1101 entry daha
  • tülay'dan tekmeyi yer yemez gaza gelip "kısa dönem lan, hemen geçer nasıl olsa" diye hevesle şubeye gittiğim günün amına koyayım.

    siz komando okulunda piyade olmak ne demek bilir misiniz? adamlar 32 kilometrelik günlük koşularını tamamlayıp önümüzden hala rap rap geçerken "piyadeden koca olmaz" diye yürüyüş kararı sayarak öpücük atıyorlardı yüzümüze. gerçi çok da sikimde değil o zamanlar ki aşk acısını unutmak için kendimi spora vermişim; en yüksek atlıyorum, barfikste üzerime adam tanımıyorum. tülay'ın hayalini hedef tahtasına yerleştirip iki mermiyi aynı delikten geçiriyorum. onlar kadar olmasa da idmanlıyım, lafları mı koyacak bana.

    işte günler böyle geçiyor demek isterdim; geçmiyor. "n'olur geri dön sensiz yabamıyoooom" demek için tülay'ı son aradığımda yarrak kafalı bi herifin sesini duymuşum fondan... siz, bir yerden çıkmak isteyip de çıkamamanın ne demek olduğunu bilir misiniz? kelebeğe dönüşeceği sırada kozaya sıkışan böcek gibi.

    hırsımdan kudurmuşum; bağırıyorum askerlere, yerlere yatırıyorum, kalorifer peteklerinin arkasını bile temizletiyorum, geberene kadar koşturuyorum. günlerce uyumadan, nöbet tutan askerle nöbet tutuyorum. yeminle yüzbaşının karizmayı geçmişim, adamlar benden iyice tırsmaya başlamış.

    ...

    "tuğgeneral geliyor sultan, karşılamaya biz de katılacağız. yanına dört tane düzgün asker al, yeni kıyafet giysin herkes." dedi astsubay.

    ...

    hay hay! hazırlığımızı yaptık düştük yola astsubayın peşinde, çıktık sivri dağı'nın tepesine. yüzlerce komando ip gibi dizilmiş, en sona geçtik tabi. astsubay taktik veriyor: "general gelince dimdik selamda durun sakın yalpalamayın, adam size meraba deyince hemen tekmil verip ondan önce elinizi uzatın. elinizi sıkmasını bekleyin. sıkınca da sool diye bağırın"

    emredersin.

    ulan sırada beş yüz tane asker var. koca general hepsinin elini sıkacak da, sıra bize gelecek de ohoooo ölme eşşeğim ölme. ayrıca bana ne generalden. komando olan düşünsün. ben muhattap bile olmam. selamımı veririm, meraba meraba. okkadar!!1!!

    sanki general karşılamak bizde aile geleneğiymiş gibi, tüm artistliğimle, astsubaydan duyduklarımı erlere anlatıyorum. "dimdik duracaksınız, o elinizi sıkınca siz de... hehehe noldu lan korktunuz mu mallar, korkmayın olm sıra bize gelene kadar ohooo..."

    ...

    vay amına koyum adam helikopterle indi lan önüme.

    ...

    adamı ilk gördüğünde diyorsun ki: bu herif bana yat dese domalırım. siyah gözlük, kırış kırış bir surat, kel kafa, ifadesiz dudaklar.

    herkes selam durdu, general başladı sıranın öbür ucundan. meraba asker, savol. adam sadece meraba deyip geçmiyor. bir de muhabbet ediyor askerle. "yemeklerden memnun musunuz asker, baban ne iş yapıyor asker ..."

    sıra bize geldi, adam şapkalara, tipimize falan bir baktı şöyle. bizim erlerle muhabbet etti, ipneler de ehu ehu çoh memnunuz gomtanım falan diye yalakalığa girmiş, herkes relaks. karşımda durdu, benim bacaklar çözüldü. selam duran elim sallanıyo heyecandan. helikopterle bir yerden bir yere merabalaşmaya giden adam mı olur amınakoyum. tekmil verdim olanca sertliğimle. "çavuş! sizler de bu birliğin askerisiniz. bu adamları komando gibi eğiteceksin tamam mı?" dedi.

    kulaklarımda bir uğultu var, konuyu anlamadım. yere düşmüş demir para gibi sağa sola göt sallayarak titriyorum. sessizlik uzayınca astsubay ayağıma vurdu. birden "eeeaaağoooooreeeee hooomtanım" diye bağırıp ruhumu teslim ettim. general şöyle bir durdu, iki yanağımdan tuttu beni: "ne tatlısın sen" deyip sağa sola salladı kafamı, hafif sırıttı.

    abartısız bütün askerlerden aynı anda "fffıpppsss" diye bir ses çıktı. herkes yanağını ısırıyor.

    ...

    geri dönüş yolunda astsubay "oğlum sen orda ne cevap verdin adama?" diye sordu. "emredersiniz komtanım dedim komutanım"

    "öyle emredersini sikiyim" dedi.

    arkadan gelen erlerden biri kulağıma eğilip "çavuşum çok tatlısın" dedi. astsubay kafayı başka bir yere çevirdi.

    ...

    o sekiz ayın kalan iki ayında kimse doğru düzgün temizlik yapmadı, yat dediğimde yatmadı, nöbete zamanında kalkmadı. çay istediğim her asker: "yeni bitti tatlışım" diye cevapladı. ve o sekiz aylık askerliği bitirdiğim gün, askerlik hizmeti altı aya düştü.

    tülay hiç geri dönmedi.
3160 entry daha
hesabın var mı? giriş yap