hesabın var mı? giriş yap

  • manchester city'e gitseydi de bruyne, ilkay, foden gibi adamlarla beraber her maç kim daha çok gol asist yarışına girecekti gitti vefa ayağına united gibi son yılların en kaotik takımına imza attı. united kusura bakmasın ama onu almak için her yolu denedi ve bugün gelinen noktada adamın kariyer bitişini çöpe attılar. geçen yıl vasat takımı tek başına cl'de üst tura çıkardı unutulmamalı.

    kendisinin yaptığı en büyük hata daha üst düzey bir takım seçmek yerine manchester united gibi vasat oğlu vasat bir takımı seçmesidir. tarih bir yere kadar hem kadro hem yönetimi hem de hoca tercihleriyle vasat bir takımdır united.

    bak messiye gittiği takımın ilk 11'inden 8 oyuncuyu çıkar yedeklerle değiştir yine puan farkıyla liglerini alır. öyle bir takıma giderek kariyer finish'ini garanti altına aldı.

  • bir kişi de gerçek olayları yazmamış ya vay arkadaş.

    uzan grubu bilindiği üzere imar bankasının sahipleriydiler, ya da teknik şekilde ifade etmek gerekirse hakim ortağı idiler. imar bankası aracılığıyla bir çok ihale kazanıp kısa sürede olması gerekenden çok fazla büyüdüler. ancak kriz döneminde bir çok banka olduğu gibi imar bankası da yalan oldu. üstelik bu yalan olma sadece krize bağlı değil yolsuzluğa bağlıydı. çok ayrıntılara girmeyeyim ama kısaca ifade etmek gerekirse, bankanın açıklamış olduğu rakamlarıyla gerçek arasında ciddi farklılıklar vardı. hem öz kaynakları hem de diğer kalemlerin tamamı gerçekte olandan farklıydı. bütün bunlar bankaya tmsf el koyduktan sonra ortaya çıktı.

    sonra ne mi oldu. bankaya el koyan tmsf hem mevduat sahiplerine hem de bankanın borçlu olduğu diğer kişi ve kurumlara borçlandı. uzan grubuyla bir çok kez masaya oturuldu ve borçların tahsili istendi. tam bunlar olurken de motorola ve nokia şirketleri uzan grubunun kendilerini dolandırdığını ve alacaklarını tahsil etmek istediklerini söylediler. rakamlar inanılmaz. motorola'yı 2 milyar dolar, nokia'yı da yaklaşık 300 milyon dolar dolandırmış adamlar. gerisi malum, hem motorola hem de nokia takip eden süreçte battılar, batmaya yaklaştılar. tüm bunlar olurken, borçlarını ödemeye çalışmak yerine siyasete atılmaya karar veren cem uzan beyefendi artık neyin kafasını yaşıyorduysa siz karar verin.

    deniyor ki muhalefete başladı sonra şirketleri elinden alındı. hayır efendim adamın dolandırmadığı kimse kalmadığı için şirketlerine el kondu. telsim'in satışından elde edilen 4.55 milyar dolarlık paranın 2 milyar doları direk motorola'ya gitti zaten.

    ha şunu diyorsanız katılırım. bu süreçler çok hızlı oldu çünkü adam muhalifti. eyvallah kabul ederim de arkadaşlar ister bir kaç yılda olsun, ister 5-10 yılda olsun tüm olanlar er yada geç olacaktı zaten.

    daha meraklı arkadaşlara tavsiyem muhtelif gazete ve televizyonların arşivlerine bakmalarıdır. bazı durumları okuyup gördüğünüzde bence çok şaşıracaksınız.

  • https://www.ifixit.com/guide

    neyi nasıl tamir edebileceğinizi gösteren, arabadan, laptop'a, tablete ve fotoğraf makinesine kadar; hatta düğme dikmeye kadar pek çok olayın resimli anlatım rehberi, güzel bir site. tabii güzel ama ingilicçe. yine de resimli anlatım faydalı olacaktır kanaatindeyim.

  • öncelikle belirteyim; bu tespitim yaklaşık değer olmakla birlikte kesinlikle sallamasyon veya tahmini değer değil, birazdan size elimdeki kanıtlarla açıklayacağım üzere acı bir gerçektir.

    gelelim bu orana nasıl ulaştığıma.*

    efendim ben yaptığım iş dolayısıyla aylık 650.000 cirosu olan bir süpermarketin 1 yıllık tüm satış kayıtlarına ayrıntılı olarak (ürün, adet, tutar bazlı) ulaşabilen biriyim. geçen yıldan beri 4-5 defa zam dalgası gelmesine rağmen tüik'in yıllık enflasyonu sürekli yüzde 20 civarı açıklaması neticesinde (bkz: 3 nisan 2019 tüik enflasyon açıklaması) ben bu oyunu bozarım deyip kolları sıvadım.

    başlıyoruz

    ilk olarak bütün ürünlerin 1 mayıs 2018 ve 10 mayıs 2019 fiyatlarını excel'de listeledim. uzun süredir satılmadığı için fiyatı değişmeyen ürünleri ayıkladıktan sonra ürünlerin 1 yıllık fiyat değişimini ve ardından bu değişimlerin aritmetik ortalamasını hesapladım. bulduğum sonuç; %34 oldu.

    sonuç bu haliyle içime sinmedi, çünkü sizin gibi ben de farkındayım enflasyon çok daha yüksek. bu sefer aritmetik ortalama yerine ağırlıklı ortalama alma kararı aldım. bu sefer fiyatı değişmeyenleri bile listeden çıkarmadım ve bütün ürünleri satış tutarına göre (1 yılda o üründen elde edilen toplam hasılat) sıraladım ve bu hasılata göre zamların ağırlıklı ortalamasını aldığımda karşıma şöyle bir tablo çıktı;

    ----------------------aritmetik ortalama---------ağırlıklı ortalama*
    ilk 10 ürün*;-------------%61,94----------------------%64,06
    ilk 50 ürün;--------------%42,50----------------------%49,75
    ilk 100 ürün;-------------%45,98----------------------%49,82
    bütün ürünler;----------%26,89----------------------%42,25
    (*)hasılatı en çok olan ürünler sırasıyla; patates, ekmek, karpuz, domates, tavuk*, domates salkım, kıvırcık, kuru soğan, kıymalık dana eti, patlıcan. (bkz: enflasyon sepetinde asıl olması gereken ürünler)

    yeterli mi? değil :) fazla bilgi göz çıkarmaz diyelim ve bir de hasılat yerine satış miktarına (kg. veya adet olarak) göre ağırlıklı ortalama alalım.;

    ----------------------aritmetik ortalama---------ağırlıklı ortalama*
    ilk 10 ürün**;------------%63,37----------------------%56,99
    ilk 50 ürün;--------------%53,78-----------------------%54,83
    ilk 100 ürün;-------------%49,53----------------------%53,77
    bütün ürünler;----------%26,89----------------------%47,34
    (**)en çok satılan ürünler sırasıyla; ekmek, karpuz, patates, maydanoz, domates, kıvırcık, kuru soğan, portakal, salatalık, patlıcan.

    reyon bazlı ortalama zamlar ise karşımıza şu şekilde çıkıyor;

    ----------------------aritmetik----------tutar bazlı---------adet bazlı
    kasap;--------------%21,76--------------%27,18------------%35,57
    kuruyemiş;--------%21,93--------------%24,66------------%23,53
    manav;-------------%62,91--------------%67,46------------%65,38
    tekel;----------------%21,65--------------%19,45-----------%19,72
    temel gıda;--------%31,11--------------%23,77------------%27,48
    temizlik;------------%38,85--------------%37,09-----------%38,25

    kafanızda bir şeyler şekillenmeye başladı değil mi? hiçbir kesin sonuca varamıyorsak bile şu rakamlar karşısında enflasyonu %40'ın altında açıklamak milletin aklıyla alay etmek değil de nedir?

    bitmedi, devam ediyoruz.

    elimde bütün ürünlere ait, bütün firmaların uyguladığı ortalama zamlar var
    ancak gg gerekçesiyle burda paylaşamıyorum. onun yerine bunları firma ismi vermeden yad edelim;

    ülkemize ait en büyük 3 bisküvi-çikolata markasının yıllık ortalama zam miktarları; %26, %36, %41
    en yaygın bebek mamalarından biri; %41
    en yaygın 3 bebek bezi; %41, %42, %61
    domates salçaları*; %75, %117, %73, %123
    ayçiçek yağı*; %29, %30
    makarna; %31
    un*; %40, %44
    baharat; %37
    bütün tavuk; %49
    temizlik ürünleri markaları; %41, %33, %51, %48, %70, %61, %71, %42, %54, %39, %56, %45...
    şampuan; %28, %22, %18, %15, %47, %31
    hijyenik ped; %47, %55,
    tuvalet kağıdı-peçete; %78, %59, %31, %42, %62
    pirinç; baldo %51, osmancık %31
    yufka; %46
    bakliyat; %35, %29
    su; %40
    peynir; %41, %19, %23, %38

    bir hışımla yazabildiklerim bunlar. ürün ürün, firma firma merak eden arkadaşlar yeşillendirebilir. ayrıca bu son yazdığım oranlar aritmetik ortalama yani en düşük oranlar.

    hal-i pürmelalimiz budur...

    edit: bu orana sadece market fiyatları üzerinden ulaştık ki çoğu dolardan en az etkilenen yerli ürün. %99'u yerli olan manavda ortalama hiçbir şekilde %60'ın altına inmiyor. çoğu ithal ürünlerden oluşan diğer sektörleri eklediğimizde enflasyon benim hesapladığımdan ne kadar düşük çıkabilir? yorumu size bırakıyorum. değinen arkadaşlara teşekkürler.

    edit2: çok mesaj geldiği için kayıtsız kalamadım. bu oranların hesabında gramajı düşürülen ürünler dikkate alınmadı arkadaşlar. ne kadar etkiler bilemiyorum ancak tek başına ekmeğin gramajının düşürülmesinin hesaba katılması bile 1-2 puan oynatır bu oranları diye düşünüyorum.

  • neo liberalizmin tabii sonucudur son 20 yılda yaşadığımız şeyler. önemli olan ne vatandaş, ne insan önemli olan tek şey para.

    sayın bakan isterse 80 milyon olarak yaz aylarında ülkeyi terk edelim turistler rahat rahat tatilini yapsın hiç kalabalık yapmayalım. hatta ülkedeki herkesin kafatası ölçülsün vücut ölçüleri alınsın uygun olanları turistler görsün aman sıradan vatandaşları görürler de göz zevkleri bozulur.

    edit: okumadım ama mavi golge adlı yazarın tavsiye ettiği, entry de geçen neoliberal politika pratiğinin sonuçlarını anlatan brown'ın iki kitabını buraya bırakayım.
    1-)halkın çözülüşü
    2-)neoliberalizmin harabelerinde

  • az önce david grusch, david fravor (eski yarbay) ve ryan graves (eski teğmen) amerikan temsilciler meclisinde kongre üyeleri ve halk önünde yeminli ifade verdi. fravor ve graves şahit oldukları ufo karşılaşmalarından bahsettiler. sadece teknolojimizi değil, bildiğimiz fizik kurallarını da fersah fersah aşan bir fenomenle karşı karşıyayız.

    grusch ise amerika'nın elinde sağlam halde (intact) insan yapımı olmayan araçların olduğunu yeminli şekilde tekrarladı. amerika'da bu yemin altında kongreye ifade verirken yalan söyleyemezsiniz. araçların yerlerini de bildiğini söyledi. araçları bizzat görüp görmediği sorulduğunda "topluma açık şekilde bunu söyleyemem, ama sizin yetkiniz var, özel olarak size söyleyebilirim" diye cevap verdi. ayrıca bu araçlarla beraber biyolojik varlıklar da ele geçirildiğini de söyledi.

    birden fazla kişinin hem bu ufo/uap tarafından, hem de bu konunun dışarı açılmamasını isteyenler tarafından yaralandığını söyledi. cinayetler ve öldürülenler hakkında public olarak konuşamayacağından bahsetti. doğrudan iletişim halinde miyiz sorusuna özelde cevap verebilirim dedi. bakın bunları söyleyen adam istihbaratta görev almış çok üst düzey bir bürokrat. istihbarat içindeki görevlerinden biri de ufo/uap konusunu araştırmak. araştırdıkça pek çok şey buluyor fakat yetkisi olmasına rağmen kapılar ona kapatılıyor.

    şimdi de spekülasyon kısmı: teori o ki, bu ele geçirilen araçlar lockheed martin gibi özel güvenlik şirketleriyle ortak olarak inceleniyor. hatta doğrudan o özel şirketlere devredilmiş de olabilir. bu şirketler de reverse engineering ile araçların nasıl çalıştığını vs anlamaya çalışıyorlar. fakat onlarca yıldır çok ilerleyemiyorlar. bob lazar 89'da ilk konuştuğunda en az 9 uzay aracı olduğunu söylemişti. grusch geçtiğimiz haftalarda verdiği röportajda en az 10 uzay aracının amerika'nın elinde olduğunu ve hatta ilk crash retrieval'ın mussolini italya'sında 1933'te olduğunu söylemişti.

    bugünkü duruşma tarihi bir duruşma. amerikan ve dünya kamuoyunun önünde yeminli olarak ifade veren eski bürokratlar insan dışı bir medeniyete ait araçların amerika'da olduğunu söylüyor. yakın zamanda bu sırların artık saklanamaması için özel yasa tasarısı oylanacak ve bütün bu ufo ifşa dalgasının arkasında bi-partizan yani hem cumhuriyetçi hem demokrat kongre üyeleri var. kongre çoğunluğu lideri chuck schumer yasa tasarısını hazırlayan adam.

    gülün, eğlenin, dalganızı geçin ama farkına da varın ki, tarihe tanıklık ediyoruz: sadece evrende değil, dünyada bile yalnız olmayabiliriz!

    edit: ingilizcesi olanlar, iki buçuk saatlik duruşmayı buradan tekrar izleyebilir: https://www.youtube.com/…vy&ab_channel=gopoversight

  • sonuç için şu entrye bakın: (bkz: #142399918)

    son durum için şu entrye bakın: (bkz: #142078837)
    ——
    önedit: sonuna kadar arayacağım hakkımı. bugün ikinci geceyi geçiriyorum gümrükte. ne türkiye’ye geri dönebiliyorum ne de sınırdan geçebiliyorum.

    yarın arabanın her yerine protesto kağıtları yapıştıracağım. (düzeltme: bunu yarın duruma göre yapacağım)
    ——
    özet geç piç:

    üç hafta önce ben ve eşim, fransa’dan türkiye’ye arabayla geldik. eşim acil bir durum sözkonusu olduğu için, birinci haftanın sonunda uçakla dönmek zorunda kaldı. ben arabayla kapıkule kapısından çıkmak istediğimde, eşim arabada olmadığı için 38 bin türk lirası ceza kesildi. cezanın nedeni giriş kaydının eşimin adına yapılması. arabayı ben kullanıyorum, ben ehliyetimi veriyorum fakat yan koltuktaki eşim kaydediliyor şoför olarak.

    araba ikimizin üzerine kayıtlı.
    arabanın ruhsatında ikimizin de ismi mevcut.
    (detaylar aşağıda)

    gümrükte iki müdür yardımcısı olayın rezaletini anladı, fakat hiçbir şey yapamadı.

    her türlü desteğinize ve görüşünüze açığım.

    ***

    1- türkiye’ye girerken gümrük görevlisi eşimin adını kaydediyor sadece. benim ismim, ruhsatta mevcut olmasına rağmen, kayda geçmiyor.

    “sistem böyle, tek isim kaydedebiliyoruz zaten”
    (bkz: sistem böyle)

    2- böylece türkiye’de arabayı sadece eşim kullanabiliyor, yasaya göre. eşimin uçakla döneceğini önceden bildirmek gerekiyormuş.

    “bence de mantıksız, ama kural öyle diyor”

    3- ne geri dönebiliyorum, ne de sınırı geçebiliyorum. şunu öneriyorlar:

    birinci çözüm: şimdi cezayı öde, ve git.

    ikinci çözüm: saat üçte geldim kapıkuleye. sabah saat 9’da 38 bin tl’lik ceza üzerinden pazarlık yapılmasını teklif ettiler.

    üçüncü çözüm: dava açmak. bu meblağı ödedikten sonra dava açabiliyormuşuz, ama…

    “… ama genelde mahkeme reddeder”

    4- eşimin acil dönmesinin nedeni babasının hastalanması. (kime neyse bundan)

    5- benim gibi onlarca kişi var ama bir tek ben kaldım itiraz eden. hepsi uzlaşmaya gitti. aralarında en saçma olanı benim durumum.

    6- buraya kadar okuduysanız, allah sizden razı olsun. allah çocuklarınıza güzel, adil bir ülke nasip etsin.

    adam öldürmedim, hayatımda kimseyi yaralamadım, ulan radara yakalanıp trafik cezası bile yemedim. işimi hakkıyla yapmaya çalıştım, hak yemedim, hırsızlık yapmadım.

    insanın zorunda gidiyor ya.

    edit-1: eşimin buraya gelmesi bir şeyi çözmüyor. aracın sürücüsü arabayı bırakıp gitmiş diyorlar. şaka gibi değil mi?

    edit-2: yeni yeni şeyler öğreniyorum.

    • ailecek arabayla gelip, arabanın arkasını doldurmak için aile fertlerini uçakla yollayanlar varmış. (sanırım bunu yazan arkadaş eşimin bu yüzden uçakla döndüğünü söylüyor. ya sabır)
    • fakirlere hava atmak için arabayla geliyormuş insanlar. valla o kadar çevrem yok türkiye’de. olsa da hava atsak.

    edit-3: bu entry şişmesin diye şurada (bkz: #142078837) son durumu paylaşıyorum. böylece başkalarına da örnek olabilir bu hadise.

    edit-4: tüm mesajlara bakıyorum, arada unuttuğum varsa kusura bakmayın lütfen. henüz bir sonuç alamadık. tüm süreci anlatacağım sonuç gelince.

  • ego değil komplekstir. hayattaki varı yoğu elindeki bilgi birikimi, oturduğu koltuk olabilir. o yolda kaç gece uykusuz kalmıştır. ilişkilerinde başarısızdır, yeterince duyarlı olamayacak kadar insanlardan korkuyordur. onlara karşı tek silahı not verdiği için görebildiği saygı ve çekincedir. bir sürü sebep sayılabilir. tabii bir de öğrencilerin ne tip sorularla kapıyı çaldıklarına bakmak lazım. bazen beklentinizi yüksek tuttuğunuz insanlar overrated çıkabilir. boş boş sorularla gelinmesin diye terslemiş olabilir, hakkı vardır.

    edit: imla.

  • "...bu pahalı hediyeleri kazanmak için, milyonda bir olan şansınızı da tepin, çıksa da vergisini ödeyemezsiniz zaten" kısmıyla hem güldürmüş hem düşündürmüştür.