hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: #142002241) sorusuna cevaptır.

    ay'a gitmek, hele hele insan gönderip sağ salim geri getirmek çok zor bir iş. günümüz teknolojisi için bile zor bir iş.

    ilk önce dünyanın yer çekimi kuyusundan kurtulup ay'a gitmeniz gerekiyor. sistemimizdeki başka gezegenlere göre dünya küçük olsa da yerçekimi aslında az değil. gezegenimiz 9.8 m/s2 lik bir yer çekimine sahip . koskoca halkaları olan satürn'ün yerçekimi 10.44m/s2. mars'ın ise 3.7m/s2 .

    böyle bir yerçekiminden kurtulup ay'a gitmek için gökdelen boyutunda roketlere ihtiyacınız var. bu işi beceren/becerebilen roketlere baktığımızda saturn v ve sls* roketlerini görüyoruz. bu roketler florida'nın düzlüklerinde çok büyük değilmiş gibi gözükebilir ama aslında baya baya gökdelen boyutunda roketler. hani new york şehrine koysan o kadar bina arasında kendini belli eder. böyle bir roketin tasarımı ise son derece zor bir iş. hata payınız sıfır. mesela sls roketi saniyede 5.5 ton yakıt yakar. bakınız saniyede! böyle bir motorda ufak bir hata olsa havaya uçar ki geçmişte pek çok yaşanmış olay var. (bkz: n1 roketi)

    roketle fırlatıldık diyelim. bu sefer de hedefi tutturmanız gerek. "la ay koca şey nasıl kaçırılır" dememek gerekir. uzayda yol almak dünyadaki gibi değildir. uzayda inanılmaz hızlarla hareket eden ay'ın yörüngesine girmek için doğru anda doğru yerde motorlarınızı ateşlemeniz, yolda rotanızı düzeltmeniz ve yine ay'a yaklaşınca doğru yerde, doğru anda, doğru miktarda yavaşlamanız gerekir. bunları yapmazsanız ya ay'ı kaçırıp uzayın hiçliğinde kaybolursunuz, ya da ay'a çakılıp yeni bir krater meydana getirirsiniz.

    diğer bir konu radyasyondur. bahsettiğim radyasyon ise meşhur van allen kuşakları değildir! van allen kuşaklarında yüksek enerjili partiküller ve radyasyon fazla olduğu için tehlikelidir ancak bu büyük bir dert değildir. zira astronotlar bu alandan olabildiğince kısa sürede geçecek bir rota ile seyahat ederler. esas mesele güneş ve güneş dışı kaynaklardan gelen radyasyondur. uzay aracının bu radyasyona karşı azami koruma sağlaması gerekir. artemis görevlerinde astronotlar apollo programında uzayda en uzun kalmış astronotlardan iki kat daha uzun süre görev yapacak. bu da onlar için çok daha büyük bir risk demek. bu riskin üstesinden gelmek için ise yeni teknolojiler ve yöntemler geliştirilmesi gerekiyor.

    bundan elli sene önce apollo seferlerinde astronotlar gerçekten kelle koltukta ay'a gittiler. seferlerin hemen hemen hepsinde görevi tehlikeye atacak problemler yaşandı. en bilinenlerinden örnek vermek gerekirse ay'a inilen apollo 11 seferinde görev bilgisayarı iniş sırasında aşırı yükten dolayı iflas etti. apollo 13'te servis modülündeki tanklar havaya uçunca ölümden döndüler. bir başka seferde rokete çarpan yıldırım nedeniyle kumanda bilgisayarı neredeyse yanıyordu. ve tabi ilk apollo seferi olan apollo 1 de astronotlar hatalı kablolama ve kullanılan malzemelerdeki hata nedeniyle yer testlerinde yanarak can verdi.

    günümüz güvenlik ve insanları riske atma standartlarına göre apollo programı çizim masasından ileri gidemeyecek bir yapıydı. ancak rusya ile yaşanan yarış nedeniyle insanlar kendilerini riske atarak çalıştı ve başardı.

    artık böyle bir riske girmeye gerek yok. zira hem astronotların hayatları daha kıymetli, hem de patlayan bir roket sonrasında apollo dönemindeki bol keseden dağıtılan bütçenin aksine kimse o masrafı karşılamaz.

    bu nedenle ay'a yeniden gitmek için her şeyin sıfırdan, sanki ilk defa gidilecekmiş gibi tasarlanması gerekiyor. bu da çok masraflı bir iş. uzay yarışı olmadığı için ise abd senatosundan gereken para bir türlü çıkmıyor-du. çin'in hem amerika ile sidik yarışına girmesi, hem de uzaydaki gelirden pay almak istemesi nedeniyle başlattığı yeni uzay yarışı nedeniyle amerika artemis programına daha fazla para vermeye başladı.

    debe editi: uzay ve uzay teknolojilerine meraklıysanız şöyle bir türkçe kaynak var.

    edit 2 : ertelenen fırlatma 3 eylül olarak belirlendi.
    (bkz: 3 eylül 2022 artemis 1 seferi)

  • bu direkt benimdir. ama sirketimin benden baska calisani olmadigindan `ooo hava da süpermiş hadi erken çıkayım diyen patron` oluyorum. belki de bu ben degilimdir.

  • başlık: kız arkadaşım bana seni milli

    1. yapmaya hazırım dedi ne demek istedi anlamadım ben zaten paf takımda oynuyorum acaba tanıdıklarımı var beni a takımamı çıkarıcak abdullah avcıyı felanmı tanıyo anlamadımki ne demek istedi ?

    2. kadroda sana da şans verecekmiş.

  • sözlügün gercek bir kutsal bilgi kaynagi oldugu eski günlerin anisina basligi ciddiye alip, geyik muhabbeti aksine bilgi verme amacli olarak asagidaki aciklamayi giriyorum:

    1. uluslararasi sivil havacilik kurumu ucak motorlarinin kücük boy kuslari zarar görmeden "yutabilmesini", büyük boy kuslarin carpmasi durumunda ise en azindan "patlamamasi" stardardini zorunlu tutmus. yani kus carpmasi durumunda bir motora gelebilecek en büyük hasarin motorun kullanim disi kalmasi standardi getirilmis.

    2. ucak motorlarinin önüne tel kafes gerilmesi konusu gündeme gelmis ama bir dizi arastirmadan sonra bundan vazgecilmis. nedenleri ise:
    - o hizda ucmakta olan bir ucaga carpan bir kusu engelleyecek gücte bir kafesin cok agir olacagindan dolayi cok fazla yakit israfina sebep olacagi
    - motora hava girisini önemli ölcüde engelleyecegi (ben hoparlör tasarimiyla ugrastigim icin hoparlör önündeki izgaralarin hoparlörden itilen havanin ortalama %40'ini engelledigini biliyorum, dolayisiyla bu tür bir izgaranin hava emilimini hatiri sayilir oranda düsürmesi benim icin sürpriz degil)

    3. bazi havaalanlarinda kullanilan, kuslari kacirtici ses frekans vb yayin imkani olmasi

    4. gelismis radar ve audio teleskop teknolojilerinin de kus sürülerini tespit etmekte etkili olmasi

    orijinal kaynak icin buradan.

    bu linkte de 1960'li yillardan bu yana kus carpmasinin neden oldugu toplam 7 ucak kazasi rapor edilmis ki diger kaza sebeplerine göre pek kayda deger bir rakam degil.

  • yaşamaktan bıktım artık. hani giresunda bir yayla köyü vardı. darbeyi birkaç hafta sonra öğrenmişlerdi . işte öyle bir yerlere yerleşmek istiyorum.

  • normalde laptop pilleri en az 4-5 yıl kadar dayanır, (performansı gittikçe düşerek tabii ki) kolay komple bozulmaz hemen panik yapmayın.
    çoğu yeni nesil laptoplarda pilin ömürünü uzatma amaçlı yazılım var, bu yazılımın bazen kafası karışıyor. özellikle cihazı her gün kullanıyorsanız ve neredeyse sürekli şarjda tutup, işiniz bitince uykuda bırakarak günlerce aylarca hiç kapatmadan kullanıyorsanız bu sorun sık sık oluşuyor.

    çözümü basit.
    -şarj kablosunu bilgisayardan çıkarın.
    -denetim masası > aygıt yöneticisi 'ni açın
    -listeden "piller"i bulup açılan alt listedeki zımbırtıları sağ tıklayıp "kaldır"ı seçin. (bu aygıtlar yeniden başlatınca otomatik geri yüklenir korkmayın)
    -bilgisayarı kapatın. (yeniden başlatmayın, kapatın)
    -bilgisayarı açın, açıldıktan sonra şarj kablosunu takın sorun düzelecektir.

  • çok güzel bir şey...

    uzun zamandır kendi tercihimle asosyal bir yaşam sürüyorum. dünyanın düzenine karşı umudumu kaybeder gibi olmuştum, insan içine karışmayı bıraktım. baktım ki ben dışarı çıkıp dünyaya karışmak istemiyorum, o zaman dünya benim evime gelsin diye düşünerek gezginleri ağırlamak üzere bu siteye kaydoldum.

    ilk misafirimi ağırlıyorum. iskoç bir gezgin. geçtiğimiz yıllarda bir süre iskoçya'da yaşadığım için konuşacak pek çok ortak nokta bulduk. dün sultanahmet'i falan gezdirdim, bugün de haritayı eline tutuşturup tek başına yolladım, yarın da gidiyor zaten...

    bir sürü şey öğrendim, inanılmaz seyahat anıları dinledim. her insan yeni bir dünya derler ya, misafirimin bana kattığı şey de "later is now" mottosu oldu. bir de çekilişten kazandığım kahve makinasını nasıl çalıştıracağımı öğretti. hediye olarak getirdiği glenfiddich whisky ise bonus.

    tabii bir de couchsurfing'i sarmış olan -şahsi fikrimce- hıyarlar var. çiftleşmek için dating site gibi kullanmaya çalışıyorlar. geçenlerde biri şöyle yazmış:

    "avrupa yakasında oturuyorum, cumartesi anadolu yakasına geçeceğim, önce bir yemek yeriz, sonra bir kulübe gideriz, saat geç olacağı için gece sende kalırım ;) ertesi gün öğleden sonra kahvaltının ardından eve dönerim. telefon numaram: ..."

    bu özgüven nereden geliyor cidden bilmiyorum. bildiğim tek şey misafirimin de dediği gibi insanların çoğu aslında iyi, dünya düşündüğümüzden daha yaşanılası bir yer ve seyyahlar da çoğunlukla pozitif insanlar. masaya koyacağınız bir sıcak kap çorba ve vereceğiniz bir oda ile dünyanın öbür ucundan gelen bir insanı hayatınızda misafir ediyorsunuz ve onun da hayatına misafir oluyorsunuz.

    dünya büyük ve görülecek çok şeyin olduğu bir sahne... bölüm sonu canavarlarına rağmen bu oyunun sonunda iyiler kazanacak.

  • 69 kez söylenmiş. 70. kez de söylenir. (bkz: juninho)

    lyon'da fransa liginde frikikten gol atmadığı takım yok adamın. sadece frikikten hepsini sıradan geçirmiş.