hesabın var mı? giriş yap

  • universiteyi kazandigimiz ilk sene okuduguz sehirde* hemen ev aramaya baslamistik haril haril o sokak bu sokak ev ararken bi emlakci abiyle karsilastik adamin halinden belliydi dolandirici oldugu (zaten daha sonra emniyet ve bir cok mafia tarafindan aranir bir abi olmustur kendisi).

    -gencler elimde bi ev var bi oda bi salon!merkezde 80 milyon kirasi var*
    -aa abi super hemen bakalim!
    -ama anahtar bende deil tarif ediim siz gidin disardan gorun isterseniz?
    -olur olur tarif et sen!
    (ev bulunur bir hanın en ust katı merdivenlerden kapatilarak ev yapilmistir)

    -olm manyak yerde la bu ev!
    -abi ben bu terasi gordum yaa yeter bana! terasa bak offf, ordek fln besleriz olm keser yeriz ahahah
    -ulan du olm bu evin ici nasil acaba yaa nasil yok anahtar adamda anlamadim!*
    -olm tutalim bu evi biz, cok pis ortam yapariz, karilar fln terasta allaaaa!
    -abi tutalim
    -ulan tutalim yaa

    (emlakciya geri gidilir )
    -arkadaslar bi ufak depozitosu var ama o evin!
    -ne kadar abi?
    -250 milyon
    -ıghhh oha be abi fazla deil mi?
    -isinize gelirse!
    -tamam abi sen bakma arkadasa, tutuoruz evi.

    (anahtar falanca kisiden gidilir alinir ve eve girilir. ev toplasan 50 metre kare biseydir ama yeterli gorunur gozumuze)
    (guzel bir is cikarmanin keyfiyle terasta iki arkadas konusuyoruz)
    -abi terasaa bak beee!ulan ordek alalim ciddi soluom bak!ahaha
    -olm odalar fln da guzel yaa ii etmisiz evi tutmakla! yaz gelsin abi suraya bi cekyat bi mangal aliriz gece han bizim olum okuz soksak kimse duymaz. allaaaa!! ahahah*

    (o sirada 3. ark gelir telasli ve korkmus bi sekilde)
    -lan abi ben evde tuvalet ve banyo yu bulamiorum yaa? bi baksaniza siz!
    -ahahahaha hadi leeenn!
    -yok abi cidden bulamadim baska bi oda mi var lan goremioz?
    -du abi nasil olur?
    -abi kapi fln olmasin odalarda gecilen fln iice bakin!!!*
    -...
    -...
    -...

    (evet evde banyo ve tuvalet yoktur ne yazik ki)
    -alo emlakci abi bu evin banyosu tuvaleti yok! sen bizi kazikladin
    -ee ben size var demedim ki bi oda bi salon ev dedim. alla alla
    -abi biz cikaz bu evden
    -tamam cikin siz bilirsiniz depozito yanar ama soliim!
    -abi a..na goim senin!
    -lan kufretme!!! cikmasaydiniz lan sizde alla alla. yiyosa al parayi!
    -peki abi*.
    (o evde bi ay kalinir o sirada butun cami tuvaletcileri ve hamanciyla ahbab olunur. )

  • inanılır gibi değil. 1 yıl çalışarak felipe melo alabiliyorlar.

    debe editi: ekşi sözlük'te günde ortalama kaç adet entry giriliyor? bilen varsa yeşillendirebilir mi? istatistikler fasilitesi eskiden ne güzeldi, şimdi bakmak bile istemiyorum.

    bu arada günlerden cumartesi, hava güneşli, burayı okumak yerine dışarı çıkıp iki arkadaşınla buluşsana dostum :)

  • debe editi: nefes...

    memursenli memura cok bile...
    yetkili sendika sagolsun tum yetkisini memuru ezdirmek icin kullaniyor.

    2010 yilinda yeni baslayan 8/4 teknik personel 1215 dolar alirken, simdi 1/4 30 yillik teknik personel 800 dolar aliyor...

    memur aileler calisirken evini alir, emekli ikramiyesiyle yazlik alir, yerli arabasina binerdi...

    birakin memuru eskiden herhangi bir okumus calisan tazminatiyla emekli oldugunda, bir ev ve bir adet 2. el araba aliyordu.

    zamanla bunu bir eve dusurduler, babalarimiz ev aldi ikramiyeyle.
    gectigimiz yillarda emekli olanlar sifir bir arac aliyordu cok degil 3 4 yil once.
    1 2 yil once 2. el iyi bir arac aliniyordu...

    bu sene emekli olanlar 30 yillik emekli ikramiyesiyle; dis implanti yaptirip olmeyi bekliyor...

    okuyani bitirdiniz,
    calisani bitirdiniz,
    emekliyi bitirdiniz,
    genclerin umutlarini tukettiniz...
    herkesi asgari ucretli yapin bari komunistiz dersiniz, onu da yiyen olur merak etmeyin...

  • kahrolasıca lanet olası pislik bir durumdur. ve kafanızdan atamazsınız. kafanızın içinde hayali bir dünya kurup sonrasında hayatınızın her dakikasını hayali dünyanızı detaylandırarak veya bir olay örgüsünü devam ettirerek geçiriyorsunuz. dönemin en önemli finalinin ortasında kendinizi hayali dünyanızı düşünürken bulabiliyorsunuz.

    aslında sürekli bir kitap veya wikipedia sayfası okumak gibi, ancak yazan kişi sizsiniz, kafanızdan yazıyorsunuz. yeri geliyor o kadar aklınız takılıyor ki kafanızda düşündüklerinizden uyuyamıyor, kesinlikle yapmanız gereken ve dikkatinizi gerektiren işleri batırabiliyorsunuz. kafanızda kurduğunuz şeyler birkaç günde bir değişebildiği gibi yıllarca aynı şeyin üstüne ekleme yoluyla yaratabileceğiniz devasa bir uyduruktan bilgi yığını bile olabilir. bazen insanı beynimin gigabytelarını boşa harcıyorum diye düşündürebilen, yeri geldiğinde kişilik bozukluğu ile kafanızda alternatif bir dünya yaratmanıza, bir the wall sendromu misali gerçek dünya ile aranıza bir duvar çekmenize bile yol açabilecek sıkıntılı saçma bir durum özetle. çocukluktan bir başlıyor, sonra da bir daha asla geçmiyor sanırım. yaşamadan bilemezsiniz, anlayamazsınız diyebileceğim türden bir rahatsızlık, ve bence kesinlikle bir hastalık.

    yeri geliyor 2 gün sevdicekle antik romada yaşasaydık nasıl olurdu üzerine kurulurken yeri geliyor aylarca dünyanın x bir ülkesinde y bir mesleği yapsaydınız nasıl bir hayatınız olurdu düşüncelerine kapılabiliyorsunuz. ne düşündüğünüz birbirinden alakalı/alakasız gelişebiliyor. üstte yazdığım ikisi örneklemek için az bile kalır. hayalgücünüz derya deniz, sizde dalgalarda çırpınan rüzgar nereye iterse (aklınıza ne gelirse) oraya giden bir insancıksınız, ve ne hayal edeceğinizin bile kontrolünü sağlayamadığınız uç durumlarda insanı delirtiyor.

    en azından böyle bir durumun var olduğunu bilmek, bunu yaşayan tek kişi olmadığınızı bilmek iyi bir duygu. böyle bir durumumun olduğunun farkına vardıktan sonra ismini öğrenmem yıllar sürdü, sonunda adını koyunca rahatlıyor insan. kime bahsetsen "abi hayalgücü böyle patlıyor, kontrolsüzce, ne hayal ettiğim belli değil" falan diye, manyak muamelesi görüyorsun, veya ciddiye almıyor genelde insanlar. çünkü açıklanabilecek bir tarafı yok aslında, sürekli hayal kuruyorum dediğinizde anlamıyor insanlar.

    bu duruma sahip olmanın tek bir iyi yanı var ki, pek sıkılmıyor insan. ne uzun yolculuklar ne de sıkıcı trafik, sıra beklemek gibi eylemleri kafanızda oynadığınız tiyatrolar ile çok da sıkılmadan geçirebiliyorsunuz. benim gibi zihin körü* hastasıysanız ancak felaket can sıkıcı oluyor durum. kafanızda görsel olarak imaj canlandırabiliyorsanız hayalgücünüzle her an film izliyor gibi olabilirsiniz sanırım, benim durumumda ancak kitap okumak kadar oluyor.

  • türkiye'de olmasa da ekşi sözlükte azınlık olmaktır. herkes akça pakça amk!

  • islamcı teröristlerin sorusu. zeki alasya iyi ki masondu. senin gibi çocuk sikip kendini mi patlatsaydı?

  • biraz garip bir şekilde yaşadığım olaydır.

    2 sene öncesiydi. gezi parkı protestoları yeni yeni bitiyordu. ama insanlar pencerelerde tencere tava çalmaya, yolda yürürken alkışlamaya, arabadayken kornalara basmaya devam ediyordu az da olsa.

    çocukluk mahallem olan zeytinburnu kazlıçeşme'den bir çocukluk arkadaşım askere gidecekti, mahallede onun eğlencesini yaptıktan sonra herkes şahinlere doluştu. 10 araba varsa 8 şahin 1 kangoo 1 peugeot 207 falan vardı. şahin hegemonyasının olduğu bir mahallede büyüdüm yani.

    arabalara binildikten sonra başladık zeytinburnu'nu tavaf etmeye. semtin her yerini inlete inlete dolaştık. her kırmızı ışıkta inip meşale yakıyor, tezahürat yapıyorduk. zeytinburnu'nun bize dar gelmeye başladığını hissettik ve rotayı bakırköy'e çevirdik. orası bizim semtimize en yakın ve en elit semtti. zeytinburnu'nda büyüyen çocuk kız arkadaşıyla ilk bakırköy'e gider örneğin. bakırköy bir markadır zeytinburnulular için.

    sahilden bakırköy'e doğru yardırıyorduk. ataköy sahildeki gelik restaurant'ın karşısındaki benzinlikte indik arabalardan başladık 'askerin kralı zeytin'den çıkar!' diye bağırmaya. arabaların hepsinde türk bayrakları dalgalanıyor. camlardan insanlar alkışlamaya tencere tava çalmaya başladı.

    benzinliğin yanından geçen bi taksi bi anda benzinliğe doğru kırdı ve durdu. içinden uzun boylu, hatta dev gibi heybetli, yaşına rağmen dünya yakışıklısı bir adam indi. bi baktık tarık akan. orada bulunan herkesin çocukluğuna en az birkaç kere misafir olan büyük adam. herkes şok geçirdi, bazısı adamı göremedi hala 'bu vatan bizimdir bu böyle biline' diye tezahürat yapıyorlar. tarık akan bize doğru koşup 'gençler sizinle gurur duyuyoruz sizi çok seviyoruz' diyerek sarıldı. hayır ulan biz seni daha çok seviyoruz moduna girip biz de sarıldık adama.

    evet, tarık akan bizim asker uğurlama eğlencemizi gezi protestosu zannetmişti. ama işin ilginç kısmı benim o akp'li çocukluk arkadaşlarım tarık akan'a sarıldıktan sonra 'hükümet istifa' diye bağırmaya başladı. çok garip şeyler oluyordu. arkada kalıp tarık akan'ı farketmeyen arkadaşlar onu görünce 'kovaladıkça kaçan ateşböceğim misin?' diye şarkı söylemeye başladılar hep bir ağızdan. adam da gülerek alkış tuttu. sonra koşarak taksiye döndü. biz de yola devam ettik.

    anlatırken sanki saçma bi rüyaymış gibi geliyor ama gerçek valla.

    edit: seni ve dimdik duruşunu çok seviyorum, çok özleyeceğim.

  • anlık güldüren yorumlardır. for example :

    " "bugün ne giysem?" programı erkekler için olsa 10 dakika sürmezdi.
    -kokmuyor hacı bu tişört. giy gitsin amk. "

  • hala bu bankayı kullananlara müstahak bir ücret uygulaması yapıyordur. şahsen onlara girdikçe ben mutlu oluyorum. devam edin, mado'nun da dondurmaları çok güzelmiş tavsiye ederim size.

    edit: lucastorn uyardı, kızılkayalar bir ıslak hamburger yapıyor, aman parmaklarınızı yersiniz.