hesabın var mı? giriş yap

  • saçmalayabilmektir. yanındayken 'benim için ne der' diye kasılmadan hatta sayesinde toplumu bile unutup içinizden geldiğince yaşayabilmektir. bütün aptalca kararlar onlarla alınır,uygulanır sonuçlarına beraber katlanılır.

  • muhtemelen alevi olan ve amerikanvari bir stand up performansı sergileyen kadın. ülkede herkesin her şey konusunda çok ama çok aşırı hassas olması nedeniyle biraz başı ağrıyacak maalesef.

  • “kadın da kendini bilecek. ‘benim çocuğum var’ diyor, arkasından da ‘beni taciz etti’ diyor. tutarsızlığa bak. söyleme o zaman!”

    ''benim de annem kadın.''

    ''ben nurgül’ün nesini taciz edeceğim? beyonce mi o? bilime aykırı, akla aykırı.''

    ***********************************************

    bence kendisinin de milyonlarca sperm arasından birinci gelmesi bilime ve akla aykırı.

  • über bir film. çok büyük bir hüzün. izlemek bile her sinema severin harcı değildir. izledim demek için filme tekrar tekrar bakmak gerekiyor. ayrıca philip seymour hoffman'ın gizemli dünyasından da esintiler sunduğuna inanırım. charlie kaufmann'ın şaheseridir.

  • skor oynayanlar 6-1 oynasın. 7+ olması kuvvetle muhtemel.
    di maria ve veratti oynamıyormuş bildiğim kadarıyla.
    barcelona'nın bu tarz geri dönüşlerini çok gördük.
    o yüzden 5 atarlarsa kimse şaşırmasın.

  • bütün eski yeşilçam oyuncuları gibi ışık takıntısı olan bir isimdi. televizyon stüdyolarında ısrarla tam karşısından yüzüne özel ışık yapılmasını isterdi. ışık ekibi de reji grubu da kırmaz idare ederdi. çünkü sempatisini ve saflığını bütün çalışanlarla paylaşmasını bilirdi. oğlu gurur eğer ki stüdyoda kendisini izliyorsa "ay oğlum, ayakta kalma, otur bir yere, çek bir sandalye evladım..." diye üzerine titrerdi. basına yansıyan ana-oğul sevgisi sonuna kadar gerçektir. her yeni gün, sanki oğlu o gün askerden gelmiş de hasret gideriyorlarmış gibi birbirlerine muhabbet duyarlardı. efendiliğine bizzat tanık olduğum oğlu gurur'un başta olmak üzere hepimizin başı sağolsun. iyi bilirdik...

  • yazarın "umutsuzluğun doruklarında" adlı kitabından, okurken dikkatimi çeken ve not aldığım bazı bölümleri türkçe'ye çevirmeye devam ediyorum.

    "en derin ve en hakiki ölüm, yalnızlık içinde vuku bulan ölümdür; o an geldiğinde, ışık bile ölüme ait bir öze dönüşür. öyle anlar gelecek ki, hayattan, aşktan, gülümsemelerden, dostlardan ve hatta ölümden bile kopacaksın. işte o zaman, dünyanın anlamsızlığının ve kendi hiçliğinin ötesinde bir şey olup olmadığını kendine soracaksın."
    (s. 6-7)

    "ölmek istediğiniz anlarda bile, bunu üstü örtülü bir pişmanlıkla arzularsınız. ölmek istiyorum ve ölmek istediğim için üzgünüm. bu, kendilerini boşluğa bırakanların yaşadığı türden bir duygudur. en ahlaksız duygu ise ölüm duygusudur. ölümle ilgili olan sapıkça saplantılarından dolayı uyuyamayan insanların olduğunu bir düşünün! kendim ve bu dünya hakkında hiçbir şey bilmemeyi ne çok isterdim!"
    (s. 17)

    "eğer tamamen dürüst olsaydım, kendi kendime şu soruyu sorardım: yaşamaya neden devam ettiğimi bilmiyorum ve buna karşın yaşamakta neden bu kadar diretiyorum? bu sorunun cevabı muhtemelen, hayatın içindeki irrasyonel özün ortada herhangi bir neden yokken onu korumasında yatıyor. peki ya yaşamak için yalnızca saçma nedenler mevcutsa? bu nedenler bizi hâlâ yaşamak için motive etmeye devam edebilirler mi? bu dünya, bir inanç ya da bir fikir uğrunda tek bir kurban bile vermeye değmez. selametimiz ve aydınlanmamız uğrunda kendilerini feda edip ölenlere karşın, bugün ne derece mutluyuz? selamet mi? aydınlanma mı? benim mutluluğum için birisi canını feda etseydi, ben bundan dolayı daha da fazla mutsuz olurdum. çünkü, hayatımı bir mezarlık üzerine inşa etmek istemiyorum."
    (s. 33)

    "hakiki itiraflar, yalnızca gözyaşları ile yazılan itiraflardır. oysa, benim gözyaşlarım dünyaları boğardı, ve içimdeki bir ateş gibi onları küllere çevirirdi."
    (s. 48)

    kitabın rumence aslı: pe culmile disperarii - emil michel cioran
    ingilizce baskısı: on the heights of despair - the university of chicago - ilinca zarifopol-johnston

    kitabın "on the heights of despair" başlıklı ingilizce edisyonundan, elimden geldiğince dikkat ederek türkçe'ye çevirdim. bu kitaptan, daha önce çevirdiğim bir başka bölümü de şu entryde bulabilirsiniz: (bkz: #68620823)

    23.11.2017 güncellemesi: bloguma, bu entrye ek olarak yeni çeviriler ekledim. en güncel haline şu linkten ulaşabilirsiniz. iyi okumalar.