ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tv8 dizüstü bilgisayar desteği
-
"siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk!" victor hugo
edit: imla
edit: victor hugo'ya ait olmayabilir, kiminse güzel söz.
polonya'nın avrupa birliğinden çıkmak istemesi
-
polonya bu istediğinde ciddiyse de maalesef pek olası bir talep değil.
her şeyden önce polonya bir doğu bloğu, bir demir perde ülkesi. ab'den çıkmak demek slav bir doğu avrupa ülkesi için rusya güdümüne girme riski demektir. polonya ikinci dünya savaşı'nda çok kayıp verdiği ve almanlardan çok çektiği için savaş sonrasında fransa'ya yanlayan, acı dolu, hüzünlü, içine kapanık bir ülke. 2000'lerde polonya'nın fransa sevdası britanya sevdasına dönüştü. günümüzde irlanda ve ingiltere'de yerleşik bir sürü polonya vatandaşı var. ülke ab'ye girdiğinde serbest dolaşım hakkını sırt çantasıyla kapıda bekledi bu insanlar (belarus ülkelerinin, romanya'nın, bulgaristan'ın vatandaşları da öyle), serbest dolaşım gelir gelmez soluğu londra'da aldılar. ve avrupa sanayiine ucuz ve yasal işgücü olarak katıldılar.
ancak polonya benzerlerinden farklı olarak tarımsal atılımlar yaptı, avrupa birliği fonlarını ziraat alanında iyi kullandı ve bu konuda kendini aştı.
koyu katolisizm ve ırkçılık yüzünden vatandaşların gazını aldıklarını düşünüyorum. kürtajı yasaklıyorlar mesela, kadınlar gidip çekya'da kürtaj oluyor. bu tür pratik kolaylıklardan vazgeçmezler. rusya'ya da yaklaşmak istemezler. eğitimsiz çoğunluğu hoş tutmak için arada esip gürlemek lazım sadece.
yaran diyaloglar
-
zaman gazetesine abone, beş vakit namazında, mutaassıp kişi ve yanında bir elemanı ile bir iş gereği öğle yemeğinde buluşulmuştur, yemek esnasında sohbet edilmektedir. söz döner dolaşır siyasete gelir;
mutaassıp: ...mesela adı evrim, devrim olandan vatana millete fayda gelmez. çocukken de çok yaramaz olur bunlar...
elemanı: öyle deme abi, benim kardeşim de çok yaramaz.
mutaassıp: adı ne?
elemanı: ramazan.
sonrasında çorba burnumdan çıktı.
festivalde bira sattırmayan eyüplü çakallığı
-
efes one love festivalinde, "eyüp sınırları içinde bira festivali" istemiyoruz diye ortalığı yıkan eyüplü kepazelerin çakallığıdır. bu namussuzlar alkol satışının yasak olduğu konser sırasında migrostan çalınmış sepetle kutusu 7,5 liradan bira satar. normal zamanda 5 tl olan otoparkındaki afişin 5 tl'lik bölümünü kesip 12 tl'lik yama ile millete çakar. semt sakinlerinin oluşturduğu organize ayakçı takımı konser akşamı sokak aralarına park eden insanları tehdit ederek 5'er tl toplar. dükkanının leş tuvaletini "tuvalet 1 tl" diye kocaman kartona yazıp sıra bekleyen insanlardan nemalanır ve daha bir sürü şey. saymayacağım hava güzel, kadıköye gitmek lazım.
ha bu arada sorsan hepsi müslümandır, kutsal ilçelerinde alkol içilsin istemez bu bok kokan yerlerin sakinleri.
akpliyim demeden akp'li olduğunu anlatmak
-
akpliyim.
(okuduğumu anlayamamışımdır)
truman show psikolojisi
-
bazılarında bu ciddi bir psikolojik bozlukluk olarak ortaya çıkar. sanki dünya kendi için yaratılmışçasına, hayatını devam ettirir. bu mantığa göre diğer insanlar figüran doğa ise bir sahne olduğu için onlara kural tanımadan hoyratça davranması mübahtır. kendi sahnesinde kendi ahlak kuralları ve kendi egosu tek geçerliliktir zira. karşısındakiler onun bu durumunu tolare etmeye devam ettikçe her şeyi daha dayanılmaz hale getirirler. devirdiği çamları hayatın kendine hazırlanan bir sahne olmadığını anlayana kadar farketmez. ha zaten hayatın bunu fark ettirdiği an çok acı bir tecrübedir ki bir çoğu bu acı tecrübeye rağmen kendilerini kandırmaya devam ederler.
corinna kopf'un 9 ayda onlyfans'tan kazandığı para
-
sermayesiz bir iş için çok temiz para. toprak olup çürüyecek bir vücudu hala diriyken paraya çevirmek lazım. tebrik ediyorum bu içerik üreticisi hanımefendiyi.
bitmek tükenmek bilmeyen öğrenci evi geyiği
-
pisliği, dağınıklığıyla övünen şapşalların öve öve bitiremediği geyikler bütünü..
- abi bizim evin dolabındaki muzu sucuk sanıyolardı yeaa.. makarnanın içinde başka canlılar vardı hahah..
tamam amk en pis senin evin.
fatiha
-
ben: baba bana elhamı öğret, öğretmen istiyor
babam:
elhamdürüsiyle
kızlar sürüsiyle
hergün birisiyle
yarabbi şükür allahım
ben: aman be baba
babam: oğlum ne var, hocanız bile bilmez bunu, hem bir tutarsa duan, ehi ehi
ben: ablam gibi dayak yiyeyim sonra değil mi* ? .. anneee , bana elhamı öğret...
babam: dur ben sana elemtereyi de öğreteyim.
elemtere ellipara
babam gider kochisara.... nereye gidiyon, daha bitmediki
annem: offf bey offf, cocukların hepisini göndereksin cehenneme, günaha giriyorsun
babam: ehi ehi ehi he
* ablam ilkokul birde "kuran kursuna gideceğim" diye tutturur, bizimkiler her zamanki kayıtsızlıkları ile aman gidersen git derler. ablam ilk gün gelir ve babama, "baba bana sübhanekeyi öğret, hoca istedi" der, ertesi gün kursa giden ablam biraz sonra yüzünde şamar iziyle kıpkırmızı şeklide eve döner. şimdi babamdan ablama öğretilen sübhanekeyi dinliyoruz:
sübhaneke
sümbülteke
anam eke
babam teke
diye gidiyordu hatırladığım kadarıyla. bu arada babamın 9 yaşından beri beş vakit namazını kılan, orucunun birgünün bile kaçırmayan bir insan olduğunu belirteyim
(bkz: niye benim babam herkesin babası gibi değil)
erdoğan'ın partisine oy verenler türkiye'ye gitsin
-
hollanda'da aşırı sağcı özgürlük partisi'nin lideri geert wilders attığı tweetde "hollanda'da diktatör erdoğan'ın partisini seçen türkler, türkiye'ye gidin ve islamofaşizmin tadını çıkarın" diye yazdı. link
edit:uyarilardan sonra link duzeltildi
özel okul trafik terörü
-
çocuğunu özel okula veren her ana baba ama özellikle anneler sanki bir tek kendi çocuğu özel, okul ve trafik sadece onlar için yapılmış gibi davranıyor. avrupa'da amerika'da yasalar ve pek tabii medeniyet çerçevesinde asla yapmayacakları şekilde kuralsızca ve pek tabii saygısızca ana arterin ortasında arabası ile duruyor, park ediyor, aracı çalışır halde bırakır dörtlüleri yakıyor vs. napıyorsunuz efendim diye sorarsanız yüzünüze boş bakıyor, bazısı hak ve gururla çocuğumu bekliyorum diyor. istanbul'da net bir şekilde sabah ve akşam okul trafiği diye bir şey var ve sebebi de çocuklarını özel araçları ile okula bırakan ve okuldan alan veliler. yürüyerek kırk dakikada geçilecek yollar araba ile kırkbeş dakikada geçiliyorsa mutlaka etrafında bir özel okul vardır. buna cumartesi günleri kurs - etüt - bale - yüzme gibi türlü aktiviteleri de ekleyebilirsiniz. ülkenin eğitimsizlik ve bilinçsizlik seviyesi arşa ulaşınca pozitif ayrımcılığı hak gören ebeveynlerin davranışları gerçekten göz yaşartıcı.
eskiden sadece trafik tıkanırdı, şimdi artık can ve mal kayıpları da yaşanıyor. araç ve yaya kazaları yaşanıyor. bu konuyu iletişimle çözemediğinizde pek tabii okul yönetimine, belediyeye, emniyet müdürlüğüne, hatta cimer'e ilettiğinizde aldığınız cevaplar yaşadıklarınızdan çok farklı değil.
sevgili veliler, sadece sizin çocuğunuz okula gitmiyor ve trafik dediğin şey bu kadar sorumsuzca hareket edebileceğiniz bir şey değil.
ülke her anlamda içten içe çürüyor, kanunsuzluk ve kuralsızlık kol geziyor onu geçtim insanların kendine ve birbirine saygısı yok ama sorarsan çocuğunu özel okula gönderiyor. kusura bakmayın da bu kafayla siz nesiniz ki çocuğunuz nasıl bir eğitim alıp ne olacak?
yazmaya cesaret edilemeyen facebook yorumları
-
bir üstteki çirkin kızın fotoğrafına: "çok güzel olmuşsun canıııım" yazan seçil kızımıza: "senin samimiyetini s.keyim seçil" yazamamaktır.
eba'daki pembe ojeli göğüs dekolteli öğretmen
-
(bkz: odaya girdiğimde sarsılarak eba tv izliyordu)
herhangibir dekoltesi olmayan öğretmen. bunun gibi yazı yazanlar sadece corona yüzünden değil, hiçbir sebeple dışarı bırakılmamalı.