hesabın var mı? giriş yap

  • bu sayfanın paylaşımlarını beğenen ve paylaştıklarına yorum yapan arkadaşlarım olduğundan uzun zamandır haberdarım bu olaydan. kızlar bi de paylaşılan evin fotoğraflarına yorum yapıp üzerinde tartışıyorlar. hatta geçen lüks sayılabilecek bir ev gördüklerinde kadının kocası ne iş yapıyor diye yorumlar vardı. yine böyle bir sayfada kızın biri 20 yaşındaymış kendisini isteyen adam 30 yaşında olduğunu anlatıp yardım istiyordu sizce ne yapmalıyım, evlenmeli miyim diye.

    toplumun çürümesi tam da böyle bir şey. öncelikle bu genç kızlar sanki hayatlarının en büyük amacının hemen evlenip güzel bir evde oturmakmış gibi olması umut kırıcı. eğitim, kendi ayaklarının üzerinde durmak gibi şeylerden habersizler. diğer bir konu ise özel yaşamlarını herkes ile paylaşarak hem fikir almak hem de güzel evleriyle nispet yapmaları var ki beni benden alıyor.

    ülkede o kadar hırsız, katil, vicdansız varken bu genç arkadaşlar mı göze batıyor diyenler olacaktır elbet. lakin neden daha 20 yaşına gelmemiş gençler ev kurmak çocuk yapmak için bu kadar çabalıyor anlam veremiyorum. gördüklerim içinde en azından üniversite bile akıllarında yok. ben kendi adıma üzülüyorum açıkçası.

  • insanın karar verme sürecinde, çevresinin etkisinin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seren bir sosyal psikoloji deneyidir. deneyi yürüten isim polonyalı sosyal psikolog, solomon asch'dir ve bu deneyiyle, sonrasında itaat eğilimine dair önemli saptamalarda bulunan stanley milgramı derinden etkilemiştir. asch deneyinin temel sorusu şudur:" insan, doğru bildiğini sandığı şeyin tersini iddia eden bir grupla karşılaşırsa ne yapar?"

    1951 ve 1952 yıllarında yürüttüğü deneyinde, asch'in kurduğu düzenek şöyledir: laboratuvarda belirli sayıda kişiden oluşan gruplara, sırayla birçok kart çifti göstermiştir. bu çift kartın birinde 3 tane çizgi vardır. bu çizgilerin biri kısa biri orta biri de uzundur. diğer karttaysa tek bir çizgi vardır. bu tek çizgi,diğer karttaki üç çizgiden biriyle aynı uzunluktadır ve algılama farklılıkları sorunu oluşmasın diye bu çizgilerin fiziksel gerçeklikleri belirgindir. deneklere, bu tek çizginin uzunluk olarak diğer kartlardan hangisine benzediği sorulmuştur. aslında,masadaki deneklerden sadece biri gerçek denektir;diğerleri ise pek tabii ki asch'in asistanlarıdır ve her defasında ne söyleyecekleri önceden belirlenmiştir. her kart çifti gösterildiğinde, asistanlar sırayla yargılarını söylemekte;esas deneğe ise söz sırası en sonda gelmektedir. ilk birkaç gösterimde,araştırmacılar doğru cevap vererek deneğin güvenini kazanırlar;fakat daha sonra sürekli yanlış cevap vermeye başlarlar. denek,sıra kendisine gelinceye kadar herkesin yanlış cevap vermesinden rahatsız olmaktadır,ne var ki sıra kendisine gelince,onun da diğerlerinin verdiği cevabı(bu cevabın gerçekle ilgisi olmadığı açıkken) tekrarladığı görülmüştür.çok sayıde deneğin kullanıldığı bu araştırmada,katılanların %35'i,gruba uyarak,apaçık gördükleri şeyin tersini söylemiştir.

    milgram deneyive onun sonucu kadar çarpıcı olmasa da, her üç kişiden birinin, doğru olmadığını bildiği halde karar verme sürecinde grubun kararına katılması
    oldukça anlamlı. hayatın her anında da rahatlıkla görülebilecek bir sonuç. izlerken sıkıntıdan bayılıp çok kötü bulduğu bir film hakkında,sırf ödül aldı diye övgü dolu sözler sarf etmek; gündeme hakim beğenilerin etkisiyle,hiç dinlemediği/okumadığı şarkıcılar/gruplar/yazarlar hakkında şaşalı yorumlar yapmak hem günlük hayatta hem de sözlükte sıkça karşılaştığımız/karşılaşabileceğimiz davranış örnekleri nihayetinde.

  • su dolu bir şişem var soğusun diye buzluğa koyuyorum unutuyorum donuyor, içemiyorum. erisin diye dışarı çıkarıyorum unutuyorum ısınıyor, içemiyorum. bir haftadır şişeyi yanımda gezdiriyorum ama katiyen su içemiyorum.

  • su baskınları ve deniz seviyesinin yükselmesi haricinde dünya üzerindeki yaşamı etkileyecek bazı sonuçlar doğuracaktır.

    öncelikle oluşacak downforce bütüm dünyadaki bitki örtüsünün zarar görmesine neden olacaktır. bunun sonucunda gıda temininden, havadaki oksijen seviyesine kadar etkilenecektir.

    bitkiler fotosentez sayesinde havadaki karbondioksiti oksijene çevirir ve oksijenin canlı yaşamı için önemli olduğu kadar, güneş ışınları da fotosentez için öneme sahiptir. durmaksızın yağacak bir yağmuru sağlayacak yoğunlukta bulutlar güneş ışınlarını engelleyecek ve zaten bir kısmı zarar gören bitki örtüsünün yeterli oksijeni üretmesine engel olacaktır. ayrıca fotosentez yapamayan bitkiler de ölecektir. bu sayede soluduğumuz oksijenin %30'unu üreten bitkiler yok olacaktır.

    güneş ışınlarının engellenmesi soluduğumuz oksijenin %50'sini sağlayan planktonların da ölmesine neden olacaktır. bu sayese oksijen kaynağımızın %80'i yok olmuş olacaktır.

    bitkilerin yoksunluğu, beslenmek için hayvan yetiştirmemizi de önleyecektir. belki bir ihtimal bol bol suya ihtiyaç duyan pirinç yetiştirmek mümkün olabilir.

    "balık tutar onunla besleniriz" diyeceksiniz ancak onlardan da uzak durmak gerekecektir zira bu kadar yağışın oluşturduğu kuvvet kanlizasyon atıklarından, ağır metallere kadar tüm kirliliği göllere, içme su kaynaklarına ve denizlere taşıyacaktır.

    içme suyuna karışan kirleticiler hepatit, kolera ve tifo salgınlarına neden olacak, taşkınlar nedeniyle oluşan su birikintileri sivrisinek popülasyonunun aşırı artmasına, sıtma, deng humması ve sarı humma gibi hastalıkların yaygınlaşmasına neden olacaktır.

    ayrıca aşırı nem ile gelen küf de barınma sorununu neden olacaktır. yediğimiz rokforun içerisindekinin aksine oldukça zararlı ve ölümcül olabilen küf türleri bulunmaktadır.

    yine yağışın oluşturduğu muazzam baskı ve toprağın suya doyması nedeniyle dünya genelinde ölümcül toprak kaymaları meydana gelecek, sonucunda yollar kapanacak, enerji nakil hatları ile iletişim ağları devredışı kalacaktır. oluşacak yeraltı erozyonları sayesinde yeraltındaki kayalar yerlerinden oynayacak ve depremler meydana gelecektir.

    özetlemek gerekirse; yeryüzünde 300 günü aşkın süre ile yağmur yağabilen bölgeler olsa da tüm dünyada durmaksızın yağmur yağması pek mümkün değildir. ancak bir şekilde böyle bir şey gerçekleşirse hayat tamamen yok olur diyebilmek mümkündür.

    kaynak: youtube/life noggin

  • terste kalmamışlardır. terste bırakılmışlardır zira türkiye kötü değil düşmanca yönetilmektedir.

    zarar edenlere "mal" diyen şakşakçıları çekinmeden engelleyin ve geçin. onlar halkı bile isteye zarara sokmaya çalışan recep ve yandaşlarını görmezden gelecek kadar esnek omurgalılardır...

    not: terste falan kalmadım.