hesabın var mı? giriş yap

  • lan şaka maka bir ton psikopatla aynı ortamda yaşıyoruz farkında değiliz. toplumun ruh sağlığı almış başını gitmiş. yalnız türbanlı iki hanım kızımızı takdir ettim. var demek az da olsa böyle gönlü geniş dindarlar. korkunçlu kadının da allah kocasına yardım etsin dört duvar arasında.

  • insan toplumlarının tabii kanunla yönetilmesi.

    tabii kanun felsefesinin düşünce dünyasına egemen olduğu 18. yüzyılda, fransa'da gelişen bir okul.

    okul mensupları, "fizyokratlar" diye tanımlanır. okulun önde gelen temsilcisi dr. f. quesnay’nın eserlerinden biri, droit naturel, yani "tabi kanun" başlığını taşımaktadır.

    çağlarında çok kısa bir süre etkili olmakla beraber, fizyokratlar, iktisadi düşünce biçimlerine getirdikleri yeniliklerle bugün de anılırlar. iktisadi düzenin işleyişini, soyutlama yöntemi ile kurdukları bir model çerçevesinde anlama çabaları, toplumu işlevlerine göre birbirinden ayırmaları, servetin kaynağını mübadele değil üretim sürecinde aramaları, tarım üretimini düşünce sistemlerinin merkezi yapmaları, başlıca özellikleri arasında sayılabilir.

    fizyokratlar, anlaşma, girişim ve ticaret özgürlüğü ya da özel mülkiyet gibi, liberal anlayışın temel ilkelerini savunurken, bu savlarını tabii kanun felsefesinden çıkarıyorlardı. bu reformcu fikirleri ile de, 1789 fransız ihtilâli arifesinde, monarşiye ve merkantilist politikanın fransa’da yarattığı olumsuz etkilere karşı çıkmış oluyorlardı.

    kurdukları soyut modelden çıkardıkları vergi politikası önerileri özellikle önemliydi; çünkü, dönemin fransa’sındaki büyük toprak sahiplerinin vergi ödemesi gereken tek toplum sınıfı olması gerektiği sonucuna varıyorlardı. oysa, gerçekte kral, kilise ve soylular gibi büyük toprak sahipleri de hiç vergi ödemezken, kiracı çiftçiler ve köylüler ağır vergi ödemek zorunda bulunmaktaydılar.

    fizyokratların düşünce sisteminin açıklanmasında bir tıp doktoru olan dr. f. quesnay’nın (1694-1774) "tableau economique" adlı eserinin özel bir yeri vardır. ayrıca, bu eserin günümüzde kullanılan girdi-çıktı tablosunun öncüsü sayılması, esere bir diğer açıdan da önem kazandırmaktadır.

    tableau economique, temelde üç toplum sınıfına dayanır:

    toprak sahipleri, (dönemin fransa’sında kral, kilise ve soylulardan oluşur)

    toprakları birincilerden kiralayarak işleyen girişimci çiftçiler

    kısır sınıf, (hem zanaatkârları hem de tüccarlar ve mali sermaye sahiplerini içerir).

    tableau’ya göre, gerçek anlamda üretken sınıf, bunlardan ikincisi, yani girişimci çiftçilerdir; çünkü, çiftçiler yarattıkları net (safi hasıla) ile kendi geçimlerini sağladıkları gibi, toprak mülkiyetini elde tutanların (ya da bunların gelirine dayanarak yaşayanlar) ve kısır sınıfın geçimini de sağlayabilirler. oysa, kısır sınıf, produit net yaratmazlar. bu sınıfın bir bölümü olan zanaatkârlar, produit net yaratmasalar da, üretim sürecinde kullandıkları hammaddelere emekleri ile bir değer eklerler. bu değer, kendi gelirlerine eşittir ve tümüyle çitfçilere ödenen tüketim maddelerine gider. bu sınıf, ayrıca, tarım ürünlerine iyi bir fiyat sağlamak için gereklidir.

    kısır sınıfın diğer bölümü olan tüccarlar ve mali sermaye sahipleri, hiçbir değer eklemedikleri için, geliriyle produit net’ten bir azalmaya yol açarlar. toprak sahipleri ise, tarımın yarattığı produit net’i toprak rantı olarak ele geçirirler.

    produit net, bu modelde toplum sınıfları arasında dolaşan bir çevresel akımla tanımlanırken, paranın rolü hiç küçümsenmemiştir. paranın sadece mübadele aracı oluşu değil, aynı zamanda iktisadi faaliyet üzerindeki rolü de göz önünde tutulmuştur. bu bakımdan fizyokratların, merkantilistlerle klasik okul arasında bir köprü oluşturdukları söylenebilir.

    fizyokratlar, bu soyut modelden, kendi açılarından önemli olan bir de vergi politikası önlemi çıkarmışlardır. bu, verginin tek olması ve sadece toprak rantı üzerinden ödenmesidir. düşünce sistemlerinde tek üretken kesim tarım, tarımda yaratılan produit net’i ele toprak rantı olarak geçirenler de toprak sahipleridir.

    produit net, tüketimden arta kalan pay olarak tanımlanmaktadır. öyleyse, diğer toplum sınıfları değil, toprak sahipleri ele geçirdikleri rant üzerinden vergi ödemelidir. bu sav, daha sonraki birçok iktisatçı tarafından tekrarlanmıştır. diğer yandan, fizyokratlar, serbest dış ticareti de savunmuşlardır. ancak, bu savları bir teoriye değil de tabii düzen anlayışlarına dayanmıştır. dönemin fransa’sında, merkantilist dış ticaret müdahalelerinin tarım ürünlerinin iyi bir fiyat sağlamasını engellediğini anlamışlardır.

    okulun diğer önde gelen kişisi r. j. turgot’dur; görüşlerini "reşexions sur la formation et distribution des richesses" (1766) adlı eserinde açıklamıştır. turgot, azalan gelir kanunu, toprak rantının doğuşu ve kapital birikiminin kaynağı olarak, rantın önemi gibi, iktisatçıların daha sonra uzun boylu inceledikleri konulara eğilmiştir.

    fizyokratlar, dönemlerinde çok kısa bir süre etkili olsalar ve tabii kanun gibi pek soyut bir kavramdan yola çıksalar da, iktisat teorisinin gelişmesine büyük katkılarda bulunmuşlardır.

  • akp'nin kendisi %39 alabileceğine inansa 3 saat sonrasına seçim organize ederler.

    kandırmayın milleti.

  • "ey israil sabrediyorsak bilki kuran-ı kerim'de yok olacağın müjdelendiğindendir.."

    sabah sabah iyi güldürdü bu arkadaş.

  • atatürk'ün çevresindeki insanların rahat olabildiklerini kanıtlayan adamdır.

    ceketi silindikten sonra atatürk'ün dönüp bakması ve ne olduğunu söylediklerinde, muhtemelen "önemi değil" dedikten sonraki gülümsemesi, içten ve alçakgönüllü bir insan olduğunu açıkça göstermektedir. yıllar sonra bile içimizi ısıtmıştır.

  • adamlar barcelona'daki euroleague merkezinde bulunan toplantı salonlarından birisine zeljko obradovic adını vermişler ama gel gör ki; oturduğu evin kapı zilinde hala babasının adı yazan gençler bu insana loser demekteler.
    keşke bu adam gibi kaybetsem hep.

  • meb bakanı selçuk'un “herkes üniversiteli olmak zorunda değil. sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa” cümlesi türkiye'nin eğitim alanında da neden sınıfta kaldığını gözler önüne serdi."

    link

    yorumsuz yorum;

    "herkes universite mezunu olmak zorunda degilse her mahalleye niye universite açtınız?"

  • eğer dünya jüpiter kadar büyük olsaydı, her mesafe 10 kat, her yüzey 100 kat daha büyük olurdu.
    istanbul ile new york arasındaki bir uçuş, dünya'nın çevresinin iki katından daha fazla olan 80 700 kilometrelik bir yolculuk olacak ve amerika, gerçek dünya yüzeyinin iki katına sahip olacaktı.

    gerçek dünya'da insan topluluklarının ilk yerleşimi oldukça hızlıydı. 100 000 yıldan daha az bir sürede, dünya'nın çoğu insanlar tarafından işgal edildi.
    yeni dünyada vnsanlar tüm gezegenini keşfetmek için, jüpiter'in ( 6.1419 × 10 ^ 13 m ^ 2 ) yüzey alanı ile aynı alanda hareket etmelidir.
    bir uygarlık gelişecek olsaydı, kabaca 13 milyon yıl, tüm gezegeni keşfetmek yaklaşık 12.190.000 yıl alacaktı . benzer büyüklükte insan grupları da birbirlerinden 100 kat daha fazla yalıtılmış olacaktır. pek çok insan grubunun birbirinden uzun süre izole edilebilmesi, kültürel ve biyolojik olarak uzaklaşmamızı sağlayacaktı.

    insan göçlerinin böyle bir gezegende çok daha zor ve uzun bir yol olacağı sonucu kesin. medeniyet gelişmesi, dünyanın sadece çok küçük bir kısmında olacaktır.
    yeryüzünde insanlık tarihinin en önemli olaylarından biri keşif çağıydı; onu takip eden birkaç yıl içinde avrupa keşfi ve neredeyse tüm dünyanın kolonileşmesi izlendi. fakat yeni dünya o kadar büyük ki, bir denizi, bir okyanusu ya da bir çölü geçmek en cesur kaşifin bile ötesindedir.

    magellan seferinde 90.000 km'lik bir yolculuğu 1000 günden fazla sürdü, yeni dünyada 90.000 km bir okyanusun büyüklüğündedir.

    tabi yerçekiminin, çevreyi ve biyolojik hayatı etkilemediğini varsayarsak. --çünkü;
    jüpiter'in yerçekimi kuvveti,
    kütle (m) = 1.8982 × 10 ^ 27 kg

    ortalama yarıçap (r) = 69911000 m

    g-force = 2.639

    hızlanma (g) = 25.885 ms ^ -2

    yoğunluk değişecek, bu yüzden birçok faktör değişecek.
    jüpiterin yoğunluğu 1,326 kg / m3'tür, yerkürenin yoğunluğu 5,515,3 kg / m3.

    --öyleyse , dünya'nın yoğunluğu ile ( 5,515,3 kg / m ^ 3 ) çarpılan jüpiter'in ( 1.43 × 10 ^ 18 m ^ 3 ) hacimine ( × ) sahip bir gezegen ,

    yani yeni dünyanın kütlesi,

    m = 1.43 x 10 ^ 18 m ^ 3 × 5.515.3 kg / m ^ 3

    m = 7,886.879 × 10 ^ 18

    böylece yeni dünya 7,886,88 × 10 ^ 18 kg olacak.

    yerçekimsel gücü hayal edin. okyanuslar çok büyük olacağından hidrostatik basınç, okyanus yatağının yüzeyindeki katı buza dönüşecek, atmosferdeki gazların hacmi artacak ve atmosfer basıncının çok yüksek olması, güneş ışığının o yoğun kalın tabaka atmosferinden yer yüzeyine ulaşması zorlaşacak.
    çok az güneş ışığını gezegenin yüzeyine ulaşabilecek, okyanusların derinliğini unutabilirsiniz.

    bu gezegende yaşayan karasal tür, atmosfer basıncına karşı kan basıncı çok yüksek olan güçlü bir kas yapısına sahip olacak, su ve hava türlerini hesaba katmıyorum bile.

  • ilaçla falan alakası yok. zenginlerin kendileri ile ilgilenmek için zamanları var.

    sabah 8'den akşam 6'ya kadar iş yerinde sömürülen bir canlı, üstüne gidip nasıl spor yapabilir, kendine bakabilir? zaten zenginleri zengin yapan şey, sahip oldukları zaman, ve onu istedikleri gibi planlamaları. para değil.