21 entry daha
  • pride and prejudice dan sonra masalsı bir film daha. izlemeden önce de çok güzel bir film olacağından emindim...
    anne hathaway in film için çok doğru bi tercih olduğunu düşünmüyorum. hem boyut olarak olarak olmamış, hemde ingiliz aksanını pek becerememiş. tabiki beyaz tenine, kara kaşına gözüne, güzelliğine diyecek bir sözüm yok. ama gözüme battı, rahatsız etti. james mcavoy ile iyi bir kimya tutmamış aralarında. james mcavoy ufak tefek bir adam olsada çok iyi bir oyuncu. insanın gözüne batmayan ama ayrıntılarda gizli olan mimikleri ve bakışlarıyla çok iyi bir karakter oyunculuğu sergilemiş ve role deyim yerindeyse cuk diye oturmuş. anne hanfendiyle uymamalarının en büyük nedenlerinden biride zaten aralarındaki boyut farkı. biri ufak tefek, diğeri iri yarı ama yanlış bedenlerde.
    filme gelince... herkesin bayıldığı, unutamadığı sahne... jane umutsuz, mutsuz bir halde mr.wisley ile dans ederken, müziğin yükseldiği bir anda bi anda karşısında tom u görünce, jane ile birlikte benimde nefesim kesildi. james beyefendiyi de kutlamak istiyorum ki o nasıl bir bakıştır öyle??? zaten film boyunca, çapkın çapkın bakışları, dudak büzmeleri ile gönlümü fethetti diyebilirim. heleki bahçede '' im yours jane'' diye jane e aşkını ilan edişindeki performansı, jane ile lokantada ayrılırlarkenki oyunculuğu, jane in şapkasına giden ellerini tutup, ''no, jane no. i will never give you up... don't speak or think... ' diye bir yandan onu engellemeye çalışması, bir yandan çaresizliği... çok iyi oynamış james bey çok... iliklerime kadar duygularını hissettiğimi söyleyebilirim...
    gönül isterdi ki kavuşsunlar finalde. ama jane tom un şartlarını öğrenince ayrılmaları kaçınılmazdı. jane maalesef yapması gereki yaptı. pride and prejudice gibi bir şahaserin nasıl ortaya çıktığını da öğrenmiş olduk. kısacası pp kadar iyi bir film olmasa da, güzel bir filmdi ki birkaç kere izleme ihtiyacı hissettim. daha kaç kere izleyeceğimi de bilmiyorum...

    edit: kelime düzeltmesi
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap