ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
abdülkadir selvi
-
bugünkü yazısında şu ifadeleri kullanmış
--- spoiler ---
üç bakanın sel felaketinin vurduğu
giresun’un dereli ilçesinde bir mahallede mahsur kalan vatandaşlarla görüşmek için iş makinesinin kepçesinde gittikleri bir görüntü var.
ilk gördüğümde bana “işte devletimiz bu” dedirten görüntüden söz ediyorum. hani nâzım hikmet, “sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin” diyor ya, o kepçedeki üç bakan bize özlediğimiz devletin resmini çizdiler. ayaklarında çizme, ne koruma var, ne protokol, operatörün kepçesine binip vatandaşın ayağına giden üç bakan. işte özlediğimiz devlet bu. bravo üç bakana. bize bunu yaşattıkları için içişleri bakanı süleyman soylu’ya, tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli’ye, çevre ve şehircilik bakanı murat kurum’a yürekten teşekkür ediyorum. bana “özlenen devlet nerede?” diye sorarlarsa, “giresun dereli’de, o kepçenin içinde” diyeceğim.
--- spoiler ---
bir avukatın günlüğü
-
biraz önce takriben yirmi dakika kadar babamınkini dinlediğim günlük.
önce biraz önbilgi verelim. mahkemenin verdiği kararı yargıtay'da temyiz ediyoruz ya, işte yargıtay o kararı bozarsa eğer, "al bu dosyanın şuralarını tekrar incele" deyip aynı mahkemeye geri gönderiyor. mahkeme bu sefer, ya yargıtay'ın bu dediğini yapıp dosyayı tekrar inceliyor, ya da "hayır, yazılanları okudum ve ben haklıyım" deyip önceki kararında direniyor.
fakat bu direnme kararını almak zordur. mahkemeler genelde yargıtay'a direnmez. şimdi konuya dönelim.
babamın herhalde 17 senedir filan uğraştığı bir davası var. uzun hikaye. özetle, babam kazanıyor karşı taraf başka bir yoldan yenisini yapıyor. böyle böyle derken işte yıllar oldu. hatta bu yılların birinde, mahkeme babamın aleyhine bir karar aldığında bizimki duruşmada elli saat laf anlatmış, hakimle şöyle bir diyalog geçmiş aralarında:
- avukat bey, siz bu davanın üzerine çok düştünüz herhalde?
- hakime hanım, iki çocuk okutuyorum ben!
nihai karar yine babamın lehineydi, karşı taraf yine temyiz etti, dosya yine mahkemeye döndü. bugün duruşması vardı, ya bozmaya uyma ya da direnme kararı verilecek.
direnme kararı verilmiş.
babam o kadar mutlu ki, telefonda yirmi dakika boyunca bu davadan ve mesleki tecrübenin öneminden bahsetti. ki ben istanbul'da olmama rağmen, kendi davam kadar biliyorum artık meseleyi. beş yüz kere filan dinledim çünkü herhalde.
ve şöyle dedi:
- kızım, o kadar heyecanlandım ki, duruşmadan sonra kimseyle konuşamadım, müvekkile bilgi bile veremedim. gittim bir bankta oturdum, nefes aldım, ayakkabım da rahat değildi ama te oradan ofise kadar yürüdüm. ancak açıldım. ben bu heyecanı, ancak işte annen evlenme teklifimi kabul ettiğinde filan yaşamıştım.
42 yıllık avukat bu adam.
allah bana da yaşatsın.
bayram sabahı kahvaltısı
-
hala kiymetini bilmeyen hayvanlar var. ailenizden bazi fertler gun gelecek o bayramda o sofrada olmayacak. kiymetini bilin.
imamoğlu'ndan akit gazetesine haciz
-
hakaretin karşılığıdır! helal olsun. hakaret basın özgürlüğüne girmez, yeni akit'e de basın denmez.
not: üstte basın özgürlüğü diyen yazarın provokatör olduğuna dikkat ediniz.
a. hakan'ın sokak röportajları yasaklansın önerisi
-
başlığın tam hali ahmet hakan'ın sokak röportajları yasaklansın önerisi olacaktı, malum sınırdan dolayı kısaltıldı.
ahmet hakan'ın bugünkü yazısında bahsettiği zırva
--- ilgili kısım ---
sokak röportaji yasaklansin
hayatimda hiçbir zaman yasakçı bir tutumum olmadı. tek istisnası var bunun: sokak röportajları.
yasaklansın istiyorum bu röportajlar.
* komşuyu komşuya, anayı oğula, amcayı yeğene, dayıyı bütün mahalleye, mahalleyi şehre, şehri ülkeye düşman eden bir fitne odağı sokak röportajları.
* öfke, nefret, kin duyguları ekiliyor tüm topluma bu sözüm ona röportajlarda.
* nasıl edilir, nasıl yapılır bilmiyorum ama ülkemizin esenliği açısından eline mikrofon alanın dayıları birbirine kırdırdığı bu zıpırlığa bir son vermenin vakti geldi de geçiyor.
--- ilgili kısım ---
gazeteciyim diyen birisinin gazetecilikle alakalı bir konu ile yasak kelimesini yanyana kullanması, halkın sesini duyurabildiği bir alanda yasak istemesi sadece dikta ile yönetilen bir ülkedeki gazeteci bozuntusundan beklenirdi.
yakışır
temel reis
-
elzie crisler segar 1919'da cizim dersleri alir. karikatur cizmeye baslar. memleketi chester, illinois'de mississippi kiyisinda karsilastigi ilginc kisileri cizgilerine tasir.
bunlar icinde, frank fiegel (nam-i diger "rocky" -kayalik-) dikkatleri cabucak cezbeder.
polonya asilli bu barmenin gelismis on kollari, tek gozu, dissiz cenesi, pipo icmesi, kendinden cok iri adamlari kavgalarda alt etmesi onu kasabasinda meshur etmistir bile. kasabanin bebeleri de "kayalik"i cok sever. "kayalik", bebelerin sakalarina katlanir. kuvvetiyle, piposuyla onlarin kahramani olur.
segar'in cizgilerinde denizci popeye (ing. patlak goz, turkce tercumelerde temel reis) olarak adlandirilan bu karakter cok sevilir. unu kasabayi, eyaleti, hatta ulke sinirlarini asar.
bir ufak ayrim ise, kayalik'in kavgadan once guc vermesi icin ispanak yerine viskiyi tercih etmesiymis. eh, o kadar kusur temel reis'te de olur ^_^
segar'in cizgilerinde ayrica kasaba bakkali dora paskel de uzun ince saclariyla (safinaz olarak) yer bulur. kasabadaki tiyatronun sahibi j. william schuchert ise hamburgerlere olan oburca istahiyla (wimpy) resmedilir.
tabii simdi hic biri yasamiyor. o renklerin, kavgalarin, kahkahalarin karikaturlerdeki suretleri kalmis bize.
uyarlanan kaynak: https://www.wearethemighty.com/…item=1#rebelltitem1
are you reading at boğaziçi university
-
tamamiyle gramer kurallarına uygun olan soru cümlesidir. ingiliz ingilizcesinde read, study yerine kullanılabilir.
zoge: oxford advanced learner's dictionary'den örnek iki cümle:
she's reading for a law degree.
i read english at oxford.
akıllı olun.
hayata dair iç burkan detaylar
-
3,5 yaşından beri lösemi olan dünyalar güzeli 7 yaşındaki kız çocuğunun operasyona girerken ona hüzünlü bakan bir çift göze "üzülme annecim, ben alıştım artık" demesi...
sözün aransa bulunamadığı o korkunç kuyulu düğümlü yerden: huzur içinde uyu melek.
edit: meleğimiz dolayısıyla hala zaman zaman baş sağlığı mesajları alıyorum. bir yakınımızın kızıydı, annesinin yaşadığı acıları inanın ben de tahmin edemem.
ayak tırnaklarına oje sürmeyen kadın
-
hayatinda hic oje surmemis toynakli suserlerin bilip bilmeden hakkinda konustugu kadindir.
surekli oje surulen tirnak sararir ve sagliksizlasir. bu yuzden acik ayakkabi giymedigimiz kis mevsiminde genellikle tirnaklar kendine gelmesi icin ojesiz birakilir ve bu igrenc bir goruntu olusturmaz, ayak yine ayni ayaktir.
yok bakimsiz yok gobekli yok baskasi icin mi suruyor bidi bidi.... gidin biraz tras kopugu yorumu yapin, en azindan ilerde sakaliniz cikarsa kullanma sansiniz var.