ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
behzat ç.
-
83. bolumde de yine gerildik, su ticari taksi cekiciye carpsin da biz de rahatlayalim onlar da rahatlasin.
hayalet: radyo aciiim mi?
akbaba: yok la oturuyoz iste
hayalet: ben de kalkip oynayalim demedim
su konusmada kendimi gordum, hayalet olarak.
salda gölü'ne millet bahçesi yapılması
-
artık ben şundan eminim.
bu adamlar ülkenin bütün güzelliklerini yok etmek için elinden geleni yapıyorlar.
ismail türüt
-
elimde camide terleme görüntüleri var. ama sanatına laf yok: çünkü bi boka benzemiyor.
insanın kendi çocukluğuna vereceği öğüt
-
o kaybedip ağladığın kırmızı trenin var ya... vitrinin arkasına düşmüş. büyümeden çıkarttır da oyna.
pendik kadıköy minibüsü terörü
-
yıl 2005-2006 falan, üniversitede sınava yetişmeye çalışırken bu hatta yolcu kaptırmama yarışı yüzünden yaşadığımız stresle şemsiyeyle şoföre dalmak suretiyle sonuçlanan bir teröre maruz kaldım. sonra ben bunu süründürürüm diye bir hezeyanla , sınav çıkışı ibb nin sitesinden bulduğum ulaştırma müdürüne ait maile plakayı, her gün yaşadığım bu terörü ve hangi noktalarda bekleme yapıp trafiğin *mına koyduklarını tek tek döktürdüm. yaklaşık 1 ay kadar sonra dilekçemin emniyete , trafik şubeye ve bir yere daha iletildiği; belirttiğim plakaya ait aracın şoförünün ceza alarak minibüsün trafikten çektirildiği ve söylediğim bölgelerde duraklama yapılamaması için önlemler alınacağına dair bir mail düştü. ekinde de dilekçemin ulaştığı birimlerin imzalı yanıtları bulunmaktaydı. bu mailin gelmesinden 1 ay sonra da maltepe minibüs caddesinde şikayet ettiğim noktalara bariyerler çekilerek "duraklama yasaktır" tabelaları asıldı.
sonra anneannem adamın ekmeğiyle oynadın diye vicdan yaptırmaya çalıştıysa da hiç üzülmedim. çünkü önce benim sonra araçtakilerin, sonra sokaktaki adamın canıyla oynarken 1 dakika bile tereddüt etmeyen bu tarz insan müsveddelerine üzülebilecek kadar hümanist değildim.
not: o bariyer çekilen noktaları artık kimse sallamıyor.
thy'nin türkiye'den uçanları keriz yerine koyması
-
lan valla kafayı yicem lan.
adam link vermiş. al oku öğren demiş.
http://www.cheapair.com/…fares-change-all-the-time/
http://www.farecompare.com/…ore-or-less-than-yours/
önümüzdeki ay bilmemkaç bin mil uçmuyoruz ama allahtan ingilizcemiz var da okuduğumuzu anlayabiliyoruz.
linklerde demiş ki;
neden yanınızda oturan sizden daha ucuza uçuyor?
demiş ki:
biletinizi yanınızdaki erken almıştır, siz daha geç almışınızdır. (hadi beee. geç alınca daha mı pahalı oluyomuşi, vay aq)
gittiğiniz yerde kalma süresi (benim örnekte ikisi de sadece gidiş. one way ticket. got it?)
uçuş günü. hafta içi daha ucuz demiş. (örnekte ikisi de 14 ocak)
uçuş saati. abuk saatler daha ucuz demiş. (aynı uçak kuzum aynı uçak. 3 defa aynı yazdım yine yazayım: aynı.)
seyahat sezonu. demişki sezonda daha pahalı. (14 ocak gülüm 14 ocak)
bayram, yılbaşı pahalıdır demiş. (vay aq. yeni birşey daha öğrendim.)
vs vs.
böyle bir sürü zaten kabul ettiğim neden.
la ben bunu mu diyorum sevgili 36bin mil? benim ingilizce anladığım kadar türkçe anlamıyor musun 40bin mil?
bak gönderdiğin linklerde güzel bi yer var orayı tercüme edeyim:
havayolları yolcuları ikiye ayırır. biri iş adamlarından, acil işi çıkanlardan, cenazesi olanlardan vs oluşan "fiyat ne olursa olsun gider" tipi. diğeri ve daha fazla olan grup ise seyahat etmek isteyen ama buna zorunda olmayan, fiyata önem veren "fiyat uygunsa giderim" tipi.
hava yolları mümkün olduğunca ilk gruptan yolcu ister ki karlılıkları artsın. ama tüm uçak biletlerini bu fiyatlardan yaparsa uçakta çok az insan olur. o yüzden de boş koltuk olmasındansa geri kalanını da ikinci gruba daha uygun fiyatla verirler. böylece uçaktan maksimum parayı kazanırlar.
peki neden roma'dan uçanlar 2. grup oluyor da, türkiye'den uçanların tamamı "fiyat ne olursa olsun gider" tipi oluyor. thy sadece 14 ocak tarihinde değil tüm yıl boyunca italya biletinden min %150 daha pahalı satıyor istanbul yolcularına bileti. bunu soruyorum 36bin mil. neden?
ikisi de tek yön
ikisi de aynı tarih
ikisi de aynı saat
ikisi de aynı uçak
aynı pilot
aynı hostes
aynı yemek
aynı tüm yol boyu ağlayan bebek
neden istanbuldan binen yolcu "fiyatı ne olursa olsun gider"?
neden roma'dan binen yolcu "fiyat uygunsa gider"?
hadi şimdi yıl sonuna kadar ne kadar uçarsan uç.
görünmezlik icat edilse ilk yapılacak iş
-
tebrik etmektir.
icat edeni tebrik etmek muhtemelen yapılacak ilk iştir.
evde beslenebilecek en uygun kedi türü
-
russian blue. tüyleri kısadır, ve asla dökülmez. yüzü gözü normal sokak kedisine benzer. o yüzden fiziki yapısıyla alakalı bir sağlık sorunu yada zorluk da yaşatmaz. geri kalan şeyler zaten her kedide değişiklik gösterir.
polonyalı ismi telaffuz ederken havale geçirmek
-
en büyük korkularımdan biri. mesela sırf bu yüzden trois couleurs filmlerini izleyemedim. ezkaza şöyle bir diyalog yaşasam:
- abi bu filmler çok güzelmiş, öyle duydum. sen izledin mi?
+ izledim.
- yönetmeni çok meşhurmuş, adı neydi yahu? sen bilirsin...
+ bilmez miyim... kıriş... kıriz... kıriştof kieş... kıriştofkieşloooo... olm yazıyor şurada, bak. kendin oku işte, of be... ağrı girdi başıma.
- aaa, müziklerini de şey yapmış...
+ evet, zıbıng... zıbıngniyiw... zıbıngniyivpıreieşşedüeeeeeee...
- abi? abi iyi misin? yetişin lan, adam ölüyo...
+ kırişpireisszcwzieszcisiesaelnaelnzzzzzzzzz... (burda üç ayrı çeşit z, ortası çizgili l, tepesi çentikli n, altı kuyruklu a ve e var aslen)
allahınızı, kitabınızı, papa 2. jean paul'ü, adam malysz'i seviyorsanız yapmayın. şu isimleri parantez içinde telaffuzlarıyla mı yazarsınız, ne yaparsınız bilemiyorum. leh leksikolojisi öğrenmek durumunda mıyız hepimiz yahu?
(bkz: krzysztof kieslowski)
(bkz: zbigniew preisner)
ad boşluğuna ad soyad yazıp soyad boşluğunu görmek
-
sınavlarda, anketlerde vesairelerde yaptığım tezcanlılık. isim kısmına adımı ve soyadımı allah ne verdiyse yazarım, sonra aslında çok da uzak olmayan hemen bir alt satırda bana "la gerizekalı bi dur hele" diye bakan "soyad" kısmını görürüm. mutlu olurum...
özgür demirtaş'ın günde 3 saat uyuması
-
tamam kardeş en az uyuyan sensin
metrodan inenleri sıra halinde bekleyen japonlar
-
bu sıra bekleme olayı japonyada her noktada vardır, otobüse de binsen bilet de alacak olsan ne bileyim sokak satıcısından dondurma da alsan yine aynı şekilde otomatik olarak sıraya girer bu güzel insanlar. türkiye'den gittiğinizde ilk olarak göze çarpan medeniyet ayraçlarındandır.