• hayalimde seneler önce tasarladığım programdı, trt anca düşünebilmiş. o değil de özcan türe ile gülten benli gelmiş bu hafta konuk olarak; hasta yatağımdan kalkıp bi duble rakıyı koyduracak herhalde.

    edit: buz.
  • trt'nin gelmiş geçmiş en güzel programıydı bana göre. perşembeleri çıkıyordu yanılmıyorsam, o gün telefona hatırlatma koyar eve giderken rakı alırdım; bildiğin program başlamadan evvel masa hazırlardım. reklam aralarında da naçizane kendim bağlama çalar, türkü söylerdim.

    geçenlerde trt müzik'i açayım dedim uzun zamandan sonra, muhtemelen güzel bir program vardır beklentisiyle. fakat açmamla uğur ışılak'ı görüp dumur olmam bir oldu. bi ara da sinan özen midir nedir bi adamı görmüştüm, hayal meyal hatırlıyorum.

    memlekette içi boşaltılmayan, yandaşlaştırılmayan tek bir kurum merci kalmamış, gerçekten çok yazık. arif sağ'dan, uğur ışılak'a dönüşen yozlaşma için gerçekten doktora seviyesinde cahillik gerek.

    2-3 sene önceyi bile 40 yıl önceymiş gibi yad ettiren sisteme lanet olsun.
  • yukarıda belirtilen abdurrahim karakoç şiiri olması dışında şair bu betimlemeyi bir şiirinde de şu şekilde kullanmıştır:

    hep beşinci mevsim, her taraf duvar
    ne çiçek,ne güneş, ne yağmur, ne kar...

    ikinci mısrada yer alan bahar,yaz,sonbahar ve kışı tasvir eden örnekler ve ilk mısradaki 'her taraf duvar' ibaresinden de anlıyoruz ki dört mevsimin yaşanamadığı, dört duvar arası mekan yani 'hapishane' beşinci mevsim olarak tasavvur edilmiştir.

    yine şair bir röportajında beşinci mevsim'i kişinin iç dünyası olarak açıklamış ve kiş iç dünyasında hangi mevsimi yaşıyorsa realitede de o mevsimde yaşar demiştir.

    fikrimce de haklıdır. ve bir örnekle desteklemem gerekirse;

    iç dünyasında huzursuz bir insan için yazlar hep çok sıcak, kışlar hep dayanılmaz soğuk olurken huzurlu ve mutlu kişiler 'tam denize girilecek hava var veya tam çıkıp kartopu oynayacak hava var' demektedirler.

    edit: yukarıda belirtilen abdurrahim karakoç şiiri demişim ama uçmuş zamanla... aşağıda belirtilen abdurrahim karakoç şiiri diyelim

    beşinci mevsim

    düştü can evime dördüncü cemre
    dünyayı üçüncü gözümle gördüm.
    dörtyüz seksenbeş gün çekti bir sene
    onaltıncı aya takvimsiz girdim.

    aynalara baktım korku gösterdi
    saatler her sabah kırkı gösterdi
    namlular, nişanlar türk'ü gösterdi
    hayatım boyunca hedefte durdum.

    gül sundum yediler, koklamadılar
    armağan can verdim saklamadılar
    gittim... gelir diye beklemediler
    kaybolan gölgemi yollara sordum.

    getirdim yanıma ay'ı bir karış
    ölçtüm ki dağların boyu bir karış
    şehiri bir adım, köyü bir karış
    damlada denizdir en küçük derdim.

    savurdum, eledim, seçtim zamanı
    yaprak, yaprak tel tel açtım zamanı
    haftada üç asır geçtim zamanı
    nereye gittimse zamansız vardım.

    yırtıldı ruhlara çizdiğim resim
    yazık, kuklalara sığmadı sesim
    yaşadığım şimdi beşinci mevsim
    çağın çilesini sırtıma sardım
  • arif sağ-erdal erzincan-ertan tekin gibi bir üçlüyü bir araya getirmiş program. trt müzik'te yayınlanıyor.
  • trt müziğin harikalarından biri... elvan elvan sanat, musiki kokuyor. çok da kaliteli.

    yüreğinize sağlık arkadaşlar. kulağımızın pasını siliyorsunuz.
  • yaratılmış bütün duyguların bir arada yaşandığı mevsim. sevgiliye kavuşmak da, sevgilinin başkasina kavuştugunu görmek de yine bu mevsimde yaşanir.

    yaşanilanlar hiç bitmez burda. kendi içinde bir dünyası vardır. öyle bir dünya ki küçük ağaçlarin büyük gölgelerinin olduğu, mansur neylerin dügah makamını çalamadığı, kızınca sakalların kızıllaştığı ve 10 sene üstüne titrenilen ellerin 3 günde değerinin yitirilip kıymeti harbiyelerinin kalmadiğina şahit olunabildiği bir dünya. bu mevsimde dillerde hep aynı mısralar dillenir:

    "şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
    taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
    kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
    bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
    tütmesi gereken ocak nerede?"

    tüm arayışlar godiva'yi bulmak içindir. çünkü olmalıdır herkesin meydanda çırıl çıplak gezdiği görülen bir godiva'si. yoksa baska türlü insan nasıl kör olabilir ve bir hayretten diğerine telvin eder. zaten insan en çok da kendi hayretine inanmaz mı? bir hastalığa acımak için bile olsa gel denilen kişinin, çıplak olduğu icin gelemeyecegini bile bile gel demek. ve bu artık mutat olur. önceleri mutat, hastaliga neden olurken cok sonralari hastalık, evham ve desiselere neden olur. itisaf duygusu kaplar her yeri. beklenir yürek soğusun diye ama hep tersi olur.

    bu mevsimin pek sıralaması yoktur. bazen baharla başlar, bazen yaz veya sonbaharla. fakat hep kışla biter. cok uzun süren kışlarla. çatlayan dudaklardan gırtlakta büyüyen harflerle dostlara yapılan veda hep aynıdır:

    başka hayatlarda görüşmek üzere...
  • trt müzik kanalının yaptığı en iyi programlardan biri.

    http://www.youtube.com/watch?v=m_mvnafeyvq

    edit: yaptığı en iyi program.
  • arif sağ ın davul çalarken bağlama kıvamını bulabileceğiniz program. arada bir de bağlamayı eline alıp farklı dünyalara götürmüyor mu, tadından yenmiyor. dekor olarak asılı olan bağlamaların ise ozanların ruhunu taşıyan bir simge olduğu hayali ile izlenmesi en keyifli trt müzik programı.
  • doğa bir gün bize verdiklerini bizden esirgerse insanoğlu neler yaşar sorusundan yola çıkılarak yapılmış, 32. uluslararası istanbul film festivali sayesinde izleme fırsatı bulduğum muazzam film. eğer kosmos'u izlediyseniz ve beğendiyseniz bu filmi de seveceğinize şüpheniz olmasın.
  • gül şarap dudaklarınla gül
    gül içim filizlensin
    yak beni kahve gözlerinle
    yak içim serinlesin

    murat kekilli - beşinci mevsim

    https://www.youtube.com/watch?v=ybivdijop6g
hesabın var mı? giriş yap