hesabın var mı? giriş yap

  • sonrasında günün kalan kısmının zehir olmasına sebebiyet verir.

    ulan zaten akşama kadar beynin patlamış, saatler süren telefon konuşmaları, bütçe raporları, sipariş ve sevkiyat planları yüzünden anandan emdiğin süt burnundan gelmiştir. iki saat bir pub da oturup ayak üstü 2 tek yuvarlayacaksın, bunu sana çok görür. o iki saatlik keyif eve geldiğinde burnundan gelir. öncesinde tabi her 15 dakikada bir taciz telefonlarıyla zaten seni çileden çıkarmıştır. eve gittiğinizde, kafasına sardığı beyaz tülbent parçasıyla karşılar sizi. çünkü tüm hayatı boyunca ağrımamış her yeri ağrımış. midesi bulanmıştır. siz gelmeden hemen önce ateşi 41 e çıkmış, tansiyonu 3'e düşmüştür. sen arkadaşlarınla keyif(!) çatarken, o yatak döşek yatıp, acılar içinde kıvranmıştır. "ne oldu?" diye sorduğunda ise, "yok bi şey" derse, sıçtığının resmidir. hatta işi abartıp geceyi hastane geçirme ihtimaliniz bile olur.*neden çünkü arkadaşlarınla çıkıp iki saat kafa dağıtmışsındır ve allah senin belanı versindir.

  • dışarıdan bakıldığında güzel bir şeymiş gibi duran ancak uzun vadede can sıkıcı olan özellik.

    30 yaşındayım. çalıştığım hastaneye gelen hastalar beni stajyer sanıyor. haliyle müdahalelrini bana yaptırmaltan kaçınan oluyor. her biine ayrı laf anlatıyorum.

    trafikte polisler zamanında farkederlerse sürekli durdurup ehliyet soruyorlar. hatta bazıları ehliyetsiz bir ergen yakalımış edasıyşa -delikanlı ehl.yet vardır umarım diyor.

    bu sene tekrar üniversiteye başladım. çocuklar muhabbette girerken kendi aralarında yaptıkları gibi biraz -lan -lun diyorlar. yaşımı fark edince özür dileyip sizli bizli konuşmaya başlıyorlar.

    ama sanırım en komiği bir kaç sene önce babaannemin mezarı başında yaşandı. mezarın yakınlarından geçerken bi uğrayim dedim. mezar başındayken köy ahalisinden bi amca geldi yanıma.
    -evladım nerden geldin sen
    -şehir merkezinden
    -nası geldin
    -arabam var amca
    -sen araba koşabiliyor musun yaşın kaç senin
    -28 amca
    -vah vah sen niye böyle kaldın evladım
    -?!@:!?
    (oysa normal bou ve kilodayım güdük değilim sadece genç gösteriyorum)

  • en güzeli de parasını vererek adını hiç geçirmeden prime time'da bu olaya farkındalık yaratmalarıdır. tebrik ve teşekkür ediyorum. emsal olsun.

  • hahaha, korsan yayın yapan siteler, ana yayıncılardan daha kaliteli yayın yapıyor amk. bein connect defalarca kopup bağlantı hatası verirken selçuksports 5 farklı yayın açıyordu.

    fubtolun gelişmesi için değil, kendi gelişmeleri için istiyorlar. futbol yayınlarını şifresiz yapın bakalım gelişiyor mu :)

  • açılın ben geldim. size dayımı anlatıyorum.

    ön bilgi: dayım babadan zengin bir adamdır. dedem ölmeden önce bütün mal varlığını araya başka adamlar sokarak dayımın üstüne geçirmiş. sebebini de pek sonra öğrendim. direkt dayımın üstüne yapsaymış kendisi öldükten sonra kalan 3 kardeş anlaşıp dayımı mahkemeye verirlerse o mallar paylaşıma açılıyormuş ve 4 kardeş paylaşıyormuş. neyse ki zeki dedem bu detayları düşünmüş. mal varlığı dediğim farklı bir büyük şehirde en az 30 apartman -daire demiyorum apartman-, çeşitli yerlerde dükkanlar, evler, arsalar ve kilolarca altın. hangi şehirde yaşadıklarını söylemeyeceğim ama bir şehrin küçük bir ilçesinde kimin ne yaptığı duyulur, bilirsiniz. dayımların senelerce gelen kiralardan külçe külçe altın aldığını -bu altınlar, kayda geçmeyeceği için bir mükellefiyet doğurmaz-, düzenli olarak elden kira toplamaya gittiğini ve bir sürü şeyini duyuyoruz. elbette aile büyükleri ölmeden önce oturup kalktığımız dönemlerde bunları bizden gizlemeye çalışsalar da biz de şahit oluyorduk. bu dayımın adı esnaftır ama en az 10 yıldır dükkan açtığını görmedim. zaten ihtiyacı da yok, sadece 1 ayda gelen kiralarla yedi sülalesi rahat yaşar.

    şimdi gelelim nasıl yaşadığına...
    - senelerdir altın kaplama range rover alma hayali vardır ama hacı murat kullanır. araba trafikten men edilmesine rağmen temel işlerini bu arabayla halleder.
    - bazı güzel lezzetlerin başkentinde yaşamasına rağmen gidip bunları çarşı esnafından değil bim’den alır. mesela şöyle düşünün; antep’te yaşıyor ama baklavayı gidip bim’den alıyor gibi.
    - evlerinde eski mavi benzin bidonları da dahil olmak üzere sayısız bidon ve şişe vardır. bu şişelerle dağdan, bayırdan, mahalle çeşmelerinden su doldurur ki suya para vermesine gerek kalmasın.
    - rahmetli ananem hastanede yoğun bakımda yattığı süreçte mecburen görmek zorunda kalıyorduk. hastane cafesindeki şekerleri avuçlayıp cebine attığını söylememe gerek yoktur herhalde.
    - kemeri olmadığı için beline hastaneden arakladığı çöp poşetini bağlar.
    - eskiden le cola bağımlısıydı. şimdi ne halde ne içiyor bilmiyorum.
    - ilkokuldayken (2007 2008 yılları) bir etkinlik kapsamında öğretmenlerimiz bizden sponsor bulmamızı istemişti. sponsor olanların 20 tl karşılığında kartvizitlerini reklam olarak paylaşıp etkinliğe fon çıkaracaktık. esnaf bildiğim dayımdan rica ettim. 10 dk boyunca telefonda parasını ben verirsem kartvizitini verebileceğine ikna etmeye çalışmıştı. ben o yaşta şaka yaptığını düşünüyordum ama babam telefonu kapatmamı isteyince dayımın ciddi olduğunu anladım.
    - yine ilkokuldayken öğle yemeklerimizi okulda yerdik. dayım da oğlunun öğretmeniyle, müdürle görüşme bahanesiyle gidip haftada en az 2 kez öğle yemeğini okulda yermiş.
    - yine çocukken sürekli süper toto, süper loto oynadığını görürdüm.
    - bayramlarda en ucuz şekeri alırlardı. ne çikolatalardan ne şekerlerden tat alamazdık.
    - (bu sefer dedem) her bayramda diğer dedemin kaç para verdiğini sorardı inatla. ablamla bana 10 lira veriyorsa, o dayımın çocuklarına çeyrek altın takardı.
    - (bu da dedem) kurban bayramında tek konuştuğu konu hayvanın kaç kilo çıktığı, kaç kilosunu kıyma yaptırdığı ve kaç para karşılığında kaç kere kıyma makinesinden geçirdiği olurdu.
    - sürekli lafta türkiye ve dünya turlarına çıkardı. hep bir plan yapardı. nerelerin nasıl gezilmesi gerektiğini anlatırdı. kira toplamaya gitmek haricinde şehirdışına çıktığını görmezdik.
    - siyasilerle arasının iyi olduğunu söyler hep. bir lafıyla bakanların kendisini evinden helikopterle aldıracağını iddia ederdi. bir kez belediye başkanlığına adaylık koymak istedi. adaylık için istenen 5000 tl gibi bir parayı yatıramamış.
    - tüm ilçe doğalgaza geçti. kömür kullanan kalmadı nerdeyse. ama dayım doğalgaz sisteminin kurulması için gereken parayı ödemediği için hala kömür yakıyorlar.

    aslında aklıma daha neler neler geliyor ama onu tanımayanlar bunların ne çeşit bir cimrilik olduğunu anlayamaz diye yazmıyorum.

    yazabileceğim başka şeyler gelirse güncellerim burayı.

    debe editi: yazarlığımın ikinci gününde debe’ye girmemi sağlayan tüm okurlara ve en önemlisi dayıma teşekkür ederim :)

  • bugun bir kebapcıdan duydugum soz. yolsuzluk bu kadar sefilce ve salakca savunulamaz herhalde.
    sonra devam ediyor:" demirel, ozal, mesut yılmaz, ciller... hepsi yediler sanki onlar yemedi mi abi?"

    iyi de onları da siz sectiniz zaten be abim...

    ecevit yedi diyebiliyor musun??

  • tsubasa'yla benjamin birbirinin kopyasi çizgi filmler olsa da aralarinda pek çok fark vardir. buna ragmen çogunlukla ikisinin özellikleri birlestirilerek tsubasa adi altinda anlatilir. bunun sebebi tsubasa'nin daha uzun sürmüs olmasi, böylece isminin daha çok akilda kalmis olmasidir. benjamin mantikli bir konusu olan yasamdan kesitler sunan bir çizgi film olmasina ragmen içinde bulundurdugu abuk sabuk sut çesitleri yüzünden biraz çeliskilidir. bu çeliskiden olsa gerek bu sutlarin hepsi tsubasa'ya aktarilmistir bilinç altinda. ayrica tsubasa demek saçma hareketlerle oynanan futbol demektir. nerde direkten dönen topa vole vuran adam görülse "aha tsubasa" diye bagirilir, "kaleci de direkten sekip kurtarsa manyak olurdu laaan.." diye geyige girisilir. 100 türk gencini bi araya toplayip tsubasa desen bunlarin 99'u "akula vurusu!" ya da "wakabayashi manyak adamdi.." der. kalan bir kisi de televizyon izlememistir zaten. ayni gençlere benjamin dendiginde tas çatlasa 15 kisi tanir ki onlarin da 10 tanesi "eric'in kiz kardesi ne güzeldi di mi?" diye cevap verecektir.