• böyle bir ilişkiyi yaşamamak için hiç bir neden yokken neden kaçıyosunuz bundan, neden korkuyosunuz bu kadar?
  • (bkz: #118099562)
  • bunun tersini ispatlayacak akademide kaynak kitap niteliginde bir entry yazabilirim.

    belki 100'lerce yasanmis ornek veririm cevremden fakat sonuc degismeyecektir.

    kitabin ozeti: sosyal medya.
  • balkonda oturup çay sigara yaparken bir yandanda aşağıda 5 litre su şişesi ile oyun oynayan sokak köpeğini takip ediyordum. taki arabanın teki su bidonunun üstünden geçip altında sürüklenmesine denk. arkadaş köpek öylece baka kardı bidonu giderken. elinden de birşey gelmiyor idi galibanın :)) araç 10 -15 metre gittikten sonra bidonuna kavuşsa da köpek yaptığı tek şey bidonu önüne almak oldu. görsel
    tabi galibanın tüm heyecanı, mutluluğu, hevesi bir anda yok olmuştu.
    not : köpek apartman sakinleri tarafından beslenmekte ve erkekdir.
    bu arada bidon kendi başına takılıyor :)) iken bizim oğlan arkadaşları ile sokaklarda gezintiye çıktı

    erkeklerin tam mutluluktan havaya uctukları anda , eli sapanlı biri
    sokağın bir köşesinde beliliyor iken ne diye ciddiye alsın ki hayatı?

    edit : ben götümden element uydurur iken bizim oğlan gelmiş ama kafası yine bidona bakıyor görsel
    iflah olmaz aptalız ulan biz :))
  • ne demek ulan düşünmüyoruz, diye sitem ettirir. düşünüyoruz, hatta düşüne düşüne filozof olduk.
    ____
    ek: esas mesele şu, evlenmeyi düşünüyorsun ama anlaşabileceğini düşündüğün kişiyle takvim uyuşmazlığı yaşıyorsun. ya onun hayatında biri oluyor ya sen kötü bir ilişkiden çıkmışsın, gözün kimseyi görmüyor. bir türlü zamansal dengeyi tutturamadım ben... bazen bakıyorsun, tam buldum dediğin anda aynı gökyüzünün altında ayrı coğrafyalarda yıldızlara baktığını fark ediyorsun... yani olmuyor. neyse...

    "isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle... yol belli. eğ başını usul usul yürü şimdi."
  • insanı bu hâle getiren siz kadınlarsınız şeklinde bir sitemle katıldığım düşünce.
  • hep bu sosyal medya belası yüzünden aradıkları an cinselliğe ulaşabilen insanlar neden evlilik düşünsün ki erkekler düz canlılar.

    ortadoğu'da çok az bir kesim vardır cinselliğe ulaştıktan sonra evlenmeyi düşünen.
  • günümüzde özellikle kadın erkek ilişkilerinde en sık yapılan hatalardan biri içgüdülerin yok sayılarak her şeyin mantık üzerinden açıklanmaya çalışılmasıdır. çevremdeki kadınlardan ''erkekler ilişki sorumluluğu almak istemiyor'' serzenişini çok sık duyuyorum ama kimse bunun nedenlerini ''bence'' net olarak ortaya koyamıyor. nedenleri hep mantık üzerinden açıklamaya kalkıyorlar ve bir yerde tıkanıyorlar.

    son 100 yıldaki, hatta son 50 yıldaki ilişki teorilerini bir kenara koyarsak ilişki; sahiplenme, karşısındakinin bir başkasıyla olmasının önüne geçme temelli bir oluşumdur. ilişki sorumluluğu, sadakat dediğimiz şet tam olarak budur. feministler ya da kendini feminist sananlar tam bu noktada bana kızıp okumayı bırakabilirler. elbette hayatı paylaşma şu bu gibi şeyleri yok sayacak halim yok ama ilişkinin temelinde arzu vardır, keza kıskançlık da çok temel ve doğal bir dürtüdür; aksine kıskançlık olmaması, kendine güven falan değildir, ciddi bir sorundur. kişi arzu duyduğu kişiyi kıskanır, bu tarih boyunca böyle olmuştur ve bu mirası taşımak hastalık falan değildir. bu itkinin sonucunda yapılan eylemler hastalıklı olarak tanımlanabilir ancak. kıskandığını söylersin, karşı taraf hassasiyet göstermiyorsa da ayrılırsın bu kadar basit.

    gelelim ilişki istememe mevzusuna. günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle kadınlar, erkeklerin kıskançlık dürtüsünü tetikleyecek çok fazla şey yapıyorlar, içgüdüsel olarak partner arayışına sıklıkla devam ediyorlar. sorduğunuzda size elbette ki ben kendim için paylaşıyorum, giyiniyorum vs. denecektir. bu arada kadınların giyinmelerine, seksi olmalarına hiçbir itirazım yok ki zaten sağlıklı bir ilişki için kadının da erkeğin de kendine özen göstermesi gereklidir bana göre; ancak kadın bu özeni gösterip sonra da bunu sosyal medya aracılığı ile geniş kitlelere ulaştırıp like toplarken ve bu like toplama işinin altında ''içgüdüsel olarak'' daha iyi partneri en azından yedekleme olayını gerçekleştirebilirken ve erkeğin bundna rahatsızlığını ''özgüvensizlik'' ya da ''kısıtlama'' olarak tanımlayıp da erkeği suçlarken bir erkekten mutlak sadakat ve sorumluluk beklemesi adil değil. erkeğin de aynı oranda bir yedekleme yapması için kendine uygun partnerlerle iletişimde olması gerekir. çünkü doğada her zaman seçen kadındır. dolayısıyla erkeğin ''kendisine uygun gördüğü'' partner tarafından seçilebilmesi çabaya bağlı bir uğraşken kadın sadece kendi cismini göstererek de bu yedekleme olayını yapabilir ve buradan bir değer devşirebilir kendisine.

    özgürlük adı altında kadın hem cinsel yönden hem de koruyuculuk yönünden farklı partnerlerle tatmine ulaşabilirken erkeğin sorumluluk adı altında bunlardan uzak durmasını istiyor. burada temel nokta şu; kadınlar yıllarca ataerkil toplumdan şikayet ettiler, kendi varlıklarının, düşüncelerinin yok sayıldığından söz ettiler ki bence haklılar. ama bugün gelinen noktada ise kadınlar, özgürlük adı altında erkeklerin hassasiyetlerini yok saymaya başladılar.

    kadının ver erkeğin ilişkideki ihtiyaç ve beklentileri farklıdır. özgürlük adı altında yok sayılan erkek hassasiyetleri, bir erkeğin ilişkiden bekleyeceği içgüdüsel ihtiyaçlardır.

    elbette ilişkileri salt içgüdü ile açıklayamayız. pek çok ahlaki değer vardır; ayrıca vicdan vardır, minnet vardır... fakat tüm bunların yanında içgüdüler de vardır ve onları yok sayarak bir şeyleri açıklamaya kalktığınızda da mutlaka bazı şeyler eksik kalır.

    edit: şunu belirtmem gerekiyor. ben kadın erkek ilişkileri yüzde yüz böyledir, bir kadın sosyal medya kullanıyor, foto atıyorsa erkek yedekliyordur gibi bir şey yazmadım. zaten karşısındaki insana biraz saygı duyan hiç kimse bile isteye böyle bir eyleme girmez bence. ben burada içgüdülerden bahsettim, yaptığımız eylemlerin altında, kararlarımızda etkili olan ve sıklıkla fark edemediğimiz içgüdüleri yazdım. yazının ana fikri içgüdülerin önemli olduğu ve bir şeyleri açıklarken onların yok sayılmaması gerektiğiydi. yoksa her sosyal medya kullanan sevgilisini aldatıyor gibi bir şey demek istesem bunca cümle yazmaz, direkt öyle yazar geçerdim. ayrıca aldatmak çok komplike bir mevzu, neyin aldatmak olup olmadığı her ilişkiye göre yeni baştan tanımlanabilir hatta. fakat nasıl ki içgüdüler üzerinden her şeyi açıklamaya kalkmak sağlıksızsa ve öyle yaptığımı zanneden bir iki kadın yazar bana özel mesajla tepki gösterdiyse; özünde duygusal ve güdüsel bir varlık olan, zekayı bu duygu ve güdüleri bir nedenselliğe oturtmak için kullanan insanın da eylemlerini, kararlarını güdülerden bağımsız salt mantıkla açıklamaya kalkmak sağlıksız olur. örneğin hipergami de içgüdülerin bir sonucudur. bu başlıkta 23.10.2022 tarihli debe listesine giren entry de bir hipergami örneğidir. #144212990

    edit 2: öyle mesajlar geldi, o kadar çok geldi ki hepsine cevap vermem imkansız hale dönüştü. bu entrynin hiçbir yerinde kadınların sadakatsiz, güvenilmez olduğuna ilişkin bir şey yok. insan salt içgüdüleri ile hareket eden bir varlık değil, bunu ben de biliyorum. konumuz neydi? erkeklerin ilişki istememesi. ben de dedim ki bunun nedenlerini konuşurken güdüleri yok saymamalıyız. bir erkeğin ilişki istemesine neden olan güdülerle, bir kadının ilişki sırasında yaptığı bazı şeylere neden olan güdüler çelişiyor ve bu çelişkiler üzerine konuşulmuyor çünkü güdüler yok sayılıp her şey mantık üzerinden açıklanmaya çalışılıyor dedim. her şeyi güdülere göre yapmalıyız demedim, mantığı yok sayalım demedim. günümüz erkekleri böyle, günümüz kadınları şöyle demek kolay. peki neden öyle? eskiden nasıldı? bunları tattışırken güdüleri de hesaba katmalıyız diyorum ben.

    edit: bu da gercek bir hasar ile birlikte ilişkiler üzerine yapmaya başladığımız bir podcastin ilk bölümü. https://youtu.be/iwwa5xmitto
  • ciddi düşüneni sikiyorlar, bu yüzden olabilir mi?
  • çünkü sekse ulaşmak çok kolay. her gün pilav yiyeceğime açık büfe daha iyidir diyorlar.
hesabın var mı? giriş yap