hesabın var mı? giriş yap

  • - abi lost diye bi dizi keşfettim, süper!
    - ...
    - noldu abi sustunuz bişey desenize?
    - ...valla bir tavır takınacaktık sana ama, ondan bile vaz geçtik.

  • her düşündüğünü, hissettiğini paylaşmak.

    sen doğduğun günden beri kendinle yaşayan tek kişisin. ne ailen ne de arkadaşların varoluş sürecini seninle birlikte geçiriyor. geceleri uyumadan önce, sabah yataktan kalkmayı erteleyip bir o tarafa bir bu tarafa dönüp dururken düşündüklerini bir sen biliyorsun yani. o düşünceleri tam manasıyla anlayabilecek tek kişi de sensin zaten. başkalarına bunu anlatma, açıklama çabasına girmemek gerekiyor. aslında düşünürken yaptığın şeyin düşünceleri kendinle paylaşmak olduğunun bilincine varınca, başkasıyla paylaşma ihtiyacı da duymuyorsun zaten bir süre sonra.

    peki diğer insanlarla ne paylaşalım madem? saatlerce, belki günlerce, aylarca üzerine düşündüklerin dışındakileri. sen o düşünceye o kadar zaman ayırmışsın, kafa patlatmışsın. hiç aklın kesiyor mu yani beş dakikada anlatacaksın da karşındaki de anlayabilecek ne demek istediğini, ya da saatlerce anlatmana müsaade edecek de katlanacak sana. o iş olmaz, boşuna zorlayıp insanlarla ilişkini bozma.

  • sadece ülkemiz değil, dünya genelinde formula 1 e olan ilginin son 10 yılda ciddi kan kaybettiğini söylemek yanlış olmaz. bunda en büyük pay sahibi bernie ecclestone isimli ak saçlı kart zamparadan başkası değildir. bu aç gözlü, huysuz ve megolaman bunak, bir cio ya da otoriteden ziyade formula 1 i son 15 yıldır oyuncağı gibi yönetmiş, yaz boz tahtasına çevirmiştir. her sene yaşanan kural değişiklikleri, pilot ve takım kayırmalar, adeletsiz kararlar vb. hem izleyiceleri hem de takım/pilotları illallah ettirmiştir. bir diğer sebep ise schumacher, prost, senna vb. kitleleri peşinden sürükleyen pilotların gelmemesi, yetişmeleri için gerekli ortamın bulunmaması. stratejiler, takım kararları, teknolojinin ulaştığı seviye ve az evvel sövdüğüm yıldo kılıklının aldığı kararlar işin heyecanını gün be gün azaltmakta. 90 larda, ben de dahil olmak üzere, kitleler tarafından takip edilmeye başlanan organizasyonun, son 10 yılda geldiği noktayı anlayabilmek için yarış takvimlerine ve elde edilen hasılatlara bakmak yeterli. özetle, dünya genelinde formula 1 e olan ilgi azalmakta.

    türkiye'de ise, 1-2 değil, tam 7 kere yarış düzenlenmiştir. ömrü hayatında 9-10 birinciliği bulunan, dönemin ferrari pilotu felipe massa, istanbul'da düzenlenen 7 yarışın 3 ünü her nasılsa kazanmayı başarmıştır.

    inşaa edildiği dönem itibari ile istanbul park'ın dağ başında olması, motor sporlarını takip eden insan sayısının azlığı, ulaşım sorunları ve fahiş bilet fiyatları nedeniyle organizasyona olan ilgi her geçen yıl azaldı. bu kadar laf ettim, ben bile 2005 ve 2007 yıllarında olmak üzere 2 kez gidebildim. hiç gitmeyenler için şunu söylemem mümkün, takım garajlarının karşısındaki ana tribün haricinde, yaz aylarında diğer bölümlerde bulunmak işkence.

  • lisans üstü egitimin 2. basamagi.
    siralama soyledir:
    master
    doktora
    yardımcı doçentlik (bir nevi menopoz gibi birşeydir)
    docentlik
    profesörlük
    ordinaryus profesörlük
    mezar

  • süt kardeşler filminde rakı bardağını buzladılar. ulan aslında bi kere gerçekten rakıyı buzlasanız tadını alacaksınız ama bilmiyosunuz işte.

  • sözlükte son zamanların en muhteşem trollemesi. adam sizi maymun etti ya la...

  • necip fazıl'ın bu kategoriye giren bir cevabı sigara içenlerin muhabbetlerinin vazgeçilmezlerindendir.

    https://eksiup.com/p/im299130kvqd şu ünlü fotoğrafından] anlaşılacağı gibi necip fazıl iflah olmaz bir sigara tiryakisidir. bir gün odasında çalışırken öğrencilerinden biri yanına gelip, biraz da onu sigarayı bırakmaya ikna etmek için bir ümitle "hocam, rüyamda bütün bitkiler allah'a secde ediyordu ama tütün etmiyordu" der.

    necip fazıl ise öğrencisine bakar ve cevaplar:

    - o zaman getir de yakalım o kafiri!

  • hedef kitlesini en doğru şekilde seçen, estetik anlamında her zaman tatmin eden ve oluşturduğu özel oyuncu kitlesiyle bir asırdan fazla hayatta olan başarılı firmadır. bir dönem nintendo wii sahibi biri olarak ve başka firmalardan da hemen her konsolu edinip takip ettiğim için birkaç şeye değinebileceğime inanıyorum bu firmayla ilgili.

    öncelikle nintendo yaptığı oyun konsollarında; güce en az şekilde önem veren ama yine de size performans olarak dandik deneyimler de yaşatmayan bir firmadır. nintendo daha ziyade fikirlere ve eğlencenin ne kadar farklı olabilme ihtimaline önem verir, reklamını da her zaman bu tema üzerinden yapar. ps ile xbox yarışını ele alalım; ikisi de güç odaklı, sermaye odaklı birbirini yerken aradan switch sıyrıldı gitti farkında değiller. çünkü switch yine bir fikir verdi insanlara, farklı bir anlayış sundu, bu aynı wii gibi farklı bir eğlence anlayışıydı. hem misafirini çağırıp çocuk yaşlı fark etmeksizin oynayabileceğin bir şeydi, hem de evde tek başına pokemon da avlayacağın bir şeydi. başına oturduğunuzda aman şu bölümü geçeyim diye yorulmayacağınız, sadece oyununuzu oynayıp kalkacağınız pek çok oyun vardır nintendo dünyasında. insanlar bazen akıcı ve yorulmayacağı eğlenceyi arıyor. işte bunun gibi dertlerin şifası nintendo'dur ve bu durum onlara çok sadık bir kitle yarattı. biz ergenliğimizde deli gibi pes cafedir guitar hero'dur takılırken, playstation3'ü xbox 360'ı dünyada en iyi konsollar zannederken (ki güç olarak öylelerdi), nintendo wii satış rakamlarını incelediğinizde bu yukarıdaki iki kült konsolu da ezip geçmişti o dönem. bunun sebebi de dünyanın en farklı anlayışını bize sunmuş olmasıydı, kabul edelim wii bir çağ açıp kapattı.

    ben de yazımı kapatacak olursam, nintendo'nun bu farklı politikasına da, verdiği eğlence anlayışına da her zaman saygı duyacağım. şu an bir xbox kullanıcısı olarak, maalesef bir switch'im olmasa da satış rakamlarında nintendo'nun iyi yerlerde olmasını hep isteyeceğim.

  • bir beşiktaşlı olarak fener'e gelmesini ben de isterim.*

    adamların derdi yokmuş gibi bir de batshuayi istiyorlar bunlar iflah olmaz amk.