ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
japon çay seremonileri
-
japon çay seremonileri, taocu dünyevi cennet tasavvuruna uygun olarak tasarlanmıştır. "hayal evi" denen çay odası, şiirsel bir sezgi ânını yakalamak için inşa edilmiş kısa ömürlü bir yapıdır. "boşluk evi" diye de adlandırılır, süslerden arınmıştır. bazen tek bir resim ya da çiçek düzenlemesi içerir. çay evi "simetrik olmayanın evi" diye adlandırılır: simetrik olmayan da hareketi çağrıştırır; bilerek bitirilmemiş, ev sahibinin imgeleminin doldurabileceği bir boşluk bırakır.
konuk, bahçe yolundan girip alçak girişten geçmelidir. resme ya da çiçek düzenlemesine, fokurdayan çaydanlığa saygı gösterir ve yere oturur. çay evinin denetimli basitliğiyle çerçevelenen en basit nesne gizemli bir güzellikte durur, sessizliği geçici varoluşun gizini saklar. her konuğun deneyimi kendine göre tamamlamasına izin verilir. topluluk üyeleri böylece minyatür olarak evreni seyreder ve ölümsüzlerle gizli dostluklarının farkına varırlar.
büyük çay ustaları, tanrısal mucizeyi deneyimlenen bir âna dönüştürmekle ilgilenirdi; sonra bu, çay evinden gündelik eve taşınır; evden ulusa yayılırdı. uzun ve barış dolu tokugava dönemi (1603-1868) sırasında, amiral perry'nin 1854'te gelişinden önce, japon yaşamının örüntüsü belirgin biçimselleştirmeyle öylesine dolmuştu ki, varoluş, en küçük ayrıntısına dek sonsuzluğun bilinçli ifadesiydi, manzaranın kendisi bir tapınaktı. aynı şekilde doğu'nun her yerinde, bütün kadim dünyada ve kolomb öncesi amerika'da, toplum ve doğa, zihin için, ifade edilemez olanı temsil ederdi. "bitkiler, kayalar, ateş, su, her şey canlıdır. bizi gözler ve ihtiyaçlarımızı görürler. bizi koruyacak bir şeyimiz yokken bizi görürler," diyordu yaşlı bir apaçi öykü anlatıcısı, "ve o zaman ortaya çıkar, bizimle konuşurlar." budistlerin "cansızın vaazı" dedikleri budur.
(bkz: the hero with a thousand faces)
(bkz: joseph campbell)
babasının aksine tam bir fiyasko olan kişiler
-
öztürk serengil - seren serengil
git şurdan şöyle bir tahta bul gel
-
dünyanın en tuhaf baba talebidir, emridir. herhangi bir iş mi yapılıyor, bağla bahçeyle mi uğraşılıyor, apartman bahçesinde bir atraksiyon mu yapılıyor, piknikte mangal mı yakılıyor, baba mutlaka bu talebini dile getirir. muhattabı genelde erkek çocuklardır.
öğelerine ayirarak bakalim, emrin saçmaligi anlasilsin;
git: ışık hızıyla yap anlamında
şurdan: "şurdan" kelimesi masum gibi ama kastedilen butun mahalle.
şöyle: genelde 1-1,5 metreye tekabül eden bi tahtadır. bi örneği pederin elinde vardır.
bir: evet bir.
tahta: her babaya lazım, fennin son harikası.
bul: artik icat mi edersin, yarayir misin bilemem mealinde.
gel: gidis hiziyla gel.
verdi emri, bolt gibi gote toynak ata ata gittin, aradin ve buyuk ihtimalle mahallenizde ikea fabrikasi yoksa bulamadan geldin. sonuc?
"taam hallettim ben.."
thodex kurucusunun veda mektubu
-
çiftlikbank tosunu ile bu tosun arasında ciddi bir fark var. ilki akıllı olduğunu sana kırsal kesimi doladı, ikincisi akıllı olduğunu sanan beyaz yakalı şehirlileri doladı. toplumdaki sınıf farkı burada bile kendini belli ediyor.
letgo'da hiçbir şeyin satılamaması
-
doğru bir tespittir.
benim sürecim de şöyle olmuştu:
satılık ürün: çekyat
gerçekten tertemiz, neredeyse hiç kullanmadık.
kendi değeri 2000 tl idi
- ilk fiyat: 800 tl
arayan yok
- ikinci fiyat: 500 tl
arayan yok
- üçüncü fiyat: 250 tl
arıyorlar ama gelen yok
- dördüncü fiyat: 100 tl
arayanlar arttı ama hala gelen yok
- son fiyat: 1 tl
bir öğrenci aradı, "ben almak istiyorum ama nakliyeyi siz halledebilir misiniz?" dedi.
orada bende film koptu, apartman görevlimize sordum. oğlu evleniyormuş, bedavaya ona verdim.
bu kadar beleşçi ve şark kurnazı bir millet olamaz.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"ilişki durumum: cornetto'nun bedavasını da kendi yiyor"
nil karaibrahimgil
-
şeyma'dan önce nil vardı.
hafızasız bir toplum olduğumuz için biraz geriye gitmek istedim.
nil'in nasıl ünlü olduğuna dair proloğu şurada yazmıştım: (bkz: zeynep bastık/@ug tek)
ama asıl olay elbette ki ünlü olmasının nasıl sevgilisi tarafından ayarlanması ve tüm parayı turkcell'in ödemesi de değil.
serdar erener, o dönemlerde serra erener ile evliyken çalışanı olan nil karaibrahimgil ile birlikte olmaya da başlıyor.
2000 yılında nil türkiye'ye özgür kız olarak tanıtılıyor.
eşi ikilinin beraber olduğunu öğrenince evi terk eden serdar erener 2001'de eşiyle boşanıyor.
nil-serdar erener ilişkisi, 2006'da son buluyor.
hem gecce'nin hem de vatan gazetesinin haberlerine bakarsak nil, o dönemlerde ozan çolakoğlu ile birlikte oluyor. gecce'nin iddiasına göre, ilişki başladığında ozan çolakoğlu evliymiş.
neyse, aradan zaman geçiyor ve 2010'da serdar erener ile evleniyor nil.
geçmiş, geçmişte kalıyor.
türk halkı onu prenses, peri sanmaya devam ediyor.
fiyatı korkunç bir şekilde artan ürünler
-
geçen sene 900 liraya aldığımız kömürün tonu bu sene 1800 tl olmuş. 3 ton almam gerekiyor kara kara düşünüyorum. yer kars.
olan biten
-
muazzez ilmiye çığ, yarın siz ekşi sözlük yazarlarının sorularını yanıtlayacak. gözünüz sol frame'de olsun.
tülay babuşcu
-
irfan değirmenci'den ayarın kralını yemiştir.
" en son işgal kuvvetleri'nin donanması istanbul'daydı film oradan mı başlayacak"
stendhal sendromu
-
tıp kaynaklarında da rastlayabileceğiniz, yani kabul görmüş bir sendromdur.
aşırı güzellik/görkem/yücelik karşısında kendinden geçme/bayılma, halini tasfir eder. birbinden alakasız gözükse de, kant'ın güzellik anlayışından tasavvufa kadar birçok konuda referans olarak verilebilir.
ayrıca bu sendromu -ömründe bir kez bile olsa- yoğun hissedebilcek bir insan, birçok açıdan çok şanslıdır...
ilkkan yedinci
-
ekşi sözlük bir insan olsa bu kişi şüphesiz ilkkan yedinci olurdu