hesabın var mı? giriş yap

  • birbirlerine ilk kez açılma kısmı merak uyandıran görüntülerdir.

    - gıyas iyi adamsın sen.
    - sende öyle.
    - gerçekten iyi duygular besliyorum sana.
    - yüksünme.de hele.
    - bilemedim, sarılasım öpesim geldi, döşüme basasım..

  • almaya karar verdiğiniz şey her ne ise ondan soğumanıza neden olacağı için yapılmaması gerekendir.

    bu kış kombiyi yenileyeceğim, bütün markaların başlıklarını gezdim, bir tane doğru dürüst marka yokmuş meğer türkiye'de, vaillant'ından baymak'ına kadar hepsi dandikmiş. soba kurmayı düşünüyorum şimdi.

    sadece bu değil, misal bilgisayar almaya karar verirsiniz, model beğenirsiniz, girer ekşi sözlük'e bakarsınız ne demişler diye,

    "uzak durun"lar, "yanından bile geçmeyin"ler, "o markayı evime bile sokmam"lar havada uçuşur.

    her marka berbattır, her markanın servisi soyguncudur, her marka aslında "çok bozmuştur."

    siz siz olun, birşey alacağınız zaman girmeyin ekşi sözlük'e, içinize sinen neyse gidin alın, kötü çıkarsa da kader diyip geçin.

    yoksa burada yazanların hepsini dikkate alırsanız bir şey alamazsınız.

  • baya bi sıkıntılıyım dün akşam, buralar gereksiz ayrıntı. moda sahil'de oturdum biraz, eve dönmek üzere yoldayım yürüyorum. saat 8.30-9 arası bişey.

    - alo kızıııım?
    - efendim baba
    - ne var ne yok bakim napıyosun?
    - iyiyim baba sağol... (derken burada ağlamaya başlıyorum) sen nasılsın?
    - haydaa... noldu kızım birden şimdi? dün sınavın varmış kötü mü geçti?
    - yok baba ya öyle canım sıkkın işte.
    - işyerinde biri sana bişey dediyse hemen yarın ilk iş ayrıl ordan. anında ayrıl.
    - yok ya valla öyle bişey yok, canım sıkkın işte.
    - bak ben bu gece uyuyamam, 11'de filan uçak vardır kesin, geliyorum ben oraya.
    - ya baba deli olma bi dur, işin gücün var
    - ya işi gücü batsın, ben rahat etmem burda böyle valla geliyorum.
    - yok baba gelme gerçekten gerek yok.
    - e peki sen yolun ortasında niye ağlıyosun?
    - baba anlatılacak bişi yok ki, bi an "ben nolucam" diye düşünüp kaygılandım, ondan...
    - tamam bana anlatmak istemiyosun ama anlatmanı isterdim. neyse ben seni sonra ararım hadi sen şimdi eve git bi elini yüzünü yıka.
    - sağol baba ama üzmiyim seni, vaktini de alıyorum hem
    - vaktimi almak ne demek yavrum, biz sana canımızı vermişiz, vakit de neymiş, sıpaya bak.

    bi saat sonra filan...

    - kızım naptın evde misin?
    - evdeyim baba, odamda oturuyorum.
    - sen kocaman kızsın, okulunu bitirdin meslek sahibi oldun, yolun ortasında ağlaya ağlaya yürüyecek kadar ne üzdü seni?
    - ya baba bu mudur yani, evde ağlasam bu kadar üzülmicek misin, sorun yolda ağlamış olmam mı?
    - yok tabiki öyle değil de, çok endişelendim, çok üzüldüm. şimdi bak, sen gençsin, hayattan beklentilerin var. doğrudur. kadınsın, incinmişsindir, olur öyle şeyler. ama bak bir düşün, kendi koşullarını üst üste koyup bir bak, dünyada 3.5 milyar kadın var desek sen onların çok küçük bir bölümünün içindesin. kendini sakın yalnız hissetme, ben şu an bile atlar gelirim senin yanına.
    - sağol baba.

    *
    ki gelir. gelmişliği vardır.
    gitmişliği olmasın.

    *
    acil update:

    babam "acem kızı" türküsünü çok sever, ona atfen "siz ağlarken gözünğzden inci mercan dökülüyor" der bize (ablamla bana) hep. tam entry'yi yazdım, başka bir başlıkta yine babamsal bişey daha yazdım, gönderdim okudum, gözlerim oldu yine, telefonuma babamdan mesaj geldi:

    "yumdukça gözlerinden düşen mercanlar
    bilesin ki bizleri hep yaralar" diye.

    böyle bir babası olduktan sonra bir kadının, sevgilisinin başını tabi ki yer "sen beni sevmiyosun, hiç romantik değilsin" diye. *

  • çocuklar bizim malımız değil onların özelini paylaşamayız.anneler evlatlarının koruyucusu olur sahibi değil.tamam modern olun da kendinize olun.isteyen her yerini açar koyar ama 18 yaş altı bir bireyin özelini paylaşamaz.kim olursa olsun.yetti yani ilgi görmek için çocuk kullanma modası.

  • twitter’da esra karagül isimli bir kullanıcının iddialarıdır.

    --- spoiler ---
    merhabalar size başıma gelen bir olaydan bahsetmek istiyorum.yaklaşık 3 ay önce biricik eşimi bir trafik kazasında kaybettim ama bence #kazadeğilcinayet . eşime çarpan katil alanya belediyesi çalışanlarından ahmet koçak , 142 promille trafiğe çıkıyor +++

    üstelik ehliyetsiz, çünkü ehliyeti alkol kullanmaktan ikinci kez alınmıstır. kendisi 14.07.2018 tarihinde gece 01:00 sularında bomboş yolda zikzaklar çizerek ve aşırı hızlı biçimde araç kullanırken, motosikletiyle kendi şeridinde giden eşime çarpıyor++

    bu olay yüzünden benim 7 yaşındaki evladım babasız kalmıştır.üstelik görgü tanıklarının ilk ifadeleri de bu yöndeyken daha sonra karşı tarafın baskılarından dolayı ifadelerinde olayı görmediklerini söyleyenler oldu. son duruşma da bu şahsın akrabalarının+++

    baskılarına maruz kaldım.benim ve ailemin üzerimize yürüyerek gözdağı vermeye çalıştılar.avukatlarının müdahalesiyle sakinleştiler. tek başıma mücadelemden güçlü bir kadın gibi dönmeyeceğim ama lütfen sesimi duyun bu bir trafik kazası değil bu resmen bir #cinayettir.

    karşı taraf o kadar güçlü ki , beni ve adaleti bu güçlerini kullanarak ezmeye çalışıyorlar. öyle ki yerel gazetelerde yayınlanan haberleri bile kaldırttılar. ben tek bir kadın başıma girdiğim bu mücadele de sizlerden destek bekliyorum.
    --- spoiler ---

    edit: @degisimindengesi isimli yazar "alanyanın bir yerel gazetesi olayın haberini paylaşmış" diye bir bilgi paylaştı.

    edit2: bu konudaki şahsi fikrim, 3 tane çok önemli detay var: sürücü alkollü, ehliyeti 2. defa alkollü araç kullanmaktan alınmış ve bazısı fikrini değiştirmiş olsa da olayın görgü tanıkları var. şimdi bu 3 detay gerçekse şayet, artık bu kişinin ceza alıp almamasını tartışmak bile gereksiz olmalı. zaten ceza almazsa, komple ülkeyi kapatıp gidelim artık. asıl sıkıntı ceza yedikten sonra suçlu yakınlarının bu kadının başına bir şey getirme ihtimali. şahsen sadece bunun için açtım bu başlığı. açıkçası başlığı açarken bile kısa da olsa bir tereddüt yaşadıysam, kadının yaşadıklarını tahmin bile edemiyorum. kısa bir sürede gündem yapan herkese teşekkürler.

    edit3: @alanyali belediye başkanı ve basınla iletişime geçmiş: (bkz: #82686906)

    edit4: milliyet haber yapmış.

  • kirli siyasete bu denli angaje olmak için motivasyonunun ne olduğunu çok merak ettiğim kişi. onca yıl sanatınla halkın zihninde ve kalbinde bir yer edinmişsin, dünyalığın yerinde, paran pulun bol ve 80 yaşındasın; ömrünün son demleri. kafası minimum system requirements seviyesinde çalışan biri tüm manzarayı görür; buna rağmen nedir hocam senin motivasyonun?

    çok garip, çok.

  • düşünün ki, iktidar partisinin kabinesinde görev yapan bir bakan, gurbetçi oyu toplamak için sınır kapısında insanları karşılıyor.

    bu sefer gidiciler lan galiba. *

  • hobi olarak hikayelerinizi animasyon haline getirmek istiyorsaniz bilmeniz gereken ilk sey animasyonda fazlasiyla angarya is olmasidir, ozellikle ogrenim surecinde bu durum cok sinir bozucu olabilir.

    -eger ekstra bir pipeline plugin falan yazmayacaksaniz yazilim bilgisi pek onemli degil.

    -oyun motorlarini kullanmayi biliyorsaniz zaten genel olarak bazi temel konulara haizsiniz demektir bu da isinizi kolaylastirabilir.

    -tanidiklardan karakter/cizim/modelleme icin yardim alma konusuna birsey diyemeyecegim, ama az da olsa bu konularda calisip kendiniz birseyler yapmayi deneyin derim. sonucta eskilerin dedigi gibi tasima suyuyla degirmen donmez. animasyon isinde cok fazla detay is oldugudan yarin obur gun baskalarina guvendiginiz icin yari yolda kalmayin sonra.

    -cevre tasarimi konusu da sinematografisi iyi (misal buyuk kubrick'inkiler) filmler en iyi kaynaktir. gerek hazir bulunacak modelleme ve asset'lerden gerekse kendi modelleyeceginiz (modelleteceginiz) objelerle oncelikle oyun motorlarinda sahne kurup bol bol pratik yapmaktan baska yontem yok zaten. isik tasarimina ve isik render'i konusuna gelince tavsiye edebilecegim kitaplardan bazilari; digital lighting and rendering, motion picture and video lighting, real time cinematography for games, fundamentals of photography and cinematography, the five c's of cinematograpy (eski ama cok degerli ve sektorde kutsal kitap muamelesi goren bir kitaptir), digital animation bible vesaire vesaire. gorulecegi uzere isik tasarimi ve isiklandirma isi sinematografi ile icicedir. bunun disinda bir cok video ders bulmak da mumkun. elbette ozellikle isik ve render konusunda cok daha teknik programlama ve muhendislige yonelik kitaplar/konferanslar/videolar var ama onlar baslangicta gereksiz agir kacar. oyun motorlarinin ve modelleme programlarinin egitim kitaplarinda da isiklandirma bolumlerini okumak cok ise yarar.

    -bu surecte hangi programi kullanacaginiza gelmeden once karar vermeniz gereken asil konu 2d mi 3d mi uzerinden ilerleyeceksiniz. bu ikisi bambaska iki disiplindir, ikisini birden secmeniz imkansizdir, o yuzden kafanizda netlestirmeniz gereken ilk konu budur. ozellikle bu secimi yaparken her turlu cizim/modelleme isini kendinizin yapmaniz gerekecegi bir gun gelebilirmis gibi dusunup hangisinin size ve yeteneklerinize daha yatkin oldugunu iyi dusunmeniz iyi olur. yukarida bir entry'de yazmistim ama tekrar daha ayrintili anlatayim;

    eger 3d animasyon calisacaksaniz ucretsiz olarak blender var, hizli calisan hafif bol sayida dersi bulunabilen bir program. sketch up'in eski versiyonlari da ucretsiz. onun disinda ucretli alternatifler mevcut. cinema 4d cogu kisi tarafindan hem kullanimi kolay oldugu icin hem de standart versiyonunda bile pek cok ozellik hazir geldigi icin (motion graphic icin ) tercih edilir. maya ozellikle keyframe animation konusundaki ustunlugu ile sektorde tercih edilir. 3ds max sektorde en cok kullanilan programdir, modelleme konusunda cok ovulse de arayuzu ve kullanimi gereksiz zordur. lightwave 3d az kullanilsa da koklu ve stok render'i kalitelidir. houdini ozellikle son yillarda film ve vfx studyolari tarafindan tercih edilen prosedural gorsel efekt basta olmak uzere pek cok konuda ustun bir tercihdir ama eger bir workstation veya en azindan cok guclu bir bilgisayar kullanmiyorsaniz caninizdan bezdirir, cunku cok yuksek sisteme ihtiyac duyar- modo benim de sahsen cok sevdigim arayuzu ve kullanimi son derece kolay bir programdir, render ayarlari iyi ogrenilmedikce hep grenli sonuc verir, yuksek sistem ozelliklerine ihtiyac duyar. sketch up acik ara kullanimi en kolay modelleme yazilimidir, hic modelleme bilmeyen biri bile birkac dakika icinda temel modelleme isini cozebilir, ama modelleme yontemleri cok kisitlidir, anime etmek ve modelleme seceneklerini yukseltmek icin parali pluginler alsaniz da asla diger secenekler gibi kaliteli anime ve modelleme basaramazsiniz.

    2d animasyon uzerinden devam edecekseniz ucretsiz olan opentoonz vardir. onun disinda parali tercihlerden en iyisi toon boom studio'dur. elbette sececeginiz 2d stiline gore pek cok farkli program da mevcuttur.

    hangi programi secmeniz gerektigi "hangi arabayi almaliyim" gibi bir sorudur. kisiden kisiye, durumdan duruma farklilik gosterir. benim icin ideal olan bir program sizin icin ters gelebilir vesaire. ayni sekilde programi kullanacaginiz sistemin gucu isletim sisteminiz gibi konular da tercihlerinizi belirler. burada en iyi yontem deneme surumlerinden kullanarak en uygunu kendiniz bulmanizdir. kimse sizin icin en iyisinin hangisi oldugunu sizden iyi bilemez.

    -bu ise memuriyet maasi ile yatirim yapmanizi asla tavsiye edemem. ozellikle ekonomik sartlarin gun gectikte belirsizlestigi bir ortamda henuz size uygun olup olmadigini bile bilmediginiz bir istek icin buyuk harcamalar yapmayin. kinect ile mocap sistemi kurmak cok sonra dusunmeniz gereken konu. oncelikle mixamo ve ucretsiz mocap database'lerden yardim almaniz daha yerinde olur. aslinda en dogru yaklasim oyun motorlarinda hazir bulacaginiz karakterlerle (makehuman , mixamo poser vesaire) ya ucretsiz mocap dosyalarini kullanarak ya da keyframe animasyon yaparak en az alti ay pratik yapin. bu surecte motorlarin sis, yagmur, ruzgar, kar, yaz gunesi gibi efektleri, terrain generator gibi ve market placedeki ucretsiz hazir objelerle binalarla ve diger seylerle sahneler olusturup cok primitif animasyon denemeleri yapin. bu surecte kafanizdaki hikayeleri falan bosverin oncelikle eldeki malzemelerden basit sonuclar elde etmeye calisin. elbette sonuclar cok amator ve kotu gozukecektir ama bu surecte siz de animasyon hobisinin size hitap edip etmedigini anlar ve tecrube edinirsiniz. eger ki 6 ayin sonunda hala ayni istek ve hevesle devam ediyorsaniz o zaman ufak tefek harcamalarla isi bir sonraki asamaya tasirsiniz.

    ayrica eger ki tek amaciniz hikaye anlatmaksa animasyon disinda alternatifleriniz oldugunu unutmayin. kisa film cekmek, kitap yazmak, radyo tiyatrosu hazirlamak gibi yontemler hikaye anlatmanin daha kolay ve acisiz yoludur. eger ki gorsel anlatim sizin hikayenizi anlatmanin tek yolu gibi gelirse ve gorsel alginiz on planda duruyorsa animasyon o zaman daha iyi bir tercih olur. mesela bu baslikta bir yazar arada bir telefonuyla yaptigi kisa animasyonlari paylasiyor. o animasyonlari izlediginizde yazarin gorsel algisinin cok guclu oldugunu, ve hikayesini anlatmanin yolunu imgeler uzerinden buldugunu gorebilirsiniz. haliye o yazar gibi insanlar icin gorsel anlatim vazgecilmez bir yontemdir. kisacasi birseyler cizmeden duramayan, visualist insanlar icin animasyon angaryasini cekmek normaldir, ama digerleri icin candan bezdirici olabilir.

    ha bu arada ben de kaşar, biz simdi neyiz? tost muyuz? (tovbe tovbe heheh)

  • dünya'nın herhangi medeni bir ortamında toplu sosyal alanda ayağini sandalye uzatırsan çalışan gelip seni uyarır. hatta ben müşteri olarak orda bulunsam ve çalişan masaya ayağını uzatan hanzoyu(burda hanzo sensin, başka laflarda hazirladimda neyse) uyarmassa ben o mekanı terk ederim. çalişan ayağini indir bu mekanda müsade edemeyiz demiş sen bir de adama sanane demişsin ve kaçınılmaz son. bir dahakine evinde iç.

  • surada klupleri ve surada barlari listeledikten sonra bir de restaurantlari siralayalim diyerek basliyorum yazima. oncelikle sunu belirtmekte fayda var. hollanda mutfagi cok siradan bir mutfak. agirligi patates ve sosis uzerine kurulu, lezzet olarak derinlik icermeyen yemekler cogunlukta bu mutfakta. "dutch simplicity" tam olarak hayat bulmustur hollanda mutfaginda. belki de bunun sonucu olarak; amsterdam, dunya mutfagindan oldukca guzel restaurantlara ev sahipligi yapiyor. nufusun buyuk bir cogunlugunun expat olmasinin da katkisi buyuktur bunda eminim. neyse fazla uzatmadan baslayalim.

    -----------------------------------------------------------------------------------

    the seafood bar - bu restaurantin ilk subesi museumplein'e yakin bulunuyor. eger kabuklularla araniz iyiyse, iki kisilik karisik deniz urunleri tabagi tavsiye edilir. soguklari da iyi sicaklari da. izgara istakoz muazzam. icki olarak kasteel icmeniz tavsiye edilir. yeni subesi spuiplein'de acildi. bu sube oldukca buyuk; dolayisiyla yer bulmaniz daha kolay.

    pata negra - burasi utrechtstraat uzerinde bulunan bir tapas restauranti. icerisi salas bir sekilde dosenmis. sangria & tapas icin oldukca iyi.

    alfonso's - yine utrechtstraat uzerinde bulunan bir meksika restauranti. guzel fajita yapiyorlar.

    ganesha - hint yemegi sevenler icin amsterdam'daki en iyi yer diyebilirim. otantik bir hint restauranti sayilabilir burasi. central station'a cok yakin.

    the max - jordaan'da bulunan bir endonezya restauranti. muz kabugunda somon oldukca basarili.

    van harte - de negen straatjes'te bulunuyor bu restaurant. 3-cesit yemekli menuleri kalite/fiyat performansi bakimindan oldukca iyi. tavsiye edilir.

    rakang - amsterdam'daki favori thai restaurantim. jordaan'da, elandsgracht uzerinde bulunuyor.

    la perla - jordaan'da bulunan bir pizzaci. amsterdam'daki en iyi pizza burada desek yanlis olmaz sanirim. sarap-pizza aksami yapmak icin ideal.

    la favola - diger restaurantlar kadar merkezde bulunmayan bir italyan restauranti. sahipleri puglia'li ve gercek italyan yemegi yemek istiyorsaniz kesinlikle denemeniz gereken bir yer.

    genki garden - sushi seveneler icin bu restaurant da. en iyi sushi restauranti degil ama yine kalite/fiyat orani yuksek olanlardan.

    bierfabriek - esasinda bar burasi ama burada bbq tavugu denemeniz gerek. cok fazla anlatmiyorum, deneyin.

    cafe de klos - en iyi spareribs'i yiyebileceginiz yer burasi. restaurant demek zor buraya; kucuk bir bar aslinda. dolayisiyla cok sira beklemeniz gerekebiliyor. ama bira ve ete doyup oyle cikiyosunuz iceriden.

    cannibale royale - biftek restauranti. sadece hamburger ve biftek yapiyorlar bildigim kadariyla. tavsiye edilir. kalverstraat'a yakin bulunuyor.

    sea palace - central station'in dogusunda bulunan yuzer restaurant. cin mutfagindan. icerisinin dekorasyonu oldukca guzel.

    foodism by friends - amsterdam west'te bulunuyor bu restaurant. kucuk porsiyonlar halinde balkan/akdeniz yemeklerini yiyebilirsiniz. etleri boyle lif lif ayriliyor, agizda eriyor. oyle guzel. yaninda karadag/sirp/romen biralarini icebiliyorsunuz. restaurantin sahibi olan abi baya tatli bir insandir. gelir masaniza oturur bir bira da sizle icer. tavsiye edilir.

    morgans & mees - esasinda burasi otel ve restaurant. otel kismini bilmiyorum ama restaurant kismi oldukca hos. romantik bile sayilabilir. sevgili ile gidilebilir. yine amsterdam west'te bulunuyor.

    kinnaree thai cuisine - burasi amsterdam'daki en lezzetli thai yemeklerini yiyebileceginiz yer. daha once ustte rakang'i ovmusum ama burasi kesinlikle daha iyi. daha az gosterisli ama daha sicak bir servis var. anne/baba/cocuk falan beraber gidebilirsiniz. oldukca family friendly. porsiyonlar ziyadesiyle doyurucu. muazzam, favori restaurantlarim arasina cok hizli girdi.

    mossel & gin - restaurantin adindan da anlasilabilecegi gibi midye ve cin konusunda iddialilar. aslinda pek baska bisey de yok galiba. ama cesit cesit midye var. yaninda da elbette patates kizartmasi. cin tonikleri de basarili. westerpark'in icinde yer aliyor.

    il pacioccone - central station'a oldukca yakin bu restaurant. oldukca kucuk, oldukca sakli bir yerde. pek bilen de yok esasinda. puglia'li bir amca isletiyor burayi. zaten bana da puglia'li bir arkadasim tavsiye etmisti. italyan mutfagi fakat pizza yapmiyorlar. dolayisiyla o turistik italyan restaurantlarindan birini beklemeyin. mum isiginda yemek yemek isteyenler icin tavsiye edilir.

    de belhamel - hakkinda cok guzel yorumlar duydugum romantik fransiz restauranti. henuz deneyemedim ama en kisa zamanda deneyip, burayi guncelleyecegim.

    foodhallen - burasi restaurant degil ama restaurantlarla dolu buyuk bir kapali alan. icerisinde guzel bir bar da var aslinda. vondelpark yakinlarindaysaniz bir girip bakin derim.

    cafe loetje - cok guzel bir biftek restaurant zinciri. genellikle yer bulmak oldukca zordur. cuma veya cumartesi gunu burada yemek yemeyi dusunuyorsaniz birkac gun onceden rezervasyon yapmaniz tavsiye edilir. cannibale royale gibi guzel et yiyebileceginiz bir yer de burasi. central station'in onunde olan subesini tavsiye etmem sahsen. museumplein'e yakin olani oldukca guzel.

    toro dorado - spuistraat uzerinde yer alan bir biftek restauranti. cafe loetje ve cannibale royale'de yer bulamazsaniz gidilebilir. favorilerimden biri degil.

    pllek - ndsm kismina gecerseniz, muhakkak burada yemek yiyin derim. ayni zamanda geceleri muzik de var. oldukca eglenceli bir bar/restaurant.

    burgerij - central station'in icinde yer alan bir hamburgerci. cok cok lezzetli hamburger yapiyorlar. tavsiye edilir.

    la oliva - jordaan'da bulunan bir tapas/pinchos restauranti. amsterdam'da, sarap ve pinchos icin en iyi restaurant.

    -----------------------------------------------------------------------------------

    bu kisimda biraz da daha pahali olan restaurantlara deginmek ister deli gonul...

    de compagnon - adindan da anlasilabilecegi gibi fransiz restauranti burasi. sefin hazirladigi bir menu var ve genel olarak sizin herhangi bir secim sansiniz yok. kucuk kucuk porsiyonlarda bir suru sey yiyorsunuz. oldukca lezzetli. icerisi de oldukca romantik. tek basina gidilebilecek bir yer degil. warmoesstraat'in hemen yaninda bulunuyor.

    envy - prinsengracht uzerinde bir restaurant burasi da. icerisinin dizayni oldukca modern. bazi aksamlar tasting menuleri oluyor. 6 cesit kucuk kucuk porsiyonlar geliyor. oyle birseye denk gelirseniz kacirmayin. yine sevgili ile gidilesi mekanlardan.

    restaurant d'vijff vlieghen - en kisa zamanda deneyecegim bir restaurant. icerideki atmosfer oldukca guzel gorunuyor. en azindan disaridan bakilinca. hala deneyemedim. fiyatlar yuksek ama kalite de ayni sekilde yuksek gibi duruyor.

    -----------------------------------------------------------------------------------

    meraklilari icin biraz da turk restaurantlarina deginelim.

    orontes west - burasi benim amsterdam'daki favori restaurantim. ana yemekleri mukemmel degil ama mezeleri oldukca guzel. raki icilesi yer. hugo de grootplein'de.

    ali ocakbasi - turkiye'deki kosebasi'nin avrupa markasi. yemekler oldukca leziz, mezeler de ortalama ustunde hollanda icin. tek sorunu muzik. belirli bir tarzi yok. bir sezen caliyor bir tsm. oyle karisik gidiyorlar. ama daha yeni acildilar; zamanla oturturlar diye umuyorum.

    antep sofrasi - daha yakin zamanda denedigim ve hollanda'daki en iyi kebabi yedigim yer. cuma-cumartesi aksamlari fasil da var. mezeler cok iyi degildi ama. amsterdam-oost'ta yer aliyor.

    levant - leidseplein'e oldukca yakin bulunan bir turk restauranti. ahtapot izgarasi ve yaprak cigeri mukemmel. ayrica raki cesitliligi acisindan da amsterdam'in en iyi turk restauranti olabilir. restaurantin sahipleri ufuk ve ramazan isminde iki muhabbeti tatli abi. terasi mukemmeldir bu arada. direk kanalin kenarinda oturup rakinizi yudumlayabilirsiniz.

    -----------------------------------------------------------------------------------

    ucuz olan restaurantlar da var elbette amsterdam'da. para konusunda cok rahat degilseniz ve 10 eur'dan daha az para harcamak istiyorsaniz asagidaki restaurantlar size gore.

    vapiano - bildiginiz vapiano. pizza, makarna ve salata'dan olusan bir menuleri var. hizli, lezzetli ve ucuz. rembrandtplein'de ve oosterdokseiland'da olmak uzere iki subesi var.

    burger bar - dort subesi var amsterdam'da bildigim kadariyla. hamburgerleri lezzetli. sadece warmoesstraat uzerindeki subede bira var. digerlerinde alkol yok.

    burgermeester - bir diger hamburgerci. ben burger bar'a gore daha basarili buluyorum. elandsgracht'ta bulunuyor.

    wok to walk - sehrin cesitli yerlerinde bulunan bir wok'cu. geceyi sonlandirmak icin iyi fikir.

    sefa - bildiginiz donerci/shoarmaci. digerlerine gore daha basarili buldugum bir yer. westerkerk'in karsisinda.

    pasta factory - muntplein'de yer aliyor. makarnasi oldukca guzel, fiyatlar uygun.

    daha yazilacak yerler var, sonra genisleyecek bu liste... to be continued

    30.05.2016 editi: epey bir restaurant eklendi. konu cok dagilmasin diyerek fazla detaylara girmedim restaurantlar hakkinda. ayrintili bilgi ihtiyaci olan cekinmeden yesillendirebilir. afiyet olsun efenim.

  • baktığım bir şey öncesi yaklaşık 20 soruyu okumak zorunda kalıyorum.
    bugün yağmur yağacak mı? bugün yağmur mu geliyor? acaba bugün yağacak mı yağmur? sizce ıslanacak mısınız? yanınıza şemsiyelerinizi almalı mısınız? ya yağmazsa o şemsiyeleri ne yapacaksınız?
    bu nedir böyle ya.
    ruh hastaları.