• kullandığımız bütün elektronik aletlerin içerisinde karşılaştığımız pcb adı verilen elektronik devre kartlarının neden çoğunlukla yeşil renkte üretilmesinin sebeplerine gelin birlikte bakalım.

    ilk neden olarak lehim direnci kaplamasının yeşil olması ile ilgilidir. lehim direnci, bir elektronik bileşenin lehimlenmesi sırasında oluşan yüksek sıcaklıklara karşı direnç gösteren bir kaplamadır. elektronik bileşenler, devre kartı üzerindeki izlere veya diğer bileşenlere bağlanırken, lehim adı verilen bir kaynaklama işlemi kullanılır. lehim direnci, bu işlem sırasında oluşan yüksek sıcaklıklardan kaynaklanan zararları önlemek için uygulanmaktadır.

    lehim direnci kaplaması, lehimlenen yüzeyi korur ve yüzeyin kimyasal olarak bozulmasını önler. ayrıca, lehim direnci kaplaması, lehimlenen yüzeyin oksitlenmesini de önler. bu sayede, lehim işlemi daha verimli bir şekilde gerçekleşir ve bağlantı daha güvenilir hale gelir.

    pcb üretimi sırasında, kartın çeşitli katmanlarının oluşması için laminasyon adı verilen bu kaplama işlemi sırasında katmanlar arasındaki maddelerin sertleşmesi için kullanılan ışığın yeşil renkte olması, yeşil renkli laminasyon malzemesinin daha çok tercih edilmesine neden olmuştur.

    ayrıca, yeşil renkli pcb'lerin gözle okunması daha kolay olduğundan ve yeşil renk, gözün algılaması için en yüksek kontrast oranına sahip renklerden biri olması sebebiyle kart üzerinde yapılacak işlemi insan için kolaylaştırır. bunun dışında pcb'ler üzerindeki beyaz, siyah veya diğer renkli yazılar, semboller ve numaralandırmalar, yeşil arka plan üzerinde daha net ve okunaklı hale gelir.

    sonuç olarak, pcb'lerin yeşil renkli olmasının ana nedeni, üretim maliyetlerinin düşüklüğü, lehim direncinin rengi ve kartın okunaklılığın artması ile ilgilidir. ancak günümüzde, pcb üreticileri farklı renklerde de pcb'ler üretmiş ve talep eden müşterilerine özelleştirilmiş bu pcb kartlarını da özenle sunmuştur.
  • önceden insanlar günahlarını simgeleyen muskalar yapar keçilerin boyunlarına asarmış. sonrada ölmesi için çölün ortasına bırakırlarmış.

    günah keçisi lafı buradan geliyormuş.
  • ufkunuzla birlikte, yaşam veriminizi de katlayacak bir şey söyleyeyim.

    planlarınızdan kimseye bahsetmeyin.
    danışın, bilgi edinmek amaçlı istişare edin fakat asla ama asla hedeflerinizden kimseye somut olarak bahsetmeyin.
  • haberiniz dışında üzerinize şirket açma veya ortak olmayı engellemenin çok basit bir yöntemi var.
    e-devletinize giriyorsunuz; arama çubuğuna "ortak/yetkili oluşmasına yönelik kısıtlama işlemleri" yazıp ilk çıkan başlığa tıklıyorsunuz. bu bölümden yeni başvuru yaparak t.c. kimlik numaranızı kısıtlayabiliyorsunuz. bu kadar basit.
  • (bkz: #150080494) 10.bölüm

    11. bölüm

    -ekşi tarzında hz. muhammed'in hayatı-

    *en son nerede kalmıştık? bedir savaşı öncesi peygamberimiz sahabesi ile istişare yapıyordu. muhacirlerden sonsuz destek gelmişti ama henüz ensar konuşmamıştı ve peygamberimiz ensarı duymak istiyordu.

    • en sonunda ensardan saad bin muaz ayağa kalkıyor “ya resulullah sen galiba ensardan bir şeyler duymak istiyorsun ben ensarı temsilen konuşuyorum; yürü bizi de arkanda bulacaksın. bize kızıl denizi işaret etsen desen ki dalın o denize vallahi hiç birimiz arkamıza bakmadan dalarız, bizi bu gayret üzerine bulursun”

    • saad konuştukça peygamberimizin yüzü gülüyor. sahabe peygamberimizi güldürdü diye saad’a dua ediyor.

    • ve karar veriliyor savaşılacak.

    * peygamberimiz ordusunu konuşlandırmaya başlıyor.
    su kuyularını önüne alacak şekilde konuşlandırıyor.
    peygamberimizin yanına 30 yaşlarında bir sahabe geliyor ve diyor ki;
    “orduyu böyle konuşlandırman allah’ın bir emrimi sizin bir isteğiniz mi?”
    “benim tercihim” diyor peygamberimiz
    “eğer böyle yaparsak onlar sayıca bizden üstün savaş uzar. su kuyularını arkamıza alalım”
    peygamberimiz kabul ediyor.

    * peygamberimiz o zamanlar 50 yaşında “ben ordu komutanıyım, peygamberim, senden büyüğüm” demiyor, başka bir fikre kulak veriyor ve kabul ediyor (bu günlerde en çok aradığımız şey)

    • ve peygamberimiz mekke’lilerin 950 kişi olduğunu öğreniyor.
    ordusunu bu sayı farkından dolayı saf haline getiriyor.
    mızraklıları öne, okçular arkaya geçiriyor.
    “ne zaman düşman sizin ok menzilinize düştü ayakta olanlar bir adım geri çekilsin okçular ok atsın.” diye de direktif veriyor.

    • ordusunu saf haline getirince peygamberimiz kontrol için bir baştan bir başa gidip gidip geliyor.
    sevat isimli kilolu bir sahabeyi bir adım önde safı bozuyorken görüyor.
    “geri çık” diyor peygamberimiz
    “tamam ya resulullah” diyor, çıkıyor.
    peygamberimiz bir daha safı kontrol ederken bakıyor ki yine sevat önde tekrar uyarıyor, sevat geriye gidiyor.
    üçüncüye de aynısı olunca peygamberimiz elinde ki asa ile sevatın karnını itiyor
    “sen niye beni dinlemiyorsun?” diyor
    sevat “canımı acıttın ya resulullah” diyor
    bunu duyar duymaz peygamberimiz göbeğini açıyor
    “aynısını bana yap” diyor.
    sevat eğliyor öpüyor peygamberimizi, peygamberimiz kaldırıyor sevatı, sevat göz yaşları içinde
    “ya resulullah birazdan savaşacağız bu dünyadan son nasibin seni öpmek olsun istedim” diyor.
    peygamberimizde duygusallaşıyor.

    • saad diyor ki peygamberimize “sana yüksek bir yer yapalım bineğin ile oraya çık bizi izle baktın biz yeniyoruz, bekle. baktın yeniliyoruz bin bineğine medine’ye git orada sana sahip çıkarlar”

    • peygamberimiz saad'ın işaret ettiği yere bir çadır koyduruyor ve orada allah'a dua dua yakarıyor.
    hatta hz.ebubekir dayanamıyor içeri giriyor.
    peygamberimiz ellerini başından yukarı kaldırmış cübbesi sırtından düşmüş;
    “allah’ım bana zaferini eriştir, allah’ım bana vaadini eriştir. eğer şu bir avuç müslüman ölürse sana yer yüzünde iman edecek kimseler kalmayacak” diye yakardığını duyunca
    “ya resulullah etme. allah sana vaad ettiğini ulaştıracaktır.” diyor.
    peygamberimiz kendini bu kadar üzülmesine dayanamayarak.
    bir müddet sonrada peygamberimiz yüzünde güller açmış vaziyette hz. ebubekir'e dönüyor
    “ebu bekir allah müjdeyi verdi. melekler savaş meydanında savaşacak” buyuruyor.

    •(söz vermek ile ilgili bir anekdot)
    peygamberimiz çadırdan çıkınca baba oğul 2 tane sahabe ile karşılaşıyor,
    sahabeler “kandırdık ya resulullah kandırdık” diyor
    peygamberimiz anlatın diyor “biz size yetişmek için sizin arkanızdan yola çıktık, sonra mekkelilere yakalandık biz muhammed'e gitmeyeceğiz medine'ye gideceğiz dedik onları kandırdık onlarda bizi serbest bıraktı” diyor.
    peygamberimiz “dönün geriye biz düşmana bile verilen sözden geri durmayız” diyor.
    o 2 sahabeyi medine'ye yolluyor

    • veee ordular karşı karşıya geliyor.

    *bir tarafta 950 diğer tarafta 313 kişi.
    mübareze için 3 kişi mekkelilerden öne doğru yürüyor. arap geleneğinde savaş öncesi birebir savaş yapılırmış.
    islam ordusundan da 3 kardeş aft, muaz, muaviz çıkmaya hazırlanırken, peygamberimiz muavize diyor ki “sen küçüksün” onun yerine revaha çıksın.

    • ve 3 mekke'linin karşısına, 3 müslüman çıkıyor.
    mekke'den çıkan 3 kişi karşılarında medine'lileri görünce beğenmiyor, peygamberimize dönüp diyorlar ki
    “biz medine'li çiftçilerle dövüşmeye gelmedik bize dengimiz olanları çıkar”
    peygamberimiz "tamam" diyor
    “hamza çık, ubeyde çık, ali çık” buyuruyor.

    • ubeyde bin haris 63 yaşında, hz. hamza 59, hz. ali 23 yaşında.
    hz. hamza ve hz. ali hemen deviriyor düşmanı (elhamdülillah deyin ekşiciler :)
    ubeyde ayağından yara alıyor.
    hz. hamza ve hz. ali saldırıyor son düşmana öldürüyorlar.
    ubeydeyi getiriyorlar saflara ama ubeyde ağlıyor.
    “ben hamza, ali gibi olamadım” diye
    peygamberimiz yanağına yanağını koyuyor “sen sana yakışanı yaptın” diyor.
    ubeyde ağlıyor “ebu talip ölüm pahasına muhammed'i koruyun demişti acaba beni şimdi görse memnun olur mu?” diyor peygamberimizde ağlıyor bunu duyunca, sahabeler de ağlıyor.

    • “ben savaş meydanında yaralanmadım eğer ölürsem şehid olur muyum?” diye soruyor
    peygamberimiz "evet" diyor.

    * ve ordular birbirine giriyor... savaş esnasında yaşanan bir sürü anekdot var ama bir tanesini aktarayım size ekşi cemaati...

    • abdurahman ibni aft anlatıyor;
    “yanıma 2 tane kardeş geldi birbirinden habersiz, bize ebu cehili göster onu ben göndereceğim cehenneme.” dediler.
    aft “tamam” diyor.

    • savaşın ilerleyen safhalarında aft, kırmızı sarığı ile bineğinin üzerinde ebu cehili görüyor “gençler sorduğunuz adam şu” diyor ve daha elini indirmeden o gençler ebu cehili çevreliyor. gençlerden biri şehid oluyor ama yıkıyorlar ebu cehili “ümmetin firavununu öldürdük” diye bağırıyorlar.
    peygamberimizi sevindirmek için sağ kalan genç ebu cehilin kılıcını peygamberimize getiriyor, peygamberimiz emin olmak için abdullah ibni mesuda diyor ki "git bi bak".

    • abdullah ibni mesud bakıyor ki daha ölmemiş yaralı yerde yatıyor, çıkıyor üstüne
    “çok yüksek yere çıktın” diyor ebu cehil (adamda ki egoya bak arkadaş)
    ebu cehil “ey çobancık beni benim kılıcımla öldür” diyor
    “tamam” diyor mesud ve öldürüyor allah düşmanını.
    peygamberimize haberi verilince tekbirlerle inliyor savaş meydanı.

    • 70 müşrik öldürülüyor, 70 esir alınıyor, müslümanlardan da 14 kişi şehid oluyor.

    * peygamberimiz esirleri ne yapalım diye sahabeleri ile istişare yapıyor.
    hz. ebubekir “allah bizi aziz onları zelil kıldı. onlar bizim akrabalarımız hiçbir şey almadan salalım gitsinler” diyor.
    peygamberimiz hz. ömer’e soruyor ne yapalım diye “herkese akrabalarını ver herkes kendi akrabasını öldürsün” diyor.
    peygamberimiz buna da bir şey demiyor.
    çadırına gidip istirahat ettikten sonra “ey ebubekir sen isa ve ibrahim peygamberlere benziyorsun, ömer sende musa ve nuh’a” diyor.
    peygamberimiz okuma yazma bilmeyen müslümanlara esirlerin okuma yazma öğretmeleri karşılında veya fidyeler karşılığında esirleri salıyor.

    * daha sonra ne oluyor dersiniz? hz. ömer’i destekleyen ayetler geliyor. peygamberimiz hatalı karar verdiğini anlıyor çok üzülüyor. (bu olayın çok hikmetleri var yazarken konu çok uzar)

    • ve ordu dönüş yolunda...

    * 14 müslüman şehid olmuş ama 70 tanede esir alınmış.

    • orduda hem hüzün var, hem sevinç var. resulullah 2 sahabesine diyor ki "biriniz medine’nin üstünden girin diğeriniz altından duyurun bu zafer müjdesini."

    • ama bir hüzün daha var medine’de peygamberimizin kızı, hz. osman’ın zevcesi rukiye annemiz vefat etmiş.

    • belirli bir süre sonra peygamberimiz ümmü gülsüm isimli diğer kızını da hz. osman’a veriyor.
    daha sonra ümmü gülsüm annemizde vefat ettiğinde peygamberimiz "bir kızım olsa onu da verirdim" diyor.
    hz. osman mevzusuna sonra gireriz.

    • ümeyir diye bir müşrik var. oğlu esir düşüyor bedirde.
    mekke’de saffan diye bir müşriklerle otururken “eğer benim borcum olmasa, ailemde olmasa, bu zehirli kılıçla medine’ye gider muhammed'i öldürürüm” diyor.
    saffan "borcun benim, ailene de ben bakacağım git yap" diyor.
    ümeyir planlar yapıyor, gidiyor medine’ye.
    mescidi nebevinin önüne geliyor içeride resulullah var.
    bağlıyor bineğini mescidin önüne o sıra hz. ömer görüyor ümeyir'i
    “sen hayra gelmezsin” diyor tutuyor boğazından kaldırarak resulullah’ın önüne atıyor.
    “insan öyle mi karşılanır” diyor peygamberimiz
    “bu hayra gelmez” diyor hz. ömer.
    “niye geldin” diyor peygamberimiz
    “oğlum için” diyor ümeyir
    “o zaman koynunda ki zehirli kılıç ne?” diyor peygamberimiz
    ümeyir şok!!!
    “saffan ile konuştuklarını da söyleyim mi?” buyurunca peygamberimiz
    “sen bunları biliyor musun?” diyor ve peygamberimiz konuştuklarını bir bir anlatıyor.
    ümeyir o an müslüman oluyor.
    o gırtlağından tutarak resulullahın önüne attığı ümeyire bir sarılıyor hz. ömer “kardeşimsin” diyor.
    ve ümeyir mekke’ye dönünce tebliğ çalışmalarına başlıyor.

    • ve peygamberimiz 70 esiri evlere dağıtıyor. müslümanları görsünler, tanısınlar, kalpleri ısınsın diye.
    dip not; islamda hapishane yoktur, nezarethane vardır.

    * vee sıra geldik ilk ramazan bayramına... (14 gün sonra allah nasip ederse bizde yaşayacağız)

    • peygamberimiz bayram namaz ile başlar buyuruyor ve mescid hükmünde olmayan bir yerde topluyor insanları. hasta kadınlar dahil herkes gelsin diye. ve herkes geliyor. sevinçten kimse ayrı kalsın istemiyor. ve bildiğiniz islami usullere göre topluca kutlama, eğlence düzenleniyor.

    *kısaca kurban bayramına da değinelim....

    • kurban bayramında namazdan önce kurban kesenleri görünce “boşa kestiniz” diyor.
    bir kişi hayvanın gözü önünde bıçağını bileyleyince “allah’tan korkmaz mısın bu hayvana niye eziyet ediyorsun” diyor.

    • her kurbanda 2 kurban keserdi peygamberimiz. biri kendine ve ehli beytine diğeri kurban kesemeyen ümmeti muhammed'e.

    * krolonojik sıraya göre sıra geldi hz. ali ile hz. fatma'nın evlenmesine....

    • ve bedirin arkasında peygamberimizin kızı hz.fatma’ya talipler gelmeye başlıyor.
    hz. ali’nin gönlü var ama peygamberimize gidip söylemeye çekiniyor.
    bir sahabe hanım hz. ali’yi cesaretlendiriyor.
    hz. ali cesaretleniyor gidiyor peygamberimizin yanına ama hz. ali’nin dili tutulmuş konuşamıyor
    “ali seni buraya getiren şey nedir?” diyor peygamberimiz
    hz. ali'den çıt yok.
    “ben biliyorum senin niye geldiğini sen fatma için geldin?” diyor peygamberimiz
    hz. ali yine bir şey söylemiyor “git sen ben fatma ile konuşuyum sana haber ederim?” buyuruyor.

    • peygamberimiz kızı fatma ile konuşuyor. hz. fatma'da hiç bir şey demiyor. sukut ikrardandır hasebi ile peygamberimiz "tamam" diyor.

    • ama resulullah'tan kız almak kolay değil.
    peygamberimiz bedel ödetmek istiyor. hz. ali zırhını satıyor evlilik masrafları için.
    tabi sonradan hz. osman o sattığı zırhı alıyor düğün hediyesi olarak hz. ali'ye geri veriyor.

    *hz. aişe'nin hücreyi saadete gelmesi de diğer bölüme kalsın...

    (devamı gelecek)
  • r2d2 : artuditu
    c-3po : sidripio
    (star wars'ta ki robotların isimleri. aslında model numaralarının ingilizce okunuşuymuş. ben isimleri öyle sanıyordum)
  • babana ne kadar benzediğini anladığın an entelektüel olarak çok bir şey öğrenmemiş olsan da bence duygusal anlamda bir çok şeyi anlayıp çözüyorsun.

    kafa açıyor baya, olaylara ve aileye bakışın değişiyor. belki sevmeye ve affetmeye yönelik ilk adımını atıyorsun.

    babalarınızı sevin, buna ihtiyacımız var.
  • #144068607

    #145115372 daha önce oyun paylaşmıştım bu seferde (bkz: sekiro shadow die twice) minvalinde bir şey paylaşayım

    shura veya ashura, budizm'in savaş yarı tanrısı asura olarak adlandırmanın japonca yolu. japonca'da bazen, amansız ve insanlık dışı bir şekilde bir şeye karşı sonsuz bir savaş vermek zorunda kaldığı bir duruma düşen bir kişiyi tanımlamak için kullanılır.
  • 2014 yılından sonra en kurak yılı yaşıyoruz.
    daha doğrusu baraj doluluk oranlarına bakınca , barajlardaki su oranının 2014 nisan döneminden sonra en düşük olduğu dönemdeyiz.

    son 10 yıllık periyotta en düşük zaman, nisan 2014 ve nisan 2023 ayları.

    fakat şöyle bir detay var. yağış miktarı olarak son 10 yılda en yüksek ikinci oran 2014 yılına ait.
    en yüksek yağış miktarı 2021 yılında gerçekleşmiş.

    bu da demek oluyor ki, 2014 yılında nisan ayından sonra bol yağışlı bir dönem yaşanmış o sene sonuna kadar...

    buradan hareketle , iki dönemin birbirine benzediği / benzeyecegi varsayımindan yola çıkarak, devamı da benzer olacak diye düşünebiliriz.

    bu hipotez doğru çıkarsa 2023 yılının geri kalanında yağışların artacağı söylenebilir.

    ufkunuz iki katına çıkmasa da ,belki umudunuz iki katına çıkmıştır :)

    (kaynak : iski)
  • daha önce yazıldı mı bilmiyorum,

    basit bir hat açtırma işlemi gibi tırt bir işlem için bile fotokopisi verilen kimliğiniz ile haberiniz olmadan üzerinize şirket açılabilir ve veya ortak olabilirsiniz. tabii bu şirket illegal işler içine girebilir, veya bankadan kredi çekilebilir. vsvs. bu gibi tufalara düşmemek için e devlet kapısında bu işlemi kısıtlayan basit bir modül var. hoş, bunun kısıtı onaya gerek kalmaksızın olmalı orası ayrı..

    arama çubuğuna ortak/yetkili olunmasına yönelik kısıtlama işlemleri yazıp, bu modülden bu gibi işlemleri (şirket sahibi, ortağı olma) onaya tabi kılabilir, engelleyebilirsiniz.

    kaynak:tazemuhendis
hesabın var mı? giriş yap