hesabın var mı? giriş yap

  • kendisine kilo vermesini ve verdiği kilolar karşılığında ilkyardım çantası ile yangın söndürücüyü arabaya yeniden koymasını tavsiye ediyorum.

  • star tv'deki benzemez kimse sana isimli programda sahnede sarki soylerken birden durup "ay ben olmiycem galiba" diyen insan. uzun suredir bir tv programinda bu kadar gulup eglenmemistim, sen cok yasa seyfi dursunoglu.

  • bugün hepimizin bayıla bayıla giydiği tişörtler aslında algı yönetimi sayesinde kıyafet şeklinde kabul ettirilmiş erkek içliğidir.

    erkek içlikleri 1800’lü yıllarda üretilmeye başlamış bol düğmeli komik şeylerdi. düğmeleri bol olduğu için dikiş bilmeyen bekar erkeklerin hali duman olurdu.

    1904 senesinde amerikan cooper firması ilk düğmesiz tek parça içliği üretti ve kullanım kolaylığı sebebiyle satış rekorları kırdı.

    1907 senesinde amerikan ordusu duruma uyanarak bu içliklerden onbinlerce sipariş etti ve üniformaya kattı.

    ikinci dünya savaşı sonrası harpten dönen askerler ve öğrenciler bu içlikleri normal kıyafet olarak giymeye başlasa da o günlerde genel olarak erkek adam gömlek giyerdi ve içlikle sokağa çıkılması düşünülemezdi.

    içliğin üretimi ve depolanması kolaydı. hele erkeklere bir kabul ettirilebilse büyük bir sektör doğabilirdi.

    en etkin algı yönetimi üssü olan holywood devreye burada sokuldu.

    1951 senesinde ihtiras tramvayı filmi piyasaya sürüldü. iki büyük yıldız vardı.

    efsane aktör marion brando ve üzerine müthiş yakışan hatta son derece çekici ve sıradışı duran beyaz içlik.

    kadınlar brandoya bayıldı ve üzerindeki içliğe başka bir gözle bakmaya başladılar.

    tabi bir anda binlerce erkek beyaz içlikleri aynen brando gibi sokaklarda giymeye başladı.

    ve ne oldu.

    içlik artık içlik değildi.

    o tişört isimli yeni ve çok moda bir giyim eşyasıydı.

    ardından gelsin yepyeni bir sektör ve gelsin milyon dolarlar.

    bu örnek algı yönetiminin gücünün farkına hala varamayan ve bu aralar nasıl satış yapacağını düşünen giyim firmalarımıza gelsin.

    etkili algı yönetimi ve doğru formül içliği bile moda haline getirebilir.

  • sony galibiyetiyle sona ermekte olan format savaşı.

    iki format arasındaki teknik farkı tam bilmesem de zaten sony'nin kazanma şansının daha yüksek olduğunu düşünüyordum.

    neden derseniz:

    1) sony columbia pictures'ın sahibiydi. bu firmanın filmlerinin başka bir formatta satışa sunulması zaten mümkün değildi.

    2) sony ps3'ü blu ray ile makul bir fiyata sunuyordu. (hd dvd veya blu ray player fiyatlarının 400$lar civarı olduğunu düşünürsek ps3 makul kalıyor)

    3) sony birçok yan teknolojisiyle sinema ve müzik sektöründe ve dolayısıyla retail ayağında ikna kabiliyetine sahip olacak kadar kuvvetliydi.

    sonuç olarak da bunlar gerçekleşti. insanlar ayrı player alacaklarına ps3 almayı yeğlediler. hardware tercihindeki bu fark, software tercihini de etkiledi. böylece blu ray diskler hd dvd'den daha fazla satılır oldu. bu farkı amazon gibi büyük satıcıların hd dvd fiyatlarını düşürmesinden de anlayabiliriz.

    sony'nin agresif blu ray pazarlaması ve sinema sektöründeki etkisi meyvesini verdi ve sonunda toshiba'yı yere düşürecek son darbe warner bros'tan geldi. warner bros artık sadece blu ray disk üreteceğini açıkladı.

    retail aşamasında ise best buy'da sadece blu ray satacağını açıkladı.

    sonuç olarak şu ana hem hd dvd film fiyatları hem de hd dvd player fiyatları 3'e bir oranında düştü.

    best buy'da şu an 400$' 'lık hd dvd player'ı 120 $'a almak mümkün. ileride izlenebilecek film bulunamaıyacağı için bu fiyattan satılıyor. şu an sadece "ben hd dvd film gördüm" diyebilmek isteyen insanlar tarafından satın alınıyor.

    sony'nin galibiyeti teknolojik değil, açık olarak pazarlama galibiyetidir.

    http://www.hollywoodreporter.com/…0b14b889b10defb59

  • olm bi şey soracam, millet berbere gidemiyor diye tıraş makinelerine fahiş zam yapan kesim ile millet evinden çıkamıyorken oyun konsollarına ek vergi getiren devlet arasında ne fark var lan ?

    edit: tanim: ekonomik olarak zorda olan hukumetin getirdigi ek vergi.

  • hep dikkatimi çekmiştir, bu aktrollerde 2 iq üstü insan görmedim hiç.

    mesela başlığı açan şahısta "ben neden 20 tlye benzin alıyorum?" diye soramıyor çünkü düşük iq'su buna müsaade etmiyor.

    ya da bazı gerçekleştirdiği olaylar yüzünden dili yıpranmış olacak ki, bunu telaffuz etmekte zorlanıyor.

    tanım: olması gerekendir.

    edit: imla

    edit2: başlık başa kalmış, başlığı açan şahıs 30'dan 20'ye düştü hükümet ahepeye teşekkürler diyordu.

  • kabinlerin 32 kişilik olması planlanan proje*. o kabinlere 186 kişi biner, teller kuş birikmiş elektrik teli gibi aşağı sarkar, kabinler boğazı yüze yüze geçer. dünyanın ilk teleferibotu hayırlı olsun. serin serin.

  • az yaşadığım repliklerdir.

    yer: otobüs, arka koltuk
    olay:

    tatlı kız - ( gülümser)
    skatheist - (gülümser)
    kız - (birşey der, skatheist duyamaz)
    skatheist - "pardon duyamadım?" der ve arada bırakılan boş yere kaymak için hamle yapar

    -ama oda ne-

    skatheist'in annesi - (şans'a durulan duraktan o otobüse binmiştir, gelir çat diye kız ile skatheist'in arasına oturur)
    skatheist'in annesi - a benim pis oğlum yine giymişin 5 yıllık gömleği...

    son.