hesabın var mı? giriş yap

  • marketten bir seyler alacaktim sigara vs. kasaya geldim onumuzde bir baba kiz, babanin uzerinde eski bir mont ust bas perisan bir muz var elinde kasaya verdi kasiyer uzgun uzgun bakiyor. cebinden bozukluk cikadi verdi 1.40 lira mi ne pahaliymis dedi gercekten dedi. gozlerim doldu tutuldum kaldim o an uzaklastilar kendime geldim cikolata falan aldim kostum peslerine kiza verdim babasi utanarak tesekkur etti. ellerindeki muzu ikiye bolmusler uzaklastim agladim aglayacagim. sinemaya gidecektim kendimden utandim dolaniyorum avmde oyun katina geldim millet cocuklarini getirmis egleniyor oyle bakiyorum aklimda ikisi de. bilet almistim beklerken geldiler oyun makinelerine bakiyorlar kiz o icinde toplar olan sisme seyler var icindeki cocuklari izliyor. yok boyle bir aci bozukluklarimi topladim 10 liraya kart aldim kiza verdim babasi kartla oynasin diye verdim sandi, git oyna dedim kiza. babasi dolu mu diye sordu evet abi dedim tesekkur etti. kactim oradan icim yaniyor param da yok baska bir sey yapamadim. boyle bir adalet olamaz millet trilyonlarla oyun oynarken o kiz kis gunu montsuz gezemez, vicdandan dinden imandan bahsetmesin kimse. bugun de gidip arayacagim onlari mont alacagim o kiza babaya da para vericem utana utana. gitmiyorlar gozumun onunden ey sozluk bizler nasil insanlariz niye bu kadar koruz anlatin bana.

    bulamadim gezdim baktim saatlerce yok, bazen olmuyor o dakika bir yolunu bulmaliydim. kendi cocukluguma yenildim belki oynarsa, cikolata da var ulan ne mutlu olur simdi dedim cocukluk iste fukara bir cocukluk. para yoktu ama neler icin bulmadim ki kafam durdu kafam kaybolup gittim. su basliktan yazdiklarimdan ovgu alsam nolur one ciksa nolur ne yapacagim. insanlar muhtac insanlar ac gorun susmayin durmayin. yaptigim yardim degil sevabini da istemem cennetiniz de sizin olsun, populerlik hikaye. bizim hatamiz bunlar benciliz arkadas iste elestrim kendime.

  • 2007 yılıydı yanılmıyorsam. istanbul'da garajistanbul diye bir mekanda koçani orkestar grubunun konseri var, ben de oradayım çok sevdiğim bir arkadaşımla. konser süper, adamlar zaten inanılmaz eğlenceli. istanbul'a dışardan gelen herkesin ilk fark ettikleri şeylerden birisiyle karşı karşıyayım: pek çok tv ünlüsü var etrafta. tanıdık bir kaç yüz, birkaç ünlü işte. yok dream tv'nin viceyi bilmem ne falan da çarpıyor gözüme. o sırada gözüm bir hanımefendiye takılıyor. çok güzel, çok zarif. çalan grubu dinliyor mutlulukla. kim dersiniz? şevval sam. ama nasıl güzel, nasıl zarif. şimdi şevval sam, şevval sam olarak orada durmuyor olsa, belki de bütün geceyi ona bakarak geçirmek isterdim. ama yapamıyorum. aklım 1 dakika içinde bu zarif hanımın kim olduğunu, ne kadar hoş olduğunu ve aynı anda ona bakmamam gerektiğini söylüyor. niye? çünkü bu hanımefendi sarı fırtına metin'in eşi de ondan. 2007'den önce ayrılmışlardı ama benim için hep metin tekin'in eşi işte. bakamıyorum, utanıyorum. benim için beşiktaşlı olmak, şevval sam'ı görünce utanıp başka yere bakmak, süleyman seba'yı her görüşünde duygulanmak, nartallo'nun bile iyi futbolcu olduğuna inanıp onu sevmek, madida'yı ölmüş bir aile büyüğünü yadeder gibi hayırla yad etmek, hiç tanımadığım taraftarları, inönü'yü dolduran adamları her haftasonu evimden izlerken onlarla gurur duymaktır.

  • evlenmeden önce;

    - poffffff!!! yeminle bıktım ya bıktım, gidiyorum ben necati!
    - tamam özür dilerim aşkım tamam...

    evlendikten sonra:

    - pofffff!!! yeminle bıktım ya bıktım, gidiyorum ben necati!
    - tamam. gelirken de mutfaktan su getir.

    budur!

  • alttaki yorum twitten daha bomba.
    “türk qardaşlarımdan aff diliyorum ama sizin içinde olduqunuz veziyyete soxum. her saat kötü habermi olur?.”