ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
12 kasım 2014 .net'in açık kaynak olması
-
(bkz: yeminlen bir şey anlamadım)
edit: başlık en başta açık kaynak yerine open source' tu. gerçi gene anlamadım da neyse başkan açıklama yapmış sağolsun.
ssk'yı batıran adama ülkeyi yönet diye oy vermek
-
ssk, kâr amacı gütmeyen bir devlet dairesi. yani bir çaykur değil. ticaretle de uğraşmıyor. varlık fonuna alsan alamazsın...
ssk'nin kâr etmesi sosyal devlete aykırı bir durum. ssk batmaz kardeşim. devlet başka yerlerden işler yürüsün diye para aktarır. bir sürü pahalı ilacı karşılar ssk, önceki yıllarda süper emekli ettiklerinin parasını öder ölene kadar.
ssk batmaz, batarsa devlet batar.
muhteşem yüzyıl
-
ben bu sarayda yaşasam hayatta hamamda yıkanmaya kalkışmam, odama leğenle su getirtirim, kırk gün yıkanmam pis gezerim yine de o hamama girmem. kimin öleceği kimin öldürüleceği belli değil. hamam değil harlem sokakları anasını satayım.
sözelciliğin bir düşük zeka göstergesi olması
-
düşük sayısal zeka göstergesi olabileceği gibi, yüksek sözel zeka göstergesi de olabilir; ancak tek emin olduğum böyle bir başlık açmanın düşük sosyal zeka göstergesi olduğu.
30 yaş bunalımı
-
otuza kadar insan bir şekilde kendisini hala o üniversiteli genç güruhundan gibi görebiliyor, işte okul yeni bitirilmiş hatta belki biraz uzatılmış, işe yeni girilmiş, birçok şeye hala ayırabilecek zamanın var. ama otuz oldun mu arkana bir bakıyorsun ki koca 30 sene geçmiş; ben nerdeyim şimdi diyorsun. çocuk yapmaya niyetin varsa ve kadınsan eteklerin tutuşmaya başlıyor, yaptığın iş neyse sen osun düsturundan yola çıkarak işini gücünü sorguluyorsun, bundan sonra hayatı nasıl devam ettirmek istediğine dair radikal kararlar alabiliyorsun; vücudun ise artık 20lerinde olmadığını sana bas bas bağırıyor. ne kadar spor yaparsan yap, ne kadar fit olursan ol, bu böyle. ben otuz yaşa girdiğimde iş hayatımda köklü kararlar aldım, kişiliğimle ilgili kararlar aldım, oğluma hamile kaldım. bütün bunları yaparken de 30 yaş sendromunu yaşamakta olduğumu düşünmemiştim, biyolojik çalar saatle alakalı birer aksiyon olsa gerekti tüm bunlar. öyle yani.
50 yıl önce çamlıca'dan çekilen adalar fotoğrafı
-
tam hali: yaklaşık 50 yıl önce, küçük çamlıca tepesi'nin doğu sırtlarından çekilmiş adalar fotoğrafı ve günümüzde hemen hemen aynı noktadan çekilmiş bir fotoğraf.
güzelim istanbul'u ne hale getirmişiz. 50 yıl evvel havanın temizliğinden ötürü samanlı sıradağları net bir biçimde görülebilirken, günümüzde (hava açık olsa bile) hava kirliliği ve inşaat furyasından ötürü adalar bile görülmüyor neredeyse. gözlere zulmeden kentleşme estetiksizliği de cabası.
edit: fotoğrafın çekildiği mevkinin konumunu söyleyen baykustan evrilen yazar'a teşekkürler.
ünal aysal
-
her icraatı için her yerde hesap sorabiliyorsunuz. şeffaf adam.
dışarıdan bakınca olaylardan bihaber sanıyorsunuz ama öyle değil.
"sabri üçlü cektirince iyi melo cektirince mi kötü" çatoooonk diye geçirmiş.
"engin takım oyuncusu değil. neden kadro disi olduğunu demeçlerinden görebilirsiniz" çatırt.
"hala futboldan anlamıyorum. sadece izliyorum teknik islere karışmıyorum." çok güzel.
"teknik direktörlerin istemediği oyuncuları asla almadık." güzel.
"sabri'yi seviyorum ama oynamasını sağlayamam" helal.
şahsım adına konuşuyorum. medyanın gazıyla son zamanlarda ufaktan soru işaretleri oluşturmuştu kafamda ama şu an benim mütevazı destegimi tekrardan almıştır.
umarım aday olur, güçlü bi kadroyla tekrar baskan olursun.
finding vivian maier
-
bir tarihçinin, kimin çektiği belirsiz bir yığın negatif fotoğrafı açık arttırmada satın almasından sonra fotoğrafları çeken kişinin peşine düşmesiyle başlayan, "şans" eseri keşfedilmiş yetenekli kişimizin kişiliğini ve hayatını adım adım tanımlayan belgesel. bu tanımlama işlemini de gizem ile harmanlayarak işlediğinden, izlerken sıkmamaktadır.
esra özcan'ın ekşi sözlük'e cevabı
-
güneşime gölge düşürmenize izin vermeyeceğimden sonrasını okumadığım cevap
atınç nukan
-
'' çocuk demiş beşiktaş atınc'ı 5 milyona sattı 5 yıl içinde satışından %20 pay da alacakmış kız demiş ne kadar fc porto bi takım. ''
tayland'da ormanda bulunan 200 türk
-
(bkz: kurban burası münih mi)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"yalnızlığıma o kadar güveniyorum ki zil sesini kilise müziği yapıp telefonumu sessize almadan cumaya gidebilirim."
fav editi: olm ya bir ingiliz daha gelip entry'i favlasın ya da favlayanlardan biri favını kaldırsın. insanın yalnızlığı bu kadar da yüzüne vurulmaz lan allahsızlar.
sarhoş olmayı sevmek
-
içki içmeyenlerin ya da arada bir öylesine accık içenlerin anlayamadığı his.
bir süre sonra her şeyin daha güzel olacağını bilirsin. hafif karıncalanmaya başlar beynin. muhabbet keyifli bi hal alır. şarkıların hiç duyulmayan melodileri kulağına gelmeye başlar. ömer hayyam'ın bahşettiği rubailer kutsal cümlelerin olur. ayıkken sevmediğin insanlar bile aslında iyi insanlara evrilir. sabah pişman olacağını bile bile yazarsın geçmişe doğru mesajları. hatta boşver muhabbeti kal tek başına. sadece yazı, müzik ve sigara. gökyüzüne doğru yapılan bodoslama yolculuk. okyanusu yarıp en derinlere doğru yıldırım gibi inmek. şu anda ayık olduğuna hayıflanmak.
oysa diğer güzel insanların kafelerde sıkıcı muhabbetler yapıp ellerindeki telefonlara gömülmelerine biz hiç ses çıkarmamıştık. çünkü onlar gezmeyi seviyordu biz durmayı, durup arkalarından bakmayı. yaprak seviyorduk biz yaprak kuru yaş ayırmadan, onlar ezmeyi seviyordu neye bastıklarına bakmadan. evet, boş içki şişeleri var yanımızda ve her birinde ayrı hüzün.