otuz beş yıldan beri otuz beş kuruşla ev geçindiriyorlar. üç çocuk büyütmüşler, okutup adam etmişler. üç çocuklarına da aynı sevgi ile bakmışlar hep, gözlerinde hala o sevgi. hani olmaz da, göstermek istemeseler bile ele verecekler kendilerini, naif bir sevgi sızıyor gözlerinden. işe gitmek için evden çıkarken, arkamdan usulca aralanan perdenin arkasındaki annemin gözünde görüyorum, her sabah.
nasıl başladığı değil nasıl yaşandığı önemli; onca yıl nasıl büyüdüğü, bizi büyüttüğü. onlar dolu dolu da yaşamışlar, damdan düşer gibi de. tepeden tırnağa sevdalılar, sevda nedir biliyorlar çünkü.
çünkü yaşamışlar, yaşıyorlar bu hayatı. tüpsüz kalmışlar, vesikayla ekmek almışlar, kuru üzümle çay içmişler herkes gibi. kaç ihtilal kaç kriz görmüşler. ve hala, sabahın yedisinden gecenin körüne kadar haberlerde gördükleri "dünyaya" üzülüyorlar. yirmi dokuz yıldır onları sabır ve umut ederken gördükçe tüylerim diken diken oluyor benim.
keyif almasını da bilmişler. uğrak lokantası’nda kızarmış yarım piliç ve haydari ile içmişler rakıyı, tam cam kenarındaki masada hem de. bizim gibi rakının yanına pırasa getiren, fasıl diye taverna müziği çalan, damsız girilemeyen yerlere, olmadığı gibi görünen insanların arasındaki masada birkaç arkadaş mahkum kalmamışlar. en son ne zaman sinemaya gitmişler hatırlamıyorlar, dilleri dönmüyor hatırlayınca da zaten filmin adını. o akşam televizyonda ne varsa, bir bardak da çay yanına, en seyredilir eser oluyor o akşam.
bu sevgiyi anlamak istiyorsanız, görmeniz lazım. birbirine güzel söz söylemez, çarçur etmezler iltifatlarını. sevgilim, bir tanem bunlar sahte laflar, yer yok onların lugatında. her gün milyonlarcası gırla giden gerçek sevgi sözleriniz gerçek kıymetini biliyorlar.
yıllarca işten gelirken kesik ankara soğuğunda yüzü kızaran emekli memur babam gibi yüzüm, aşk hakkında düşünürken, utancımdan. hayat bana daha ne öğretebilir? onlarla karşılaştırınca, hokkabazın ağzındaki yalancı alev gibi yabancıyım aşka. oysa onlar, birbirlerine sarılıp kenetlenmişler. ve kalbime bıçak sokar gibi kirpikleri bana, bize doğru dönmüş soruyorlar:
"ya siz?"
george michael
hemşirelere hekimlik yolu açılsın
-
zaten açık olduğundan, tekrar açılmasına gerek olmayan yolun açılmasına yönelik taleptir...
hemşireler tıp fakültesini kazanmak ve bitirmek suretiyle zaten hekim olabiliyorlar...
o ses türkiye
-
durduk yerde beni derin derin dusuncelere salan yarisma..
simdi dinle bak..
90'lar..
muzik sektorunun zirvesinde 2 dev isim..
biri a acayipsin diye kasip kavuruyor..kis gunesi diye diye..simarik diye..
digeri bu kiz beni gormeli diye salliyor..araba diye..gidenlerden diye..
acun ilicali ise bu iki isme 10 metre yaklasamayan bi adam o siralar..
sene 2011..
acun ilicali bu programla bunlardan birine artik baya bi yaklasmis..bi sekilde onu kandirip, digerinin vokalistiyle (bkz: murat boz) ayni koltuga oturtmus..bi de ustune digerinin sarkilarini dinletip maymun ediyor..
acun ilicali digerinin yanina artik 100 metre bile yaklasamiyor..
tarkan seni cok seviyorum lan..